Nuray MERT
Türkiye’nin üzerinden büyük bir silindir geçiyor, hiç kuşkunuz olmasın, herkes altında kalacak, değil kârlı çıkan, büyük hasar almayan kimse kalmayacak. Sadece, iktidarın, ‘Eski Türkiye’yi, daha doğrusu o bahane ile önüne çıkan her şeyi, herkesi ezip geçmekte kararlı olduğu silindirden söz etmiyorum. O silindir, sadece muhaliflerini, medyayı, hatta kendi içindeki farklı düşünmeye meyilli olanları değil, eksiği ile yüksüğü ile hukuk, kuvvetler ayrımı, kurumlar, Anayasa ne varsa ezdi geçti. Türkiye artık keyfi idareye teslim olmuş bir ülke, keyfi idare ne zaman ne koşullarda yasal kılıf kazanacak belli değil, ama değişen bir şey olmayacak. ‘2002 Devrimi’, ‘Halk Devrimi’ lafları boş laflar değildi, tam da o nedenle, sözünü ettikleri ‘devrim’tanım gereği kendi çocuklarını, ideologlarının başını yeme aşamasını da başarı ile geçti. Şimdi söz k onusu olan, ‘dava’ ve onun ‘ulu önder’ine sadakatten başka hiçbir kuralı olmayan, bir kuralsızlık, hukuksuzluk, denetimsiz güç gösterisi süreci.
Büyük bir silindir
İşte, Türkiye’yi toptan ezip geçecek asıl büyük silindir bu. Böyle dönemler, böyle durumlar sadece yönetileni değil, yönetenleri de ezip geçecek fırtınalı süreçlerdir. Bu koşullarda, ‘dava’ya ve lidere sadakat de güvence değildir, çünkü ‘dava’nın içeriği, lidere sadakatin gerekleri her an değişebilir. Dün iktidar yanında askeri vesayete karşı çıkan, soluğu hapiste bulabildiği gibi, daha güncel siyaset planında da, mesela, dün Rusya’ya esip gürleyen, bugün yumuşama edebiyatı yapmak zorunda kalabilir, kalıyor. Her şey her an değişebilir, aman dikkat! Bırakın Başbakanlığı, siyaset yapmamaya ant içen Başbakan bile, ‘namaz kılmayan hayvandır’ diyen ilahiyatçıya biraz sert çıktı diye her an zan altında kalabilir, kalıyor. Kurtuluşu olmayan maceralardır bunlar, yaratılan sel önündeki her şeyi silip götürür, dindarlık yetmez, milliyetçilik yetmez, yol arkadaşlığı yetmez, sadakat miktarı hiç yetmez. Diğer taraftan, hukuk, kurum, siyasi denge gözetmeyi reddeden, gün gelir kendi yıktıklarının altında kalır, her şeyden önce, daha fazla el yükseltmeden coşturduğu kitleye söz dinletemez hale gelir.
Böyle süreçlerde, susmak da çare değildir, bakın bizlerin ‘yeterince demokratik muhalefet yapmıyor; Kürt meselesinde cesur tavır takınmıyor’ diye eleştirdiğimiz ana muhalefet partisi, Kürtler konusunda iki ılımlı laf etti diye ‘terör yancısı’ ilan edildi. Gazeteci, demokrat, aydın vs. her ne adına olursa olsun, itiraz etme makamındakilerin seslerini kesmeleri de yetmez, ses kesme döneminin ardından,‘bizim dediğimizi neden haykırmıyorsun’ devri gelir, onun ardından haykırana ‘sesin pek isteksiz çıkıyor’ devri gelir. Kısacası yoktur kurtuluşu bu yolun.
Ceberut devlet
Üstelik artık ensenizde sadece devletin alışıldık baskı araçları ile boza pişirme devri, yerini, eline sopayı alan herkesin asıp kestiği devrine bırakır. Hiç kuşkunuz olmasın, bırakın siyasi fikir ayrılığını, mesela heteroseksüel olmak da kimseyi kurtarmayacak, bugün toplaşıp eşcinsellere sopa gösterenler, yarın o sopayı sizin hayatınızı tanzim için kullanma serbestisi hissedecek. İşte büyük silindir böyle çalışacak.
Kürt meselesinin geldiği noktada, Kürt siyasetine yüklenecek çok sorumluluk, söylenecek çok şey var, ben şahsen hepsini sıkça ifade ettiğimi düşünüyorum. O kadar ki, eleştiriye tahammülleri Türk kardeşlerinden hiç farkı olmayan Kürt siyasetçileri tarafından neredeyse ‘Kürt düşmanı’ ilan edilmeme ramak kalmış vaziyette. Ama ‘eski’ veya ‘yeni’, en doğrusu ‘eskimeyen, küllerinden yeniden doğanceberut devlet’in Kürtleri olmayı seçenler de, paçayı kurtaracaklarını sanıyorlarsa çok yanılıyorlar. Ceberut devlet ve/veya ceberut siyaset anlayışına karşı topluca demokrasi adına itirazdan imtina eden herkes, Kürt veya Türk, Alevi veya Sünni, dindar veya değil, eşcinsel veya heteroseksüel, hepimiz bu silindirin altında ezilip yok olacağız. Diğer taraftan, o silindiri üzerimize sürenler sanmasınlar ki kendileri kurtulacak, hiç kuşkuları olmasın, frenini patlattıkları silindir onları da altına alacak. İşin burası da muhalifler için asla teselli olamaz, pusulayı şaşmayalım, asıl mesele iktidardakilerin de yok olması değil, hep birlikte bir çıkış yolu bulmakta ısrarcı ve cesur olmak.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- CHP, Aleviler, İran ve büyük kışkırtma
10.03.2025 - Hani ortak paydanız Müslümanlıktı?
23.02.2025 - Trump dünyayı alt üst mü etti? – 1 | Gazze çıkışı kıyamet alameti mi?
16.02.2025 - CHP ve Kürtler
11.11.2024 - Özgür Özel’in yeni muhalefet siyaseti
14.06.2024 - Özgür Özel’i yıpratmaktan uzak duralım
5.05.2024 - 100. yılında Cumhuriyet’i tartışmak
6.11.2023 - Neo-liberal dünya düzeni alt üst oldu: Ama buna ne kadar sevinebiliriz?
14.10.2023 - Türkiye’de ve Dünyada muhalefet sorunu
2.10.2023 - Türkiye-İsrail İlişkileri
24.09.2023
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
Cok yerinde bir analiz. Tebrikler Sayin yazar.