Murat Sevinç
Geçen ay başladığım ‘hükümet sistemleri’ yazı dizisinin dokuzuncusunun, Selahattin Demirtaş’ın parlamenter sistem önerisi üzerine olacağını söylemiştim. Ancak Demirtaş’ın önerisiyle ilgili yazıyı bir gün erteleyip İçişleri bakanının AYM başkanına yönelik ifadeleri üzerine çok kısa bir iki şey söylemek istiyorum.
İçişleri bakanı, bir toplantının açılışında kararları (özellikle bir kararı) nedeniyle AYM’ye eleştiri yöneltirken, doğrudan mahkeme başkanı Zühtü Arslan’a seslendi. Okumayan/dinlemeyen yoktur, tekrar etmeyeceğim. İçişleri Bakanı sıfatıyla ülkedeki güvenlik sorununa dikkat çekip AYM başkanının işe bisikletle ya da koruması olmaksızın gidemeyeceğini dile getirişini, ‘sürreal’ sözcüğüyle dahi karşılamak güç. Buna mukabil daha önceki pek çok konuşması ve tepkisiyle karşılaştırınca, hayli sakin ve nazik ifadeler olduğu söylenebilir.
Bu sözlere tepki gösterenler oldu. “Devlet çürüyor”, “Böyle devlet adamlığı mı olur” vs. nevi serzenişlere tanık olduk. Örneğin, 2015 yaz aylarında kapalı gişe oynayan ‘istikşafi müzakere’ müsameresinin muhteşem ikilisi Kılıçdaroğlu ve Davutoğlu arasında dün gerçekleşen görüşmede, Soylu’nun konuşması eleştirilmiş ve ‘devlet görevi ve terbiyesiyle’ bağdaşmadığı yorumu yapılmış. (Nergis Demirkaya, Gazete Duvar, 16 Eylül 2020)
Söz konusu tepkiler bağlamında öncelikle ‘üç’ konunun altını çizmek isterim:
İlkin, Bakan’ın tavrı 50 yıl önce, “1961 Anayasası ile devlet yönetilmez, özgürlükler Türkiye’ye bol geldi” diyen AP (Adalet Partisi) söyleminin güncellenmiş hali. Yeni bir tarafı yok. Nitekim kendisi de ‘hukukun ve özgürlüğün fazlasından’ hiç hazzetmeyen o geleneğin devamı.
İkincisi, tepki gösterenler vurguyu, ‘temel hak ve özgürlüklerin her koşulda korunması gereğine’ değil de Bakan’ın üslubuna yapıyor. Bana kalırsa Bakan’ın alışıldık tavrından daha vahim olan, bu durum. Bıkıp usanmadan ‘yeni ve demokratik’ anayasanın gereğinden söz eden muhalefetin, Bakan’ın konuşmasının ‘özünü’ oluşturan ve ‘terörle mücadelede hak/hukuk engeli çıkarmamak gerek’ cümlesiyle özetlenebilecek zihniyeti değil de ‘devlet ciddiyeti’ meselesini dert edinmesi pek tuhaf. Ya da hiç tuhaf değil! Ciddiyet önemli. Örneklerine, “Anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz” ya da “Toledo yapacağız” vaatlerinde tanık olduğumuz ciddiyet.
Üçüncüsü, Bakan’a tepki gösterenlerin bir kısmının, 2000’in üzerinde akademisyen tarafından imzalanan ‘meşhur’ imza metninin anafikri olan ‘devleti hukuk kuralları içinde kalmaya davet etmek’ amacını görmezden gelip akademisyenlere söven insanlar oluşu. Oysa Bakan, mealen, “Hukukla elimizi kolumuzu bağlarsanız güvenliği sağlayamayız” demek istedi, öyle değil mi? Peki ne var bunda!
Kamu kurumları, herhangi bir eyleminde (diyelim, terörle mücadelede) kendisi için çizilmiş hukuksal sınırlar içinde kalmalı mı, kalmamalı mı? Kalması şart değilse Bakan’a neden tepki gösterildi? Yok eğer şartsa, akademisyenlere neden sövüldü ve yüzlercesinin sivil ölüme mahkûm edilmelerine hangi gerekçeyle sessiz kalındı?
“Canım, akademisyenlere küfredilebilir ama koskoca AYM başkanı böyle eleştirilir mi” diyecekseniz eğer… Kusuruma bakmayın, hem alık hem riyakârsınız demektir. İmzacı akademisyenlere söven herkesin Bakan’ın tepkisini takdirle karşılaması gerekir, olması gereken bu. Nitekim, eğer istikşafi ikilinin beklentisine uygun olarak ve onların ifadesiyle ‘devlet adamlığının gereklerine uygun’ davransa, Bakan’ın düşüncelerinin pek tepki çekmeyeceğine kuşku yok.
AYM başkanı ne yaptı peki? Ertesi gün inadına bisiklete mi bindi? Yanıt mı verdi? Verebilir mi? Ah hiç olur mu, tam bir yüksek yargıç olgunluğuyla davrandı! Peki ‘kurum’ olarak bir açıklama yapılır mı? Güldürmeyin insanı!
İçişleri bakanı ‘muhataplarını’ iyi tanıyor. Onun, onların gıkının çıkmayacağının farkında. Memlekette temel haklar konusunda pek bir hassasiyet olmadığının da. AYM, ah AYM… Öyle işler yaptı ki yıllar içinde, şimdi kararlarına uymayan ilk derece mahkemelerinin tafrasını izliyor.
Bu arada AYM içinde yazdıklarını, karşı oylarını ilk günden itibaren beğendiğim ‘tek üye’ olan Engin Yıldırım da ‘bisikletli fotoğrafını’ paylaşmış sosyal medya hesabında. Bir de Anayasa’nın 138. maddesini. Ne yazık ki hiç biriniz “İyi anılmayacaksınız” Engin Bey. Hele ki ‘iki arkadaşı/meslektaşı’ ve OHAL KHK’ları ile ilgili o kararları ‘oybirliği’ ile veren hiç biriniz, iyi anılmayacak. Sizin içiniz rahat mı Engin Bey?
İçişleri bakanı kimlere hitap ettiğini iyi biliyor. Görünen o ki biraz daha yumuşak ‘devletlû üslubu’ ile, karşısındaki ittifakın da sevgisini kazanmasının önünde bir engel yok…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025
9.09.2025
4.09.2025
17.08.2025
14.08.2025