Pelin CENGİZ
Türkiye’nin evsahipliğinde Kasım’da yapılacak G20 Zirvesi’ne az bir zaman kaldı. Zirve öncesi 500 civarında sivil toplum kuruluşu İstanbul’daki C20 Zirvesi’nde buluştu. C20 Zirvesi’nin önemli tartışma konularından biri de mega projelerdi.
Genelde 1 milyar doları aşan bütçelere sahip olan, kamu- özel sektör girişimi veya yap- işlet- devlet modeliyle gerçekleştirilen mega projeler, toplumu, çevreyi ve ekonomiyi de projenin büyüklüğüyle doğru orantılı şekilde etkiliyor.
Eh zaten Avrupa’da bu tür projelere, Unneccessary imposed mega projects (Dayatılmış lüzumsuz mega projeler) denmesi de boşa değil. Genellikle merkezî iktidar tarafından tepeden inme şekilde gündeme getirilen bu projeler şeffaflık ve kontrol edilebilirlik sorunu olan, finansman modeli belirsiz, mimari tasarımları tartışmalı, ÇED süreçlerinden kaçırıldığı için ekolojik, ekonomik ve sosyal etkileri bilinmeyen projeler.
Hatırlanacağı üzere, 2011’deki genel seçim kampanyasında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından “çılgın proje” olarak tanıtılan Kanal İstanbul ve onunla ilintili Yeni Şehir, 3. havalimanı, 3. köprü gibi dev projeler, bugün İstanbul’un kentsel gelişiminin önemli belirleyicileri.
Epeydir seçim gündemi yoğun, bir ara seçim meydanlarının en cazibeli konusu Kanal İstanbul’u pek anan yok, ancak bu proje rafa kaldırıldı demek değil. Kanal İstanbul güzergâhında gayrimenkul projesi olan müteahhitlerin reklamlarının öznesi, Kanal İstanbul manzarası.
C20’deki mega projeler oturumunda, İstanbul’un geleceğini önemli ölçüde etkileyecek 3. köprü, 3. havalimanı ve Kanal İstanbul konuşuldu. Oturumda, 20’den fazla uzmanın katılımıyla hazırlanan WWF Türkiye’nin “Ya Kanal Ya İstanbul” raporu da ilk kez açıklandı.
Kanal İstanbul’u sadece Karadeniz ile Marmara arasında yeni bir suyolu projesi olarak değil, İstanbul’un geleceğini değiştirecek büyük bir kentsel proje olarak görmek gerek. İstanbul’un doğal yapısını değiştireceğini, yeni yerleşimlerle nüfus hareketlerini artırıp kenti daha da yönetilemez hâle getireceğini bilmeyen kalmadı. Bunlar öngörülebilen etkileri, tahmin edilemeyen pek çok etkiyi de İstanbul ve çevresi, bizzat yaşayarak deneyimleyecek. Çünkü, projenin hiçbir konuda bilimsel etki analizi yok, şeffaf bir süreç yok, konunun taraflarıyla tartışma ortamı yok.
C20’ye katılan bazı AKP’liler, C20 toplantılarından genel olarak memnun olduklarını, sonuçlarını G20’ye taşımak istediklerini ancak mega projeler oturumunun içeriğinden “rahatsız” olduklarını söylemiş.Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’nun G20 ülkelerinden altı beklentisinden biri, “altyapı yatırımlarını mega projeler yerine ademi merkeziyetçi yerel projelerle çeşitlendirmeleri” şeklinde ifade edilmiş. Rahatsızlık sebeplerinden biri de bu.
Proje gerçekleşirse,
- Marmara Denizi ölü bir denize dönüşecek.
- Balık göç yolları ve kışlama alanları tamamen değişecek.
- İstanbul’un ortasında, Trakya ve İstanbul Boğazı’nın arasında oluşacak ada, yeni köprü, su ve elektrik hatları gerektirecek.
- Kanal İstanbul ile İstanbul Boğazı arasında kalacak adanın, Trakya ile bağlantısı kesilecek ve adadaki tatlı su kaynakları zamanla denizin tuzlu suyu ile dolacak.
- Ciddi ekonomik riskler oluşacak. Zira, İstanbul ile ilgili hiçbir master planda yer almadığı için projenin maliyeti, 5 ila 50 milyar dolar arasında seyrediyor.
Rapor, özetle “Kanal İstanbul, yalnız devasa bir yatırım değil aynı zamanda yüzyıllara dayanan geçmişinden bugüne kadar İstanbul doğasının karşı karşıya bulunduğu en büyük mühendislik operasyonu. Karadeniz, Boğazlar, Marmara ve Kuzey Ege gibi geniş bir coğrafyada çok boyutlu etkileri muhtemel böyle bir proje için ‘ne pahasına’ sorusunu sormak aklın gereği. Projenin çok boyutlu ve karmaşık sonuçlarını önceden kestirmek, çok sayıda faktörü dikkate alması gereken bilim dünyası için bile bilinmezliklerle dolu” diyor.
Gerçekten “ne pahasına” sorusunun altını biraz daha kalın çizmenin zamanı. Ya Kanal’dan vazgeçeceğiz, ya İstanbul’dan? Hangisi daha mantıklı?
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022