Serdar KAYA
1. Geleneksel İslam'ın bilim ile arası aslında hiçbir zaman iyi olmadı. Belki daha da kötüsü, günümüz İslamcılarının ciddi bir kısmının bilimin ne olduğunu bile aslında pek bilmiyor olmaları. "İlim Çin'de bile olsa gidip alınız" gibi ifadelerden hareketle İslam dininin bilime önem verdiğinin savunulabiliyor olması, aslında bilim konusundaki yaygın cehaletin bir sonucu. (Ancak bu cehalet İslami kesime özgü değil, Türkiye'nin her kesimi için geçerli olan genel bir durum.)
2. Eski alimler böyle değildiler. Zira ortada bir sorun olduğunu fark etmiş ve oturup uzun uzun tartışmışlar. Bu tartışmalardan galip çıkan Gazali olmuş. Ama Gazali, argümanları güçlü olduğu için galip çıkmamış. Onun pozisyonu resmiyet kazanınca, Gazali de hükmen galip olmuş!
3. İbn-i Rüşd, Farabi ve İbn-i Sina için halen yaygın olan kafir ithamlarının nedeni de bu tartışmalardaki pozisyonlarıdır. Şayet, onların pozisyonu resmiyet kazansaydı, bu sefer Gazali kafir olacaktı! (İslami kesimin ezici çoğunluğu, bu pozisyonları bilmediği gibi, izah edildiğinde de anlamakta zorlanır, zira bilimsel literatüre yabancıdır. İslami kesim içindeki yaygın kaygı, hangi kişinin "Ehl-i Sünnet" olduğu kaygısıdır. Amaç, yanlış fikre doğru kabul edip "sakata düşmemek"tir. Ortadaki sorun ve bu sorun hakkındaki tartışma, ikincil planda dahi değildir.)
4. Bilime olan mesafeli yaklaşımda, nedensellik konusu merkezi önem taşır. Diyelim ki, bir adam virüs kaptı ve öldü. "Bu adam virüs nedeniyle öldü" diyebilir miyiz? Ve hele hele, "Virüs kapmasa idi, ölmezdi" demeye cüret edebilir miyiz? Çoğu insan için bu soruların cevabı belli olsa da, tartışmanın merkezinde bu konu vardır.
5. Bir elinde yanmakta olan bir kibrit, diğer elinde ise bir parça kumaş bulunan bir insan düşünelim. Bu kişi, bir elindeki kumaşı, diğer elindeki kibritin üzerine tutarsa ne olur? Buna verilecek cevap bellidir: Kumaş alev alır ve yanar. Ama Gazali öyle demiyor! Gazali'ye (ve Gazali ile şekillenen geleneksel İslam'a) göre, "Ateş, kumaşı yaktı" demek, Allah'ı devreden çıkarmaktır! Hele de, "Kumaşı ateşe tutarsan alev alır" gibi genellemelerde bulunmak, hepten kafirliktir! (Bilimsel literatüre aşina olanlar için, geleneksel İslam'ın ne kadar bilim dışı olduğunu izah adına aslında bu kadarı bile yeterlidir. Çünkü, nedensellik ve nedensel mekanizmalar, bilimin merkezindedir.)
6. Peki Gazali'ye (ve dolayısıyla geleneksel İslam'a) göre, kumaş nasıl alev alır? Gazali der ki, ateş kumaşa yaklaştığında, Allah kumaşı yakar. Belki doğrudan kendisi yakar, belki meleklerine emir verir, onlar aracılığıyla yakar... Ama yakan her durumda Allah'tır. Nedensellik, ateşin yakıcılığı ile kumaşın yanıcılığı arasında değildir. Dolayısıyla, kumaşı ateşe tuttuğumuz bir sonraki seferde kumaşın alev alıp alamayacağını da bilemeyiz. Çünkü Allah bir dahaki seferde kumaşı yakabilir, yakmayabilir... Geleneksel müslümanların inandığı (ya da "sakata gelmemek için" inanıyormuş gibi yaptığı) düşünce budur.
7. Ateşin kumaşı yaktığını gözlemleyebiliyoruz. Bu gözlemleri tekrarlayarak, ateşin her seferinde kumaşı yakıp yakmadığını sınayabiliyoruz. Ateşin ve kumaşın niteliğini inceleyerek, neden birinin yakıcı ve diğerinin yanıcı olduğuna dair mekanizmayı da ortaya çıkarabiliyoruz. Ateşin kumaşı yakmadığı (mesela kumaşın ıslak olduğu) durumlarda bu mekanizmanın neden çalışmadığını da anlayabiliyoruz. Gözlem, sınama ve açıklama getirme ile ilgili olan bütün bu çalışmalar, bilgimizi artırıyor. Hepsinden önemlisi, bir fikrin doğru ya da yanlış olduğuna dair kanaatimizin, ancak o fikri sınayarak oluşabilmesi.
8. Gazali, bunu yapmıyor. Ortaya öyle bir iddia atıyor ki, doğru ya da yanlış olduğuna dair hiçbir fikir yürütmemiz mümkün değil! Çünkü Gazali'nin söylediği şey baştan sınanmaya müsait değil. Söylediği şeyi ne doğrulamak mümkün, ne de yanlışlamak... Dolayısıyla, bilim dışı.
9. Gazali'nin argümanı, gücünü yanlışlanamazlığından alıyor. Yanlış olduğu hiçbir şekilde gösterilemeyecek olan bir iddia, hak edilmemiş bir zırh içine konmuş olan bir iddiadır. Bir iddianın doğru olduğunu düşünmemiz için ortada hiçbir neden olmasa bile, ilgili iddia böyle bir zırh içine konduğunda onun yanlış olduğunu da söyleyemiyoruz. Sadece sınanamaz bir iddia olduğunu ve dolayısıyla bilim dışı olduğunu ifade edebiliyoruz.
10. Yanlışlanamaz düşünceler, İslam dünyasına özgü değil. Yanlışlanamazlığın sunduğu zırh, her inanç ve kült için son derece çekici. Dolayısıyla, her yöre ve kültürde yanlışlanamaz argümanların farklı örneklerine rastlamak mümkün.
11. Türkiye'de sık rastlanan birkaç örnek:
- "Doktor, hastayı iyileştiremez. Şifayı veren Allah'tır. Zaten Allah'ın isimlerinden biri de, Şafi'dir. 'Hastayı doktor iyileştirdi' diyen kafir olur. Doktor, sadece hastayı iyileştirmeye çalışabilir. Bu, fiili duadır. Bu dua kabul olursa, hasta iyileşir."
- "Dualar her zaman kabul olur. Bir kişi dua etti ama istediği yine de olmadı ise, Allah kişiye karşılığını öbür dünyada verecek demektir."
12. Bunlar, sınanması mümkün olmayan, ama güçlerini de zaten bu sınanamazlıktan alan argümanlar. Ancak bu gerçek dile getirildiğinde verilen cevaplar hep aynı:
"Bilim önemlidir, ama kendi sınırlarında! Bütün hayatı bilimle açıklamak yanlıştır. Bu bilim değil, bilimcilik, yani bilimi putlaştırmak olur!"
https://serdarkhan.blogspot.com/2020/03/islam-bilim-virus-kumas.html?fbclid=IwAR04hr0XzDeDQTTVrkxfWXDEXcPtGRohnXyMFK__ySXUTifmO5mjBA1FzzA
Yazarlar
-
Akif BEKİIŞİD tehdidi SDG'yi kıymete bindirir mi? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci milletin hakemliğinde yürür mü? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYastık altında 705 milyar dolar 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciGelir bozukluğunda görülmeyen iki ayrıntı 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDindar nesil hikayemiz ya da sosyolojinin yeni haritaları 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı’nı Savunmak, Barışı Savunmaktır... 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKİsrail ve Kürtler: Mümkün mü? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURBizi esas ilgilendiren çarpık ilişkiler… 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünHelsinki Nihai Senedi 50 yaşında… 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları






















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014