Mustafa Öztürk
İki gün sonra, -inşallah- beklenmedik bir aksilik çıkmazsa, “tebdîl-i mekânda ferahlık vardır” ümidiyle vatan topraklarından ayrılıyorum. Bugüne kadar kaç kez yurtdışına çıkmışsam, her defasında işim biter bitmez ilk uçakla geri döndüm diye hatırlıyorum; fakat bu kez böyle bir duyguya teslim olmamaya gayret ediyorum. Çünkü bugün içinde bulunduğum şartların “homesick” (evsemek ya da kronik sıla hasreti) duygusuna hiç yüz vermediğini biliyorum. Her neyse, işin duygusal boyutu bir tarafa, şimdiki yurtdışı hikâyemin Almanya’daki bir üniversiteden gelen davetle ilgili olduğunu belirtmek istiyorum. Daha açıkçası, Almanya’ya giderken, birilerinin daha şimdiden nemime babında ileri geri konuştukları gibi oryantalistlere tetikçilik yapmak yahut yurtdışında koloniler kuran FETÖcüler gibi vatana taş atmak için değil, Münster Wilhelm Üniversitesi’ndeki İslam Teolojisi bölümünden gelen davet üzerine ilmî ve akademik çalışmalar yapmak üzere gidiyorum. Bu arada, söz konusu üniversiteden gelen davetin değerli hocam ve can dostum Prof. Dr. Ömer Özsoy ve Frankfurt Goethe Üniversitesi’yle hiçbir irtibat ve iltisakının bulunmadığını da özellikle belirtmek istiyorum.
Münster Üniversitesi’ndeki ilk ilmî çalışmamız, Zentrum für Islamische Theologie bünyesinde yürütülen akademik faaliyetler çerçevesinde iki cilt olarak Almanca yayımlanması planlanan “al-Mâturidî und Mâturîdiya - Beiträge zur Kalâmwissenschaft” isimli projenin “Zum Koranverständnis der Mâturîdiya” (Mâturîdîlikte Kur’an Anlayışı) başlıklı kısmını yazmak olacaktır. İmâm el-Mâtüridî’nin Te’vîlâtü’l-Kur’ân adlı eseri çerçevesinde Mâtüridî tefsir geleneğine dair müstakil bir çalışma yapmayı öteden beri çok istememe rağmen Mâtüridîlik konusunun Türkiye’de siyasi ve ideolojik angajmanlarla köpürtülerek ele alınması bu konuda çalışma hevesimi kırmış, bu yüzden akademik hayatım boyunca Mâtüridîlik ile ilgili olarak hiçbir müstakil çalışma yapmadığım gibi hiçbir sempozyuma da katılmamışımdır.
Almanya’da kalacağım süre zarfında bir yandan hem Zentrum für Islamische Theologie’deki ilmî projelere az çok katkı sunmanın yanı sıra lisansüstü düzeyde İslam tefsir geleneğine dair ders ve seminer gibi faaliyetlerde bulunmayı, bir yandan da tefsir çalışmamın üçüncü cildi ile Medipol Üniversitesi’nden Hakan Şahin Hoca’yla birlikte hazırladığımız ribâ ve faiz konulu kitap çalışmasını tamamlamayı planlıyorum. Şu an duygu dünyama dönüp baktığımda, belki son birkaç yıldan bu yana ilk kez Çukurova Üniversitesi yıllarında olduğu gibi yoğun bir çalışma şevkimin bulunduğunu fark ediyorum. Son yıllardaki kabz (daralma, tutuklaşma) hâlimi ise İstanbul’a ayak basıp Marmara Üniversitesi’nde çalışmaya başladığım günden beri şeytan taşlamaktan tavafa mecal kalmamasına bağlıyorum. Bu yüzden, inşallah “tebdîl-i mekânda ferahlık olacak” diyorum.
Sağlık sıkıntısı veya başka bir nahoş sürpriz gelişme zuhur etmediği takdirde Karar Gazetesi’ndeki yazılarıma ara vermeden devam etmek istiyorum. Ayrıca “Öğretmenim, bööön canlı ders var mı?” diye soran kuzu gibi, “Hocam, Almanya’dan canlı yayın yapar mısınız?” diye soran olursa, cılkını çıkarmamak, yani çok sık olmamak kaydıyla “zomzom”dan program yapma imkânı olur diye düşünüyorum. Fakat yine de ilk planda ruhumu dinlendirmek için yurtdışındaki zamanımın büyük kısmını bir tür inziva halinde ilmî çalışmalara hasretmek, bu arada Almancayı da hepten boş geçmemek istiyorum. Kısacası, Münster tecrübesini gerek zihnimi, fikrimi ve hâlet-i rûhiyemi toparlamak, gerekse Çukurova yıllarındaki yoğun çalışma azmimi tekrar kazanmak yolunda bereketli bir fırsata dönüştürmeyi amaçlıyorum.
Memleketten ayrılırken, malum linç organizatörleri de dâhil, hiç kimseye ve hiçbir zümreye kin, öfke ve nefret dolu bir hâlet-i ruhiye içinde olmadığımı, çünkü öfke, kin ve nefretin sinede çok büyük bir ağırlık yaptığını ve böyle bir sikleti taşıyacak kadar ahmak olmadığımı özellikle vurgulamak istiyorum. Kısacası, giderken her şeyi burada bırakmış, safrasını atmış ve hayli hafifleyip rahatlamış halde gidiyorum. Son söz olarak da cümle âleme salah ve selamet diliyorum.
Cenâb-ı Hak halimiz, istikbalimiz ve akıbetimizi hayra müncer kılsın…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2021
15.05.2021
8.05.2021
1.05.2021
24.04.2021
17.04.2021
3.04.2021
20.03.2021
14.03.2021
27.02.2021