Oya BAYDAR
Bir zamanlar gösteri yaptığı salonları alkıştan inleten, izleyicileri hayretten hayrete sürükleyen, numaraları hayranlıkla izlenen ünlü sihirbaz artık kocamış; eski ünü tehlikede, müşteri azalmış, gişe kötü gidiyor. Sihirbaza yeni bir numara gerek, şapkadan öyle bir şey çıkarmalı ki eski günlerine kavuşsun. İzleyiciler nefeslerini tutmuş bekliyorlar, tambur trompet en yüksek perdeden vurup heyecanı yükseltirken sihirbaz şapkasını çıkarıyor… Şapkadan fırlayan küçük fındık faresi sahneden atlıyor, izleyicilerin arasına girip gözden kayboluyor. Salondan kahkahalar, ıslıklar, yuh sesleri…
Erdoğan’ın ve AKP iktidarının beka sınavı haline gelen/getirilen İstanbul Belediye Başkanlığı seçimine iki gün kala, sihirbaz şapkadan öyle bir “şey” çıkardı ki, ne yazık ki fındık faresi gibi komik ve zararsız değil. Başta AKP Reisi Erdoğan olmak üzere, iktidar; öncelikle kendisine, daha sonra bütün ülkeye zarar verecek tehlikeli, bir o kadar da kendi ayağına sıkan budalaca bir oyun tezgâhlama peşinde.
“Yerli ve millî” Öcalan!
Seçimin sonucunu Cumhur İttifakı adayının lehine çevirmek için oylamaya iki gün kala açıklanan Öcalan mektubu; -ne ilginç ve kuşku doğurucudur ki- Munzur Üniversitesi’nde çalıştığı bildirilen (Doçentmiş ama herhalde o kadar sıradan bir doçent değil, artık kimlerle irtibatlı ve iltisaklıysa, belli ki görevli biri) Ali Kemal Özcan adlı kişi tarafından, Öcalan’ın avukatlarından önce açıklanıyor. Öcalan’ın vekâletini üstlenmiş Asrın Hukuk Bürosu, daha sonra yaptığı açıklamada, “Sayın Öcalan mektubun önce HDP ile görüşülmesini istedi” diyor ve İmralı’ya avukat olmayan böyle bir adamın gittiğinden haberleri olmadığının, kendilerinin mektubu hiçbir kimseye vermediklerinin altını çiziyor.
Öcalan'ın, pek çok konuya değinildiği belirtilen avukat heyeti ile görüşmesindeki “HDP’de vücut bulan Demokratik İttifak anlayışının korunması, HDP’nin kendi yolunu koruması, kararlarını kendilerinin verecekleri” ifadeleri ise yandaş medya ve borazanları tarafından görmezden geliniyor.
Öte yandan Munzur Üniversitesi’ndeki kişi, bağlandığı bir televizyon programında “Öcalan yerli ve millidir” diyebiliyor. O anda, korku ve telaş içindeki moderatör tepki veriyor, bağlantıyı kesiyor.
Bir düşünün! “Terörist başı”, “Bebek katili” Öcalan’a “yerli ve milli” sıfatını yakıştırmaya kim cesaret edebilir bu ülkede. Belli ki adamın dayandığı bir güç var. Ayrıca “yerli ve millî” söylemi, AKP-MHP ittifakının en has söylemlerinden biri değil miydi. Allah Allah! Öcalan da ittifaka dahil mi ediliyor şimdi!
Öcalan PKK’nin başı, lideri. Bunca zaman “HDP=PKK=Terör” denklemini kuran, Millet İttifakı’nı HDP ile, PKK ile, terörle işbirliği yapmakla suçlayan iktidar şimdi PKK’nin başını kendi seçim kampanyasında kullanmaya, ondan destek almaya çalışıyor. Pes doğrusu!
Size bu akılları kim veriyor?
Korku ve telaş insanın ayağını dolandırır, sağduyu yitimine sürükler. Korkuyu yenmeye çalışırken telaş içinde yanlış adımlar atılır.
Cumhur İttifakı, özellikle de ittifakın reisi Erdoğan ve yakın çevresi, büyük telaş içinde sağduyularını her gün biraz daha yitiriyorlar. Son günlerde, İstanbul’u kazanma hırsıyla attıkları her akla ziyan adım, sadece seçmen kaybı değil, kafa karışıklığı ve güven yitimi de doğuruyor.
Pabucu bağlı gören Erdoğan’ın, 31 Mart’ta ters teptiği ortaya çıkınca terk ettiği beka söylemine, gerginlik politikasına, rakibe sövüp saymaya geri dönmesi, bu sağduyu yitiminin bir göstergesi. Ancak, HDP’nin İmamoğlu’na demokrasi adına destek siyasetine karşı Öcalan’dan apar topar “tarafsızlık” görüşü alınması, daha doğrusu mektubun içeriğinin böyle yansıtılması, kendi ayağına sıkmanın daniskası. Kötümser biri olarak seçimin başabaşa sonuçlanacağını, İmamoğlu’nun açık farkla kazanmasının kuşkulu olduğunu düşünen ben bile, Öcalan’ın “terörist başı”lıktan “yerli ve millî” müttefik rütbesine terfi ettirilmesinden sonra, AKP adayının oy kaybına, Cumhur İttifakı’nın da ciddi hasara uğrayacağını tahmin ediyorum.
O zaman, başta Erdoğan’a, bu akılları size kim veriyor, diye soruyorum. Kendi aklınızsa da, güvendiğiniz birilerinin aklıysa da, bir üst akılsa da, bilin ki sizin aleyhinize oluyor.
İstanbul seçiminin kaybını iktidarın kaybı gibi görüp göstermeniz, seçimi Erdoğan-İmamoğlu yarışı haline getirmeniz, seçim sonuçlarını tanımayacağınızı, rakip aday seçilirse ne yapıp yapıp çalıştırmayacağınızı ifade etmeniz, aynı “akılsız aklın” yönlendirmesi mi? Kısaca kim, kimler kazıyor kuyunuzu. Sisi’leri İmamoğlu’nda değil kendi çevrenizde, o akılları size verenlerde arayın. Üstelik verilen akıl o kadar aptalca, ilkel ve beceriksiz ki, ortada duran, hatta AKP’ye yakın aklı başında insanlara bile, “Seçim öncesinde, bu siyasî ahlaksızlıktır, ters tepecektir” dedirtiyor.
Kürt seçmen ne yapacak?
Demirtaş’ın söylediği gibi: “Kürt seçmeni aldatılması çok kolay saftirikler gibi görenler hep yanıldılar.” Kürt seçmene yönelik son rezil algı operasyonu, iktidarın genel olarak seçmeni, özel olarak Kürt seçmeni ağızlarına bir parmak bal çalıp aldatılacak, bilinçsiz, saftirik bir kitle olarak gördüğünün son kanıtı.
Kürt seçmen, çoğu AKP seçmeninden daha bilinçli, daha uyanıktır. Görüp geçirdikleri bunca acı olaydan, bunca zulüm, bunca yıkım, bunca hakaretten sonra, ne çarpıtılmış Öcalan mektubuna ne başka bir ahlâksız teklife kanıp tutumunu değiştirir. Aksine, sandığa gitmeye niyeti olmayanların da son gelişmeler karşısında oy vermeye gideceklerini söyleyebilirim.
23 Haziran’da sonuç ne olursa olsun, bir kez daha uyarmak istiyorum: Birileri bir dolap döndürüyor. “Birileri”nin kimler, hangi odaklar olduğu; Öcalan’ın mektubunun Munzur Üniversitesi doçentinin eline nasıl geçtiği, bu adamın İmralı’ya hangi merci tarafından nasıl gönderildiği, önce Sabah gazetesi, sonra bütün yandaş basına nasıl yansıtıldığı araştırılarak kolayca anlaşılabilir.
Düşünüyorum da, ilk bakışta muhalefeti hedeflediği sanılan bu dolap, sakın Erdoğan’ı hedefliyor olmasın. Kendisi de kumpasın içinde veya en azından haberdar bile olsa, Tayyip Bey bu devlette oyunun çok olduğunu hatırlamalı.
Tasası sana mı düştü derseniz, evet bana düştü, çünkü her şey 23 Haziran’da bitmeyecek, 23 Haziran sonrası var. Ve “at teper, katır teper” arada ezilen hep benim gibiler, bizler, barış ve demokrasi yanlıları oluruz.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024