Osman CAN
Gündem 367 hokkabazlığı ve sonrasında dönen dolaplara, bir de aynı hokkabazlığın 27 Mayıs’tan sonra başarıya ulaşmış ikinci örneğinden yeni bir yazılı Anayasa çıkaran Kenan Evren’in yargılanmasına kilitlenmiş vaziyette.
367 konusunda mağdur Cumhurbaşkanı’nın “hepsinden haberdarım, ancak yüzlerine vurmadım” ifadesine, bu sürecin içinde olan veya yakından tanıklık eden diğer aktörler de “Evet, ben de çok şeyden haberdardım, ‘bu işi engellemeden postalların bağını çözdürmeyeceğiz’ tehditlerinden de...” diye eşlik edebilir.
Lakin Cumhurbaşkanı yüzlerine vursa da değişen bir şey olmayacak. Çünkü bu hokkabazlığı üretenler, dayatanlar, tehditle bunu bir Anayasa Mahkemesi karar formatına dönüştürenler yanlış bir şey yaptıklarını düşünmediler.
Sistem iradesinin refleksi
Hatırlayın. Bir Cumhurbaşkanı, bu ülkenin namlı Anayasa hukuku hocaları, baro başkanları, yüksek mahkeme başkanları ve üyeleri, bürokratlar, genelkurmay başkanları, namlı medya aktörleri bu iddiayı destekledi. Her bir kriz ve karar anında ortaya çıkan koalisyonun varlık nedenidir bu.
Peki, parti kapatma sürecinde durum farklı mıydı? Bu soruyu ilerletelim. 28 Şubat sürecinde, 12 Eylül 1980’e doğru giderken, 12 Mart 1971’e, 27 Mayıs 1960 karanlığına doğru giderken farklı mıydı? 1909’a, 1925 takriri sükûn felaketine veya 1930 sonrasına giderken? Kuşkusuz farklı değildi. Küçük sapmalar dışında, bu koalisyon değişmiyor. Her defasında aynı görüntülerle karşılaşmak bu nedenle şaşırtıcı olmuyor.
Çünkü burada irade aynı ve değişmiyor. Sistem iradesidir bu. Her defasında aynı refleksleri verir. Sistem kendini korumak ister ve bunun için ne gerekiyorsa yapar ve yaptırır. Kenan Evren’in “bugün olsaydı aynı şekilde davranırdım” biçimindeki cevabı bu yüzden şaşırtıcı değil. Hayatı boyunca sistem iradesi tarafından formatlanmış veya ekonomik ayrıcalıklarla donatılmış “mahalle”lere mensup olanların farklı düşünmesi beklenmemeli. Eğitim düzeyi en yüksek olanlarının önemli bir kısmının “ordu gerektiğinde darbe yapabilmeli” demesi de bu nedenle şaşırtıcı olmamalı.
Asıl şaşırtıcı olan Kenan Evren cuntasına küfrederken, 27 Mayıs karanlığını bir kurtuluş olarak görenler, 27 Mayıs karanlığının temsilcileriyle bir arada bulunmaktan rahatsızlık duymayanlar ve bu karanlığın Türkiye’yi yeniden sarması çabasına destek verenler. Kimler bunlar? Sistemin 27 Mayıs’ta sempatiyle bakıp, 12 Eylül’de dışladıkları, 12 Eylül’de sempatiyle bakıp 28 Şubat’ta dışladıkları; kendilerini mağdur eden sistemi farkında olmadan yüceltenler ve bu psikolojiyle sistemin en önemli operasyonel silahlarına dönüşenler; kimi zaman da sistemin gücünü, kendi muarızları olan diğer mağdurlara üstünlük sağlamak için kullanma hayali kuranlar... Despotun tebessümüne ram olup diğer mağdurlara dil uzatmayı muhalefet sanan, ancak despot karşısında hiçbir güvencesi olmayanlar, olamayacak olanlar...
Kötülük yapma ihtimali bulunan diğer bir kitle ile müzakere yapmak yerine, katletmeme ihtimali bulunmayan 100 yıllık sisteme sığınanlar...
35. maddenin ‘derinliği’
Soru şu: Kenan Evren’in kendini savunurken “Bana darbe yapma yetkisini TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. Maddesi verdi” demesine kızacak mıyız?
Sahi ne diyor bu madde?
“Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır.”
Anayasa ile tayin edilmiş bir cumhuriyeti koruma ve kollama görevi, bu anayasayı tepeleme
yetkisi vermiyor. Tam aksine Anayasaya itaat görevi veriyor. Kenan Evren ve şürekâsı 12 Eylül 1980’de anayasayı ihlal etmekle kalmadı, tepeledi. 27 Mayıs Çetesi’nin darbe yapıp anayasayı tepelerken, iktidardan düşürdükleri Demokrat Parti’yi anayasayı ihlalle suçlamalarında olduğu gibi... O gün de karanlık zihniyetli profesörler “caizdir” dediler; 12 Eylül sonrasında da, 28 Şubat’ta da ve 27 Nisan’da da...
Peki ya bu madde ile kastedilen Anayasa, göbeğini kaşıyanların eline alıp okudukları 176 maddelik metin değilse? Soruyu şöyle soralım: 27 Mayıs çeteleri ile 12 Eylül cuntası anayasa metni ile anayasanın farklı olduğunu, yazılı metinde ne yazarsa yazsın, esas olanın bu derin anayasa olduğunu mu düşünüyorlar?
Olmaz mı? Olur! 30’lu ve 40’lı yıllarda zihniyetleri büyük Nasyonal Sosyalist hukukçu Carl Schmitt tarafından formatlanmış olan Türk hukukçularının, Schmitt’in “anayasa ile anayasa metni aynı şey değildir” tezinin farkında olmaması mümkün mü?
Peki, nedir bu “yazılı olmamakla birlikte” her daim geçerli olan ve daima birilerinin koruma ve kollama yetkisiyle donatılmış olduğu varsayılan anayasa? “Özgürlük”, “eşitlik”, “sosyal haklar”, “iş ve aş” meselesine değinen kurallar mı?
Bu “derin anayasayı” yazılı Anayasaların başlangıç kısmında, 1935 tarihli devlet partisi tüzüğünde, 27 Mayıs darbe gerekçesinde, 12 Mart Muhtırası’nda, 27 Nisan Muhtırası’nda, tüm siyasi parti kapatma kararlarında, her sabah öğrencilere okutulan ve nasyonal sosyalist ruhla üretilen “Andımız”da görebilirsiniz. Bu topraklardaki yıkımlarda, işkencelerde, sürgünlerde ve asimilasyonlarda imzasını görebilirsiniz. Kendini keskin inançlar ve iktidar ayrıcalıkları üzerine kurulu “mahalle”lerde üreten derin yapıdır bu. İşin doğrusu 100 yıllık bürokratik icraatların tamamından okunabilen sistem kodlarından başka bir şey değildir bu. Kenan Evren’e darbe yaptıran da bu, Anayasa Mahkemesi’ne Anayasa değişikliklerini iptal ettiren de bu... Her ikisi de yazılı anayasayı ihlal etti, ama derin anayasayı korudu!
Eğer bu karanlık ve derin Anayasa’nın yansıma bulduğu sistemi tasfiye edip, yerine halkın demokratik iradesini egemen kılacak bir anayasa koymayı düşünmüyorsanız, anayasa yapımını “özgürlük”, “eşitlik” veya “kimliklerin tanınması” gibi sistemin insafına kalmış konularla sınırlı bir çalışma olarak görüyorsanız, bilin ki, yalnızca 27 Mayıs veya 12 Eylül’leri meşrulaştırıyorsunuz.
Ve bunu yaparken, bir yandan da Kenan Evren’e kızamazsınız!
12 Haziran seçimi ve sonrası, bunu test edeceğimiz dönem olacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2021
9.01.2021
20.07.2020
12.07.2020
23.06.2020
20.06.2020
20.06.2020
24.04.2019
18.01.2017
1.02.2015