Mustafa Karaalioğlu
Cumhurbaşkanı Erdoğan Macaristan’a gederken, Suriye sınırımızda işlerin istediğimiz gibi gitmediğini; yani ABD ve Rusya’nın verdikleri sözleri tutmadığını söylemişti. Sözleri nedense pek sansasyon yaratmadı. Erdoğan aynı sözleri bir kez de dönüş yolunda tekrarladı. Bu kez kendisine “Bu durumda Barış Pınarı Harekatı devam edecek diyebilir miyiz?” sorusu yöneltildi. “Kesinlikle” diye cevapladı. Devamında da “Burada son terörist bölgeyi terk etmedikten sonra biz bu işi bırakmayız. Bu işin bir boyutu. İkinci olarak, diğer ülkeler buradan çıkmadıktan sonra biz buradan çıkmayız” ifadesini kullandı.
Hangi kısmı daha önemli bilemiyorum. Cumhurbaşkanı, Barış Pınarı harekatının yeniden başlayabileceğini de söyledi, TSK’nın Suriye’de bulunduğu bölgelerden çıkma şartını da ilan etti. ‘İkinci boyut’tan başlayacak olursak, “diğer ülkeler”in başında gelen Rusya, Suriye’den görünür gelecekte -hatta belki de hiç- çıkmayacağına göre TSK da Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı bölgelerinde aynı sürede kalacak demektir. En azından Türkiye’nin perspektifi budur. Ve bu, Suriye meselesinde Türkiye’den duyulabilecek en önemli cümledir.
Yine de bunu ileride çok tartışacağımız için şimdilik bir kenara bırakarak aktüel olana bakalım. Yani, verilen sözlere rağmen hâlâ sınırımıza yakın bölgede tur atan YPG meselesine… Bir ülkenin böyle bir problemde yapabileceği en büyük iki anlaşmayı (Ankara ve Soçi mutabakatları) yapmış olmamıza rağmen YPG meselesi hallolmadığına göre Türkiye’nin önündeki seçenek Erdoğan’a göre herakatı devam ettirmektir. Bir başka ifadeyle “Kendi göbeğimizi kendimiz keseriz” noktasına geri dönmektir.
Eğer, durum Erdoğan’ın dediği gibi, harekatın devamını mecbur kılacak kadar tatsız ise bu, Suriye dosyasında en gergin aşamaya geldiğimizi gösterir. Washington ve Moskova başta olmak üzere birçok başkentin istemediği bir girişim tekrardan başlayacak demektir.
Nitekim, Erdoğan’ın mutabakatlara pek gönüllü imza atmadığı belliydi. Çünkü iki imza da ancak Türkiye’nin amaçladığı hedeflerin gerisinde bir seviyeyi garanti edebiliyordu. Bir noktaya kadar bu durum normal karşılanabilir. Sonuçta dış politikanın ‘al-ver’ kuralı vardır. Ne var ki şimdi o hedeflere de ulaşılamadığı anlaşılıyor. Erdoğan da şimdi tepkisini bu noktada dile getiriyor.
Bu yaklaşımın Putin ve Trump’la yapılacak görüşmeler öncesinde öfke ve kararlılık yansıtan boyutunu hesaba katmamız gerekiyor. Harekat yeniden mi başlar yoksa 120 saat ve 150 saat işe yaramadığına göre YPG’nin tasfiyesi bir kez daha kronometreye basılması mı tercih edilir kestirmek zor. Türkiye’nin hiç olmazsa ABD ve Rusya’nın verdiği sözleri yerine getirmesini beklemek hakkı olmakla birlikte onların bu konuda ne dediğini henüz bilmiyoruz.
Cevaplar Putin ve Trump’la yapılacak görüşmelerden sonra alınabilir. Tabii oralardan bu kez de başka soru işaretleri çıkmazsa…
Harekat, anlaşmalar, karşılıklı iyi niyet sözleri derken her şey çok hızlı geliştiği için herkes fazla iyimserliğe kapıldı anlaşılan. Görünen o ki Suriye’de önümüzdeki mesai tahmin edilenden daha çok uzayacak. Üstelik mesainin belirsiz, sürpriz tarafları da bir hayli fazla olacak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
1.05.2025
14.04.2025
7.04.2025
31.03.2025
10.03.2025
9.02.2025
13.01.2025