Pelin CENGİZ
Avrupa Parlamentosu seçimleri, euro krizinin etkilerinin iyiden iyiye hissedildiği zamanlardan bu yana beklendiği üzere milliyetçi söylemleri ve AB karşıtlığını merkezine alan partilerin oylarının yükseldiğini gösteren yeni bir parlamento aritmetiği ortaya koydu. Bu gelişme, şüphesiz, parlamentoda aşırı sağ partilerin temsil oranının artması, grubu bulunmayan milletvekillerinin sayısının yükselmesi ve dolayısıyla Avrupa içinde AB’ye şüpheyle bakanların gücünün daha çok hissedilmesi gibi anlamlar taşıyor.
2009’da yapılan seçimlere AB genelinde yaşanan bütçe açığı krizi, çok fazla etki etmemişti. Ancak, 2009’dan sonra Avrupa, küresel krizin etkilerini kıta özelinde daha derin yaşamaya başladı, Yunanistan’dan başlayarak genişleyen bütçe krizi Avrupa’da sert kemer sıkma önlemlerini beraberinde getirdi, protestolar, grevler arttı, toplumsal tepki çok yükseldi. Euro karşıtı söylemleri öne çıkaran partilerin parlamento seçimlerinde oylarını artıracağı bekleniyordu.
Avrupa karşıtı partilerin Avrupa Parlamentosu’nda temsil edilmesi tam bir çelişkiler yumağı olmakla birlikte, bu partilerin oyun alanı parlamentodan ziyade kendi ülkelerindeki milliyetçi, yabancı nefretini yükselten, popülist zeminler olacak. Euro krizini fırsat bilerek ortaya çıkan bu partilerin milliyetçi damarı kaşımak dışında ne bir Avrupa vizyonu, ne doğru dürüst programları ne de Avrupa’nın derin meseleleri hakkında söyleyecek sözleri var. Her ülkenin milliyetçisi ayrı telden çaldığı için parlamentoda grup kurabilmeleri de pek mümkün görünmüyor. Bu verilere bakarak, AB’nin geleceğine dair “Avrupa dağılıyor” gibi ifadeler kullanmak doğru değil.
Yeni durum böyleyken, Yeşiller özelindeki duruma bir göz atalım. Yeşiller, artık parlamentonun Hıristiyan Demokratlar, Sosyal Demokratlar ve Liberaller’den sonra dördüncülüğünü sağlamlaştırmış grubu. 2009’daki seçimlerde oyların yüzde 7,44’ünü alarak 57 sandalyeye sahip olan The Greens- European Free Alliance (Yeşiller- Avrupa Özgür Birlik) grubu bu seçimlerde oyların yüzde 6,92’sini alarak 751 sandalyenin 52’sini kazandı. Sandalye sayısında eksilme olsa da, milliyetçiliği ve popülizmi öne çıkaranların yükselişe geçtiği ortamda, bu rakam Yeşiller’in gücünü koruduğunu gösteriyor.
Avrupa’nın en güçlü yeşil siyasetine sahip Fransa ve Almanya Yeşilleri, 2009 ile kıyaslandığında hem yüzdelik olarak hem sandalye sayısı olarak düşüşte. 2009’da yüzde 12,1 ile 14 sandalyeye sahip Alman Bündnis 90/ Die Grünen bu seçimde yüzde 10,7’ye düşerek 11 sandalyeye sahip oldu. Fransız Europe Ecologie (Les Verts) 2009’da yüzde 16,2’lik oy oranıyla 14 sandalyeye sahipken, 2014’te oyu yüzde 8,9’a ve sandalye sayısı da altıya indi. Yeşiller’in güçlü olduğu diğer ülkelerde de düşüş trendi göze çarparken örneğin, Avusturya, Belçika, İsveç’te de yükseliş var.
Burada, şu gerçeği gözardı etmemek gerek. Yeşiller, Avrupa Parlamentosu’nda temsil edilen tüm siyasi akımlar içinde insan ve çevre odaklı olmak üzere sorun çözme hedefli, en uzun vadeli, en kapsayıcı politikalara sahip grup. Avrupa’nın bugün içinde bulunduğu ruh hâlinin yansıdığı sandıktan kısa vadeli düşünen, popülist partilerin çıkması, Yeşiller gibi uzun vadeli hedeflere odaklananların oyunun düşmesi normal.
Yeşiller’in öncelikli konuları arasında iklim değişikliğinin yarattığı sorunlar ve beraberinde giderek büyüyen sosyal adaletsizlikler olacak. AB’nin enerji politikaları, karbon ticareti, GDO mücadelesi, 2015 Paris Anlaşması gibi pek çok konu gündemde. Yeşiller’in hedefi, yeryüzü için insanları harekete geçirmek, bunun yanında sadece onlara sempati duyanların değil, herkesin Avrupa siyasetinin değişebileceğine ve daha iyi olabileceğini anlamalarını sağlamak olacak. İşleri her zamankinden zor gibi.
[email protected]
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022