Osman CAN
Ahmet Recai Seçkin ideolog olarak vesayetçi paradigmanın yargı ve hukuk üzerinden inşasını tamamlayan çok önemli bir figür idi.
1960’a kadar Yargıtay Başkanlarını Bakanlar Kurulu atıyordu. 27 Mayıs Darbesi’nin hemen ardından atama işini devralan darbeciler Ahmet Recai Seçkin’i Yargıtay başkanı olarak atadı. Onun döneminde Yargıtay’ın daire başkanları dâhil altıda birinin görevine son verildi. Adli yargı hakim ve savcılarının yine altıda biri ve Danıştay’ın yarıdan fazlası meslekten uzaklaştırıldı. Bazı hukukçu-gazeteciler Seçkin’i büyük hukukçu olarak satmaya çalışsalar da, bu büyüklük darbeye karşı çıkmak yerine, darbenin ideolojisini üretmede, Yargıtay’ı bu ideolojiye uygun sevk ve idare etmede ve darbe anayasasının yargıya ilişkin kısmının fikir babalığını yapmada kendini gösterdi.
Öyle ki Cumhuriyet, hatta Osmanlı tarihinde ilk defa bir devlet başkanı, ki bu da 27 Mayıs Cunta Lideri Cemal Gürsel oluyor, Yargıtay’ı ziyaret ediyor; Cuntacıları tarafından Yargıtay Başkanlığı’na atanan Seçkin de “Pek Sayın Generalim, vazifeye başladığınızdan beri yaptığınız ilk ziyaretin, benim birinci başkanlığa tayinim vesilesiyle Yargıtay’a yapılması, adalete ve hakimlerimize karşı olan duygularınızı pek güzel belirtmektedir... Bu manalı olayın devletimiz tarihinde yeni bir çağın, gerçek hukuk devleti çağının başlangıcı olmasını ve bu anlayışın bundan sonraki tarihimiz boyunca sürüp gitmesini, bütün varlığımla dilerim” sözleriyle kendisine hoşamedi ile mukabele ediyordu. Seçkin’in o konuşmasındaki “Ve bu mahiyette bir ziyaret, gerek Osmanlı tarihinde, gerekse Cumhuriyet tarihinde ilk defa vuku bulmaktadır” tespiti, darbeciler ile yargı arasındaki ontolojik ilişkiyi çok iyi ortaya koyar.
Elbette Yargıtay Ceza Genel Kurulu da Milli Birlik Komitesini “Yasama Organı” olarak takdis etme nezaketini esirgemeyecekti.
Pek kimsenin bilmediği bir noktaya da burada değinmek gerekir: Darbeden sonra İstiklal Mahkemeleri benzeri “İnkılap Mahkemeleri” kurulması hakkında kanun çıkarılır. 22.8.1960 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 18.8.1960 tarih ve 62 sayılı Kanuna göre “Bakanlar Kurulunca gösterilecek lüzum üzerine, Türkiye Cumhuriyeti Milli Birlik Komitesince yeteri kadar sabit veya gezici İnkılap Mahkemeleri kurulur.” Bu mahkemelerin kurulacakları yerler ile üyeleri yine Milli Birlik Komitesince belirlenecekti (Md. 1 ve 2). Kararları kesin olacak, yani Yargıtay’da temyiz edilemeyecekti. Ayrıca hakimleri tarafsızlığını kaybetti diye reddedilemeyecekti (Md. 7).
Ancak Bakanlar Kurulu bu “lüzum”u bir türlü göstermedi ve bu mahkemeler fiilen çalışmaya başlayamadı. Osman Doğru bu durumu “Adli yargı yerlerinin bu lüzumu karşıladıkları” görüşüyle açıklar. Ki tamamen katılıyorum.
Tasfiyelerden sonra homojenleşen yargı bir bütün olarak militanlaşma eğilimi içine girdi. Militanlaşma düzeyi 30’lu ve 40’lı yılları bile geride bıraktı.
Seçkin’den boşalan Yargıtay Başkanlığı’na seçilen İmran Öktem’in yaptığı ilk adli yıl konuşması “rafine ideolog”luktan, “vulgermilitan”lık aşamasına geçişin tipik örneği sayılır.
İmran Öktem Yargıtay’ın, Yargıtay üyelerince seçilen ilk başkanı. Ama takdir edersiniz ki, 27 Mayıs darbesine sempatiyle bakmayan tüm yargıçlar meslekten uzaklaştırıldıktan sonra geride kalan meslek erbabı arasında yapılacak bir “demokratik (!)” seçimden çıkacak başkan, pekâlâ darbecilerden daha darbeci olabilir. Belli bir meslek dünyası şu veya bu şekilde homojenleştikçe, orada ortaya çıkacak iradenin demokratikliği ancak bu kadar olur. Böyle bir heyetin yaptığı 1961 Anayasası da bu yüzden çok farklı değil. Bu anayasaya “özgürlükçü” derken bazı büyük anayasa hukukçusunun yüzü kızarmasa da bu böyle.
Bu girişten sonra İmran Öktem’in 1966 tarihli konuşmasına geçelim. Ve vulger militanlığı hayretler içinde kalarak izleyelim.
Sonraki yazıda elbette...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2021
9.01.2021
20.07.2020
12.07.2020
23.06.2020
20.06.2020
20.06.2020
24.04.2019
18.01.2017
1.02.2015