Nermin ALPAY
“Kimsesizlerin Kimsesi” olduğunu söyleyerek çıkmıştın yola… Öyle bir zamanda çıkmıştın ki ortaya; işçi sınıfının, emekçilerin, demokratik kitle örgütlerinin 12 Eylül darbesi ile üzerinden geçilmiş, yoksullar daha da yoksullaşmış ve umudu tükenmiş olarak kurtarıcı bekliyorlardı. Bu süreçte sadece Allah’a sığınmış, yaşamdan umutlarını kesmişlerdi.
Sonra sen çıktın… Yoksulluğunuzun, yoksunluğunuzun nedeni olarak; “fakir, çalmadığı için fakirdir” dedin… Kışın ısınmaları için kömür, Ramazanda, bayramlarda iaşe dağıttın… O kadar çaresiz ve itilmişlerdi ki, sosyal devletten vatandaş olarak isteyebileceklerinin farkında bile değillerdi. Sen onlara istemeyi öğrettin… Sosyal bir hak olarak değil, biat etme karşılığı olarak vermeyi vaat ettin… Ama en büyük devrimini sağlık sisteminde yaptın. Kamu hastanelerinin, Özel Hastanelerin kapılarını bu yoksul insanlara açtın…
Ve “Uzun Adam” oldun… “ Anayasa değiştirme, demokratikleşme” vaatleri verdin… Muhafazakâr sağ bir iktidar olarak, solcuları, liberalleri bile peşine taktın… “ Kürt sorununu bitireceğim, cenazeler gelmeyecek, bunun için her şeyi göze aldım” dedin… Cumhuriyet Mitinglerinden güçlenerek çıktın. Çünkü halk artık darbe istemiyordu… Sana karşı olanlar bile seni taktir etmeye başlamıştı… Herşey, tabiri caizse “ güllük, gülistanlık görünüyordu…
12 Eylül Anayasa’sının bazı maddelerinde değişiklik yapılana kadar, Çoğunluk tarafından hala sevilen ve demokrat bir insan olarak görülüyordunuz. ( neden tamamı değil de bazı maddelerin oylandığını hala anlamış değilim. Demokrasinin önündeki en büyük engel olan %10 barajının kaldırılması neden yoktu? ) Milli gelirimiz çok artmasa da, artan milli gelirden yoksul halk, emekliler, asgari ücretliler yararlanamasa da, huzurluyduk.
Ne oldu sana Uzun Adam?
Ekonomiyi canlandıran güç, İnşaat Sektörü olunca, ranta açılacak arsa ihtiyaçları arttı. Bu ya yeşil alanların yok edilmesi ile, ya da “kentsel dönüşüm” adı altında dar gelirli vatandaşların elinden oturduğu binaların alınması ile olacaktı. Ve öyle oldu. Her şey bitti, yıllar önce yıkılmış Topçu Kışlasını, Taksim bölgesinde kalan son yeşil alan yapmaya karar verdin. Geleceğimizi emanet edeceğimiz gençler o alana sahip çıktılar, gece çadır kurup, nöbet tuttular. Çadırların güvenlik güçlerince yakıldığı o gecenin ardından benim gibi siyasetin oyunlarından uzak biri bile “ Bunu yapanlar kimlerse, iktidarı zor durumda bırakmak için yaptılar” diye düşünürken, .o gençlere sahip çıkanların üzerine panzerler yolladın. Oysa o sabah yapacağın tek bir hareket bütün olacakların önüne geçebilirdi. Oraya gidip “ geçmiş olsun çocuklar, gençler” demen, gidemiyorsan birini göndermen yeterdi… Ama senin gibi “usta” siyasetçi bu provokasyonu göremediği gibi “ benim kahraman polisim Gezi’de destan yazdı” dedin …
Ta ki 17-25 Aralık yolsuzluk iddiaları ortaya atılana kadar… Yıllardır birlikte yürüdüğün dostlarına “aldatıldım, paralelciler beni aldattı, ne istediniz de vermedim?” diye isyan ederken, yolsuzluk iddiasında yer almayan partili dostların sana sahip çıkmadılar ama “parti benim, tek adam benim” duygusunu öyle güzel vermiştin ki; bu halk hastane kuyruklarını kaldıranın, kömürleri dağıtanın sen olduğunu düşündüğü için, seçimi kazandın. Seçimi kazandığın o gece seni yalnız bırakan partili arkadaşlarına ve hepimize; o gece seçimi kazansan da, kimsesiz olduğunu, düştüğünde yanında ailenden başka kimse olmayacağını fark ettiğini gösterdin. Seçimi kazandığını gören herkes, lambaya üşüşen sinekler gibi birer birer geri döndüler. Halkın “ne olursa olsun” desteklediği biri, artık yanlış da yapsa, sesleri çıkamazdı. “Süt dökmüş kedi olmuşlardı, sanki… Düşünsene, böyle bir insanın gerçek dostu olabilir mi? Olsa da güvenebilir mi? Zirve de yalnız olmak, daha güçlü olmayı zorunlu kılıyor. Artık, yalnız sokağa çıkamaz, kimseye güvenemez oluyorsun. Ama ne olursa olsun arkanda halk vardı değil mi? Ne zamana kadar?

Sandın ki halk hep o teveccühü gösterecek, işaret ettiğini seçecek… Ama öyle olmadı. Aldatıldığın için o kadar öfkeliydin ki, en küçük eleştiriye bile tahammül edemedin. “Kimsesizlerin kimsesiyim” diyen biri ne olursa olsun SOMA Maden faciasında yakınını kaybetmiş insanı, korumasına tekme, tokat dövdürür mü? Çok mu zordu “ Başınız sağ olsun, bu ihmalin suçlularının hepsi cezalandırılacak, bu davanın takipçisiyim” demek… Bu tavırlarınla, bize gösterdiğin öfkenle anladık değiştiğini… Keşke, değişmeseydin… Keşke, Kimsesizlerin “ Uzun Adam” ı olarak kalsaydın…
Ne demiş şair :
“Tarlada ekinim var deme, ambara girmeyince.
Hayırlı evladım var deme, el koynuna girmeyince.
Sadık dostum var deme, başına bir şey gelmeyince.”
İşte böyle “Uzun Adam” hikayenin sonunu hep birlikte göreceğiz. Olacaklar herkesin- senin de- hayrına olsun…
Not 1 : Bu yazı Sayın Cumhurbaşkanına yazılmamıştır. Bir zamanların alçakgönüllü, tek yüzüklü halk çocuğuna yazılmıştır. "Sen" hitabını o halk çocuğuna karşı duyduğum şefkat nedeniyle kullandım. Yoksa haddim değil, Cumhurbaşkanına SEN demek...
Not 2: Sağlıkta verilen hizmetlerde de sorun yaşıyoruz artık. Bütçeden sağlığa ayrılan pay yeterli değil. Ama lüks kamu araçlarına, saraya inanılmaz paralar harcanıyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları







































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.11.2019
23.03.2017
18.07.2016
4.09.2014
28.07.2014
23.06.2014
6.04.2014
2.04.2014
6.03.2014