Murat Sevinç
AKP ülkeyi 19 yıldır yönetiyor. Cumhuriyet tarihinin yaklaşık beşte birinde, bir parti ve asıl olarak bir kişi tarafından yönetildik. Aynı partinin ve aynı insanın sesini duyduk, neredeyse her Allah’ın günü. Aynı partinin ve aynı insanın hayata, topluma, siyasete, sanata, özel-kamusal yaşama ve akla gelebilecek her konuya ilişkin düşüncelerini dinledik, her gün, çoğu zaman günde iki kez.
Herhangi bir demokratik sistemde karşılaşılması pek mümkün olmayan bir durum bu. ABD’de ekonomik kriz ve savaş yıllarının zorlukları nedeniyle Roosevelt dört kez (1932-45) seçilmişti (dördüncünde süreyi tamamlayamadı) gerçi, ancak bir daha olmasın diye hemen anayasa değişikliği yapıp seçilme hakkını iki ile sınırladılar. Yine olağanüstü koşulların ürünü De Gaulle (1958-69) ve İngiltere bakımından ayrıksı sayılabilecek Thatcher (1979-90) ilk akla gelen isimler olabilir. Türkiye’de çok partili yaşamda Süleyman Demirel başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı süreleri itibariyle yıllarca gündemde ve yönetimde kalabildi, ancak bu denli uzun ‘kesintisiz’ iktidar bizim için bir ilk.
Kuşkusuz böyle bir tahmin yapmak doğru ve mümkün olmasa da, AKP yerine bir başka parti 19 yıl ‘kesintisiz’ iktidar olsaydı yine benzer bir yere gelinebilir miydi, belki de. İktidar oldukları gün doğan çocuklar şimdi üniversite öğrencisi. Daha önce de yazmıştım, Thomas Jefferson her ’19’ yılda bir (kuşak, yani ‘çoğunluk’ değiştiği için) anayasanın yeniden yazılması gerektiğini savunmuştu. Kuşağın değiştiği, çok uzun bir süre 19 yıl.
AKP gökten zembille inmediği gibi, geçmiş 19 yılı tek başına da geçirmedi. Karşısında bir ‘muhalefet’ ve milyonlarca muhalif yurttaş vardı. Siyasetçi olanıyla ve olmayanıyla. Muhalefet son belediye seçimindeki kayda değer başarısı bir yana, girdiği tüm seçimleri kaybetti.
Kaybetmenin türlü gerekçeleri olabilir, sayısız haklı ya da anlamsız mazeret bulunabilir; ancak hiç biri, bir parti ve kişinin 19 yıldır milyonlarca seçmenden oy aldığı gerçeğini değiştirmiyor. Her şeyimiz tel tel dökülüyorken, kriz saklanamayacak haldeyken ve ‘salgın‘ maddi manevi tüm eşitsizlikleri böylesine görünür hale getirmişken dahi, azımsanmayacak bir toplumsal desteği var iktidarın. Araştırma sonuçlarına bakılırsa, iktidarın azalan oyu muhalefete eklenmekten çok ‘kararsızları’ artırıyor gibi. Somut gerçek bu.
‘Oy verme eğilimi’ son derece karmaşık bir konu. Yurttaşı bir partiye oy vermeye yönelten çok sayıda ve bir çırpıda anlaşılması kolay olmayan gerekçe var. Bazen akılcı bazen fazlasıyla duygusal davranabilir bir seçmen. İnancı, etnik kökeni, ekonomik düzeyi, eğitimi, yaşı, cinsiyeti, işi, sosyal-kültürel konumu vs… Dolayısıyla ‘seçmene’ hitap ve milyonlarca insanı belli program ve kişiler çevresinde ikna etmek kolay değil. Hele ki Türkiye gibi, yurttaşın ne siyasete (ve siyasetçiye) ne de birbirine güven duyduğu bir ülkede, iyice zor. Milyonlarca ‘farklı’ insana bir yandan güven telkin edip diğer yandan umut vermek, anlamlı vaatler sunmak ve bunları siyasal ilkelerden fazlaca ödün vermeden başarmak..
Söz konusu karmaşık ilişki ağı içinde siyasetin yönü, yalnızca siyasi partiler ve profesyonel/örgütlü siyasetçiler değil, toplumun örgütlü ve örgütsüz farklı kesimlerince belirleniyor. Özellikle Bilişim Devrimi ardından kaçınılmaz biçimde değişmeye başlayan ‘temsil’ ilişkisi, bu ‘belirlemenin’ yollarını ve etkisini giderek artıracak. Günümüzde, çoğu (sevilen ya da sevilmeyen) kamusal figürün yurttaş üzerindeki etkisi (olumlu ya da olumsuz), muhtemelen çoğu milletvekilinden ve hatta parti yöneticisinden daha fazla. Kuşkusuz buradaki ‘etki‘ sözcüğü ile Türkiye’de (ve her yerde) teknolojiye ulaşma ve yararlanma olanakları arasında doğrudan bir ilişki olduğunu ihmal etmemek gerek.
Hal böyleyken, siyaset yalnızca siyasetçilerin değil, yurttaşın da çeşitli düzeyde ve yollarla belirlediği, etkileyebildiği bir toplumsal faaliyet artık. Bundan böyle, özellikle sosyal medyanın gücünü görmezden gelerek siyaset yapmak mümkün değil. Ayrıca teknoloji, ortalama yurttaşı her ‘karara’ ortak etme imkanı veriyor. Bu imkanın, siyasetin olağan ilkesine dönüşmesi için çok uzun yıllar beklememiz gerekmeyecek bana kalırsa.
Fakat ‘değişim’ denilen olgu, tarihin hiçbir devrinde ve hiçbir yerde, herkesi aynı anda içine alıp eşzamanlı sonuçlar vermedi. 2021 Türkiye’sinde bir kesim 21. yüzyılın tüm imkanlarına sahipken, kalabalıkça bir yurttaş kesimi henüz 20. yüzyılın son çeyreğinin sunduğu fırsatlara kavuşmaya çalışıyor. Biri uçağa atlayıp aşı olmaya ABD’ye giderken, diğerinin çocuğu henüz bilgisayar yüzü görmemiş. Türkiye ‘uçurumlar’ ülkesi. Bir şehrin, yan yana iki semtinin mahalleleri arasında dahi bir benzerlik olmayabiliyor.
Bu nedenle her yorumda, her tepkide, her öfkede, her serzenişte ve her umutsuzluk anında; ‘toplumsal bir varlık’ olan insanın, önceden belirlenmiş ‘toplumsal koşulların’ ürünü olduğu gerçeğini bir kez daha hatırlamakta yarar var. İçinde yetiştiğimiz koşullarda öğreniyoruz neyi sevip sevmememiz gerektiğini, ahlaklı olanı ve olmayanı, doğru ve yanlışı.
Karadeniz’in bir yerinde doğanın yok edilmesine karşı çıkan ahaliye, “Oy vermeseydiniz, oh olsun” ifadesiyle tepki gösterenler, ne demiş oluyor? Neye oh olsun, ağaca, kuşa böceğe mi? Ağacı korumaya çalışan yaşlı köylü kadına mı? Neden iktidara oy verdi bu insanlar peki? Soruyu şöyle soralım dilerseniz: Muhalefet neden hiç oy alamadı o köylüden? Eğer haklıysa, neden anlatamadı derdini? O ahali, kendi köyü dışında darmadağın edilmiş ülkesine ve insanına duyarsızsa, gerekçesi nedir? Memlekette olup biteni nereden öğreniyor, hangi kaynaklardan, hangi basından, hangi kanaat önderlerinden, hangi siyasetçilerden? Bugüne dek hangi siyaset esnafının, hangi bürokratın faydası olmuş o dereye, ağaca, toprakta çalışana?
Hangi tavır daha iyi bir gelecek vadediyor; “Oh olsun” kolaycılığı mı, yoksa itiraz edip hayatına sahip çıkan her kim olursa olsun kıymetini bilmek, o köylünün ve ağacın yanında durmak mı? Salyasını memleketin her karışına akıtmaya kararlı sermayedarın işini kolaylaştıracak olan nedir?
Çok açıdan, pek talihli bir halk sayılmayız. Örneğin otuz yıl önce Mehmet Ağar ve yeraltı dünyası isimleri gündemdeydi, bugün de öyle! Diğer yandan, hiçbir şey sabit de değil; koşullar, beğeniler, istekler, imkanlar, dünyayla kurulan ilişki değişiyor. Belli ki siyasal eğilimler ve kamplar arasındaki ilişki de dönüşüyor, ancak kolay ve hızlı değil.
İnsanın, yaşamını altüst eden bir iktidara ve destekçilerine öfke duyması anlaşılabilir tabii, hepimiz insanız nihayetinde ve görüp işittiklerimize tahammül etmek bazen mümkün olmuyor hakikaten. Ayrıca kötülüğü, bile isteye, tadını çıkararak yapan ve destekleyenlerin sayısının az olmadığı da belli. Ancak partiler ile seçmenlerini ayrı ele alma zorunluluğu bir yana; her felakette muhalif bir kesimin usanmadan “Oy vermeselerdi, oh olsun” diyerek tepki göstermesi, söz konusu eşitsizlikleri olağanlaştırıp çoğaltan bir kibir ve anlayışsızlık barındırıyor. “Neden oy verdiler” ve “Neden biz alamadık” soruları daha anlamlı. Bir de, kesin olan bir şey var, ağacını koruyan insana “Oh olsun” diyenin partisine, oy verilmez!
Aptal insan pek azdır muhtemelen ve bir partisi olduğunu hiç zannetmiyorum! Anlamayan insan, düşüncesiz insan… Doğru dürüst anlatılırsa, herkes anlayabilir. Üzerinde durmaya değer bir düşünceniz varsa, herkes dinleyip düşünebilir. Her insan kendisine insan gibi davranılmasını ister, konuşmak ister, sesi duyulsun ister, ciddiye alınmak ister. Eğer fırsat verilirse, her yurttaş yönetime katılmayı ve hesap sormayı da ister.
Koskoca bir tarihin ve toplumsal koşulların yükünü, iktidara oy vermiş ve şimdi dağını taşını korumaya çalışan köylünün omuzlarına yüklemenin, siyaseti seçim sandığına indirgemenin ve hiçbir hesabı ödemeyip mütemadiyen ‘hesap soran’ kibriyle hareket etmenin, ne o köylüye, ne o dereye, ne bize, ne çoluk çocuğumuza hayrı var…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025
9.09.2025