Pelin CENGİZ

‘İki gündüz iki gece yandı Lice’
11.06.2014
1953

DİYARBAKIR-Tarih 22 Ekim 1993. Yer Diyarbakır Lice. Makineli tüfeklerden ve helikopterlerden saatlerce Lice’ye adeta ateş yağdırılıyor. 1975’teki depremde büyük zarar gören ve prefabrik evlerde oturan Liceliler, daha sağlam olan taştan ahırlara sığınıyor. Neredeyse tüm evler top atışıyla alevler içinde yanıyor. Tepelerindeki helikopterler ölüm saçarken, katliama karşı çıkan Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar AydınLice’de öldürülüyor. Lice çarşısı önce askerler tarafından talan ediliyor, değerli ne varsa götürüldükten sonra dükkânlar tek tek ateşe veriliyor. İki günün sonunda Lice yerle birolurken, katliamın bilançosu 18 ölüm olarak kayıtlara geçiyor.

 

Gazeteci arkadaşım Veysi Polat’ın yönetmenliğini yaptığı Lice katliamını anlatan belgeselHawara Lice’nin (Lice’nin Feryadı) ilk sahnesi işte katliam tanığı çocukların söylediği “İki gündüz iki gece yandı Lice” ağıdıyla başlıyor. Katliam tanıklıkları, ilçeye giriş çıkışın nasıl yasaklandığı, Licelilerin nasıl zorla korucu yapıldığı hepsi bir bir dile getiriliyor belgeselde.Türkiye’de boşaltılan ilk ilçe Lice. 1990-1996 arasında Lice’ye bağlı 56 köyden 52’si boşaltılmış, 15 bin kişi göç etmek zorunda kalmış. 

 

Zamanaşımına bir gün kala savcı tarafından tekrar açılan ve ilk duruşması 16 Ocak 2014’te yapılan Lice Katliamı davasında, Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Eşref Hatipoğlu ve Üsteğmen Tünay Yanardağ hakkında taammüden öldürme, halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik suçlarından 24 yıl hapis isteniyor.Davanın ilk duruşmasına sanıklar can güvenliği olmadığını gerekçe göstererek gelmedi, dava Eskişehir’e alındı, sanıkların o duruşmaya da yine aynı gerekçeyle gelmemesi üzerine dava bu kez İzmir’e alındı, üçüncü duruşma 13 Haziran’da görülecek.

 

Türkiye’nin yakın tarihinde en büyük trajedilerin yaşandığı yerlerden biri Lice. Faili meçhuller, yargısız infazlar, köy yakmalarla hafızalara kazınan bir yer. Lice’de 28 Eylül 2009 tarihinde hayvan otlatırken havan topu mermisiyle parçalanan bedenini annesinin eteklerinde topladığıCeylan Önkol’un öldürüldüğü yer Lice. 28 Haziran 2013′teki kalekol protestosunda Medeni Yıldırım’ın hayatını kaybettiği yer yine Lice. Kalekol ve güvenlik barajı protestoları, Medeni Yıldırım’ın ölümünden bu yana Lice’de devam ediyor. Son haftalarda kalekol yapımını protesto eden halka defalarca çok sert şekilde müdahale edildi.

 

Türkiye, Lice’de Kürtlerin kalekol yapımına karşı çıkışını, bayrağın direkten indirilmesini büyük bir iştahla konuşuyor, tepkisini bunun üzerinden dillendiriyor ama olaylar sırasında iki gencin ölmüş olmasıyla ve devletin tahakkümüyle pek ilgilenmiyor. Kürt siyasal ve toplumsal tarihinde çok önemli bir yere sahip olan Lice’de bugün kalekol yapımına karşı çıkanlar, işte 1990’lardaki zulme doğrudan canlı tanıklık eden çocuklardı. Babaların, abilerin, amcaların, dayıların zorla korucu yapıldığı, karşı duranların işkenceyle öldürüldüğü Lice’nin yakın tarihinin muhasebesi yapılmadığı için bugün barış süreci zaman zaman akamete uğruyor, çözüm zorlaşıyor. 

 

Grup toplantısını ölümlerin yaşandığı Lice’de gerçekleştiren HDP Eşbaşkanı Sebahat Tuncelhaklı bir soru soruyor: “Madem barışacağız neden bu kalekollar yapılıyor?” 

 

Eğer barış, demokrasi, özgürlük için mücadele eden bir iktidar varsa, önce geçmişin taze katliamlarıyla yüzleşmek, Kürt halkının hafızasında zulümlerle, ölümlerle özdeşleşmiş bu beton barınakları neden yaptığını açıklamak, kafayı kuma gömen çalıştaylar yapmak yerine orada yaşayan halka danışmak zorunda. 

 

1990’lardan bu yana Diyarbakır ilk kez bu kadar gergin.Sürecin havada kalmasından kaynaklı bir rahatsızlık var, ölümlere kayıtsız kalmak süreci zora sokabilir.

 

Süreç tıkanırsa bu vebalin altından iktidarıyla, muhalefetiyle, örgütüyle kimse kalkamaz.

 
[email protected]
Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)
  • faruk tuncay

    faruk tuncay

    10.01.2014 09:43

    Bu kadar yıl askeriyede mürekkep yalayıp da, kıymet-i harbiyesi yok lafının ne demeğe geldiğini öğrenememiş olmak acı!

Yazarlar