Mustafa ARMAGAN
Ders kitaplarımızda Çanakkale muharebeleri ile Mustafa Kemal ismi özdeşleştirilir. Mesela Kemal Kara'nın Lise Tarih 2 adlı kitabında 18 Mart sonrası gelişmeler şöyle anlatılır:
“Türk kuvvetleri karadan atılmadıkça Boğazların geçilemeyeceğini anlayan İngilizler (…) karşılarında Mustafa Kemal'i buldular. (…) Mustafa Kemal emrindeki askerlerle savaş tarihine örnek zaferler ekledi. Çanakkale Savaşları, üstün düşman kuvvetleri karşısında Mustafa Kemal'in dünya çapında büyük bir komutan olduğunu ve Türk askerinin yenilmeyeceğini bütün dünyaya göstermiştir.”
Arıburnu ve Anafartalar cephelerindeki başarıları öyle bir abartılır ki, hiç alakasının bulunmadığı 18 Mart deniz savaşında bile 'tek kahraman' olarak ortaya çıkarıldığını görürüz. Böylece Seyit Onbaşı veya Yahya Çavuş gibi 'tehlikesiz' isimler hariç yüksek rütbeli kahramanların adı hemen tamamen silinmiştir.
Mustafa Kemal Paşa 1918 Mart'ında Ruşen Eşref'e bir mülakat verir. Mülakatın Cumhuriyet devrindeki ilk baskısı 1930'da çıkar. Şimdi ilk yayınındaki şu cümleyi beraberce okuyalım:
“Binaenaleyh zabitlerimiz, askerlerimiz hissiyat-ı vatanperverane ve dindaraneleriyle, şecaat-i mahsusa-i milliyeleri bu derece kuvvetli bir düşmana karşı Darü'l-Hilafe ve Saltanat kapılarını muhafaza etmekle cidden şayan-ı iftihar bir mevki kazanmışlardır.”
Altını çizdiğimiz kelimeler, metnin 1930 baskısında şöyle kuşa çevrilmiş:
“Binaenaleyh zabitlerimiz, askerlerimiz hissiyat-ı vatanperverane ve diniyeleriyle, şecaat-i mahsusa-i milliyeleriyle bu derece kuvvetli bir düşmana karşı payitaht kapılarını muhafaza etmekle cidden şayan-ı iftihar bir mevki kazanmışlardır.”
1918'de, Osmanlı Devleti ve Hilafet ayaktayken Çanakkale'deki subay ve erlerimizin vatanseverlik ve dindarlık duygularıyla Hilafet ve Saltanatın Merkezi olan İstanbul'u koruduklarını söyleyeceksiniz ama 12 yıl geçip de Osmanlı tarihe karışıp da laiklik dayatmaları günlerinde aynı konuşmayı yeniden yayınlarmış gibi yapacak ve Hilafet ve Saltanat Merkezi (Darü'l-Hilafe ve Saltanat) kelimelerini tıraşlayacak ve yerine başkent anlamındaki payitaht kelimesini yazacaksınız ve buna yüzünüz kızarmadan Tarih diyeceksiniz.
Dahası var.
Mülakatın 1918 baskısında, “Binaenaleyh zabitlerimiz, askerlerimiz hissiyat-ı vatanperverane ve dindaraneleriyle, şecaat-i mahsusa-i milliyeleri bu derece kuvvetli bir düşmana karşı…” şeklinde geçen ve düşman İngilizlerin “kendilerine mahsus millî kahramanlığı”ndan dem vuran Mustafa Kemal'in sözü, 1930 yılında burada sanki Türk askerinin kahramanlığından bahsediliyormuş hissini verecek şekilde ve “milliyeleri” kelimesinin arkasına “ile” edatı eklenerek bağlamından saptırılıp şu kılığa sokulmuştur:
“Binaenaleyh zabitlerimiz, askerlerimiz hissiyat-ı vatanperverane ve diniyeleriyle, şecaat-i mahsusa-i milliyeleriyle bu derece kuvvetli bir düşmana karşı…”
Kemalist ulema, bu defa aynı metni şu kılığa sokmakta beis görmeyecektir:
“Dolayısıyla subaylarımız, askerlerimiz vatanseverlik ve dindarlık hisleriyle, milli özelliklerinden gelen yiğitlikleriyle bu derece kuvvetli bir düşmana karşı…” (Atatürk'ün Bütün Eserleri, 2, Kaynak: 2003, s. 158.)
Anlam bulanıklaştı, bağlam kayboldu ve ilk metindeki İngilizlere yönelik takdir tarihten silinmiş oldu, öyle mi? Siz öyle zannedin! Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyları olduğunu unutmayın!
Mustafa Kemal'in hayatında iki 19 Mayıs var. Biri Samsun'a çıkışı, öbürü ise Çanakkale'deki başarısızlığı. Ruşen Eşref'le yaptığı konuşmada 19 Mayıs günü 19. Tümen Komutanı olarak giriştiği taarruzdaki rolünden sadece 'biraz malumat' vermek istemiştir. Neden 'biraz'? Arıburnu ve Anafartalar'dan bertafsil bahsederken kendisinin de başında bulunanlardan olduğu 19 Mayıs taarruzumuz hakkında neden istemeye istemeye konuşmuştur?
Öte yandan 1918'de Ruşen Eşref'e konuşurken 19 Mayıs taarruzunda kendi cephesinde mühim hadiseler olmamış gibi gösterir. “Bu civardaki tahkimat evvela ufak mikyasta kanlı muharebeleri intaç etti. Sonra da “Anafartalar” harekât-ı umumiyesinin mebdeini (kaynağını) teşkil etti” deyip geçer. Bütün hadise bundan ibarettir.
Ancak 19 Mayıs'ın bir de yazılmayan tarihi var ki, değinmekle yetineceğiz.
Genelkurmay'ın Çanakkale Tarihi (cilt V, 3. kitap) ile İngiliz Deniz Harekatları Tarihi'ne (c. III, s. 25) göre 19 Mayıs sabahı saat 3,30'da Yarbay Mustafa Kemal'in başında bulunduğu 19. Tümen Arıburnu cephesinde taarruza geçmiş, 5,30'da bir sonuç alınamamış, 7,00'da Tümenin sağ kanadına düşman karşı taarruz düzenlemiştir. 10'da ise Kuzey Grubu Komutanlığı taarruzu durdurmuştur.
Kemalist Gen. Celil Erikan'ın yazdığı Komutan Atatürk metninden, Ruşen Eşref'e dediğinin aksine Mustafa Kemal'in 19. Tümeninde taarruz sırasında 89 subay ve 10.877 eri bulunduğunu, 27 ve 64. Alayların da kendi emrine verildiğini öğreniyoruz. Sonuç? Kemalist Erikan anlatsın:
“Yapılan saldırıda 19'uncu Tümen bölgesinde, düşmanın ilk siperlerine girilmesine karşın çok ilerlenemedi. 19'uncu Tümende 13 subay ve 1,181 er yitimine mal olan saldırıyı, kolordu saat 09.00 sıralarında durdurdu.”
Bir dakika! Yani Ruşen Eşref'e 'biraz anlattığı' hücumda asker mevcudunun onda birini mi kaybetmiş Mustafa Kemal? İlerleyememiş. Ve bu bir başarısızlık değil, öyle mi?
Bir de kuyruklu yalan takmışlar peşine ki evlere şenlik. Erikan'a göre kayıplar düşman tarafında da “öyle çoktu ki” ölüleri gömmek için İngilizlerin isteğiyle 22 Mayıs'ta ateşkes yapılmıştır! İki taraf da ağır kayıplar vermiş.
Acaba? Buyurun: Gen. Fahrettin Altay'ın anılarından 19 Mayıs taarruzundan sonra savaş meydanında kalan “Cesetlerin hemen hepsi”nin “bizim” olduğunu öğreniyoruz. (On Yıl Savaş ve Sonrası, 1970, s. 102 ve 104.)
Efsanenin sonu
Bir başka General, Fahri Belen, bu muharebede toplam 2 bin şehit, 6 bin de yaralı verildiğini, dahası, ölen ve yaralananların çoğunun Türk olduğunu yazmakta (XX. Yüzyılda Osmanlı Devleti, 1973, s. 252). Rakamı doğru kabul edelim, toplam 2 bin şehidin yarısından fazlasını (1,193 kişiyi) Mustafa Kemal'in başında bulunduğu 19. Tümen vermiştir.
Avustralyalı tarihçi Robin Prior şöyle yazar: “Mustafa Kemal'in –en iyi saatleri olmayan- 19 Mayıs'taki feci karşı saldırının başında olduğunu (ama bu saldırının kendisinden kaynaklanmadığını) da anımsamamız gerekir.”
Prior'a göre 19 Mayıs taarruzu bütün Çanakkale Savaşı'nda Türklerin yaşadığı en büyük felaket oldu. 30 veya 42 bin Türk askerinden 10 bini kaybedilmişti. Ölü sayısı 3,500'dü. Peki Anzakların kaybı 'ağır' mıydı? Prior'a göre Anzakların sadece 160 ölü, 486 yaralısı vardır! 3 bin şehide karşılık 160 ölü ve düşman 'ağır' kayıp vermiş, öyle mi? Külahıma anlatın bunu.
Kuşa çevrilerek basılabilen Esad Paşa'nın hatıratı da bir şeyler söylüyor gibi. Mustafa Kemal'in Ruşen Eşref'e 19 Mayıs hücumu hakkında neden konuşmak istemediğinin satır arasını okur gibi oluyoruz cümlelerinde:
“19'uncu Tümen kendisinden beklenilen kahramanlığı bu kez gösteremedi. Bir adım bile ilerleyemedi. Her taraftan sıkıştırılmış olan düşmanın sol kanadına şiddetli ve ciddi bir saldırı yapması gerekirdi. Yalnız 16'ncı Tümen düşmanın bazı siperlerini ele geçirebildi.” (1975, s. 100.)
Peki cephede Mustafa Kemal'in yanında bulunan ve İstiklal Savaşı komutanlarından Fahreddin Altay'ın hatıraları ne diyor? Şunları:
“Safha safha devam eden bu saldırı sırasında Mustafa Kemal sol yanındaki 13. Alay'ın bu saldırıya katılması için emir vermiş, fakat saldırı sırasında alayın YARIDAN FAZLASININ eriyip gittiğini gözlerimle görmüştüm.” (s. 97)
Velhasıl resmi tarihte kahramanlığı ebedileştirilmek istenen Mustafa Kemal'e başarısızlık zinhar yakıştırılmaz. Böylece Çanakkale düğümü bir türlü açılmaz ve 'Açamıyorsan örteceksin' kuralı işler.
Lakin kaçış yok. Yüzleşeceksiniz. İnatçı da olsalar efsanelerin bir ömrü vardır. Çanakkale üzerine örtülen Kemalist mitolojinin ömrü bitiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları

















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2017
9.02.2017
26.03.2017
19.03.2017
12.03.2017
26.02.2017
5.02.2017
29.01.2017
22.01.2017
15.01.2017