Sema İZOL
“Alttaki bireysel şiddeti doğuran, üstteki örgütlü şiddettir.”
Emma Goldman
Mirabal kız kardeşlerin ülkelerindeki diktatörlüğe karşı direngen, korkusuz mücadelelerini hatırladığımız gün 25 Kasım… İki bin on beşin 25 Kasım’ında da dünyada ve bu coğrafyanın pek çok yerinde, pek çok kesim tarafından, yine pek çok etkinlik düzenlendi. Bu etkinliklerin vurgusu “kadına yönelik şiddet”ti. Her ne kadar ülkenin asıl gündemi, Rus askeri uçağının Türk devleti tarafından düşürülmesi ve Rusya- Türkiye arasında oluşan diplomatik gerginlikse de “kadına yönelik şiddet” meselesi ihmal edilmedi(!), sağ- muhafazakarı, liberal-özgürlükçüsü, Marksist- sol cenahı; rakamlarla ve meseleye ilişkin tahlil ve yorumlarla meseleyi teorize ettiler yeniden. Elbette ülke koşullarına uyarlayarak…
Kadına yönelik şiddeti, dinsel otoritenin güdümünde Kuran’daki Nisa Suresi’nin 34. ayetiyle açıklayan mı dersiniz, doksan küsür yıl önce kurdukları çakma cumhuriyetin kadınlara lütfettiği haklardan bahseden mi dersiniz, sorunun reçetesinin “gelişmiş demokrasi” olduğunu söyleyenler mi dersiniz ve bu konuda en çok söz söylemesi gereken; ancak “kadın” a yönelik meselelerde genelde “deve kuşu” taklidi yaparak politikasızlığı kendisine çizgi edinmiş benim de dahil olduğum geleneğin büyük büyük sözleri mi dersiniz… Söz, tahlil gırla ne hikmetse. Görünürde herkes, her kesim kadına yönelik şiddete şu ya da bu nedenle karşı… Ancak şiddetin her türlüsüne maruz kalan, işkence edilen, satılan, tecavüz edilen, öldürülen kadınlara ilişkin rakamlar ise ortada.
Türkiye’de 2010-2015 yılları arasını kapsayan dönemde en az 1134 kadın öldürüldü. 5 yılda öldürülen kadınlardan;608’inin faili kocası veya eski kocası, 161’inin faili erkek arkadaşı veya eski erkek arkadaşı, 213’ünün faili ailedeki erkekler (babası, oğlu, erkek kardeşi, damadı, kayınpederi) veya akrabası. Faillerin bahanelerini ise sizlerle paylaşmayacağım. Bu bahaneler, konuyla ilgili istatistiki bilgilerde zaten bolca var; üstelik bunları sıralamak, benim için bu gerekçeleri bir bakıma meşrulaştırmak anlamına geliyor ki kadına yönelik şiddeti; namus, haya, aile, edep, iffet, din, gelenek, saçını kocasına ve çocuklarına süpürge eden vefakar kadın rolleri içinde değerlendiren bir toplum formasyonu içinde yetişmiş insanların bu bahaneleri üretmeleri de pek zor olmayacaktır. Bu bahaneler zaten faillerin sözümona yargılanma süreçlerinde mahkemelerin “haksız tahrik” indiriminin gerekçesi oluyor. Tabii bu indirimler; tacize tecavüze uğrayan, öldürülen kadın bedenlerinin üstünde tepinmeyi kendisine hukuk sayan bir erk sisteminin aynası oluyor. Peki, siz bu aynaya bakabiliyor musunuz ya da bu aynayı çatlatmak için ne yapıyorsunuz? Kapitalizmin sömürü ve iktidar ilişkilerinin toplumu çürüten, kadını da erkeği de kişiliksizleştiren, soysuzlaştıran yapısı ve yine onun palazladığı patriyarkanın/erkek egemen sistemin içerisinde erkeğin kadın üzerinde “iktidar kurmasının” ve bu sayede yetersizlik, aşağılık kompleksi, güçsüzlük, tatminsizlik gibi psikolojik sorunlarına çare aramasından başka bir şey olmayan kadına yönelik şiddetin elbette bir de “eril devlet” boyutu var. Biz kadınlar, özellikle de Kürt kadınları bu boyutu çok iyi tanıyoruz ve süregiden hayatın içerisinde unutmamıza hiç de izin verilmiyor. Bizler de ölüm çetelelerine alışmamak için, şiddeti, baskıyı kanıksamamak için unutmuyoruz, unutmayacağız.
İşkence edilen ve daha sonra gururla sosyal medyada çıplak bedeni teşhir edilen Ekin Wan’ı unutmayacağız. Silvan’da 12 günlük sokağa çıkma yasağı sırasında taş taş üstünde bırakmayanları, duvarlara “Türk’sen övün, değilsen itaat et” “Kızlar ininize girdik” yazanları, yazdırtan erkek devleti unutmayacağız. Nusaybin’de evinin önünde karnındaki bebekle katledilen Selamet Yeşilmen’i unutmayacağız. Cizre’de çocuğunun cenazesini buzdolabında bekletmek zorunda kalan annenin gözyaşlarını unutmayacağız.”Galoş giyin” dediği için polislerce katledilen Dilek’i unutmayacağız. Suriye’de, Güney Kürdistan’da devam etmekte olan savaşta katledilen, tecavüze uğrayan, köle pazarlarında alınıp satılan, göç ettirilen, açlıkla, yoksullukla, acıyla ve savaşın tüm kirli yüzüyle sınanan kadınları unutmayacağız. Suruç’tan, Ankara’dan ölü bedenlerini toprağa taşıdığımız kadınları unutmayacağız. Ve dahası… Mersinli Özgecan’ı, Antepli Leyla’yı, Antalyalı Emine’yi, Manisalı Derya’yı… unutmayacağız. Öyküleri ve isimleri farklı; ama kentli, ama köylü, yoksul, genç, yaşlı,.. Hepsi de hayatı dişini tırnağına takarak ören; ancak kokuşmuş sistemin toprağın altına sürdüğü kadınlar.
Öfkeleniyoruz, dişimizi, yumruğumuzu sıkıyoruz; fakat bu yetmiyor. Mücadele saflarında olmamak bu çürümüş düzenin ve onun uzantısı erkek şiddetinin elinde oyuncak olmak anlamına geliyor. Her gün hayatın herhangi bir alanında şiddetle burun buruna yaşayan biz kadınlar, acılarımızı anlatmak yerine bu acıları aşmanın siyasetine cesaretle girişmemiz gerekiyor. Kimliğimize, bedenimize ve emeğimize sahip çıkmak adına devlet-sermaye- erkek işbirliğiyle hayatımızı kuşatan savaşa, şiddete ve baskılara karşı eşit bir dünya için daha direngen bir mücadeleye girişmemiz gerekiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.11.2015
5.02.2015
1.02.2015
26.06.2015