Osman CAN
Olağan dönemlerde siyasete ve siyasal tartışmalara insanlar çok ilgi göstermezler. Ama bugün Türkiye’de aile ilişkilerini veya sokaktaki sıradan vatandaş ilişkilerini dahi belirleyen bir politizasyon durumu var. En küçük bir tartışma dahi politik tutumların tokuşturulmasına sahne oluyor.
Bilimsel olarak beklenen, demokratik kanalların işlevsizleşmesi, gelir dağılımındaki adaletsizliğin, yoksulluk ve işsizliğin dayanılmaz boyutlara ulaşması, etnik ve inanç kimliklerin özgürce ifade edilme imkanın ortadan kalkması, yok sayılması veya bastırılması üzerine bu tür duyarlılığın ortaya çıkmasıdır.
Ama Türkiye’de böyle bir gerileme mi var, mesela 1930, 1960 veya 1990’lara göre daha mı geri bu alanlarda ki böyle bir durum ortaya çıkıyor?
Değil.
Politizasyonun radikal tarafında yer alan kesit, bugün ağırlıklı olarak Türkiye’nin orta-üst gelir ve eğitim düzeyine mensup olanlar. Daha çok Batılı yaşam tarzına sahip olanlar.
Neden böyle?
BBC ve WNYC ortak yayınında geçen hafta dinlediğimi hatırlıyorum. Batı toplumlarında en radikal İslamcı figürlerin sonradan İslam’ı kabul etmiş olanlar arasından çıkıyor olmasının nedenleri tartışılıyordu. Tartışmada dikkatimi çeken hususlardan biri de sonradan İslam’ı kabul etmiş bu kişilerin kendi toplumlarına karşı, diğer Müslümanlara nazaran daha fazla ret ve inkar tutumu içine girmeleri.
Sanırım bunu anlamak zor değil. Bir kişinin içinde bulunduğu bir toplumda, içine doğduğu sosyo-kültürel dünyaya çok yabancı ontolojik bir tercihte bulunması basit bir olay değil. Müslümanlığı tercih etmişse, çoğunluğunun Müslüman olduğu bir ülkeye gidip orada kendini “olumlu” bir şekilde yeniden inşa edebilir. Zira reddettiğini geride bırakmış ve kendini, içinde olumlu bir şekilde anlamlandırabilecek yeni bir medeniyet dünyası içine girmiştir.
Eğer böyle mekanını değiştirmediğinde kendini var etmek için eski çevresinin kabulleriyle savaşmak zorunda. Böylece kendi kimliğini, daha önce ait olduğu dünyanın tüm değerlerinin reddi veya değersizleştirilmesi üzerinden inşa eder. Onun kimliği sadece negatif bileşenlerden oluşur. Bunu yapmaz ise ontolojik tercihi anlamını yitirir.
Bu coğrafyada yüz elli yıllık Batılılaşma macerası bu topluma yabancı bir sosyal sınıfın doğmasına yol açtı. Daha çok Batılı yaşam tarzına sahip olmakla, Batılı sanat, felsefe ve kültürüyle kendini tanımlayan bu kesimin, yabancılaşmaya başladığı topluma karşı aynı nedenlerle radikalleştiği, ait olduğu toplumun değer ve özelliklerini reddetmeyi kendi kimliğinin temel yapıtaşı haline getirdiği çok açık. Toplum ile ilişkisi Batılı mühtedinin kendi toplumuyla kurduğu ilişkiden çok farklı değil.
Türkiye’nin geçmişinde muktedir oldukları dönemde, kendi neden oldukları felaketlere, hatta kendilerinin bilinçli bir politik tercih olarak uyguladıkları soykırımlar, asimilasyonlar, inkarlar ve bu çerçevede yüz binleri aşan ölümler, yok olmaya mahkum edilmiş nice kültürler konusunda en ufak bir pişmanlık belirtisi duymayanların, tersine bununla övünenlerin, Gezi ve Soma üzerinden içine girdikleri veya doğrudan ürettikleri siyasal psikolojiyi herhalde “olağan politizasyon”çerçevesinde değerlendirmek mümkün olmasa gerek.
Kendi toplumlarına yabancılaşmayı ontolojik bir tercih olarak kabul edenlerin, kendi toplumlarının demokratik yolla meşrulaştırdığı “doğal” ve “olağan” iktidarlara karşı radikalleşmesi, radikalleştikçe nefret ile kendilerini ifade etmeye başlamaları, elbette olağan bir politizasyona değil, ancak patolojik bir duruma işaret eder.
Böyle olunca da dillerdeki Soma, zihinlerdeki başka bir sorunun dışavurumunun bir ifadesi oluyor.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2021
9.01.2021
20.07.2020
12.07.2020
23.06.2020
20.06.2020
20.06.2020
24.04.2019
18.01.2017
1.02.2015