Nermin ALPAY
Karanlık bir gecenin ardından, yaşanan olayların ayrıntıları ortaya çıktıkça, iç savaşın eşiğinden döndüğümüz daha net görülüyor.
DARBELERE AMASIZ, FAKATSIZ KARŞI ÇIKMAK GEREK
İlk kez, askeri darbeye karşı halkın sokaklara dökülmesi ile darbe heveslilerinin hevesleri kursaklarında kaldı. Bu karanlık dehşet gecesinden sonra; Aklına esen rütbeli askerin yetkilerini aşarak, meclise el koyamayacağını, halk, darbeye karşı sokaklara çıktığında, darbe girişimlerinin başarısız olacağını hep birlikte öğrendik.
Bu terörist girişimin, daha önce yaşadığımız “ emir komuta zinciri” içersinde, sabaha karşı yapılan ve sonuç alınan darbe girişimlerinden çok farklı gelişmesi, halkın sokakta olduğu, uyanık olduğu saatlerde başlaması, terör saldırılarını aratmayan eylemleri nedeniyle; İÇ SAVAŞ ÇIKARMAYI amaçladığını düşünmek abartılı olmaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bombalı saldırı yapılmasından tutun da, halkın üzerine ateş açılmasına kadar her şey terör eylemini çağrıştırıyor. Tüm milletçe yaşadığımız bu terör eyleminin acı tarafı, ordunun içinden çıkan bir gurubun, emir- komuta zinciri içersinde, emirleri altında olan askerleri de kullanmasıdır. “ Biz tatbikata çıktığımızı sanıyorduk” diyor, yakalanan erlerden biri. Diğeri benzer bir hikaye anlatıyor…
Hikayesini hiç anlatamayacak başka bir asker boynu pala ile kesilmiş olarak, kanlar içinde yatıyor !
Bu kanlı eylemden, en son açıklamalara göre, 164 sivilin acısı ve gözlerimizden hiç gitmeyecek askerin vahşice katli kaldı.
DEMOKRASİYİ SAVUNMAK İÇİN SOKAĞA ÇIKMAK
Halkın darbe girişimine teslim olmayıp, sokağa çıkması Türkiye’de bir milattır. Ama; Darbe girişimine karşı sokağa çıkanların içine karışan İŞİD/DAEŞ kafalı bir gurubun varlığı, Suriye, Mısır benzeri görüntülerin ülkemizde de çok kolay yaşanabileceğini gözler önüne serdi. Eli Palalı bu güruh, kimden, nereden cesaret aldılarsa, teslim olan emir eri gariban askerin kafasını kestiler. Doğuya gönderilse, Şehit oldu diye arkasından kanlı yaşlar dökeceğimiz askerimizi, komutanı köprüye gönderdi diye acımasızca öldürdüler ve herkes seyretti.
Bu ve buna benzer vahşi tablolar iç savaşın eşiğine geldiğimizde ne kadar tehlikede olacağımızı hatırlattı.
ADİL OLUNMALI VE SAP VE SAMAN BİRBİRİNE KARIŞTIRILMAMALIDIR
Askeri yetkilerini kullanarak, terör estiren yetkililer yargılanırken, “ kurunun yanında yaş da yanar” diyerek “cadı avı” yapılarak, eskiden olduğu gibi yine mağdur vatandaşlar topluluğu yaratılmamalıdır. Sokağa çıkmak, demokratik bir haktır. Adalet duygumuzun kaybolmaması için; Demokratik hakkı, pala, sopa, molotof eşliğinde kullanan hiç kimseye hoşgörü gösterilmemelidir. Rütbesiz askerleri teslim almak yerine, döven, kafa kesen ( ki fotoğraflarda bellidir) caniler de yargılanmalıdır.
Bu karanlık süreçte; yaralılara acil şifalar, ölenlere rahmet ve ailelerine sabır dilerim.
İÇ BARIŞA, HUZURA VE DAHA ÇOK DEMOKRASİYE İHTİYACIMIZ VAR
Darbe girişimine; tüm partilerin, medya ve sivil toplum örgütlerinin karşı durması, iç barışın teminatıdır. Demokrasiyi ve Parlamentoyu korumak için sağlanan bu ortak duruş, iç barışın kapısını açacak anahtar olmalıdır. Artık, birbirini ötekileştirmekten, hukuksuzluktan, şiddetten medet umanlara geçit verilmemelidir. Farklılıklarımızla yaşamayı savunmanın ve bunu anayasal, hukuksal teminat altına almanın zamanıdır!
Dilerim, bu son kalkışma olur. Dilerim, meclise ve demokrasiye tüm halk olarak sahip çıktığımız unutulmaz ve demokrasiye daha güçlü sahip çıkarız. Gün, Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Müslüman’ı, Müslüman olmayanı ile bu topraklarda BARIŞ ve HUZUR içinde yaşamı kurmanın, demokrasiyi yaşatmanın günüdür!
Not : Camilerden sela verilerek halkın sokaklara çağrılmasının çok tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Ve bir daha asla yaşanmamalı. Bu ülkede Camilerden okunan selalardan sonra Kahraman Maraş’da Alevilerin kesildiğini, Sivas, Madımak Oteli’nde Aydınların yakıldığını hatırlayarak tedirgin olan, Demokrasi aşığı halkı görmezden gelemezsiniz. Seçilmiş Belediyelerin hoparlörler aracılığıyla halkı çağırması yeterlidir. Nitekim, ezanın neden okunduğunu televizyonu açınca anladık. Yani bir işe yaramadı.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.11.2019
23.03.2017
18.07.2016
4.09.2014
28.07.2014
23.06.2014
6.04.2014
2.04.2014
6.03.2014