Murat AKSOY
Dün Almanya Parlamentosu’nda Ermeni soykırımı tasarısı 1 hayır, 1 çekimser oy dışında oy çokluğuyla kabul edildi.
Şunu ifade edelim ki 1915 Ermeni tehciri konusunda 3. ülkelerin aldığı her karar Türklerle Ermenileri birbirinden uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramamıştır, yaramayacaktır da.
Almanya Parlamentosu’nda alınan bu kararın, Ahmet Davutoğlu’nun gidip yerine Binali Yıldırım’ın Başbakan olmasıyla AKP’nin genel politikalarında; özel olarak da dış politikasında ‘değişim’, ‘yumuşama’ olabileceğinin dillendirildiği günlerde gelmesi talihsizlik olmuştur.
Gerçekten AKP politiklarında özellikle de dış politikada değişim, yumuşama mümkün mü?
Yazının sonunda söyleyeceğimi baştan yazayım: AKP politikalarında radikal bir değişimi çok arzu etsem de bunun olma olasılığı çok düşüktür. Ne iç ne de dış politikada.
AKP’nin Yıldırım’la başlayan yeni dönemde, dış politikada belli bir yumuşama arzuladığını tahmin etmek güç değil.
Türkiye’nin bugün Ortadoğu, Rusya, AB ve ABD ile ilişkileri fazlasıyla sorunlu. Buna güneyimizdeki Kürtleri de eklersek tablo daha da vahim hale gelmektedir.
Sorumlu Davutoğlu değil Erdoğan’dır
Dış politikada yaşanan bütün bu sıkışmayı tek başına Ahmet Davutoğlu’na, onun Dışişleri Bakanlığı ya da Başbakanlığı dönemine mal etmek, o gidince bu politikalarda bir değişim beklemek fazlasıyla naiflik olur.
Çünkü, özellikle Ortadoğu politikasının ideoloğu ve mimarı Davutoğlu olsa da; bu politikaların siyasi sorumlusu Cumhurbaşkanı seçildiği 10 Ağustos 2014’e kadar Başbakan olan Erdoğan’dır.
Nitekim Davutoğlu’nun AKP Genel Başkanı ve Başbakan olması iç ve dış politikada sürekliliği sağlamıştır. Bunun için Erdoğan tarafından tercih edilmiştir.
Şimdi Davutoğlu’nun ardından dış politikada yumuşama ile yakın geçmiş dönemin tüm sorumluluğunu Erdoğan’dan alarak kendisine yıkmak, siyaseten de ahlaki olarak da doğru değildir.
Politika değişikliği neden zor?
Düşük olasılık olsa dahi AKP istese de, şu an dış politikadaki gelişmeler, bu yumuşamaya imkân vermemektedir.
Almanya’da soykırım tasarısının kabulü, ABD’nin Suriye’de IŞİD’le mücadele bağlamında Kürtlerle olan yakınlığı, Rusya ile devam eden kriz ve AB ile terör tanımı üzerinden vize serbestisinin ertelenmesi ile başlayan kriz.
Bu krizlerin oluşturduğu siyasi maliyet, İsrail ve Mısır’la ilişkilerin göreli olarak iyileşmesi ile karşılanamayacak kadar ağırdır.
Yukarıdaki krizlerin varlığı, dış politikada sıkışmanın artarak devam edeceğini gösteriyor.
Türkiye için daha vahim olanı ise dış politikadaki bu sıkışma halinin sürdürebilir olmamasıdır.
Belki burada esas soru; AKP’den çok Cumhurbaşkanı Erdoğan dış politikada bir yumuşama istiyor mu ya da hangi ülkelerle istiyor?
Yıldırım’ın Başbakan olmasından sonra Erdoğan-AKP ilişkisinin net çizgilerle üst üste oturduğunu düşündüğünüzde; Erdoğan’ın dış politikada özellikle de Türkiye’nin ilişkilerinin iyi olmadığı ülkelerle arayı düzeltme isteğinin samimi bir istek olduğunu düşünmüyorum.
Eğer bu alanda gerçekten samimi bir çaba olsa, ilişkilerin düzelmesi için ilk adımların atılmasını beklemek yerine o ilk adımların atılması gerekirdi.
Örneğin AB ile ilişkilerin düzelmesi ve vize serbestisi için terör tanımının değişmesi bir ilk adımdır. Ya da ABD ile ilişkilerin düzelmesi için Suriye ve IŞİD’e yaklaşım politikasında bazı değişiklikler bir adımdır.
Sıkışmayı avantaja dönüştürme çabası
Bütün bunlar olmadığı gibi tam tersine Erdoğan, dış politikadaki bu sürdürülemez sıkışıklığı, siyasi tabanını konsolide etmek için kullanma eğilimindedir.
Bunu ise; “Herkes Türkiye’ye düşman”, “Batı bizim köprümüzü, metromuzu kıskanıyor”, “Sadece içeride değil dışarıda da Kurtuluş Savaşı veriyoruz” türü hamaset cümleleriyle yapıyor.
Özetle Erdoğan/AKP iktidar blokunun içeride ve dışarıda sürdürdüğü politika birbirini tamamlayan; aynı ötekileştirici, kutuplaşma üzerine kuruludur. Bu politikanın özü içeride kutuplaşma, dışarıda yalnızlaşmadır.
Belki iddialı olacak ama Erdoğan, Yıldırım ile başlayan dönemde Türkiye’yi, Batı’dan ve Batılı değerlerden daha çok uzaklaştırabilir.
Bu politikanın amacı ise; Türkiye’yi içe kapatarak, kendi konumunu uluslararası alanda daha çok dokunulmaz kılmak olacaktır.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018