Pelin CENGİZ
Bu yıl verilen Nobel ödüllerinde ilginç bir tesadüf vardı. Nobel Edebiyat Ödülü'nü yazar ve senarist Kazuo Ishiguro kazandı. 1954'te Japonya'nın Nagasaki kentinde dünyaya gelen Ishiguro, daha sonra ailesiyle birlikte İngiltere'ye göç etmiş.
Malum, bundan tam 72 yıl önce ABD Hava Kuvvetleri, Nagasaki kentine atom bombası atmış, en az 70 bin kişinin ölümüne sebep olmuş, geride büyük bir felaket bırakmıştı.
Ishiguro'nun doğumundan bir yıl sonra 1955 yılında Nobel Barış Ödülü almış 18 bilim insanı nükleer silahlara karşı bir deklarasyon (Mainau Deklarasyonu) yayınladı, bu 18 kişiye daha sonra 34 bilim insanı daha katıldı.
Ne tesadüf ki, bu yıl Nobel Barış Ödülü'ne de, Nükleer Silahların Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Kampanya (International Campaign to Abolish Nuclear Weapons - ICAN) layık görüldü.
Dünyanın gündeminde Kuzey Kore'nin altıncı nükleer denemesinden sonra Washington ile Pyongyang arasında tırmanan gerginlik ve ABD Başkanı Donald Trump'ın ağır bir dille eleştirdiği İran nükleer anlaşmasının geleceği konusundaki belirsizlikler var.
Nükleer savaş ihtimallerinin konuşulduğu ve nükleer silahların karşılıklı tehdit unsuru olarak kullanıldığı günlerde, Nagasaki doğumlu bir yazar Nobel Edebiyat Ödülü için seçilirken, Nobel Barış Ödülü'nün de nükleer silah karşıtı kampanyaya verilmiş olması tesadüfün yanı sıra son derece isabetli de oldu. Doğru bir zamanda, doğru bir karar olarak nitelendirilebilir.
Çok yakın bir zamanda Times Higher Education tarafından yapılan çalışmada, Nobel ödülü sahibi 50 kişiye insanlık için en büyük tehditlerin neler olduğu sorulmuş. Yüzde 34 ile birinci sırada çevresel bozulma en büyük tehdit olarak görülürken, ikinci sırada ise yüzde 23 ile nükleer savaş yer almış. Nobel ödülüne bugüne kadar hak kazanmış kişilerin de nükleer tehdide dikkat çekiyor olması önemli.
Aslında nükleer meselesi daha önce de Nobel'in gündemine girmişti. 1985 yılında Nobel Barış Ödülü, Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler Birliği'ne (International Physicians for the Prevention of Nuclear War - IPPNW) verilmişti.
Ödülün verilmesinin üzerinden bir yıl bile geçmeden insanlık tarihinin en büyük nükleer felaketlerinden biri olan Çernobil'in meydana gelmiş olması da epey manidar. Bu haliyle nükleerin tüm dünyanın başına açtığı ve muhtemelen açacağı tehditlerin zamanlar üstü bir gerçekliği var.
Bu ödül şüphesiz, dünyanın neresinde olursa olsun nükleer karşıtı aktivizm için de çok önemli bir kilometre taşı olarak görülmeli. Gerek nükleer silahlar ve gerekse nükleer santraller, içinde bulundukları devletlerin sorumluluğundan çok daha fazlasını, bütün bir gezegende yaşayanları ilgilendiriyor. O sebeple, nerede olursa olsun, hangi ülkede yapılırsa yapılsın, nükleerin yıkıcı olumsuzluklarından tüm dünya etkileneceği için, insanlığın nükleere karşı direnişi çok temel bir yaşam hakkıdır.
Zaten Nobel Komitesi Başkanı Berit Reiss-Andersen de, ödülün ICAN'e verilmesiyle ilgili olarak, "ICAN, nükleer silah kullanımının feci insancıl sonuçlarına dikkat çekmek için yaptığı işler ve bu silahların yasaklanmasını temel alan anlaşmanın başarıya ulaşması için sarf ettiği çabalardan ötürü Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldü. Nükleer silahların kullanılma riskinin uzun bir zamandır hiç olmadığı kadar yüksek olduğu bir dünyada yaşıyoruz" dedi.
ICAN'ın yönetici Beatrice Fihn'in, "Güvenlik nedeniyle nükleer silah bulundurmaya devam ederek kabul edilemez bir davranış sergileyen bu ülkeler için bir mesaj olduğunu düşünüyorum. Son zamanlardaki nükleer savaş tehditlerine bakın, kendinizi güvende hissediyor musunuz?" sorusu da aslında herkesi bu konuda düşünmeye sevk etmeli.
Peki ICAN tam olarak ne yapıyor, biraz ondan bahsedelim. 2005'te nükleer silahların yasaklanması için uluslararası kampanya yürütülmesi düşüncesiyle iki doktorun attığı adımlar 2007'de faaliyete dönüştü. Bill Williams ve Tilman Ruff tarafından Melbourne'de kuruldu. ICAN, 10 yılda 101 farklı ülkede 468 partner kuruluşla birlikte çalışan bir uluslararası organizasyona dönüştü. Hiçbir karşılık beklemeden dünya çapında nükleer silahların ortadan kaldırılması için çalışan ICAN, geniş bir uluslararası aktivist ittifakına sahip.
Özellikle ICAN aktivistlerinin uyguladığı baskı sayesinde temmuz ayında BM'de 122 ülkenin onayladığı Nükleer Silahların Yasaklanması Antlaşması kabul edildi. Burada ICAN'in katkısı büyük oldu. Anlaşma, 20 Eylül'de imzaya açıldı, ancak aralarında ABD, Almanya ve Rusya'nın da bulunduğu dokuz nükleer güç anlaşmaya karşı çıkıyor. İmzalamayanlar arasında Türkiye'nin de olduğunu, hatta oylamaya bile katılmadığını hatırlatalım.
Antlaşmada, nükleer silahların tüm dünyada kaldırılması hedef olarak gösterilse de, taraflara karşı herhangi bir yaptırım uygulanması öngörülmüyor. Ancak, nükleer silah karşıtı ülkeler ve ICAN gib kuruluşlar, antlaşmayı bu silahların tamamen imhasına gidecek yolda önemli bir adım olarak nitelendiriyor.
ICAN'ın sitesinde yer alan bilgilere göre, dünyada 15 bin civarında nükleer silah var, bunların pek çoğunun tahrip gücü Japonya'ya atılan bombaların kat kat üstünde. Listeye göre, bunların 7 bini Rusya'da, 6 bin 800'ü ABD'de bulunuyor.
Geçmişte, Hiroşima ve Nagazaki'de yaşananlar bu silahların nelere mal olabileceğini bize gösterdi, tek yapılması gereken şey tüm dünyanın bundan bir an önce ders alıp, silahları imha etmesi. Yoksa kıyamet tehdidi yer an yanı başımızda olmaya devam edecek.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022