Nermin ALPAY

Nermin ALPAY
Nermin ALPAY
Tüm Yazıları
“BARINAK PENCERESİNDEKİ KÖR NOKTA ”
28.12.2010
2631

Önceki sayıda liman mı, barınak mı, tuzak mı, ne olduğu belli olmayan “limanın” büyütülmesinin Akçakoca’nın merkezinde kalan son plajının da kumuna verebileceği zararlardan bahseden yazıma, gazetemiz yazarlarından Ergün Bey

oldukça ağır bir eleştiri yazısı döşenmiş…

Bizler, onun deyimiyle “ nostalji çeteleri” sırf nostalji takıntımız yüzünden geleceğe ait ufukları göremiyoruz. Geçmişte tıkılıp, kalmışız…  

Akçakoca’ya barınak penceresinden bakmak, insanı körleştiriyor… Görüş alanınız balıkçı barınağını ne olursa olsun korumakla sınırlı kalınca, var olan değerlerin geleceğe kalması için söz söyleyenlere “ nostalji çetesi” yaftasını yapıştırıveriyorsunuz. Akçakoca’nın geleceğine balıkçı barınağından bakarsanız, yazılanları kendi varlığınıza tehdit olarak algılamanız da kaçınılmaz olur. Oysa bizler, Akçakoca’nın kumuna zarar vermeden balıkçıların yaşamını sürdürebilecekleri alanları nasıl yaratabileceğimizi tartışmalıydık. Balıkçıları barınak gibi alanlara tıkmak yerine; ülkemizde ve dünyada örnekleri olan “balıkçı köyü” formatında bir yaşam alanı yaratmak için projeler hazırlayabilmeliydik.

O bölgenin balıkçı barınağı yapılmadan önceki haline dönmesinin mümkün olmadığının farkındayım. Bu yüzden “ah, o günler” diye hayıflanarak, bugünkü durumuna razı olmalı mıyız?  Balıkçı barınaklarının kiralama ve düzenleme işlemleriyle, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı ilgileniyor. Yerel halkın istekleri dikkate alınmadan, Akçakoca’yı bilmeden, merkezden (tepeden) hazırlanmış yönetmeliklere  dayanarak; Halka açık olması gereken bu alan kiralanırken baştan hata yapılmıştır. Akçakoca balıkçılar kooperatif yönetimi;popülist yoksul edebiyatı yapmak yerine,  kiraladığı alanı işletme konusunda neden başarısız olduğunu anlatabilirse, bizler o bölgenin sorununu daha iyi anlayabiliriz. ( Bu ülke de, Fiskobirlik dahil kooperatiflerin neden iyi bir işletme olamadıklarını ayrıca incelemek lazım) Akçakoca’nın en güzel yerinde,  temizlenmeyen, düzenleme yapılmayan, sahipli ama “yetim kalmış” barınak bölgesinde; etraf, çerden çöpten geçilmiyor.

Orada yaşayanlar kendi alanlarını temiz tutmak konusunda gereken özeni göstermeyince, dışarıdan gelenler de bölgeye çöplük muamelesi yapıyor.

Daha geçen sayımızda Akçakoca dışından gelen teknelerin barınağı pislik içinde bırakarak, şehrimize tek kuruş kazandırmadan geçtiklerinden bahsetmiştik.

( Birilerine gelir kazandırıyorsa neden o gelirden düzenlemeye pay aktarılmıyor.)Kentin merkezinde bulunan barınak, tüm Akçakoca halkı’nın vizyonu olarak,

sizce neye hizmet ediyor?

Bu popülist politikalar yüzünden, büyükşehirleri gecekondularla donatmadık mı? Ormancılar işsiz kalmasın, günü kurtarsın diye ağaçları kesmedik mi? Fındık yetiştirmek için ormanları talan etmedik mi?  

Bu yüzden insanlar daha iyisini istemek yerine, elindekine sarılıyor. Yoksul insan, kendisine dayatılan bu kısır döngüye teslim oldukça, iyileşme gerçekleşmeyecek.

Açlığın, işsizliğin çözümü, bugün elimizdeki kültürel ve doğal varlıkları tüketerek, gelecek nesillere çöl ve beton bırakmaktan geçmez.Doğanın korunması ile insanı karşı karşıya getiren politikalar, yoksulluğun nedenini göz ardı ediyor. Oysa, doğal dokuya zarar vermeden insan odaklı projeler üretmek gerekiyor.

Balıkçılar için, barınak gibi primitif çözümler yerine, yüz yıllarca kalacak alternatif projeler üretilmelidir.  

Derme-çatma gecekondu benzeri barınak için enerji harcamak yerine;çevre koruma projelerinden destek alınarak ( başka destekler araştırılarak), Akçakoca’ya ve balıkçılara yakışacak örnek bir balıkçı köyü inşa edilemez mi? Böyle bir proje, hem balıkçıları, hem de Akçakoca’yı kurtaracak büyüklükte olacaktır. Artık, soğan-ekmekten başka lezzet bilmediği için, zengin olunca da “soğanın cücüğü” ile yetinen çoban psikolojisinden kurtulmalıyız.

Ben hala, Akçakoca’nın nadir bulunan kumunun önemli bir hazine olduğunu düşünüyorum. Halka açık olması gereken alanlar, merkezi yerler, hiçbir kurum tarafından özel kuruluşlara kiralanmamalıdır. Ama; bizde maalesef, yetkili merciler, doğru veya yanlış bir karar almışlarsa “zararın neresinden dönsek kardır” diye hareket etmezler. Bu yüzden, o bölgede inşaata başlanmadan önce, kumun denizdeki hareketini inceleyerek, liman inşaatının verebileceği zararları iyi hesaplamalarını istemekten ve önlem almalarını dilemekten başka çaremiz yok görünüyor.

Keşke ! var olan barınak bölgesinde; çevre düzenlemesi yapılarak, halka açık çay bahçeleri vb. mekanlar oluşturulabilse. Su Parkı (AQUA PARK) olsa mesela…O zaman, liman bölgesinde büyüyen gençler de kendileri için bir şeyler ifade eden mekandan ayrılmak zorunda kalmayacakları gibi, daha yaşanabilir alanlara kavuşabilirlerdi.

Ben insan soyunun her zaman daha iyisine layık olduğunu düşünüyorum. Var olandan daha iyisini istemek için de bilgi ve görgü sahibi olmak gerekiyor.

 

İnsanlara güven ve huzur veren bir balıkçı köyü inşa edilebilseydi, Akçakoca’nın turizm açılımına ve yüzyıllık geleceğine inanılmaz bir katkı sağlayabilirdi.

Kimbilir ? Belki hala umut vardır…

 

Nermin Alpay

e-mail: [email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar