Osman CAN
Arap baharıyla başlayan demokrasi dalgası küresel müdahalelerle diktatörlüğün ve ve sayetçiliğin rönesansına tahvil edildiğinde, Mısır’da Sisi’nin liderliğindeki askeri darbe başarıya ulaştığında İsrail’in ne kadar memnun olduğu hatırlarda. Arap ve Ortadoğu coğrafyasının demokrasiden nasibini almamış tüm yönetimleri ile İsrail bu konuda aynı çizgide yer aldı. AB ve ABD de bu gelişmelere karşı çok tarafsız davranmadı. İslam Konferansı Teşkilatı’nın pozisyonu da farklı olmadı. Ancak savunmaya eğilimli oldukları “taraf” ne demokrasi ne de Filistin halkının selametiydi.
İsrail Gazze’ye bu rahatlık içinde ölçüsüz ve insanlık dışı saldırısını gerçekleştiriyor. Başta içerideki ve dışarıdaki barış yanlısı Yahudilerin olmak üzere dünyadaki kanayan vicdanları umursamadan uluslararası hukuku pervasızca ihlal ediyor.
Yüzlerce ölümün ardından General Sisi arabulucu oluyor. İsrail kabinesi hızla toplanıyor ve öneriyi kabul ediyor. Sisi’nin itibarına itibar katıyor.
Ve Türkiye’de birileri bu konuda tarafsızlıktan söz ediyor.
* * *
ABD ve AB ülkelerinin demokratik olmadığını iddia etmek mümkün değil. Demokratikleşme yolundaki her ülkenin örnek aldığı bu ülkeler Ortadoğu coğrafyası söz konusu olduğunda bambaşka bir role bürünebiliyor.
Ulusal demokrasilerin sorunu da bu. Bir ülkenin demokratik oluşu, uluslararası ilişkilerde barbarca tutumlar içine girmesini, başka ülkelerde diktatörlüğü, darbeleri veya vesayetçi düzenlerin inşasını engellemiyor. 19. yüzyılda İngiltere demokrasisini kurumsallaştırırken, Batı Afrika’da soykırımlara imza atabiliyordu. Hollanda Uzakdoğu da aynı pratiklere imza atabiliyordu. Avrupa ülkeleri veya NATO Türkiye söz konusu olduğunda demokratik ilkeleri devreden çıkabiliyor, tek parti diktatörlüğünün inşasına veya darbelere sessiz kalabiliyor, muhtemelen destek verebiliyordu.
İsrail kendi içinde demokrasiyi inşa etmiş olsa da, “ulusal demokrasi”nin bu cilvesinin bir ifadesi olarak, kendi dışındakilere karşı barbarca bir tutum içinde olabiliyor.
Uluslararası düzen demokratikleşmedikçe böyle devam eder.
Tüm bu gerçeklikler karşısında “Türkiye tarafsız kalmalı” demek ne anlama geliyor?
Tarafsızlık “normal şartlar altında” pasiflik demek değildir. İlgisizlik de değildir. Öyle olsaydı örneğin hakimlerin tarafsızlığı diye bir kavram kullanmazdık. Hakim de kendi önüne gelen bir ceza davasında tarafsızlık gerekçesiyle davaya bakmazlık edebilirdi. Oysa hakimin tarafsızlığı, tam aksine davanın içine girmeyi, tarafları dinlemeyi, gerekirse onların beyanlarına itibar etmeyip resen araştırma ve inceleme yapmayı, bazen duruşmaya gelmeyen tarafları zorla getirmeyi gerektirir. Tarafsız hakim, en son taraflardan birinin lehine ve ötekinin aleyhine hüküm tesis eder. Yani tarafsızlık aktif bir tutum almayı gerektirir.
Hele ülkenizin yanı başında sınırlar değişiyorsa, yeni ortaya çıkan politik gelişmeler sizin toplumsal dokunuz üzerinde etki doğuruyorsa, mülteci akınına uğruyorsanız, ekonominiz önemli ölçüde çevrenizdeki gelişmelere bağlı ise, pasif kalamazsınız. Siyasetinizi buna göre yeniden gözden geçirmek zorunda kalırsınız.
Yanı başınızda insanlık suçu işleniyorsa da, eğer insanlığınızı kaybetmemişseniz, tarafsız olabilir, ancak ilgisiz duramazsınız.
Türkiye tarafsız kalmalı diyen figürler ve siyasal aktörlerin böyle bir tarafsızlığı kastetmediği aşikâr.
Ulusal demokrasiler çağının sorunlarına ve küresel adaletsizliklere karşı sessiz kalacağız. Ortadoğu coğrafyasında diktatörlüklerin rönesansına arka çıkacak, ulusların, kitlelerin, bireylerin demokrasi mücadelesini tehdit olarak göreceğiz. Daha doğrusu tehdit olarak görenlerin yanında yer alacağız. İstenen bu herhalde.
Tarafsızlıkla kastedilen şey eğer “kafayı kuma gömmek”, dünyayı ıskalamış olmanın ruh haliyle kendini 70’lerin Yeşilçam filmlerinin masalımsı dünyasına teslim etmek değilse eğer, Ortadoğu coğrafyasına ve Türkiye’ye biçilen role teslim olmaktan başka bir şey olamaz.
Neyse ki Türkiye bu değil.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- HDP iddianamesi: Kapatma çok zayıf ihtimal
24.03.2021 - Mesele Rektörlük Seçimi Değil: Kaybediyoruz, Hepimiz!
9.01.2021 - Affet, Sevgili Adalet Ağaoğlu!
20.07.2020 - Avukatlık Kanunu Değişiklik Teklifi
12.07.2020 - Almanya Anayasa Mahkemesi Kararı: Hükümet, kamu imkanlarını kullanırken tarafsız davranmalı!
23.06.2020 - Berberoğlu, Güven ve Farisoğulları için çıkış yolu var mı?
20.06.2020 - TBMM’nin Tükenişi-Berberoğlu Vakası
20.06.2020 - 31 Mart Seçimleri: Sorunun yapısal temelleri
24.04.2019 - Anayasal düzenin temel tercihlerine dokunulmuyor
18.01.2017 - Sokak ve demokrasi
1.02.2015
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları















































































İbrahim
Yemek sanayicileri Fırat Kıyısında nerede yemek yediler acaba? Ya Kıyı Restorantta, ya da Sahil Restorantta. Peki bu lokantaların ortak özelliği ne? Tabiki içkili olmaları. İçki masasında tabiki içki yasağı konuşulur. Kimsenin içkiyi tamamen kaldırdığı yok, ama gezi olaylarına destek olsun işte, bu da bir bahane... Birde Taksimde, Ankarada, camları kırılan, malları yağmalanan esnafa mikrofon tutar mısınız? Ya da ibadethanesinde içki içilen, ayakkabı ile temiz halısı çiğnenen İnanan insanlara...