Oya BAYDAR
Geçtiğimiz hafta boyunca Türkiye'de en çok tartıştığımız iki konu Melek Mosso ve Abdüllatif Şener vakaları oldu. Bu geyik muhabbeti kıvamındaki tartışmalar, değişim tantanasıyla hiç değişmediğini, değişemeyeceğini bir kez daha ortaya koyan CHP başta, sapır sapır dökülen Millet İttifakı partilerinde neler olup bittiği konusunu bile geride bıraktı.
Yıllardır, "Bu ülkenin insanı çürüdü, çürütüldü; insanî değerlerle birlikte toplumun vicdanı yok edildi, kötülük iyiyi kovdu," diye feryat ediyorum. Ekonomi, hukuksuzluk, hayatımızı karartan, şikayetçi olduğumuz her şey düzelebilir, yoluna girebilir ama insan malzemesi çürüdü mü, insani değerler yitirildi mi, ar hayâ duygusu kalmadı mı, tahribat birkaç nesilde bile kolay kolay onarılamaz, diyorum. Ömrümün son yıllarında ülkemden ve insandan umudu kesmekten acı duyuyorum, çünkü düzeltmeye çabalamak için artık ne gücüm ne de zamanım var. Bunun, benim kuşağımın ortak hayal kırıklığı, ortak acısı olduğunu da söyleyebilirim.
Kötücüllük virüsü ülkeyi istila ediyor
Covid'den daha beter, daha tehlikeli bir virüs ülkeyi ele geçirdi ve hızla yayılıyor. İnsanı manevî olarak çürüten bu virüsün etkisinden kurtulmayı; ahlaklı, vicdanlı, iyi kalmayı başaran, toplumsal sorumluluk yüklenen, ötekileştirmeyen, ayrım yapmadan bütün insanlara el uzatan pırıl pırıl insanlar var kuşkusuz. Son olarak büyük deprem sırasında onları görüp umut tazeledik. Üstelik küçük bir azınlık da değiller. Onların bünyeleri sağlam, kötücüllük virüsüne karşı bağışıklıkları var.
Bir başka -belki de en geniş- kesim ise, yaşamını tümüyle kendi sorunlarına, kendi küçük dünyasına gömülerek sürdürmeyi, üç maymunu oynamayı kurtuluş yolu olarak görüyor. Bu kesim, beni sokmayan yılan bin yaşasın, mantığıyla, zaman zaman virüsün kaynağıyla uyum gösteriyor. Tam hastalanmıyor, tecridin korumasından yararlanıyor ama bağışıklığı da giderek azalıyor.
Ama… Ama vicdanı körelmiş, ahlâken çökmüş, hiçbir değer tanımayan, kin dolu, saldırgan bir kesim de var. Çoğunluk olduklarını düşünmüyorum, ama arkalarını dayadıkları, adına hareket ettikleri iktidar odaklarından aldıkları güçle, azgın azınlık olarak toplumun çürüyen yanını temsil ediyorlar. Kötücüllük virüsünü yayıyor, toplumsal dokuyu çürütüyorlar. Gerçek hayatta, sokaklarda, meydanlarda, ama daha çok sosyal medya denilen mikrop üretmeye elverişli ortamda faaller. Toplumsal çevreyi kirletiyor, çatışmaları körüklüyor, kötücüllük mikrobunu her alana yayıyorlar.
Melek Mosso olayını basite almayın
Melek Mosso başarılı bir şarkıcı, bir müzik sanatçısı. İzlediğim kadarıyla güzel şarkıları var. Son olarak "En Güçlü Cover Şarkı Ödülü"nü aldı. Sanatçı olarak benimsediği özgür kadın imajını, zaman zaman aşırı jest ve tavırlarla ortaya koyan, bu yüzden daha önce de kötücül güruhun saldırganlığına maruz kalmış, konserlerinin iptali istenmiş, hakaretlere uğramış bir şarkıcı. (Bugünlerde gündemde olduğu için onu konuşuyoruz yoksa saldırgan güruhun naralanmasıyla konserleri iptal edilen onlarca sanatçıdan sadece biri.)
Melek Mosso ödülünü alırken, "Bu ödülü yüzyıllardır bu toplumda ve dünyada ötekileştirilen, kıyafetleri ile, kahkahası ile, kadın olmasıyla yargılanan, ittirilen, katledilen bütün kadınların ruhlarına ithaf ediyorum. Sesimiz hiçbir zaman kısılmayacak, kimse beni susturamayacak, konuşmaya, üretmeye ve şarkı söylemeye devam edeceğim," diyor.
Sonra ne oluyor? Bütün konserleri iptal… Bir tek Tekirdağ Süleymanpaşa ilçesinin AKP'li belediye başkanı Mosso konserini iptal etmiyor, çünkü sanatçı o konserde sözleri ve seçimler öncesinde instagram üzerinden yaptığı bir paylaşım için özür dileme sözünü veriyor. Ve özür diliyor…
Onu özür dilerken izledim ve çok kötü oldum, utandım. Önce Melek Mosso adına, çünkü hatalar için özür dilenir; insanın söylediği, yaptığı, inandığı doğrular nedeniyle özür dilemesi acı ve kişiliği yıpratan bir şey. Ama asıl o kadını ödül töreninde yaptığı baştan son doğru ve alkışlanası konuşması yüzünden özür dilemek zorunda bırakan saldırgan, ahlaksız zihniyetle aynı ülkeyi, aynı gökyüzünü paylaştığım için kahroldum ve utandım.
Ardından, konseri iptal etmeyen ve Mosso ile birlikte çıkıp onun özrünü olumlayan belediye başkanına yönelen trol ve yandaş medya saldırısı, hakaretler, tehditler üzerine Belediye Başkanı istifa etmek zorunda kaldı. İstifa ederken de "Esas olan Cumhurbaşkanımızın liderliğinde millete sadakatle hizmet etmektir" diyerek yukarıya hulus çekmeyi de ihmal etmedi.
Ülkemizdeki toplumsal ve siyasal zehirli atmosferin yüzlercesi arasından son günlerdeki bir örneği bu.
Çürümüşlüğün bir başka örneği: Abdüllatif Şener vakası
Bazen kavramakta, yorumlamakta güçlük çektiğiniz olaylar, davranışlar olur. Çünkü; aynı zihin, ahlak, değerler dünyasından değilizdir. Abdüllatif Şener vakası benim için -sadece benim için değil- toplumun kötücüllük virüsünü hâlâ kapmamış, çürümemiş kesimleri için, bu kadarı da olmaz dedirten bir vakaydı. Siyaset kurumunun kirlenmesini, etik değerlerin yitimini, bir siyasî kimliğin çürümesini bu kadar açık sergileyen olay az bulunur.
Ne var ki olayı sadece kişinin şahsına kilitlememek gerekiyor. O, siyaset arenasında giderek çoğalan benzerlerinin bir prototipi. Bu zat -daha uzak geçmişi bir yana- CHP'nin önemli yerlerinde bulunmuş, daha birkaç ay öncesine kadar ekranlara bu hüviyetiyle çıkmış biri. "Günahsız olan ilk taşı atsın," deyiminin tam yeri. CHP eğer değişmekten falan söz ediyorsa, önce Şener gibileri veya Bolu Belediye başkanı olan o garip Âdemi neden bünyesinde barındırdığını sorgulamalı. Siyaset çürürken insanlar da çürüyor, virüs kapmış insanlar da siyaseti çürütüyor.
Abdüllatif Şener vakası ve toplumsal ortamın çürümesiyle bağlantılı olarak sorgulamamız geren bir başka konu daha var: muhalif medyanın durumu…. Geçen akşam Halk TV'de, anlı şanlı ve de küçük dünyaları ben yarattım edalı gazeteciler, programlarına konuk ettikleri Şener'i polis/ veya savcı sorgulamasından geçiriyorlardı. Üstelik öfkelerine hâkim olamıyorlar, bağırıp çağırıyorlardı. Bir tek, ellerine sopa alıp dövmedikleri kaldı. Adam, gerçekten de iç bulandırıcıydı, utanç vericiydi. Ama bizim bildiğimiz kadarıyla medyanın işi halkın haber alma ihtiyacını gidermek, olayları aktarmak, uzmanların, kanaat önderlerinin yorumlarıyla doğru haberi aktarmaktır. Mahkeme kurmak, ele geçirilen suçluyu milyonlarca seyirci önünde kamçılamak değildir. İktidarın propaganda organından ibaret olan yandaş medyadan söz etmeye bile gerek yok, ama halkın haber alma hakkına sahip çıkma iddiasındaki muhalif (?) medya ister reyting yükseltmek ister taraf olmak için bu türden yayımlara başvurursa toplumsal-siyasal atmosfer kirliliğini artırmaktan, temel sorunları ve gerçekleri göz ardı ettirmekten başka bir işe yaramaz, bir kesimin kendini tatmininden öteye geçemez.
Balık baştan kokar
Binlercesi arasından seçilmiş, "Sen kafayı bunlara mı taktın, daha neler neler var!" diyeceğiniz son iki örnek, sağlıksız bir toplumun sağlıksız siyaset dünyasını, kötücüllük virüsünün kemirdiği insanların ve kurumların halini, basit, gündelik vakalar üzerinden anlatıyor.
Uzun zamandır, "Bu ülkede insan malzemesi çürüyor, toplum vicdanını yitiriyor, kötücüllük yayılıyor," diye feryat ediyorum. Bu gidişatta ekonomik boğuntunun, çağın değer bunalımının, insan yaşamına değer kazandıran ideallerin, umutların yitirilmesinin payı var kuşkusuz. Ama asıl önemlisi yıllardır siyaset ortamına hâkim kılınan çatışmacı, saldırgan, kötücül dil ve tavır. Toplumumuzu ve insanımızı çürüten virüs o merkezlerden yayılıyor, ancak o virüsü taşıyanlar tecrit edileceğine korunup kollanıyor.
Bir cumhurbaşkanı veya parti başkanı, çocuğu öldürülmüş bir anneyi meydanlarda kitlelere yuhalatırsa; siyasi husumet nedeniyle keyfî olarak zindanlarda tutulanlar terörist ilan edilip kitlelere idam çığlıkları attırılırsa; çocuk istismarcısı, tecavüzü, domuz bağcı, siyasî cinayet şüphelisi, vb. makbul vatandaş kabul edilirse, seçim sürecinde maruz kaldığımız nefret dili en tepelerden yankılanırsa, kötücüllük virüsü toplumu çürütür.
Ülkenin ve milletin bekasına yönelik en büyük tehdit insanî- ahlaki değerlerin yitimi, toplumsal vicdanın kararması, insanın çürümesidir.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları



































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024