Pelin CENGİZ
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde geçen hafta düzenlenen Kanal İstanbul Çalıştayı, farklı alanlardan uzmanları ve bilim insanlarını bir araya getirerek konunun hemen her boyutuyla ele alınmasını sağlaması açısından önemliydi.
Projenin nihai ÇED’ine itiraz dilekçesi vermek için karda kışta kuyrukta bekleyen yurttaşların çalıştaya büyük katılım göstermesi olumluydu. Gerçekten alanında değerli uzman ve akademisyenlerden nihai ÇED’de yer alanlar sonrası, güncellenmiş bilgileri dinlemek önemliydi.
Çalıştay, iki bölüm halinde dörder paralel oturumla gerçekleştirildiği için uzmanların hepsini dinleyemedik, çalıştay iki güne yayılacak şekilde dizayn edilebilirdi. Kanal İstanbul projesi etki alanı olarak çok boyutlu ve çok katmanlı bir proje. Olur da başlanabilirse ekonomik, ekolojik, siyasal, toplumsal ve sosyal maliyetleri ve etkileri olacak.
Elbette, durum tespiti, mevcut risk ve tehlikeler açısından bu kadar uzmanla bilgi aktarımı çok olumlu ancak çözüm, strateji ve mücadele pratikleri açısından neler yapılabilir kısmı maalesef çok eksik kaldı. Taktiksel olarak bu çalıştayda ele alınmak istenmemiş olabilir ancak arkasında yurttaş desteği varken “yapılacaklar listesi” oluşturmaya başlamak da hiç fena olmaz.
Kanal İstanbul’un maliyeti 75 ile 100 milyar lira arasında öngörülüyor. Bu sadece kazı maliyeti. Sekiz adet köprü, bağlantı yolları, altyapı yatırımları, metro inşaatları için öngörülemeyen bir bütçe söz konusu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde, “Yap-işlet-devret ile müşteri bulduk bulduk, aksi takdirde biz burayı milli bütçemiz ile yapacağız. Şu anda hazırlıklar son safhada, ihaleyi yapıp adım atacağız. Görüşmeler var farklı ülkelerle, ona göre adım atacağız” dedi.
Aslında bu açıklamanın satır araları söylenmemiş çok şey söylüyor.
Birincisi, belli ki henüz bu projeyi yapmaya gerçekten istekli bir ya da birden fazla talip yok.
İkinci, farklı ülkelerle görüşmeler olması -eğer gerçekten varsa- kanalın ihale yoluyla değil, doğrudan devletlerle anlaşma yoluyla yabancı şirketlere projenin devredilmesini gündeme getirebilir.
Burası gerçekten kritik. Zira, geçmişte bunun bir benzerini Akkuyu Nükleer Santrali projesinde gördük. 2009’da nükleer santral ihalesine tek teklif verilmesi ve teklifin yüksek görülerek ihalenin iptali edilmesinin ardından Erdoğan, o dönem yaptığı Moskova ziyaretinden Rusya ile “nükleer santral tesisi konusunda işbirliği ortak beyannamesi” imzalayarak döndü. Kapalı kapılar ardında yürütülen görüşmeler sonucu Mayıs 2010’da imzalanan anlaşma, TBMM’de muhalefetin karşı görüş ve itirazlarına rağmen onaylandı, Ekim 2010’da yürürlüğe girdi.
Erdoğan’ın, bir yurtdışı seyahatinden kanalı yapacak yatırımcı bir devletle anlaşma imzalayarak dönmeyeceğini kim söyleyebilir?
Talip çıkmazsa da “milli bütçe ile yapacağız” diyor. Burada şu soruyu sormak gerek: Hangi milli bütçe ile?
Maliye ve Hazine Bakanlığı’nın Merkezi Yönetim Bütçe Gerçekleşmeleri Raporu’na göre, 2019 yılının ilk 11 ayında bütçe açığı 93 milyar lira. 2018’in ilk 11 aylık döneminde bütçe açığı 54,5 milyar lira olarak açıklanmıştı.
Sadece bir yılda bütçe açığındaki artış 38,4 milyar lira.
Üstelik bu açık Merkez Bankası’ndan bütçeye aktarılan 41 milyar liralık ihtiyat akçesine rağmen yaşandı.
Hazine bu açığı finanse edebilmek için borçlanırken, aldığı borçları hem yüksek faizli hem de kısa vadeli almak zorunda kaldı. 2020 borçları geri ödeme yılı. 2020’de borç ödemek için ya daha fazla borçlanmaya gidilecek ya yurttaşın üzerindeki vergi yükü daha da artırılacak ya da harcamalar kısılacak.
Bu iktidarın harcamayı kısması? Bu ihtimali hemen eleyebilirsiniz…
2020 bütçesinde bu yıl için 139 milyar liralık bütçe açığı verileceği öngörüsü var. 2020 yılı merkezi yönetim bütçe giderlerinin toplamı yaklaşık 1.1 trilyon lira, bütçe gelirlerinin toplamı 941 milyar lira.
Merkezi yönetim bütçe giderleri içinde en yüksek kalemi 451 milyar lira cari transferler oluşturuyor. Yani sosyal yardımlar, kamu şirketlerinin ve kamu bankalarının görev zararları, teşvik ve destek ödemeleri bu kalemden karşılanıyor.
Bütçede 138,9 milyar lira ile faiz giderlerinin üçüncü en büyük kalem olması dikkat çekici. Bu son yıllardaki hızla artan borçlanmanın bütçeye yansıması. Belli ki, ödenecek borç alınacak yeni borçlarla sağlanacak.
Diğer yandan, iki kamu bankasından Ziraat Bankası'nın tamamı, Halkbank'ın ise yüzde 51.06'sı Türkiye Varlık Fonu'na ait.
Aralık ayında Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait Vakıfbank hisseleri de Hazine’ye devredildi. Hazine'ye devredilen hisselerin toplam büyüklüğü ise 13,9 milyar lira.
Varlık Fonu’na devredildikten sonra karlılıklarında ciddi bir erime görülen kamu bankaları zarar açıklamaya başladı. Ziraat Bankası görev zararında tarihi rekor kırdı. Bankanın 11 aylık görev zararı 2,9 milyar lira oldu. Halkbank’ın 2018’de üçüncü çeyrekteki 99 milyon lira olan ticari zararı ise 2019’un üçüncü çeyreğinde 845,7 milyon liraya çıktı.
Dolayısıyla kamu bankalarından da kanal için fayda yok.
İnsanların açlıkla sınandığı bir ülkede hala kanal yapmaya çalışmak, Kanal İstanbul için finansman bulmak demek aslında yeni garantiler vererek, gelecek nesilleri borçlandırmak demek…
Diğer ülkelerden sağlanabilecek finansman için ismi geçen Çin, bir ihtimal olarak görülüyor.
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Twitter hesabından Kanal İstanbul’un tanıtımına yönelik Çince bir kısa film paylaşmıştı. Yandaş medyanın gazetelerinden öğrendiğimize göre, bu kısa film Çin medyasında çok yankı bulmuş, çeşitli gazeteler projeyi manşetlerine taşımış.
Görebildiğim kadarıyla Çinli finans kuruluşları tarafından bugüne kadar Kanal İstanbul’a dair yapılmış en elle tutulur açıklama Bank of China’dan gelmiş. Bank of China Türkiye Genel Müdürü Ruojie Li, bankanın Kanal İstanbul da dahil Türkiye’deki altyapı projelerinin finansmanına talip olduklarını söylemiş.
Yine Çinli finans ve inşaat firmalarının Kanal İstanbul projesi karşılığında 30 milyar dolarlık döviz getirme teklifinde bulunduğu, Çinli şirketlerin teklifinin toplam 65 milyar dolarlık yatırım yapma sözü içerdiği de medyaya yansımıştı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan da, bir açıklamasında Kanal İstanbul için finansman görüşmelerinin sürdüğünü, Çinlilerin de ilgilendiğini belirtmişti.
İlgilenebilir, çünkü bu tarz şuursuz projelere bugünkü jeopolitik konjonktür içinde para dökebilecek birkaç ülkeden biri Çin…
İçtaş-Astaldi Ortak Girişim Grubu’nun işlettiği Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde, işler İtalyan Astaldi’nin ülkesinde konkordato ilan etmesinin ardından hisselerini Çinli şirketlere devretmek istemesiyle değişti. Hisse devrinin geçtiğimiz günlerde gerçekleşmesiyle İtalyanlar çıktı, altı Çinli şirketin oluşturduğu konsorsiyum üçüncü köprünün ve Kuzey Marmara Otoyolu’nun yüzde 51 ortağı oldu.
2,7 milyar dolara malolmuş bir köprüyle bağlantı yollarının sadece yüzde 51’ine 688,5 milyon dolar ödenecek olması da Çinlilerin projeyi kelepir fiyata kapattığını gösteriyor.
Bu projeler büyüklükleriyle, maliyetleriyle, verilen garantilerle ve döviz krizinden ekstra olumsuz etkilenen borçluluğuyla riskleri yönetilemez ve git gide tahmin edilemez durumda.
AKP’nin yıllarca üzerine siyaset kurguladığı bu projeler madem bu kadar övünülecek projelerdi, üçüncü havalimanındaki ortaklık yapısındaki sıkıntılar da düşünüldüğünde, neden ortaklar hisseleri satıp kaçmak istiyor?
İşin kaymağı projeler yapılırken yendi de, iş işletmeye gelince mi yeterince sömürülecek bir şey kalmadı, anlamak zor.
Bir diğer konu, Çinlilerin benzer bir kanal projesinin üstlenicisi olması. Atlantik Okyanusu ile Pasifik Okyanusu’nu birbirine bağlayan Panama Kanalı’na alternatif olarak planlanan Nikaragua Kanalı, yine iki okyanusu birleştirecek ikinci bir geçiş olacak.
Hong Kong Nicaragua Canal Development Group (HKND) tarafından inşa edilecek ve 50 milyar dolara mal olması beklenen kanalın derinliğinin 30 metre, uzunluğunun 278 kilometre olması hedefleniyor.
Geçmiş yıllarda tatlı su rezervlerini kirleteceği, insanları yerinden yurdundan edeceği için halk protesto gösterileri düzenledi. Nikaragua Devlet Başkanı Daniel Ortega ise, kanal projesinin yoksulluk ve işsizlikle mücadelede “önemli bir fırsat” sunduğunu söylüyor.
Kanal tamamlandıktan sonra kanalın 50 yıllık kullanım hakkı da yine Çinli şirkette olacak. Projenin 50 bin kişiye direkt, 200 bin kişiye dolaylı iş imkanı sağlayacağı da çok vurgulanıyor.
Wang Jing adlı bir iş insanının sahip olduğu HKND şirketi ve devlet arasındaki ilişkiler tamamen bir sis perdeki arkasında ilerliyor. Wang Jing’in hiçbir hesap verme yükümlülüğü olmadığı gibi işin ilginci Ortega tarafından Wang Jing’e altın tepside sunulan iş sadece kanal değil.
Wang Jing, sahip olduğu imtiyazların yanı sıra kanal dışında bir adet havaalanı, limanlar, iskeleler, serbest bölgeler, tren yolları, otoyollar, oteller daha pek çok inşaat projesini ihalesiz şekilde almış durumda.
Konuyla ilgili detaylara şu haberden bakılabilir.
Çin ve ABD arasındaki ticaret savaşları düşünüldüğünde, bu kanal bir anlamda Çin ile ABD arasında güç mücadelesinin Latin Amerika kıtasındaki karşılıklı meydan okuma hamlesi olarak nitelendirilebilir.
Nikaragua Latin Amerika’nın en fakir ülkelerinden biri, elbette Türkiye ile kıyaslanamaz ancak Nikaragua Kanalı, Çinlilerin “iş yapma” modeline dair önemli veriler sunuyor.
Evet şu ortamda Türkiye’nin ne yap-işlet-devret ile ne de milli sermaye ile bu projeyi yapabilmesi çok mümkün görünmüyor. Ancak, benzer şartlar ve imtiyazlar verilirse Çin sermayesinin, kanal işine girmesi an meselesi olur. Köprülerin inşası, işletmesi, konut, gökdelen gibi inşaat alanları, ÇED’de ifade edilen limanlar, lojistik alanlar gibi pek çok başka proje kanal işine eklenebilir. Türkiye, altın vuruşunu Çin ile yapar.
AKP’nin Kanal İstanbul üzerinden yeni bir siyaset, yeni bir strateji kurgulamaya çalıştığı çok açık. Hem iç siyasete, hem dış politikada civar ülkelere, hem muhalefete malzeme vermeye, hem yeni yeni “hain” odaklar yaratmaya yetip de artacak kadar malzeme barındırıyor.
Karşı strateji, buna fırsat vermemekten geçiyor…
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları




































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022