Neşe Düzel
“Meme kanserinin bir nedeni de sutyen!.. Sutyen kullanılmaması, meme kanseri riskini azaltıyor. Fiji Adaları’nda kadınlar sutyen giymiyor ve meme kanseri Amerika’dan 14 defa daha az görülüyor.”
“Genç görünmek için homojen cilt çok önemli. Homojen cilt, yüzün sarkmasından çok daha önemli! Genç görünmek için ciltte leke olmamalı. Cildin rengi canlı olmalı ve cilt nemli durmalı. Mutlaka krem kullanın.”
“Artık esas olay estetik ameliyat yerine, kök hücrede. Estetik müdahale organ seviyesinden hücre seviyesine iniyor. Estetik ameliyatlar giderek azalıyor. İnsanlar komplikasyon istemiyor. 30-40 sene sonra ameliyat bitecek.”
***
NEDEN ZİYA ŞAYLAN
İzin dönüşü bulduğum Türkiye, kimsenin bulmak istemeyeceği bir Türkiye oldu. Her yanda kan ve ölüm var. Ülkede baskı, sıkışıklık ve çözümsüzlük duygusu artıyor. Sorunları çözmemekte ısrar etmemiz, sorunları sürekli büyütüyor. Bu durum da hepimizi yoruyor. İnsanda saklanma isteği uyandırıyor. Ben, yeniden gündeme alışıp, acıların içine girmeden önce insanoğlunun yaratıldığından beri yaşadığı yaşlanma ve güzelleşme dertlerinin içine saklanmak istedim. Güzel görünme ve gençleşme isteğinin yarattığı dertlere, çözümlere bir baktım. Ülkemiz yerine bu hafta da bedenimizin dertlerine eğilelim dedim. Otuz iki yıl Almanya’da cerrahlık yapan ve estetik ameliyatlarını 2006’den beri Türkiye’de sürdüren ve estetik cerrahide dünyaca kabul görmüş buluşları olan Op. Dr. Ziya Şaylan ile konuştum. Doğrusu çok da değişik ve uyarıcı gerçekler öğrendim. Dr. Ziya Şaylan’ın estetikte her şeyin güzel olmadığını, her şeyin yolunda gitmediğini ortaya koyan, estetik müdahalelerin ve ameliyatların karanlık yanlarını da anlatan İki Yüzlü Estetik isimli kitabı bir süre önce Doğan Kitap’tan yayımlandı.
***
NEŞE DÜZEL: İnsanlar yaşlı görünmekten mi daha çok korkuyorlar yoksa çirkin görünmekten mi?
ZİYA ŞAYLAN: Yaşlı görünmekten çok korkuyorlar ve bize bunun için geliyorlar. Oysa en kötüsü yaşlılık değil, mutsuzluktur.
Niye?
Çünkü insan mutsuz olunca yaşlı ve çirkin görünür. Neşeli olduğunda ise genç görünür. Gençlik tamamen mutluluk hormonuyla ilgili bir şeydir. İnsan kendini mutlu hissedince duruşu, yürüyüşü, oturuşu, yaşam tarzı değişir. İşte biz bunu sağlamaya çalışıyoruz.
Peki, insanlar yaşlılığın etkilerini mi, yoksa kendilerinde çirkin bulduklarını mı daha çok değiştirmek istiyorlar?
Yaşlılığın etkilerini gidermeye geliyorlar bize. Çünkü artık çirkin ve güzel diye bir ayırım kalmadı. Bakımla güzel görünebiliyorsunuz. Mühim olan yaşlı olmayacaksınız, genç olacaksınız! Mesela emeklilik yaşının uzaması estetik sektörünü çok etkiledi.
Nasıl etkiledi?
Bu, şu demektir. Artık 65 yaştan sonra da fit ve genç olmak zorundasınız. Bu konuda araştırmalar var. Bir dükkâna bir tarafa genç ve güzel insanları, bir tarafa da yaşlıları ve çirkinleri koyuyorlar. İnsanlar alışverişte gence ve güzele gidiyor. Yaşlıya, şişmana gitmiyor. Hayat acı ve gaddar. Genç ve güzel görünmek, iş hayatında başarılı olmanın bir şartı hâline geldi. Bu yüzden insanlar zamanı durdurmak istiyorlar ve estetik yaptırıyorlar.
Estetik yaptırmaya en çok hangi yaş grubu geliyor?
55 ile 70 yaş arası geliyor. Gençlere burnu ve kulakları ufaltmak, dudak büyütmek, gıdıyı aldırmak yetiyor. Mesela göğüsler de artık ufalıyor. Tekrar ufak göğüs moda oluyor. Versace’nin son defilesinde göğüsler dümdüzdü.
Güzelliğin ölçüsü modaya göre değişiyor mu?
Evet. Güzelliğin ölçüsü life style dediğimiz yaşam tarzına, modaya göre değişiyor. Artık yaşam tarzı “fit olmak” oldu. Her gün spor salonuna giden, beş altı saat spor yapan, hafta sonları paraşütle atlayan birinin göğüsleri ufak olmalı. Kadınlar şimdi daha ufak göğüs istiyorlar. Eskiden Pamela Anderson’ın göğüslerini istiyorlardı.
Şimdi kiminkini istiyorlar?
Şimdi Angelina Jolie’ninkini istiyorlar. Protez boyutları ufaldı. Eskiden D ve E ölçüsünü isterken şimdi B ve C ölçüsü yetiyor. Geçmişte yaptırdıkları o büyük göğüsleri şimdi ufaltıyorlar. Bir de doğuştan büyük olan göğüsün problemi de büyük oluyor. Ağırlık yapıyor, boyun gidiyor, kemiklerde çarpıklıklar, kamburluk başlıyor. Büyük göğüslerde daha çok meme dokusu olduğu için daha çok kanser gözüküyor.
Güzelliğin, estetik cerrahları için bir ölçüsü var mı peki?
Var. Altın üçgen oranı var. Leonardo da Vinci 400 sene önce keşfetmiş bunu. Yüzün formülü altın üçgendir. Yüzün üçte biri alın, üçte biri burun, içte biri de çene olacak. Burnu üçte bire göre yapacaksın. Uzun ya da kısa yapmayacaksın. Bugün en büyük problem çene.
Niye?
İnsanlar evrim içindeler ve çene ufalıyor. Çünkü eti artık parçalamıyoruz, ısırmıyoruz. Köfte olarak yiyoruz. Gıdaları yumuşak olarak alıyoruz. Isırma olmadığından dolayı çene ufalıyor ve altın üçgen bozuluyor. Ufak çene güzel değildir. Büyük olmayan bir burun bile ufak çene nedeniyle büyük görünür. Bu yüzden ben burunu ufaltacağıma, çeneyi ameliyatsız olarak dolguyla biraz büyütüyorum Zaten bir işi mükemmel yapan detaylardır.
Türkiye’de insanlarda en büyük orantısızlık nedir?
İnsanların irsi olarak kafaları çok büyük. Benim de kafam büyüktür. İnsanların yüz kısmı daha büyük burada. Kalçaları geniş, bacakları kısa ve yere yakın. Bütün bunlar oranı bozuyor.
İnsanlar en çok nerelerini değiştirmek istiyorlar?
Yaş gruplarına göre değişiyor bu. 55-70 yaş arasında yüz gelir. 30-50 yaş arası memedir. 20-40 yaş arası burundur. 55’ten sonra yüz germeler başlar. Çünkü cilt elastik değildir, sarkmalar başlamıştır artık.
Siz boyun ve yüz germe konusunda dünyaca kabul edilmiş buluşları olan bir cerrahsınız. İnsanlar operasyondan sonra memnun kalıyorlar mı yoksa yaptıklarına pişman mı oluyorlar?
Pişman da oluyorlar. Çünkü insanların ne hissedecekleri tamamen beklentilerine bağlıdır. Kendi vücudunu beğenmeyen bir insan mutlu olmaz. Bütün ruhsal kötülüğünü burnuna yansıtır. Burnunun şeklini beğenmez, burnu güzel olsaydı mutlu olacağını zanneder. Burnu yapılır. Mutlu olmadığı için bu kez kulağına takar. Kulağı yapılır, başka bir yerini hedef topu seçer. Çok var böyle insan. Lady Macbeth gibi bunlar... İç huzursuzluğunu, ellerindeki kirler zannediyorlar. Bu insanları önce bir psikiyatriste göndermeniz lazım... İnsanların önce kendi vücudunu beğenmesi, sevmesi lazım.
Vücudunu, kendini beğenen niye estetik doktoruna gelsin peki?
Az bir şeyden dolayı gelmesin zaten. Sadece aşırılar gelsin. Vücudu sarkıyorsa gelsin. Ama ufacık bir kırışık yüzünden bize gelenler var. Bu kırışığa bile tahammül edemiyor. Bizde kadınlar sürekli vücudunu düzeltmek istiyor. Türk kadınlarında vücudunu düzeltme arzusu Avrupalı kadınlardan çok daha fazla. Türk kadını gerçekçi değil. Bizden imkânsız şeyler isteyebiliyor.
Bir estetik doktorundan gerçek dışı neler isteyebiliyorlar?
Mesela kaburgasını çıkartıp belini incelttiriyor. Türkiye’de doktorlar böyle çılgın ameliyatlar yapıyorlar. O ameliyatta sinir kesiliyor ve hayat boyu ağrı olabiliyor, ciğeri parçalanabiliyor. Kadın ince bel istiyor diye doktor ameliyat yapmak zorunda değil. Doktor uyaracak. Her ameliyatın riski var. Mesela boy uzatma ameliyatı çok isteniyor. Sevdiği kız daha uzun boylu diye boyumu uzat diye gelenler var bana. Boy uzatma çok zor bir ameliyat. Kemiği kesiyorsunuz, hasta yedi ay demir kafeste yaşıyor. Yanlış ameliyatlar bunlar. Çok gerekmedikçe yapılmaması lazım.
Estetik operasyon, insanları doğal bir şekilde değiştirebilir mi?
Estetik operasyonun zaten doğal olması lazım. Ama bazı hastalar doğal olmasını istemezler, aşırı yapılmış yüz isterler. Ameliyat olmak belirli bir sınıfa dâhil olduğunu, belli bir paraya sahip olduğunu göstermektir. Erkeğin nasıl Jaguar arabası varsa, kadının da ameliyatlı bir yüzü olur. Kadının da yatırımı bu ameliyattır. Bu yüzden bunlar estetik ameliyatı doğal yapan doktorlara gitmezler.
Kime giderler?
Onların doktorları ayrıdır. Doğal olmayan ameliyatlar, aslında Batı kıyısı ameliyatlarıdır. Los Angeles’ta, Hollywood’da aşırı germe yapılır. Hastanın ameliyat olduğu anlaşılır. Ama herkes ameliyat olduğunu anlasa bile kadınlar ameliyat olduklarını inkâr ederler. Geçenlerde bir ünlü artistimizin yanına oturdum. Bütün dikişleri gözüküyordu ama o, “ben hayatımda estetik ameliyatı olmadım” diyordu.
Doğal olan ameliyatlar gençleştirmez mi?
Yerçekimi devam ettiği için bunların dört, beş senede bir tekrarlanması lazım. Doğal olmayanlar daha uzun süreli oluyor tabii. Kadın 10, 15 yıl öyle dolaşıyor. Türkiye’de meşhur ailelerde böyle bir sürü gerilmiş maskeli yüzler var. Bu kadınların hepsi birbirine benziyor. Bir de yüzlerine silikon sıkıyorlar ve aslan yüzlü oluyorlar. Çünkü silikon zamanla büyüyor. Bir sıkıyorsunuz, beş oluyor. Geçmişte silikon çok kullanıldı. Bu yüzden yüzler çok büyüdü. Silikonun yüzden ve göğüsten alınması çok zor.
Kadınlar dudaklarına ne yapıyorlar peki?
En çok dolgu yaptırıyorlar. Dudağın bir felsefesi vardır. Alt dudak seksidir, üst dudak güçtür. Vamp kadınlar alt dudağı, iş kadınları da üst dudağı büyük isterler. Bir dönem Güney Amerikalılar gelmişler, silikonları Amerikalı kadınlara mutfakta bile sıkmışlar. Amerikalılar buna ördekgagası diyorlar. Dudaktan bu silikonu birer birer çıkartıyorsunuz ama her seferinde iz kalıyor. Ben neler neler gördüm burada. Su içemeyen, konuşamayan hastalar var. Dudak, silikon yüzünden taş gibi sertleşmiş. Ağızlarını büzemiyorlar, o, u diyemiyorlar. Doktorlar bu kadınlara dudaklarının silikonla büyüyeceğini söylemişler ama sertleşeceğini söylememişler
Botoks nedir?
Botoks harika bir ilaç. Botoks çok kuvvetli bir gıda zehri. Saddam’ın elinde on kilo var dediler ama bulamadılar. On kilosu bütün dünyayı ortadan kaldırırdı. Bu kuvvetli zehir sulandırılıyor ve adaleye sıkılıyor. Botoks, kaslardaki iletimi bozuyor. Beyinden gelen bir emir adaleye gidemiyor ve dolayısıyla adale kasılamıyor. Bu, geçici bir durum. Botoks’un etkisi bir süre sonra geçiyor. Botoks, yorgun görüntüyü yok eder, insanı dinç ve dinlenmiş gösterir.
Nasıl beceriyor bunu?
Yüzde her hareket için iki adale vardır. Biri aşağı, biri de yukarı çeker. Aşağı çekeni Botoks’la iptal ederseniz, yüz yukarı çekilir. Alın, gözler yukarı çıkar. Bütün mesele budur. Ama hatalı ve aşırı yapılırsa donuk yüzler ortaya çıkar. Zaten estetiğin azı iyidir. Azı karardır.
Botoks’un uzun vadede etkileri neler?
Botoks çok güvenli bir madde. Bir defada yapılan miktarın 50 misli yaparsanız olumsuz etki çıkabilir. Ağız uyuşabilir, konuşma bozukluğu, solunum felci olabilir. Amerika’da bir doktor kendisine yüz şişe yaptı ve solunum felci oldu. Üç hafta makineye bağladılar, ancak o zaman ilacın tesiri geçti ve düzeldi.
Peki, estetik operasyonlar kalıcı sonuçlar doğuruyor mu?
Hatalar oluşturuyor. Şunu unutmamak lazım. Her ameliyat kalıcıdır. Bıçakla kesildiğinizde kalıcı bir yara alırsınız ve bunun izi kalır. Zaten bu yüzden ameliyatlardan uzaklaşmaya çalışıyoruz biz. Yaşım ilerledikçe ameliyatlara karşı duruma geldim ben. İki Yüzlü Estetik kitabımda da bu mesajı vermeye çalıştım.
Ameliyat yerine ne öneriyorsunuz?
Artık esas olay ameliyat yerine kök hücrede. Uzun vadede her şey ameliyatla değil, biyolojiyle olacak. Estetik müdahale artık organ seviyesinden hücre seviyesine iniyor. Ameliyatlar giderek azalıyor. İleride estetik operasyonlara lüzum kalmayacak. 50 sene sonra ameliyat olmayacak. Ameliyatların oranı yüzde 3’e düşecek. Zaten 2000 yılından beri estetik ameliyatların oranı azalıyor. İnsanlar ameliyattan kaçıyor. Bugün güzellik tedavilerinin yüzde 24’ünü ameliyatlar oluşturuyor. Geri kalan 76, ameliyatsız yöntemlerle yapılıyor. Kadınlar artık komplikasyon istemiyor.
Komplikasyonsuz ameliyat olmaz mı?
Ameliyat komplikasyon demektir. Ameliyatın geri dönüşü yoktur. Bir yeriniz kesildi mi, sinir parçalandı mı, yüzünüz çarpıldı mı, kalacak demektir o. Hastalar bu yüzden ameliyat istemiyorlar artık. Zaten piyasaya da devamlı yeni makineler çıkıyor. Bir süre sonra estetik müdahaleyi insanlar evlerinde kendileri yapacak. Amerika’da başladı bu. Germe aletlerinin ev tipleri çıkmaya başladı. Mesela Gilette firması ev için lazerler üretti. Lazerle koltukaltı tüylerinizi alacaksınız. Yüzünüze radyo frekansınızı her gün kendiniz yapacaksınız ve yüzünüzü gereceksiniz.
En çok hangi ameliyatta kötü ve kalıcı sonuç yaşanıyor?
En çok burunda kötü sonuç yaşanıyor. Burun çok nankör bir organdır. Çünkü deri ve kemiktir, yağ dokusu yoktur. Bu yüzden hataları hemen gösterir. Her burun ameliyatında mutlaka bir çarpıklık olur. Bir de burun ufaltırken içerideki hava deliklerini de ufaltırsınız. Burun ameliyatından sonra hasta yüzde 80 nefes alamaz. Nefes alamazsanız yorgunluk başlar. Beyine az oksijen gider, beyin beslenemez. Yorgun düşersiniz, televizyon karşısında uyursunuz. Burunun içinin bozulmaması lazım. Burunu çok ufaltmayacaksınız. Burunu ufaltacağınıza çeneyi ve elmacık kemiklerini büyüteceksiniz.
Operasyonla insanlar ne kadar gençleşebilir?
Beş on sene mutlaka gider. Ama 70 yaşındaki kadın 50 yaşındaki hâline dönemez.
Estetik operasyon tehlikeli mi?
Her ameliyat tehlikelidir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, her ameliyat bir vücut yaralamadır ve estetik ameliyatlar gerekli olmayan, keyfî ameliyatlardır. Yeni yapılan bir araştırmaya göre, doktorlar hastalarına genel anestezi yapıyorlar ama, kendileri lokal anesteziyle ameliyat oluyorlar. Öyle ki, doktorların yüzde 86’sı lokal anesteziyle ameliyat olmak istiyor. Çünkü ameliyattan sonra ortaya çıkan komplikasyonların yüzde 60-70’i narkoza bağlı olarak yaşanıyor. Tansiyon düşüyor, çıkıyor, kanamalar oluyor, pıhtı atıyor...
Estetik ameliyatlar bitecek dediniz. Gençleşmek için ne yapılacak?
30-40 sene sonra insanlara damardan gençlik hormonları vereceğiz. Sadece yüz değil vücut da gençleşecek. İnsanın cildi ve kalbi gençleşecek, gözleri daha iyi görecek, şeker ortadan kalkacak. Büyüme hormonları ve kök hücre sayesinde artık kırışıklıklar geri gelmeyecek. Mesela meme kanseri romatizma gibi bir hastalık olacak. Kitle oluştu mu hapınızı alacaksınız ve geçecek. MS, şeker hastalığı ve meme dâhil bir sürü kanser, virüslerle ve gen teknolojisiyle tedavi edilecek. Meme kanserinin sebebi bulunacak.
Türkiye’de en yaygın kanser türü hangisi?
Kadınlarda meme ve rahim kanseri. Erkeklerde akciğer ve pankreas kanseri. Meme kanseri en çok 45 yaştan sonra görülüyor. Meme kanserinin kontrolü çok önemli. Batı’daki rakamlara göre, kadınların yüzde 80’inin hayatının bir döneminde göğsünde bir kitle olacak. Her altı kadından biri meme kanserini yaşayacak. Hipokrat bundan üç bin sene önce, “Hastalıklar, Allah’ın cezası değildir. Hastalıkları biz kendimiz yaparız” demiş.
Meme kanserini kadınlar kendileri nasıl yapıyorlar?
Meme kanserinin bir sürü nedeni var. Bunlardan bazıları mekanik. Mesela sutyenler çok önemli... Sutyen çok sıkı ve dar olduğunda toksinler boşalamıyor, lenf bezlerine gidemiyor. Kadın meme kanseri olabiliyor. Sutyen kullanılmaması meme kanseri riskini azaltıyor. Mesela Fiji Adaları’nda kadınlar sutyen giymiyor ve meme kanseri Amerika’dan 14 defa daha az görülüyor. İnsanlar yaşam tarzlarıyla, beslenme biçimleriyle ve giydikleri elbiselerle, kendilerini öldürüyorlar. Mesela kravat çok sıkınca kafaya basınç artıyor ve beyin kanamaları daha fazla yaşanıyor. Çok sıkı takılan kemerlerde de safra boşalamıyor. Mesela jartiyerler de bacaklardaki damarları tıkıyor. Mesela süt içmek...
Nasıl? Süt de mi tehlikeli?
Süt kanserojen bir maddedir. Erkeklerde prostat kanseri, kadınlarda meme ve yumurtalık kanseri yapıyor. Doğada büyüme çağı dışında hiç bir canlı süt içmiyor. Bir tek biz içiyoruz ve bu yüzden hasta oluyoruz. İnsanı en çok yaşlandıran unsur sütteki laktatlardır. Eğer süt içecekseniz laktatı alınmış süt için. Laktatı alınmış olan süt kanser yapmıyor.
Yaşam tarzı insanları gençleştirebiliyor mu peki?
Orada genetik de devreye giriyor. Bazı ırklar çabuk yaşlanıyor. Mesela derisi kalın olduğu için Anadolu insanı çabuk yaşlanıyor, çöküyor. Çünkü kalın deride derin kırışıklıklar oluyor. İnce deri daha makbuldür. Avrupalının cildi ince derilidir. Ondaki kırışıklıklar lazerle düzeltilebilir ama kalın derili insana ameliyat yapmak ve kırışıklıkları doldurmak gerekir.
Erkekler en çok ne istiyor?
Gıdı aldırıyorlar, göğüs küçültüyorlar, göz kapaklarını kaldırıyorlar. Erkeklerde göğüs küçültme çok yaygın. Ama kadınlardan farklı olarak erkekler ellerinde fotoğrafla gelmiyorlar. Onların benzemek istedikleri idolleri yok. Kadınlar ise ellerinde fotoğrafla geliyorlar. Kadının benzemek istediği kişiler dönem dönem değişiyor. Şu anda Angelina Jolie olmak istiyorlar. Onun dudaklarını, gözlerini istiyorlar.
İnsanlar vücutlarını mı yoksa yüzlerini mi daha çok değiştiriyor?
Yazın vücutlarını, kışın yüzlerini değiştiriyorlar. Çok eski usuldür bu. Kadın, yazın soyununca vücudunu fark eder, kışın ise yüzüyle idare eder. Bu yüzden biz yazın vücut, kışın da yüz yaparız. Eskiden kalçaları yükseltmek için protez koyuyorduk. Şimdi özel makineler var. Aletli sporla bacak adalelerini büyütüyorsunuz ve böylece sarkan bölgeleri düzeltebiliyorsunuz. Mesela sporla kol adalelerini, bacak adalelerini büyütüp sarkmaları azaltabiliyorsunuz. Bu arada cerrah da yağ alıp, dokuyu biraz gerdi mi, vücuttaki sarkmalar yüzde 40-50 düzeliyor.
Peki, selülitler sporla düzelir mi?
Selülidin çaresi yok. Selülit bir hastalıktır ve iyileşmesi imkânsızdır. Makinelerle düzeleceği yalandır. Dört, beş ay sonra tekrar geri gelir. Selülit yumuşak dokunun romatizmasıdır. Bağışıklık sisteminin hastalığıdır ve beslenmeyle de ilgilidir. Çok kahve ve çay içince çok fazla gözükür.
Estetik ameliyatlar arasında en tehlikelisi hangisi?
Bilmeyen doktorun yaptığı ameliyat tehlikelidir. Bu durumda göz kapağı kaldırma da, karın germe de öldürebilir.
İnsanlara estetik ameliyatlar hakkında ne önerirsiniz?
Birden fazla doktora gitsinler. İki, üç doktoru dinledikten sonra kararlarını versinler. Bir de doktorlara, onların eski hastalarıyla görüşmek istediklerini söylesinler. Doktorların yaptıkları işleri görmeye çalışsınlar, eski hastalarıyla konuşsunlar. Altı ay sonra değil, iki sene sonra ameliyatın ne olduğuna baksınlar.
Yaptığınızdan pişman olduğunuz ameliyatlar var mı?
Var. Bazı dolgu maddelerini kullandım, çok kötü sonuçlar verdi. Hastanın yüzünde bayağı izler kaldı. Benim başıma gelen başka doktorların başına gelmesin diye bunu yayımladım ve Amerika’da anlattım. Bakın... Estetik milyarlık bir sektör. Sadece Almanya’da senede on milyar avro kremlere harcanıyor. Nasıl büyük bir pazar bu düşünün.
Pahalı krem daha mı iyidir, etkilidir?
Pahalı kremde pakete ödüyorsunuz. Pahalı kremin içinde bulunan maddelerin çoğu cilde girmiyor. Bu yüzden pahalı krem kullanmak şart değil. Önemli olan krem kullanmanızdır. Çünkü krem nemlendiricidir ve kremi yüzünüze sürerken masaj yapıyorsunuz. Masaj dolaşımı artırıyor ve krem cildinizi nemlendiriyor. Cilt kırışmaya 20 yaşında başlar. 20 yaşından itibaren cildi devamlı kremlemeniz, nemlendirmeniz lazım. Bol su içmeniz ve masajla kan dolaşımınızı arttırmanız lazım. Ayrıca uyku da çok mühim.
Sağlıklı bir cilt için günde kaç saat uyumalı?
Her gün sekiz saat uyumanız lazım. Yüz gece yenileniyor. Genç görünmek için homojen cilt çok önemlidir. Homojen cilt, sarkmadan çok daha önemlidir. Cildin rengi canlı olacak ve ciltte leke olmayacak. Cilt nemli olacak. Çünkü kuruyan cilt kendini besleyemez. Cildinize su lazım ki kendisini gençleştirebilsin. Bu yüzden mutlaka nemlendirici bir krem kullanmak gerekir.
[email protected]
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012