Mustafa Öztürk
Öncelikle, “Hoca, siyaseti bırak da sen bize derin derin din anlat” muhabbetinden artık çok sıkıldığımı belirtmek durumundayım. Memleketin Kurtlar Vadisi dizisinden farksız hale geldiği bir süreçte, “Hoca sen bize derin derin din anlat” diyenler acaba neyi murad ediyorlar, bilemiyorum. Mafya ile siyaset arasındaki pis ilişkilerin adeta lağım gibi patladığı bir süreçte Kur’an ve tefsirden Zülkarneyn’in uzaya çıkıp çıkmadığını mı, Ulûmu’l-Kur’an’dan muhkem-müteşabih faslını mı yoksa “Ağlıyordu peygamber” modunda arabesk bir kıssa mı anlatmamı istiyorlar? Allah aşkına, söyler misiniz, şu süreçte nasıl bir pislik içinde yaşadığımıza gözlerimizi yumup da din adına ne anlatayım abime? Hadi, siz söyleyin, ama ben de şunu söylemeliyim: Din denilen şey, akıl ve iz’an/vicdan sahibi herkese nasıl bir pislik içinde yaşadığımızı anlatma sorumluğu yükleyen bir şeydir. İşte bu yüzden, burada her ne yazıyorsam, sadece aklımın ve vicdanımın değil, dinin/dinimin bana yüklediği sorumluluk duygusuyla yazıyorum. Bunu yaparken de motto gibi ayet, hadis ibareleri paylaşmak veya her cümlenin içerisine okkalı birkaç dinî terim oturtmak yerine dinin yanı sıra insanlığın maşeri vicdanında da mevcut olan temel ahlak normları üzerinden meram anlatmaya çalışıyorum. Ayrıca dinden konuşmak adına, muhalif çevrelere “kaliteli pamuk tıkamak” gibi karşılıklar vermekten de hicap duyuyorum.
Ne yazık ki bugün mafya, medya ve siyaset arasında, yani kimi yerin altından kimi yerin üstünden tebarüz eden figürler arasında hayli giriftleşmiş kirli ilişkilerin kanalizasyon gibi patladığı, salgın tedbirlerine ilişkin birtakım düzenlemelerin anayasal ve yasal açıdan kabul edilemezliğinin vicdanlı bir savcı -ki bu savcı HSK tarafından yargı ve hukuk namına(!) görevden uzaklaştırıldı- tarafından açıkça dillendirilmesinde görüldüğü gibi daha nice absürtlüklerin artık vaka-yı âdiyeden sayıldığı Türkiye’deki umumi hâl-i pür melâle hep birlikte şahitlik ediyoruz. Durum tek kelimeyle berbat, fakat böyle bir durumun sürgit devam etmesi de eşyanın tabiatına aykırı… Bu yüzden, enseyi karartmak yok, memleketten ümit kesmek yok… Yeri gelmişken itiraf etmeliyim ki ben de Türkiye’deki milyonlarca insan gibi 2002 yılında şimdiki siyasi iktidarın antidemokratik uygulamaları zaman içinde sonlandıracağı, özgürlükleri çoğaltacağı, hukukun üstünlüğü konusunda tavizsiz davranacağı, ortak aklı hep dikkate alacağı, güçler ayrımına dayalı demokratik bir düzen ve yönetimden taraf olacağı, yoksulluk ve yolsuzluğa savaş açıp millete huzur ve refah sağlayacağı, bilgi ve bilimi el üstünde tutacağı, devlet düzeninde ehliyet ve liyakati esas alacağı, din alanında cemaat/tarikat şımarıklıklarına prim tanımayacağı yönünde gerçekten büyük ümitler beslemiştim. Fakat özellikle 2010’dan itibaren görüldü ki meğer bütün hikâye, bir tek kişinin büyük bir siyasi hırsla kendine hedef tayin ettiği, “şahsım rejimi”ni kotarmaya endeksliymiş…
Ben bunu fark ettiğimde, tarihler 2010 senesini gösteriyordu. Bugün maalesef anayasa, yasa, kanun, nizam, hukuk namına hemen hiçbir gelenek ve teamülün kalmadığı, sadece “paşa gönül” kriterinin esas alındığı bir noktadayız. Bulunduğumuz bu noktadan ve durumdan çok daha vahim olan şey ise geçmişte kıymet atfedilen milli, manevi, ahlaki tüm değerlerin heder edilmiş olmasıdır. Nitekim bugün ahlaki duyarlılık denen değer, siyasi iktidar alanında pek bir anlam ifade etmemektedir. Bugün geçerli olan şey, ucuz siyasi popülizm ve pragmatizme dayalı ilkesizliktir. Gerçi artık eskisi kadar rağbet görmese de siyasi popülizm ve pragmatizm, ahlaki duyarlılık ve tutarlılık denen değeri çoktan silip süpürmüş haldedir. Şimdiki siyasi iktidar ortaklarının 15 Temmuz darbe girişiminden önceki süreçte birbirlerine ne kadar ağır sözlerle hitap ettiklerini bir düşünün, bir de bugün aralarında nasıl bir simbiyoz ilişkisi tesis ettiklerini düşünün, işte o zaman siyasi pragmatizmin nelere kadir olduğunu anlayabilirsiniz. Yine bundan dört-beş yıl önce, bir devlet büyüğümüzün, Mavi Marmara meselesiyle ilgili olarak, “Oraya giderken bana mı sordunuz?” demesini ve daha sonraki süreçte de iktidar medyasının İsrail’le anlaşmaya karşı çıkan İslamcılara atfen, “AK Parti, Mavi Marmara’daki manyak tiplerle, yani kafadan İsrail düşmanı, kafadan Batı düşmanı radikal İslamcı tiplerle artık yolları ayırmalı” diye ahkam kesmesini düşünün, bir de şimdi yine aynı devlet büyüğümüzün Davutoğlu ve Babacan’a atfen “İçimizdeki Mescid-i Aksâ’ları yıkmak isteyen hainler” demesini düşünün; işte o zaman siyasi popülizm ve pragmatizmin nemenem bir şey olduğunu daha iyi anlayabilirsiniz. Yahut seneler önce yine aynı devlet büyüğümüzün Fetullah Gülen’e, “Gel de bu sıla hasreti bitsin” diye çağrı yaptığını ve bilahare “Ne istediler de vermedik” diye acı itirafta bulunduğunu düşünün, bir de 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, “Rabbim de milletim de bizi affetsin” diyerek her şeyi bir çırpıda nasıl temize çektiğini düşünün, işte o zaman Türkiye’de siyaset mekanizmasının nasıl işlediğini kesinlikle daha iyi anlayabilirsiniz.
İşte bu minvalde yaklaşık yirmi yıl kadar siyasi iktidarda kalmak, kuşkusuz herkese nasip olmayacak bir başarıdır(!) Bu başarının özellikle 2017 referandumundan sonraki süreçte demokratik terbiyenin sınırları zorlanarak, çoğu zaman da yok sayılarak Türkiye’yi demokrasi liginde küme düşürmek ve aynı zamanda milli, manevi değer namına ne varsa hemen hepsini kültürel kamplaşma ve kimlik siyaseti uğruna tüketmek suretiyle elde edildiği gün gibi aşikârdır. Şimdi içinde bulunduğumuz durum, büyük bir yıkım durumudur. Fakat bu yıkımın kendi failini yıkacağı da kuşkusuzdur. İşte bu yüzden, enseyi karatmak yok, güzel günler göreceğimizden yana yes’e düşmek de yok… Fakat “yok” derken, bundan böyle yan gelip yatmak, olup bitenlere aval aval bakmak yerine hukuk, adalet, demokrasi, özgürlük, emek, ehliyet ve liyakat gibi tüm değerlere ırz ve namus gibi sahip çıkmak şartıyla yok…
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2021
15.05.2021
8.05.2021
1.05.2021
24.04.2021
17.04.2021
3.04.2021
20.03.2021
14.03.2021
27.02.2021