Şeyhmus DİKEN

2013 Ekim ayı itibariyle yaklaşık ondört yıldır işçi kadrosunda ama filli olarak Başkan Danışmanı unvanıyla çalıştığım Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nden çalışma sürem epeydir dolduğundan emekliliğimi istedim ve oldum. Şu anda Sosyal Güvenlik Kurumu işlemleri gerçekleştiriyor.
1999 yılındaki yerel seçimlerde HADEP (Halkın Demokrasi Partisi), başta Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi olmak üzere Türkiye Kürdistan’ının elli yerleşim yerinde belediyeleri almıştı. Seçimlerden önce bir televizyon programındaki tartışma programında HADEP belediye başkan adayı Feridun Çelik’e sormuştum. Bugüne kadar iktidar ve belediyecilik deneyiminiz yok. Ayrıca kadrolarınız da böyle bir yapıya henüz uygun değil. Nasıl yapacaksınız bu işi, diye. Feridun Bey yanıtlamıştı. Partili olsun ya da olmasın nitelikli ve sorumluluk üstlenen arkadaşlara görev teklif edeceğiz.
Bu anlayış çerçevesinde Feridun Çelik Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı olduktan yaklaşık yirmi gün sonra beni de bir grup arkadaşla birlikte göreve davet eti. Olanaklar çok kısıtlıydı. Derin devlet de, görünür devlet kurumları da; Nasıl olsa bu kuşatmaya dayanamaz, birkaç ayda bırakır kaçar giderler diye düşünüyorlardı. Ama öyle olmadı. İnadına direnildi / direndik. Çevremizi, ilişkilerimizi, dostluklarımızı kullandık. En büyüğü de halkın sarsılmaz iradesi ve kararlılığı idi.
Hiç unutmam seçimlerin alınmasının birinci yılının içindeydik. Fiskaya bölgesinde kangren haline gelmiş halkın bir yol talebi vardı. Zor şartlar içinde o yol açılmış ama henüz asfaltı dökülmemişti. Bir grup gazeteci çalışmaları yerinde izlemek üzere şehre gelmişti. Başkan vekili ile birlikte o mahalleye gittik. Araçtan indik, Karşımıza çıkan ilk vatandaşa gazetecinin biri sordu. Nasıl, belediyeden memnun musunuz, diye. Vatandaşın yanıtı gazeteci açısından şaşırtıcıydı. Bak gazeteci abi, sen şimdi düşünüyorsun ki, biz bu belediyeden sırf yolumuzu yaptı diye memnun olduğumuzu söyleyeceğiz. Öyle değil. Yolumuzu yapmasalar da, hizmet getirmeseler de! Onlar bizim çocuklardır ya! Orada otursunlar ve orası bizim belediyemizdir diyelim yeter.
İşte halkın ilgisi ve sahiplenmesi böyleydi. Yükümüz ağırdı, sorumluluğumuz büyüktü. Çok basit talepler için dahi belediye, devlet kurumu olmakla birlikte, devlet kapısına gittiğimizde en hafifinden “terörist” ya da “terörist yardakçısı” muamelesi görüyor, reddediliyorduk.
Marmara depremi sonrasında belediyenin bodrum katında yardım toplama merkezi oluşturmuş, bir de komite kurmuştuk. Her akşam toplanan giyecek, gıda ve her türlü yardım malzemesinin gelen ve yollanan listesini valiliğe ve ilgili birimlerine ulaştırmak zorundaydık. Gerekçe basitti; siz bu malzemeleri depremzedelere değil, dağa yollayacaksınız.
Aslında o günlerin belki ilerde kitabı yazılır. Çok uzun hikâyeler…
Kendi adıma daha çok kent kimliği, kent kültürü üzerinden sorumluluklar üstlendim. Üç dönem çalıştım. Bir dönem 1999-2004 arası Feridun Çelik’le. İki dönem de 2004-2013 arası Osman Baydemir’le. Kimi kez başkanlar görevlendirme yaptılar. Çoğu kez de durumdan vazife çıkararak ben kendim düşünce, fikir üreterek projeler sundum, fikri katkılarda bulundum.
Binler yıllık Diyarbekîr surlarının çevresi uzun yıllardı kuşatma altındaydı. Surlar yıkılıp dökülüyordu. Kahveler, çayhaneler, tavacılar, kebapçılar, ciğerciler, velhasıl işgalciler üç kuruş daha fazla kazanayım diye umursamıyorlardı. Dönemin başkanı Sayın Feridun Çelik’le bir gün sohbet ederken dedim ki; Başkan çok iyi asfalt yaparsınız ve birgün görev süreniz dolar sizden sonra gelen beton asfalt döker sizin yaptığınız unutulur. Ama eğer tarihe geçip kalıcı olmak istiyorsanız şu surlara bir el atın, etrafını işgalcilerden temizleyin. Temizleyip sahiplenin ki şehremini olarak adınız tarihe yazılsın.
Belki başkaları da demiştir. Ama ben danışman sorumluluğumla bu düşüncemi ve yapılması gerekeni ilettim başkana. Bir süre sonra tarihi adım atıldı ve sur dipleri o Kürt iradesinin kararlılığına eyvallah ederek işgalcilerden temizlendi. Sonraki dönemlerde de o karar sürdürüldü. İşte bugün şehre gelen konuklar surların iç ve dış çeperlerinde yemyeşil bir kuşak görüyorlarsa o günlerin ve o kararlılığın eseridir.
Kentin Alipaşa Mahallesinde devasa bir Kürt Konağı vardı. Belediye Başkanı Sayın Osman Baydemir bir keresinde bana itiraf etmişti. Kendisi İnsan Hakları Diyarbakır Şube Başkanı iken bütün şehri dolaşmış ve birgün olanak olursa bu konağı İnsan Hakları Müzesi yapmak isterim demiş kendine. İşte o konağın sahiplerinden kentin 1963-73 yılları arasında Diyarbakır Belediye Başkanlığı yapmış şahsiyeti Nejat Cemiloğlu Ağabey birgün beni aradı. Ve dedi ki Şeyhmus’cuğum beni Kültür Bakanı ısrarla arıyor. Diyor ki Cemilpaşa konağını bize verin. Restore edip devletin kültür kurumlarından biri haline dönüştürelim. Fazla direnemeyeceğim galiba, ne diyorsun?
Dedim ki Nejat Ağabeye; Abi biliyorsun bu devlet sizin kardeşiniz rahmetli Felat Abiye cezaevinde dışkı yedirdi. Felat Abi hapisten çıktığında çok öfkeliydi. Ama öfkesini yenmeyi bildi. Konakla ilgili sorulduğunda da ‘umarım bu konak birgün Kürt çocuklarına kendi ana dillerinde ders veren bir kurum haline dönüşür. Dilerim ben ölmeden o günleri görürüm’ demişti. Eğer siz konağı devlete verirseniz Felat Abinin kemikleri sızlar dedim. Peki, ne yapalım deyince Nejat Cemiloğlu ağabey, Büyükşehir Belediyesine hibe edin. Ben size başkanla randevu ayarlayayım. İstanbul’dan çekin gelin bir günlüğüne Diyarbakır’a dedim.
Belediye Başkanı Sayın Osman Baydemir’le konuştum. Nejat Bey de geldi, protokol imzalandı. Ve birkaç yıldır restorasyonu ve işlevlendirilmesi süren sur içinde ikibin metrekarelik devasa Cemilpaşa Konağı birkaç ay içinde şehrin ve bölgenin Hafıza Merkezi, Kent Müzesi olarak açılıyor ve tarihe geçecek.
İstanbul’da birgün Nevizade’de oturuyoruz, Mıgırdiç Margosyan ve Surp Giragos Kilisesi Vakfı başkanı Ergun Ayık’la. Daha önce de tavanı çöküp zemininde koca bir moloz yığını oluşmuş ve Feridun Çelik döneminde 750 römorkla ancak temizlenebilmiş Diyarbakır’ın Gavur Mahallesindeki Surp Giragos Ermeni Kilisesinin akıbetini konuşuyoruz. Patrikhane ikna edilmiş uzun yıllardır hayalimiz olan ve ah birgün bu kilise onarılıp şehre yeniden kazandırılsa dediğimizi dillendiriyoruz. Soruyor Ergun Bey ve Margosyan Hoca, Acaba belediye bir miktar katılımla bu restorasyon projesine ortak olur mu?
Ben başkanla konuşurum, diyorum. Birkaç gün sonra Diyarbakır’a dönünce başkana anlatıyor ve bu projenin çok önemli olduğunu yüzleşme, özür, telafi dediğimiz meselenin ancak böyle işlerle vücut bulacağını anlatıyorum. Yüzde on, ya da onbeş gibi bir bütçeyle katılsak iyi olur diyorum. Başkan tamam gelsinler görüşelim, diyor. Birkaç gün sonra Ergun Bey ve Margos hoca Diyarbakır’a geldiler. Başkan hepimizi şaşırtarak biz size borçluyuz. Yüzde otuzla bu projeye ortağız diyor. Restorasyonun başlaması ile bitmesi üç yılı buldu. Bugün son iki yıldır Diyarbakır Surp Giragos Ermeni Kilisesinin çan sesleri ile Dört Ayaklı Minarenin ezan sesleri artık birbirine karışıyor. Ermeni diasporası bu işin erdemini anlatıyor.
2003 ya da 2004 yılıydı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Festivalini yaptık. Bir süre sonra Mülkiye Müfettişleri geldi. Soruşturma açmışlar. Festival Koordinasyonunda görevli olanların ifadesi alınıyor. Beni de çağırdılar. Müfettiş sordu; Hadi Türkçe ile birlikte Kürtçe konuşmaları, yazıları, müzikleri anladık. Peki, bu Ermenice, Süryanice dilleri ne oluyor?
Bak dedim sayın müfettiş; bırakın belediye kimliğimi, ben bir aydın olarak bu coğrafyanın çok dilli, çok kültürlü, çok dinli, çok etnisiteli hâlini severim. Ve bu hâlin yaşaması, yaşatılmasını isterim. Belediye dediğin, hizmet üretirken bunları yapmalı. Ve bir belediyeyi bunları yaptığı için değil, eğer yapmaz ise asıl o zaman sorgulamalı. Yazı ve ifademin altını imzalayayım. Cezam neyse razıyım, dedim.
Dedik ya! Uzun hikâye, kitabı yazılır ve sözlü tarih yöntemiyle dönemin tanıkları paylaşır dilerim o günleri, yaşananları.
1999 Mayısında göreve başlarken Belediye Başkanı Feridun Çelik’e mal beyanında bulunmuştum. Gerek var mıydı diye sormuştu. Benim açımdan var demiştim. Hâla içinde oturduğum bir evim, bir arabam, kirada olan bir dükkanım, Diyarbakır Elazığ Arasındaki Hazar gölü kıyısında mütevazı bir kooperatif evim var diye beyan etmiştim 1999’da. 14 yıl sonra dükkânım yok, sattım. Neyim var idiyse şimdi bir eksikle yeniden mal beyanında bulunarak giderayak hayat kavgası nedeniyle çalışma hayatına nokta koyuyorum. Yeni ve daha yoğun işlere merhaba diyebilmek için.
İşi yazmak ve yazmayı hayatının vazgeçilmezi olarak uygulayan bilir ancak benim ne demek istediğimi. Keşke yazmak üzerinden, kitaplar üzerinden hayatını sürdürerek, başka bir işte çalışmak durumunda kalmasaydı yazarlar. Ama maalesef kalemin, yazının hükmü hayatı sürdürmeye yetmiyor bu tuhaf ülkede.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.01.2025
16.04.2024
1.01.2024
21.04.2020
27.10.2019
10.06.2018
16.09.2017
21.05.2017
15.02.2017
5.02.2017