Enver Paşa, I. Dünya Savaşı’nın en sıkışık günlerinde karar vermekte zorlanır. Ve danışmak için Beylerbeyi Sarayı’nda tecrit edilen II. Abdülhamit’i ziyaret eder. Amacı eski kurt dediği Abdülhamit’in bilgi ve tecrübesinden yararlanıp kötü giden işleri düzetmektir. Paşa, savaşın genel gidişatını Abdülhamit’e anlatır. Ne yapılması gerektiğini sorar. Abdülhamit, Paşa’yı dinler. Ardından “kendisinin Beylerbeyi Sarayı’nda uzun bir süredir tecrit edildiğini. Gazete bile verilmediğini, siyasetin olayları detaylı takip gerektirdiğini, bu nedenle herhangi bir fikir veremeyeceğini” Paşa’ya kibarca belirtir. Ve Enver Paşa gittikten sonra Abdülhamit “Bizim yakışıklı damat verdiği her emrin aşağıya, doğru olarak gittiğini ve anlaşıldığını zannediyor” der.

Gelelim tarihteki bu olayı niye hatırlattığımıza…

Hatırlattık, çünkü temmuz ayında tüketici enflasyonu yıllık yüzde 6,81 arttı. Ama gıda fiyatları aynı dönemde yüzde 9,25 oranında çoğaldı. Tabii bu arada kırmızı et fiyatları son yedi ayda yüzde 30 oranında arttı.

İşte Başbakan Davutoğlu, gıda ve özellikle kırmızı et fiyatlarındaki bu hızlı yükselişi görünce gıda fiyatlarının yakından takibi ve gerekli tedbirlerin alınması talimatını vermiş.

Konuya ilişkin Başbakanlık açıklaması şöyle: “Başbakanımız vatandaşlarımızın aile bütçesinde önemli ağırlığı olan gıda harcamalarını hafifletmek amacıyla, genel enflasyon oranının üzerinde artış gösteren tüm gıda fiyatlarının yakından takibi ve bu konuda gerekli tedbirlerin geciktirilmeksizin alınması talimatını vermiştir.”

İyi güzel de fiyat artışları talimatla durur mu?

Durmaz. Çünkü gıda fiyat artışının durması için gıda arzının yeterli olması gerekir. Hâlbuki bu ülkede son 13 yılda GAP ve Konya Ovası Sulama Projesi bitirilip gıda arzı artırılacağına, kaynaklar lüks AVM, lüks konut, lüks otomobile aktarıldı. Dolayısıyla nüfus artarken gıda arzı artmadı. Bu ülkede 2002 yılında 19,5 milyon ton buğday üretilirken 2014’te 19 milyon ton buğday üretildi. Bu arada son 13 yılda nüfus 67 milyondan 78 milyona yükseldi. Yine Atatürk döneminde bu ülkede nüfus 13 milyon düzeyindeyken 26 milyon koyun vardı. Kişi başına iki koyun düşüyordu. Şimdi FAO verilerine göre 27,2 milyon koyun var. Kişi başına bir koyunun üçte biri düşüyor. O hâlde gıda fiyatlarının niçin hızla yükseldiğini işte bu verilerde aramak gerekiyor. Yani tarıma yatırım yapılsaydı gıda fiyatları dünyada düşerken bizde hızla artmazdı. O hâlde talimatla gıda fiyatlarının yükselişinin durması mümkün değil.

Bu arada Başbakan’ın sık sık pek çok konuda “talimat verdim” söylemini dinliyoruz. Hemen aklımıza şu sorular geliyor; II. Abdülhamit’in belirttiği gibi acaba talimatlar aşağıya, doğru olarak gidiyor mu? Bir de talimatlar doğru anlaşılıyor mu?

Anlayacağınız II. Abdülhamit’in tespitlerini hatırlamakta fayda var.

[email protected]