Mustafa ARMAGAN
1930 Ağustos’u Türkiye Cumhuriyeti ufuklarında bir fecr-i kâzip (yalancı şafak) gibi doğuyordu.
5 yıllık Tek Parti yönetimi üst yapı devrimleri ile övünürken, devrimlerin baş döndürücü hızı ve başarısız ekonomi politikaları yüzünden halk zor günler yaşıyor, hatta açlık tehlikesine uğrayanların haberleri basında yer bulabiliyordu. Zaten “tekâlif-i milliye” kanunu halkın elindeki mal varlığını cebren almış, malının yüzde 40’ı Milli Mücadele’ye hibe edilmişti. Buna aşarın yerine konulan ağır vergilerin yükü eklendiğinde üretici ve köylünün sırtındaki kambur iyice büyümüştü. Fethi Okyar, hatıralarında bu durumu Gazi’ye şöyle aktardığını yazar:
“Hariçten malî ve iktisadî vaziyetimiz pek fena görülüyor. Vergiler artırılmıştır, girişimciler ancak geçimini sağlamak ve vergisini verebilmek için çalışmaktadır. Kimsede sermaye kalmamıştır. Parasızlık, fakr u zaruret yüz göstermiştir.”
Bunun üzerine Gazi Paşa’nın teklifi ile bir muhalefet partisi kurmakla görevlendirilen Fethi Bey, tarafsızlık noktasında bir tereddüt yaşar. Gazi’ye tarafsız kalıp kalamayacağından emin olmak istediğini söyler. O da tarafsız kalacağını beyan eder. Fethi Bey ısrar eder; yalnız tarafsız kalmayacak, aynı zamanda iki partiye de eşit muamele ve yardımda bulunacaktır. Gazi bunu da kabul eder, hatta kuruluş için gerekli parayı bizzat verir Fethi Bey’e. Ardından 40-50 milletvekili ile işe başlamasının iyi olacağını, hatta kızkardeşi Makbule Hanım’ı da partisine kurucu üye yapacağını vaat eder.
Lakin işler farklı gelişir. 40-50 milletvekili ile yönetilebilir bir muhalefet olarak tasarlanan Serbest Cumhuriyet Fırkası, beklenmeyen bir performans gösterince, hele ki İzmir mitingine 50 bin kişi katılıp Fethi Bey’in önüne çıkarak “Kurtar bizi” feryatlarını basınca işin rengi aniden değişir. Yerel seçimlerde de Serbest Fırka’nın hatırı sayılır bir miktarda oy alacağı belli olunca baskılar, işkenceler, hatta halkın oy kullanma hakkına müdahaleler birbirini takip eder. Tekkelerin önlerinin süpürülmeye başlandığına, feslerin kalıplandığına vs. ilişkin malum irtica silahlarının kılıfından çıktığına da tanık olunur. Bir de ciddi bir oy alması, iktidarın alarm zillerini çaldıracak ve sonuçta kapatılması için düğmeye basılacaktır.
Bizzat Fethi Bey’in kendisinden intikal eden bir dosyadan seçtiğimiz alttaki belge, sürecin en can alıcı noktasını bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Fethi Bey’e gönderilen bu mektupta CHP yönetiminden şikâyetler sıralanıyor.
Nihayet partiyi kurmak için en yakın arkadaşını “ıstıraplı bir işe” sürükleyen Gazi, başında bulunduğu CHP’yi korumak için devreye girecek ve başta verdiği tarafsızlık sözünün tersini yaparak Serbest Fırka’yı kapatacaktır. Böylece ağustos ayında hükümetin icraatından şikâyet raporuyla süreci başlatan Fethi Bey, 17 Kasım 1930 günü fesih kararıyla bu (liberal) düşe son verecektir.
İşte üç aylık demokrasi deneyiminin iç yüzünü anlatan ve ilk kez yayımladığımız belgenin tarihî zemini budur.
Bizzat Fethi Bey’in kendisinden intikal eden bir dosyadan seçtiğimiz belgenin ışığında bu sürecin en can alıcı noktasını, Mersin’den yükselen feryat bütün çıplaklığıyla ortaya koyacaktır.
Fethi Bey’e gönderilen mektupta CHP yönetiminden şikâyetler şöyle sıralanıyor:
“13 Ekim 1930 tarihinde güç hal ile seçime katılabildik. Bütün zabıta kuvvetinin partimize oy verecek seçmenleri dayak, tekme, sille, tokatla engellediğine Mersin gayrimüslimleri hayrette kalmışlardır.”
Yöneticilerinin zorla istifa ettirildiğinden bahseden belgede Bedii Efendi adlı bir üyenin de gece emniyete çağrılarak ölünceye kadar darp edildiği ve başkalarına da tüfek dipçiği ile vurularak ve ayaklarıyla öldüresiye darp ve işkence edildiğinden söz edilmektedir. Ardından şu ifadelere yer verilmektedir:
“Feryatlarına koşan mahalle halkı ve ortaokul müdürü Ramiz Bey’in rica ve istirhamını kabul etmeyen polisler, onu tüfek dipçiği ile silah çekerek kovalamışlardır Onlara sahip çıkanlar da dayaklardan ve tekmelerden nasibini almaktadır. Daha da trajikomiği, seçmenlerin sandıklara yaklaşmasının yasaklanmasıdır. Öyle ki, belirlenen kişiler sandıkların bulunduğu belediye binasının yakınından dahi geçememektedirler. Seçmen olsun olmasın herkes dayakla ve doğruca emniyete götürülerek tutuklanmakta ve orada da sebepsiz yere işkenceye tâbi tutulmaktadır.
Bunun üzerine kadın ve erkeklerden oluşan bir grup, savcılığa başvurup oylarını Serbest Fırka’ya kullanamadıklarından şikâyet etmiş ama Vali Faik Bey onları, “Sizi daha denize döktüreceğim ve sürdüreceğim” diye tehdit etmiş ve buna herkes şahit olmuştur. Daha da ilginç olan nokta, Musevi vatandaşlara özel bir pusula gönderilerek oylarını CHP’ye vermedikleri takdirde sınırdışıedileceklerine dair uyarı yapılmış olmasıdır.
İlk kez burada yayımladığımız belge, demokrasi anlayışının ve halkın iradesine tahammülsüzlüğün 1930 yılında ulaştığı noktayı net olarak göstermektedir. Tabii bunlara Biga’dan gelen bir mektupta Serbest Fırka’ya oy vereceklerin bir meydanda toplanıp tecrit edildikleri ve oy vermelerine izin verilmediği bilgisi eklenince manzara aşağı yukarı aydınlanıyor.
Fethi Bey’in hatıralarında geçen Atatürk’ün bir sözü her şeyi anlatmaya yetiyor zaten: “Gerçekte bugünkü yönetim şeklimiz lafzen Cumhuriyetse de, Cumhuriyet’ten ziyade ‘dictature’e benzemektedir.”
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2017
9.02.2017
26.03.2017
19.03.2017
12.03.2017
26.02.2017
5.02.2017
29.01.2017
22.01.2017
15.01.2017