Pelin CENGİZ
Türkiye’nin 21 Ağustos 2020’de Karadeniz’de doğal gaz bulduğunu açıklamasının ve hemen ardından Doğu Akdeniz’de fosil yakıt arama faaliyetleri nedeniyle yaşanan askeri ve siyasi gerilimin ardından ekolojik çöküşe ve iklim krizine karşı politik mücadele yürüten örgütlerin inisiyatifiyle bir imza metni kaleme alındı.
Bu imza metniyle birlikte hem Türkiye’deki hem de Türkiye dışındaki ekoloji örgütlerine fosil yakıtların yerin altında bırakılması talebini yükseltecek “Kazma Bırak” (Μας σκάβουν τον λάκκο - Don’t Dig) adıyla ortak bir kampanya yürütme çağrısı yapıldı.
Kampanya, 6’ncı Küresel İklim Grevi’nin düzenlendiği gün olan 25 Eylül 2020’de kamuoyuna duyurularak, kazmabirak.org sitesi üzerinden imza metni bireysel imzacıların katılımına açıldı.
İlk imza metninin vurguları enerjinin kamusal kontrolü ve demokratikleştirilmesi, fosil yakıtların kullanımının ve yeraltından çıkarılmasının durdurulması, böylelikle fosil yakıt projelerinin ekosistemlerde yarattığı tahribatın sona erdirilmesi ve iklim krizine karşı somut bir adım atılmasına yönelik olduğu kadar Doğu Akdeniz’de ülkeler arası paylaşım savaşına yol açabilecek siyasi adımlara karşı barışı ve iklim adaletini savunmaya yönelikti.
Kampanyaya ilk büyük destek Yunanistan’ın ve Kıbrıs’ın iki tarafından örgütlerden geldi, farklı ekolojik mücadeleler yürüten 30 örgüt kampanyanın başında imzacı oldu.
Irak, Suriye, Portekiz, Almanya ve Fransa’da örgütlerin de imzaladığı metne, 24’ü Türkiye’den 44 Türkiye dışından olmak üzere 68 örgütün katılım gösterdi.
Kampanya metni Türkçe dışında Kürtçe, İngilizce, Arapça, Farsça, Yunanca, Almanca ve Fransızca’ya çevrildi. Bu ilk adımla birlikte örgütler kampanyanın yaygınlaştırılması için çeşitli faaliyetler yürütmeye başladı.
8 Kasım 2020’de kampanyanın ilk uluslararası toplantısı düzenlenerek bir uluslararası koordinasyon oluşturulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu.
28 Aralık’taki ikinci uluslararası toplantıda 26 Ocak 2021’de Kardak krizinin yıldönümünde eş zamanlı bir basın açıklaması yapılması kararı alındı.
Yunanistan koordinasyonu kampanyanın “Mezarımızı Kazıyorlar” adıyla devam etmesi kararlarını belirtti.
Tarihsel olarak neler yaşanmıştı, hatırlayalım…
29 Mayıs 2020’de İstanbul’dan Karadeniz’e açılan Fatih sondaj gemisi, 20 Temmuz 2020’de Zonguldak açıklarında açılan Tuna-I isimli kuyuda rekor bir hızla doğal gaz buldu.
21 Ağustos 2020’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın duyurusu ile “müjdelenen” yeni rezervin miktarı 17 Ekim 2020’de yapılan güncelleme ile 405 milyar metreküp olarak açıklandı.
Doğu Akdeniz’de fosil yakıt arama çabalarının hem barışı hem de gezegeni nasıl tehdit ettiğine dair gelişmelerden şu yazıda bahsetmiştik .
Uzmanların da dikkat çektiği üzere, bu miktar her ne kadar Türkiye için önemli bir rezerve işaret ediyor olsa da, Türkiye’yi enerji ihracatçısı bir ülke yapmaktan çok uzak.
Türkiye'nin kanıtlanmış ve ekonomik olarak üretilebilir olarak kalan doğal gaz rezervinin kara sahaları ağırlıklı olmak üzere 3,3 milyar metreküp seviyesinde olduğu hesaplanıyor.
Türkiye’nin enerjideki güncel durumuyla ilgili Uluslararası Kazma Bırak Kampanyası tarafından yapılan değerlendirmeler şöyle:
“Türkiye, yaklaşık bu 3,3 milyar metreküplük doğal gaz rezervinden yılda 405 milyon metreküp gazı çıkarsa bile, bu üretim tüketiminin yüzde 1’ini bile karşılamıyor.
2018’de elektriğin yüzde 31’i doğal gazla üretilirken, bu oran 2019’da yüzde 18,9’a düştü, azalan bu payın yerini hidroelektrik aldı. Yıllık doğal gaz tüketiminini ortalama 45 milyar metreküp olduğu düşünüldüğünde bu da Türkiye’nin toplam enerji talebinin yüzde 30’unu oluşturuyor. Öte yandan, Türkiye’nin büyük oranda Rusya, Azerbaycan ve İran’dan olmak üzere 70 milyar metreküplük doğal gaz satın alma sözleşmeleri mevcut.
Kullanılmayan gaz her yıl ekstra 2 milyar dolara mal oluyor. Karadeniz’de bulunan rezervin yakında sona erecek sözleşmelerin yenilenmesi sırasında BOTAŞ’ın elini güçlendirmesi beklense de, gazın kullanıma sunulmasının en az 7-8 yıl süreceği göz önünde bulundurulmalı.
Türkiye, enerji kaynakları açısından ithalata bağımlı bir ülke. Birincil enerji ihtiyacının yüzde 88’i fosil yakıtlardan elde edilirken bunun yüzde 75’e yakını ithal ediliyor. 2019’da enerji ithalatına 41 milyar dolar harcanırken sadece fosil gaz ithalatı için yaklaşık 12 milyar dolar ödenmiş. 2019’da dünyada en çok sera gazı salan 15’inci ülke olan Türkiye’nin bu yılda toplam ithalat maliyetlerinin yüzde 20’den fazlası fosil yakıt ithalatından kaynaklandı.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), 2004’ten bu yana bazı büyük petrol şirketleriyle birlikte Karadeniz'de fosil yakıt arıyor. Bu süreçte 2005'ten 2011'e kadar Karadeniz'de deniz tabanında ekolojik tahribata neden olan 5 tane derin kuyu açıldı.
İlk kuyu Hopa açıklarında açılmış oldu.
2005 ve 2006 yıllarında TPAO, BP ile “production sharing agreement” (ürün paylaşım anlaşması) denilen bir anlaşma imzalayarak ortak sondaj çalışması yaptı, ancak bu aramalardan sonuç alınamadı.
Daha sonra Petrobas-ExxonMobil 2010’da Sinop açıklarında arama yaptı. Chevron, Yassıhöyük'ü deldi. Ardından ExxonMobil Kastamonu açıklarını deldi.
TPAO, Sürmene-1 kuyusunu açtı.
Tüm bu yıkıcı faaliyetler sonucunda üretime geçebilecek bir fosil yakıt rezervi bulunamadı. Açılan her bir kuyunun yaklaşık 200 milyon dolara malolması nedeniyle bulunan fosil yakıtlar çıkarma maliyetini karşılamıyordu.
Türkiye’nin Tuna-I sahasının 100 kilometre kuzeyinde Romanya’nın münhasır ekonomik bölgesinde bulunan ve 200 milyar metreküp rezervin olduğu söylenen “Neptun Deep” doğal gaz sahasının işletilmesi projesinden ExxonMobil, bu nedenle çekildi. TPAO, bulunan fosil gazın üretimini de arama ve sondaj faaliyetlerinde olduğu gibi kendi imkânları ile yapmayı planlıyor. Ancak, ileride daha fazla rezervin bulunması halinde yabancı petrol ve doğal gaz şirketleriyle bir konsorsiyum kurması düşünülüyor. Böylelikle kamu kaynaklarının iklim krizi ile mücadele yerine fosil yakıt projelerine ayrılmasına devam edileceği de açıklanmış oldu.
Karadeniz gazının Filyos’ta kurulacak liman altyapısıyla şebekeye bağlanacağını açıklayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Zonguldak ve Batı Karadeniz’in yeni endüstri bölgesi olacağını ve bölgeye geniş bir ulaşım ve lojistik ağı kurulacağını belirtti. Yani fosil yakıtların ekolojik yıkıcılığı, çıkarılmasındaki ekolojik tahribat ve kullanımıyla neden olduğu sera gazları yanında, bütün bir altyapı inşası ve sanayi yatırımıyla birlikte çok daha kapsamlıdır.
Karadeniz, tüm kıyı ülkelerin atıklarını boşalttığı ve aşırı avlanma nedeniyle zaten ölmekte olan bir ekosistem. Bu büyük projelerle daha fazla yıkıma dayanamaz. Ancak, Karadeniz ülkelerindeki toplumsal hareketler arasındaki ilişkiler, ekolojik hareket de dahil olmak üzere yeterince güçlü olmadığından “Kazma Bırak” kampanyası henüz Romanya, Bulgaristan, Ukrayna veya Rusya’daki ekoloji hareketlerine ulaşmış durumda değil.
Akdeniz’de ise durum farklı. Ege ve Akdeniz'de ülkeler arasında uzun süredir devam eden gerginliğe son dönemde fosil yakıt arama sahalarının paylaşımı da eklendi, bölge halklarının birlikte mücadelesi için yeni bir zemin daha oluştu.
İsrail, Mısır ve Kıbrıs son yıllarda deniz tabanında fosil yakıtlar buldular ve bulunan gazı Yunanistan ve AB ile imzalanan anlaşmalarla “EastMed” boru hattı projesiyle İsrail ve AB’ye taşıma planlarını geliştirdi. AB’nin bütçesinden büyük fonlar ayırdığı ortak çıkar projeleri arasında yer alan bu proje tamamlandığında dünyadaki en uzun denizaltı boru hattı projesi olacak.
Yunanistan ve Kıbrıs’taki ekoloji örgütleri ve Avrupa iklim hareketinin başından bu yana durdurulması için mücadele yürüttüğü bu proje, Türkiye’nin kendi ekonomik bölgesi ilan ettiği sulardan geçmekte olduğundan ülkeler arasında yeni bir ihtilafa yol açtı. “Kazma Bırak" kampanyası ile hem bu projeye hem de Türkiye dahil tüm ülkelerin fosil yakıt faaliyetlerine karşı ortak bir mücadelenin geliştirilmesi için bir adım atılmış oluyor.
Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından ruhsatlandırılan deniz alanlarıyla örtüşen alanlar da dahil olmak üzere 2011’de KKTC’den ilk kez arama ruhsatları aldı. 2015’te ise ilk NAVTEX gerginliği Kıbrıs'ın ekonomik münhasır bölgelerini içeren kısımda yaşandı. Ekim 2018 ve Temmuz 2020 arasındaki dönemde Türkiye, Doğu Akdeniz’de Yavuz ve Fatih sondaj gemileri ile toplamda 8 derin deniz sondajı gerçekleştirdi.
İlan edilen NAVTEX’lerle doğrudan askeri çatışma tehlikesi dönem dönem gündeme gelmeye devam ediyor. Son dönemde ise 20 Kasım’da toplamda 6 adanın olduğu bölgeyi de kapsayan üst üste 3 NAVTEX yayınlayan Türkiye, Aralık’taki AB zirvesi öncesi sondaj gemilerini Antalya körfezine çekti ve faaliyetlerini körfez etrafıyla sınırlandırarak hem iç siyasette dış güçlere karşı geri adım atmama imajını vermeye devam etti hem de AB’den gelecek yaptırımların dozunu düşürmeyi hedefledi.
Dolayısıyla, tüm bu yeni fosil gazı keşfi ve arama çalışmaları hiçbir şekilde enerji ihtiyacı veya enerji geçişiyle ilgili değil, aksine rejimin yayılmacı siyasi gündemi ve ideolojik yanı ağır basan “büyük güç” söylemi aracılığıyla tabanının sağlamlaştırılmasıyla ilgili. Elbette her yeni bulunan rezervin bir ulusal servet olarak sunulmasının önüne geçmek gibi bir zorluk da kampanyanın aşması gereken zorluklar arasında bulunuyor.”
Fosil yakıt rezervlerinin neden bundan sonra hiçbir şekilde çıkarılmaması gerektiğine yine şu yazıda bahsetmiştik.
Hem Karadeniz’de hem de Doğu Akdeniz’de gündemde olan fosil yakıt olan “doğal gaz” devletlerin ekonomik planlamalarında kömür ve petrolden yenilenebilir enerjiye geçişte daha az sera gazı saldığı iddia edilen bir ara yakıt türü olarak görülüyor.
Oysa, doğal gaz neredeyse tamamen metandan oluşur. Metan da karbondioksitten 86 kat daha yüksek küresel ısınma potansiyeline sahiptir. Çoğu fosil gaz projesinde, gazın çıkarılmasından son kullanım noktasına kadar olan sızıntılar eksik rapor edilirken dünyadaki metan salımlarındaki artışın büyük çoğunluğu fosil gazın kullanımının artmasından kaynaklanmaktadır. Yani, fosil gazı bir geçiş yakıtı olmaktan uzaktır.
Zaten, Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomiler için konu geçişle ilgili değil, büyümenin, kalkınmanın ya da bölgesel güç olmanın hangi araçlarla gerçekleştirileceği ile ilgili.
Özetle, ekosistemler, ülke sınırlarını, münhasır ekonomik bölgeleri, kısa sahanlıklarını ya da karasuları tanımaz. Akdeniz ekosistemi bir bütün olarak ele alınmalıdır.
“Kazma Bırak” kampanyası sadece bölge halklarının barış mücadelesi açısından değil, iklim krizi bağlamında ida nsanlığın geleceği açısından önemli bir misyon üstleniyor. Bu nedenle kampanya belki de en önemli misyonunu bu enternasyonal köprüleri inşa etmedeki başarısında sağlayacak…
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022