Osman CAN
Bir seçim daha geride kaldı. Pek çok hukuk ve ahlak dışı operasyonların, demokratik siyaseti dizayn etmeye çalışan siyasal mühendislik çabaların gölgesinde Türkiye toplumu kararını verdi. AK Parti ezici bir çoğunlukla seçimlerden galip ayrıldı. Bu seçim toplumun kendisine dayatılmış yüz yıllık antidemokratik anayasal düzene rağmen, demokratikleşme iradesine sahip çıkma kararlılığını yansıtıyor.
Kuşkusuz Batı medyasının bir kısmı objektif bir bakış açısıyla 30 Aralık 2014 seçimini böyle gördü, ancak bir kısmı başka bir algıyı öne çıkarmaya çalıştı. İstanbul'un Kadıköy, Cihangir, Şişli veya Beşiktaş gibi semtlerini mesken tutan muhabirleri, bulundukları mekanların psikolojisini ve tek yönlü duyarlılığını öne çıkaran haberlere imza attı.
Burada bir sorun var ve üzerinde durulmayı hak ediyor.
Sırf Batılı yaşam tarzına sahip olmakla ülkeyi yönetme ve siyasal yönden hegemonya kurma hakkını kendinde gören bu toplumsal kesitlerin, antiliberal ve antidemokratik tutumları sorun olarak görülmüyor. O kesitlerin doksan yıl boyunca çoğunluğun yaşam tarzına, kimliğine vesair özgürlüklerine müdahalesine ses çıkarılmazken, herkesi yasa önünde eşit kılma çabası, bu kesitlerin yaşam tarzına müdahale olarak algılanıyor.
Bu aynı zamanda ontolojik bir tepki, zira Batı dünyasına “yaşam tarzı ortaklığı” nedeniyle daha aşina olan bir toplumsal kesitin ontolojik olarak destek vermek zorunda olduğu dışlayıcı/sömürücü siyasal rejimler, bazı Batılı aktörleri daha fazla cezbedebiliyor. Neticede bu şekilde İslam coğrafyasının “sorun” olan halkları çağdaşlık adına denetim altına alınmış oluyor.
Bu zihin dünyası bu coğrafya hakkındaki şablonları harekete geçirmeyi kolaylaştırıyor. Örneğin Türkiye'nin kurumsal kültürünü, inşa edilmekte olan demokrasisi tamamen es geçiliyor. Self oryantalist kesitlerin katkısıyla, yargı dahil, tüm kararları veren bir lider algısını öne çıkarılıyor ve Türkiye toplumunun yüz yıllık demokrasi mücadelesi ve kurumsal hafızası yok sayılabiliyor.
Elbette bu yüzden Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasal çatışmanın tarafları ve nedenleri görmezden gelinebiliyor. Batı kamuoyuna çarpıtılmış bir resim sunulabiliyor.
Bunun kısa sürede değişmesini beklemek gerçekçi değil. Çünkü bu bilinçli bir tercihi de yansıtıyor. Ancak Batı'yı sadece bu aktörlere indirgemek de gerçekçi değil.
Oryantalistler Başbakan'ın balkon konuşmasını da çarpıttı. Bu balkon konuşmasıyla beyaz sayfa açılması arzulandı. Başbakan böyle konuşmadı. Muhtemelen de konuşamazdı.
Mahremine girildi. Aile hayatı, özel hayatı kısaca en mahrem sırları deşifre edildi. Bu eylem bir gazetecilik başarısı değildi. Devletin içine sızmış mesiyanik, batıni ve totaliter bir örgütlenmenin, seçim sürecini baltalamak ve siyaseti dizayn etme hedefinin bir ifadesi olarak verileri ve sırları bozarak, çarpıtarak kullanmasından söz etmek gerekir. Dinlemelerin siyasal hedefinin gayrimeşruluğu, bu dinlemelerin hukuksuzluğunu dahi gölgede bırakacak derecede ağır siyasal bir eylem oldu.
Oysa AK Parti'ye verilen destek, bu yapının hukuksuzluğuna ve tasfiye zorunluluğuna yönelik açık bir talep oldu. Bunu es geçmek, seçmen iradesine, anayasaya ve ceza kanunlarına karşı çıkış anlamına gelirdi.
Bu eylemlerin üzerini örtecek “beyaz” bir sayfa açılması eşyanın tabiatına da aykırı olurdu. Beyaz sayfa açılmalı ama bu konularda değil. Üstelik beyaz sayfa tartışmasının muhatabı çok değil, daha çok muarızları, vesayetçi düzenin savunucularıdır.
Bu unutulmamalı.
Beyaz sayfa açma tartışmasının muhatabı daha çok. Normal bir seçim süreci yaşamadık. Hukuk ve demokrasi dışı topyekûn bir saldırıya karşı savaş verildi.
Demokrasi mücadelesi kazandı. Demokrasi karşıtı ittifak yaralı. Oryantalist ve self oryantalist beyinler bunu anlamadıkça, Başbakan'ın konuşmasındaki demokrasi ve hukuk vurgularını es geçtikçe, yaraları kapanmayacak.
Seçim analizlerine devam edeceğiz.
Yazarlar
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2021
9.01.2021
20.07.2020
12.07.2020
23.06.2020
20.06.2020
20.06.2020
24.04.2019
18.01.2017
1.02.2015