Osman CAN
Belirsizlikler sona erdi. Perşembe günü AK Parti Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen MYK toplantısının ardından karar verildi ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 27 Ağustos’ta yapılacak AK Parti Olağanüstü Kongresi’nde Genel Başkan adayı, hem de 28 Ağustos akşamı hükümeti kurmakla görevlendirilecek Başbakan adayı olarak tespit edildi.
Bu isim sürpriz değildi. Ancak lider kadrosunun uzun vadeli bir tasarımı veya iç dairede yürüttüğü müzakereler sonucunda belirlenmiş bir isim de değildi.
Erdoğan bu sürece doğru yol alınırken parti içinde de ağırlık kazanan bir eğilimi biraz daha sistematize ederek kriterlere dönüştürmüş ve kamuoyuna duyurmuştu.
Birincisi üç dönem kuralıydı. Bir siyasi parti siyasal hafızayı sadece kişiler ve figürlerle kaim olarak görürse, kişiler ve figürler sahneden çekilince siyasi partinin de sahneden çekilmesi kaçınılmaz. Hem bu siyasal gerçeğin bir ifadesi olarak, hem de ANAP, DYP ve Fazilet Partileri deneyiminin bir yansıması olarak AK Parti üç dönem kuralını kabul etti. Bu Türkiye siyasal tasavvurunda yepyeniydi. Hem siyasal dinamizme imkan sağlıyor, hem siyasal hafızayı ve dinamiği bireysellikten çıkarıp kurumsallaştırıyor, hem de her defasında fırsat eşitliği için siyasal yarışın yeniden başlangıç çizgisine eşit dizilim yoluyla centilmence yürümesini sağlıyor.
Üç dönem kuralındaki ısrar kişisel bir ısrar değil, bir siyasal hareketin kurumsallaşması, siyasal başarının ve hafızanın kurumsal bir kimliğe dönüşmesi ihtiyacının dayattığı bir zorunluluktu.
Genel başkan ile Başbakanın farklı kişiler olmaması. Türkiye’nin içinden geçtiği transformasyon süreci, ülkenin içte karşı olduğu meydan okumalar ile, bölgesel ve küresel altüst oluşlar, kişiler üzerinden yürütülecek bir tartışma lüksünün olmadığını ortaya koyuyor. AK Parti’nin içinde bulunduğu durum ve üstlendiği siyasal sorumluluk, “vefa” veya “kardeşlik hukuku” dikkate alınarak bir “makam paylaşımı” yaklaşımını benimseyemezdi. Aksine belirsizliklerin hızla giderilmesi zorunluluk arz ediyordu. Bu yüzden genel başkan ile başbakanın aynı kişi olması ve bu kişinin de üç dönem sınırlamasına takılmamış biri olması gerekiyordu.
Liyakat ve ehliyet konusunda da herhalde herhangi bir itiraz olamazdı.
Öte yandan daha objektif bir koşula da dikkat çekmek gerekiyor. Türkiye kabuğunu parçaladı. İçte restorasyon çalışmalarına hız verirken, ki bu restorasyon anayasal düzen restorasyonundan ziyade, tarihsel, kültürel ve sosyolojik bir restorasyona ve buna uygun yeni bir siyasal inşaya tekabül ediyor, diğer yandan da dışa doğru proaktif bir siyaset izlemeye başladı. Gerek uluslararası siyasetin bugünkü yapısı, gerekse Türkiye’nin bu tercih değişikliğe yol açtı: Türkiye küresel düzlemde iddiası olan bazı Avrupa Devletleri ve ABD gibi, iç ve dış gündeminin içiçe geçtiği, dıştaki her bir gelişmenin iç yansımalarının olduğu, yine içte verilen herhangi bir kararın muhakkak dış ilişkilerde bir yansımasının bulunduğu bir ülke haline geldi. Bu eski siyasal gelenek açısından konfor bozucu olduğu gibi, eski siyasal geleneğin konforu üzerine kendi küresel konforunu inşa eden bazı dış siyasal unsurların da konforunu bozdu. Türkiye hızla ilgi alanına girdi, yarışta dikkate alınması (dinlenilmesi!) gereken bir ülkeye dönüştü. Sonuç Türkiye siyasetinin kaçınılmaz olarak uluslararasılaşması oldu. Bunda en esaslı katkısı olanlardan biri olarak Davutoğlu isminin düşünülmesi olağandı.
Esas mesele bu “düşünme” ameliyesinin sadece Erdoğan veya bir kaç kurmayına münhasır olmayıp, parti teşkilatı ve seçmeninde de öteden beri kendini hissettirmesiydi.
İstişareler bunu gösterdi. Parti yönetimi de buna göre davrandı.
Kısaca, Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk defa bir siyasi parti, kendi kurumsal yapısını ve başkanını sosyo-kültürel, tarihsel, ekonomik ve küresel gelişmeleri okuyarak rasyonel bir şekilde belirliyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2021
9.01.2021
20.07.2020
12.07.2020
23.06.2020
20.06.2020
20.06.2020
24.04.2019
18.01.2017
1.02.2015