Mustafa Öztürk
El-Cevâb: Siyasi iktidar, “Hocam, annem babam beni tüp bebek olarak dünyaya getirmişler ve bunun masrafını karşılamak için de bankadan kredi çekmişler; şimdi ben caiz miyim? Hocam, ben sevdiğime dua ediyorum, o da kendi sevdiğine dua ediyor; kimin duası kabul olur? Hocam, evde temizlik yaparken elektrik süpürgesiyle karıncaları çekiyorum, bunun günahı var mı?” gibi beyin yakan sorulara TV ekranlarından cevap verip tüm milleti ve memleketi karanlıklardan aydınlığa çıkaran “hocalar”ın din söylemlerini sever. Üstelik böyle hocaları öyle bir sever ki içlerinden “televangelik vaizlik”te üstün başarı gösterenleri ödül üstüne ödülle de taltif eder. Mesela, zikri geçen soruların tümüne tek tek cevap veren “hocamız”ı, televizyon vaizliği ve gazete köşe yazarlığı baki kalmak üzere, “İslam Bilim ve Teknoloji” isimli bir üniversitenin rektör koltuğuyla taltif eder; ama yetmez, YÖK üyeliğiyle de taltif eder; fakat bu da yetmez, ikinci kez YÖK üyeliğiyle taltif eder… Böylece hâkim siyasi irade İlahiyat fakültelerinin YÖK nezdindeki temsilini, “Hocam, tüp bebek olarak dünyaya gelmişim; ben caiz miyim?” gibi çok ciddi teolojik/ontolojik soruların altında kalkma dirayetine sahip bir ilim/bilim deryasına devretmekle millet ve memlekete büyük hizmet eder.
Öte yandan, “pop star” düzeyinde şöhret sahibi olan ve aynı anda bütün bu görevlerin üstesinden gelmeyi başaran “hocamız”, bunca devlet taltifinin şükrünü bihakkın eda gayretiyle ekranlardan din adına afyon zerk etmeye devam eder. Mesela, kimi zaman “bir lokma bir hırka” edebiyatıyla dünyaya ve dünya malına karşı göz tokluğundan, kimi zaman sabır ve kanaatkarlıktan, kimi zaman da tüm yatırımı ahirete yapıp cennet köşkleriyle mükafatlandırılmaktan söz eder. On parmağında on marifeti bulunan bu “hocamız” gibi devlet katından taltif üstüne taltife mazhar olmak isteyenler varsa, onlara tavsiyem, Nasreddin Hoca’nın “Birader, ver şu kepçeyi de biraz da biz ölelim” demesi gibi, bir an önce o kepçenin sapından nasıl tutulduğuna kafa yorup emek harcamalarıdır. Malum, ağızdaki lokma bile çiğnenmeden yutulmaz… Neyse, işin muhabbet tarafı bir yana, bu “televangelik vaiz hocamız” nedense kamu ahlakını çürüten hırsızlıktan, yolsuzluktan, bakanlık koltuğunda devleti kendi özel şirketinin en yağlı müşterisi yapmak gibi ahlaksızlıklardan bir kez bile söz etmez… Çünkü “hocamız” çok iyi bilir ki hâkim siyasi irade kendi işine karışan dini, diyaneti, hacıyı hocayı hiç sevmez.
TRT’nin başında Nevzat Yalçıntaş’ın bulunduğu 1970’li yılların ortalarında yayımlanan “İftara Doğru” isimli dinî programdan sonra yine TRT ekranlarında perşembeyi cumaya bağlayan gece Asaf Demirbaş ve Agah Çubukçu tarafından sunulan “İnanç Dünyası” adlı programda da resmî ideoloji ve siyasi iktidarın belirlediği çerçeve içinde “suya sabuna dokunmaz” kabilinden doğa, hayvan sevgisi, vergi ödemenin önemi gibi mevzular konuşulurdu. Fakat itiraf edeyim, “İnanç Dünyası” adlı program bile bütün iticiliğine rağmen bugünkü din programlarından kesinlikle daha az müptezeldi. Bugünkülerin müptezellik düzeyine dair sadece bir örnek zikretmek kâfi… Bu tek örnek için de Akif Beki’nin “İktidarın Zoru Biden’la Değil” (27.04.2021, Karar) başlıklı yazısının “Aman Ayakları Üşütme Hocam!” hitabıyla başlayan ikinci kısmını okumanız kâfi…
Televizyonlardaki din programlarının sayısız müptezelliğe sahne olduğu dönemin, biraz “ortaya karışık” cinsten de olsa sonuçta İslamcılık geçmişi bulunan bir siyasi iktidar dönemine denk gelmesi, çok ilginç değil mi? Evet, ilginç; fakat Türkiye’deki İslamcılığın siyaset ve iktidarla imtihanı şunu gösterdi ki muhalefet pozisyonunda iken din ve İslam söylemi “hak, liyakat, adalet, özgürlük, iş, aş, emek” üzerine kurgulanır; iktidar döneminde ve özellikle de bu dönem uzayıp metal yorgunluğu baş gösterdiğinde ise bütün bu söylemler sakıncalı hâl alır ve kaçınılmaz olarak mevcut durumu meşrulaştırma, hamasi nutuklarla milleti oyalayıp sürekli rıza halinde tutma hedefine bağlı olarak dinî söylem de alabildiğine muhafazakârlaştırılır. Hiçbir sabit değer tanımayan siyasi pragmatizmin talep ve beklentileri doğrultusunda dinî söylemi “ehlileştirmek” de diyebileceğimiz bu politik tasarruf, bir taraftan geleceği sürekli geçmişte aramayı salık veren arkaik görüş ve düşüncelere özellikle destek çıkar ki milletin başı, zihni, gözü, gönlü hep geride asılı kalsın, bugün neler olup bittiğine doğru düzgün bakamasın…
Muhafazakâr ve dindar kesimin şanlı geçmiş ve gelenek güzellemelerine çabucak tav olması, dikkate değer bir konudur. Kanaatimce, Türkiye’deki siyasal İslamcı ideolojinin önemli ölçüde Necip Fazıl, Sezai Karakoç gibi edebiyatçıların yazıp çizdikleriyle şekillenmesinin bunda çok önemli bir payı vardır. Başka bir ifadeyle, retorik ağırlıklı ya da amiyane tabirle edebiyat parçalamaya dayalı din söyleminin bizim topraklarda her zaman büyük rağbet görmesi, muhafazakâr ve dindar kesimdeki mürekkep yalamış kitlenin de çok büyük ölçüde bu edebiyatçıların kitaplarıyla büyümüş olmasıyla alakalıdır. Bize göre son dönemlerde gelenekçi, hurafeci ve sözüm ona Ehl-i Sünnetçi din söylemlerinin bugüne kadar görülmedik düzeyde prim yapmasının arka planındaki temel unsur budur. Dinî söylemin hâkim siyasi irade tarafından ehlileştirilmesinde başvurulan ikinci yol/yöntem ise -28 Şubat sürecinde “dinî balans ayarı” işini deruhte eden Zekeriya Beyaz gibi örneklerden de hatırlanacağı üzere- pıtrak gibi televangelik vaizler üretilmesi ve bunların adeta birer dinî pop star haline getirilmesidir. Ne var ki resmî ideoloji ve siyasi iktidar tarafından yol verilen popüler vaizlerin din adına anlattıkları şeyin en temel işlevi Marx’ın, “Din kitlelerin afyonudur” sözünde ifadesini bulan olgunun ta kendisidir. Nitekim siyasi iktidar bu sayede bir taraftan dilediği gibi her türlü keyfi tasarrufta bulunur, öbür taraftan da görsel medya tezgahında üretip ciddi ulufelerle yol verdiği vaizler marifetiyle din üzerinden milleti afyonladığından, millet de olup biten onca garabete uyuşmuş halde bakar. İmdi, gelinen nokta, “Hocam, ben tüp bebek olarak dünyaya geldim, caiz miyim? Evet, sen caizsin, evladım”, noktasıdır. Hâliyle, “Bana mı düşmüş memleketin acayip ahvaline kafa yormak” deyip, “Sordum sarı çiçeğe” ya da “talea’l-bedru aleynâ”dan devam etmek belki daha akıllıca olur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2021
15.05.2021
8.05.2021
1.05.2021
24.04.2021
17.04.2021
3.04.2021
20.03.2021
14.03.2021
27.02.2021