Oya BAYDAR
Sözcükler ve kavramlar, iki dudak bir dil arasında sakız gibi çiğnendikçe içleri boşalır, anlamsız klişelere dönüşür. En güzel, en değerli, en insanî kavramların adları olan kimi sözcükler, ifade ettikleri özü yitirip etkisiz seslerden ibaret kalır. Hele de bu sözcükler kitleleri afyonlamanın, iktidar savaşının, siyasal amaçların dilsel silahı olarak kullanılmaya başlandığında; zararlı, hatta tahripkâr olabilir: Vatan, millet, din, iman, vicdan, barış, namus sözcükleri bunlardan birkaçı...
Bizim kültürümüzde “ana” kavramının/sözcüğünün de böyle bir yeri vardır. Kadına saygısızlığı, sevgisizliği, zulmü, aşağılamayı böylesine içselleştirmiş bu eril toplumda (en ağır küfürlerin “ananın” diye başladığını hatırlayın) “ana”, “analık”, “kadının ana hali”; içi boşaltılmış, klişeleştirilerek siyasete alet edilmiş, güç ve iktidar mücadelesinde dilsel gösteri unsuru haline getirilmiş kavramların başında gelir.
Bu kadar çok insanın, bu kadar çok çocuğun pervasızca öldürüldüğü bu ülkede, kim yaparsa yapsın, hangi siyasal kanattan gelirse gelsin, analar üzerinden sürdürülen siyasî söylem ve eylemlere öteden beri kendimi yakın hissetmedim. Analığın, kadının tek ayrıcalıklı hali ve saygıdeğer özelliği olduğu aldatmacasına da itibar etmedim. Zaman zaman hepimizin kullandığı şu “analar ağlamasın” sloganını -hele de anaları en fazla ağlatanların ağızlarında sakız oldukça- yüreğimde duyamadım, tekrarlayamadım. Yapay ve klişe buldum. Analar ağlamasın da, ana olmayanlar, babalar, kardeşler, arkadaşlar, yoldaşlar ağlasın mı? diye düşünmekten kendimi alamadım.
Biliyorum: Bu bir özlü söz, bir slogan, diyeceksiniz. Mesele de orada işte. Sloganlar taktığımız rozetlere benzerler. Aidiyetimizi belirtmek için kullanılırlar çoğunlukla. Sözün ardındaki derin, ağır anlam yükü, aklımızdan ve yüreğimizden kopup gider. Harfler, işaretler, sesler kalır geriye. O zaman; Kürt meselesinin çözümünü, Kürt halkının hak ve özgürlük mücadelesini “Bakın işte, artık analar ağlamıyor”a indirgeyenler, 15 yaşındaki oğulcuğu öldürülen anayı miting meydanlarında aralarında anaların da olduğu kitlelere yuhalatırlar. Ve o kitleler, lider bellediklerinin izinde “Analar ağlamasın” diye haykırırken, Okmeydanı’nda bir ana küçük oğlunun mezarına ağlayarak bilyeler bırakır oynasın diye.
Okmeydanı’nın analarını, çocuklarını anlamak...
Alevîlerin çoğunlukta olduğu bölgeler, şehirler, mahalleler her zaman ama özellikle de son bir yıldır huzursuzluğun, baskıların, ölümlerin, acıların yoğun yaşandığı yerler. Benzer bir tabloyu o karanlık 1978-80 döneminde de görmüştük. Gençler hatırlamaz, bilmez. Kimileri naklen duymuş, en meraklıları arşivlerden yarım buçuk öğrenmiştir. Bizler o günlerin, o acıların orta yerindeydik. Toplu katliamların gerçekleştirildiği; çocuk, bebek, genç, yaşlı, kadın, erkek binlerce insanımızın hunharca öldürüldüğü, hanelerin yakılıp yıkıldığı, kin ve nefretin kol gezdiği o lanetli dönemin külleri hâlâ sıcaktır bu ülkede. Hâlâ bir kıvılcım yeter büyük yangınlar körüklemeye.
Alevîler sadece 70’li yılların değil yüzyıllar öncesinin, daha yakına gelelim 1937-38 Dersim katliamının, irili ufaklı bir çok kıyımın, saldırının, mezhepsel ayrımcılığın, asimilasyonist baskıların travmasını birkaç kuşak boyunca taşımışlardır. Kendilerini hep baskı altında, hep öteki hissetmiş milyonlarca Alevînin özsavunma reflekslerini, haysiyet meselesine dönüşmüş hassasiyetlerini, özellikle Alevî gençlerin isyankâr ruhunu, 2010’lar Türkiyesi’nde hâlâ eşit haklı yurttaş sayılmamaktan, hâlâ mezhepsel baskı ve dayatmalara maruz bırakılmaktan doğan tepkiselliklerini anlamayan, hak ve adalet taleplerini hesaba katmayan hiçbir siyaset, bu ülkeye huzur ve barış getiremez.
Okmeydanı’ndaki son acı olayların ardında provokatör arayanlar, öncelikle oradaki Alevî düşmanlığı ile beslenen polis şiddetinin bizatihî provokasyon olduğunu kavramazlarsa analar ve bütün ülke ağlamayı sürdürecektir. Öte yandan, isyankâr ve umutsuz genç kitlelerin olduğu yerde, provokatör yuvası olan şiddet yanlısı örgütlerin taban edinmeleri çok kolaydır. Ortalığı karıştırma peşindeki karanlık odaklar bu tip örgütlerden yararlanırlar. Özellikle gençlerin haklı protestolarını, muhalif eylemlerini, bir halkın “yetti artık” diyerek sokaklara, meydanlara çıkmasını fırsat bilip, yakıp yıkmalı, silahlı, kanlı provokatif olaylar yaratırlar. Gencecik insanlar, nasıl kullanıldıklarının, neye hizmet ettiklerinin farkına bile varmaz, kendilerini haklı bir davanın kahraman savaşçıları olarak görürler. Devletin polis provokasyonu onları özsavunmaya mecbur ederken, öteki taraftaki profesyonel provokatörler de iş başındadır. Böylece geniş kitlelerden destek görebilecek en haklı eylemler iki provokasyon arasında vurdulu kırdılı vandalizme dönüşür, kanla lekelenir.
Analar ağlamasın diyen bir iktidar, emrindeki güçlerin provokatif saldırılarını engellemekle yükümlüdür. Kitle gösterilerine, protestolara katılanları (velev ki şiddet yanlısı illegal örgütün yönlendirdikleri olsun) provokasyonlara karşı korumakla yükümlüdür. Yüzleri maskeli, elleri silahlı bir takım kişilerin MİT ajanı mı, yabancı provokatör mü, yoksa bir halkın, bir kitlenin haklı isyanını müsamereleştirecek yaştaki heyecanlı masum çocuklar mı olduğunu doğru teşhis etmekle yükümlüdür. Başbakan’ın, polis (veya MİT’çi provokatör, her kimse) tarafından öldürülen yurttaşın ailesine başsağlığı dilemek için GBT’sini (polis veya jandarmada kaydı, sabıkası, vb. olup olmadığını içeren Genel Bilgi Taraması) araştırdığını utanıp sıkılmadan ilan ettiği; polislere, “nasıl sabrediyorsunuz aslanlarım,” gibisinden gaz verdiği bir ortamda, devletin polisinden yükümlülüklerini yerine getirmesini istemek hayal olduğu kadar, onun ağzında nakarata dönüşen analar ağlamıyor sözüne inanmak da bir o kadar imkânsızdır.
Diyarbakır’daki anaları görmezsek...
Gezi eylemlerinde, ya da Okmeydanı’nda evlatlarını kaybedenlere duyarsız kalanlar, ölü çocukları terörist ilan edip anaları miting meydanlarında yuhalatanlar bu topraklara barışı, huzuru, kardeşliği asla getiremezler. Ama şu günlerde Diyarbakır’da 15-16 yaşlarındaki çocukları PKK’ye katılmak için dağa çıkan, ya da çıkarılan anaları görmezden gelirsek, “analar ağlamasın”, “barış”, “çözüm” sözcükleri, bir kez daha içi boşaltılmış anlamsız laflar olarak kalır. Ayrıca da AKP’nin Kürt siyasal hareketini şeytanlaştırma propagandasını güçlendirir. Çocukların PKK saflarına katılmak üzere dağa çıkarıldığı haberi eğer gerçekse, çocuk haklarından söz eden ve anaların ağlamasını istemeyen herkes, konunun muhatabıdır. Diyarbakır Beledilesi önünde oturan anaların, bacıların önünden geçip gidemezsiniz; onların iktidarın psikolojik harekatının parçası olmalarına izin veremezsiniz, veremeyiz.
Berkin Elvan 15 yaşındaydı öldürüldüğünde, dağa çıkan/çıkarılan çocuklarla aynı yaştaydı. Kürt hareketine düşen, o çocukların ailelerine geri getirilmesini sağlamaktır. Ötesi boş laf ve savsaklamadır. Sudan’ın, Nijerya’nın, El Kaide’nin “çocuk savaşçıları”nı kınıyorsak, yüreğimiz yanıyorsa onlar için, Kürt çocuklarının, bizim çocuklarımızın hangi haklı gerekçelerle olursa olsun savaşçı yetiştirilmelerine, savaşçı saflara katılmalarına izin veremeyiz. Cihat için eline silah verilen, dehşetin parçası ve uygulayıcısı haline getirilen çocuk ile kendine göre haklı bir dava uğruna savaş meydanlarına, dağlarına sürülen çocuk arasında ayrım yapamayız.
Çifte standart bir kez benimsendi mi, vicdan ve ahlak dumura uğramış demektir. O zaman, anaların gözyaşları hiç dinmez ve ölü çocukların analarının birbirlerini yuhaladığı (yuhalattırıldığı) utanç verici bir toplum olmaktan kurtulamayız.
“Analar ağlamasın” nakaratı eşliğinde çocuklara kıymayın efendiler!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024