Tayfun Atay
İslamiyet’te ilk seçim halifenin kim olacağını belirlemek için yapıldı. Peygamber’den sonra İslam toplumuna kim liderlik edecek, onu kim yönetecek sorununu çözmek üzere…
Seçim günü köşe yazısı yazmak azaptır. Çünkü yasak, herkesin aklının-fikrinin takılı olduğu bir konu hakkında dolaylı da olsa size hiçbir şey söyletmez ve yazdırtmaz. Diğer taraftan, seçim-dışı yazacaklarınız da okuru çekmez kolay kolay… İki arada bir derede kalırsınız.
Böyle bir günü kurtarmak için formül arayışında ben, Türkiye’nin seçim gününde İslam’ın ilk seçiminden söz etmeyi uygun buluyorum. Ama yine de yazacaklarımla ilgili olarak, “Bu hikâyede geçen tarihi karakterlerin, an itibarıyla bu ülkede yaşayan karakterlerle bir ilgi, ilinti ve iltisak durumu yoktur” notunu her ihtimale karşı düşmekte yarar görüyorum!..
İslamiyet’te ilk seçim halifenin kim olacağını belirlemek için yapıldı. Peygamber’den sonra, onun kurucusu olduğu İslam toplumuna (“Ümmet”) kim liderlik edecek, onu kim yönetecek sorununu çözmek üzere…
Peygamber, vefatı öncesinde bu konuyu muğlak bıraktığı için çözüme ondan hareketle varmak kolay değildir. O yüzden halife ya da müminlerin emiri (“Emirü’l-Mü’minîn”) olarak ortaya çıkma hakkını farklı gerekçelerle kendinde görenler ve onları destekleyenler olmuştur.
Buna bağlı olarak bir “seçim süreci” yaşanmıştır denilebilir ama aslında olan, farklı çıkar grupları arasında kıran kırana bir iktidar mücadelesidir. Sonrasında da İslam tarihinin gidişatında bu çatışmacı dinamiğin hep hâkim olduğu görülecektir.
Barış, İslam’ın adında kaldı!
Oysaki İslam, bilindiği üzere hem “barış” hem de “teslim” anlamına gelir. Bu iki anlamı bileşik çerçevede bir tanıma dönüştürmek gerekirse İslam, “Allah’a teslim ol ve barışı-huzuru bul” demektir.
Tabii bu tanım, yeni bir sosyopolitik düzen olarak ortaya çıkan İslam’ın neyin yerini doldurduğuna bakarak kavranabilir ancak. Birbiriyle sürekli savaş halindeki kabilelerin parçalanmışlık içindeki toplumsal düzenidir yeri doldurulan… Bu parçalanmışlığı kabileler-üstü bir kimlik belirleyeni olarak “Ümmet”, yani “Allaha kullukta kardeşlik” prensibinde aşmayı öneren tektanrıcı İslam, kabileden devlet siyasal örgütlenmesine geçişi temsil eder. Yani “tanrı-çokluğu”ndan “tanrı-birliği”ne manevi geçişin somut-maddi karşılığı, kabile çokluğundan da devlet birliğine geçiştir.
Geçiştir de bu geçiş çok geçmeden eski ama eskimeyen bir hastalık olarak kabileciliğin tekrar nüksetmesiyle bir geri-dönüş rotasına oturur. İşte bunun ilk işaretleri de halife seçiminde karşımıza çıkar.
Mekke-Medine kavgası
Halifelik mücadelesi, bir üst-kimlik olarak “ümmet birliği” içinde kavim-kabile, soy-sop, bölge-şehir “asabiyesi” (tutunumu) şeklinde alt-kimlik çokluğunun tekrar sökün edişi demektir. Ortada bir seçim süreci vardır, ama bu süreç öylesine çalkantılı, hararetli ve gerilimlidir ki (aman benzetmek gibi olmasın!) günümüzde bazı “ismi-lazım-değil” memleketlerin sokaklarında, meydanlarında, ekranlarında yaşananları aratmaz pek…
Peygamber’e memleketi Mekke ve kabilesi Kureyş üzerinden en yakın konumda olmuş olanlar (ki isterseniz onlara “Ashap Bürokrasisi” kaydı düşelim!) Ebu Bekir demektedir. O, hem Kureyş’in çok güçlü bir ismi, hem Peygamber’in en yakın ve sadık dostu (“Sıddık”) hem de kayınpederidir.
“Daha ne olsun” diyebilirsiniz. Lâkin “Hicret” mekânındaki Ensar öyle dememiştir.
“Ensar” (Yardımcılar), eski adı Yesrib olan ancak Peygamber’in Mekke’de barınamadığı için sığındığı, buna bağlı olarak “Peygamber’in şehri” (“Medinet ün-Nebi”) adını almış Medine’de yaşayan ve Muhammed’e müşriklere karşı mücadelesinde yardım edenlerdir.
Ve onlar da kendi açılarından halifelik meselesine bakıp demektedirler ki evet Peygamber Mekke’de ve Kureyş’in içinde doğdu, büyüdü ama ne orada ne de o kabilenin içinde barınamadı; biz ise onu bağrımıza bastık. Onun gerçek memleketi artık, adı da üzerinde “Peygamber’in şehri” olan Medine. Dolayısıyla onun halifesi de bizden olmalı!..
Manevi dindarlıktan politik dinbazlığa
Medine’de halife seçimine yönelik telakki bu olmakla birlikte orası da kendi içinde “asabi” (kimliksel) ayrışmalara çoktan kendini kaptırmıştır. Ta İslam-öncesine giden ve Peygamber’in hicreti sonrası bastırılmış bir rekabet, Medine’nin iki köklü kabilesi Evs ve Hazrec arasında halifelik üzerinden yeniden patlak verir. Her iki kabile de halifenin Ensar’dan olmasında ittifak, ancak Evs’ten mi Hazrec’den mi olacağı hususunda elbette ihtilaf (anlaşmazlık) içindedir. Tabii Mekke cenahı ve Kureyş ciheti de bu ihtilafı gayet güzel istismar edip Ebu Bekir’in halife seçilmesi yolunda bundan alabildiğine yararlanmışlardır.
Bu tarihsel sürece dair aktarılanlar, dinin maneviyatının da, İslam’ın barış vaadinin de, ümmet kardeşliğinin de nasıl dünyevi, politik, ekonomik çıkarlar doğrultusunda hiçe sayılarak dindarlıktan “dinbaz”lığa sıçrandığına belki de ilk örneği oluştururlar.
“Emirlik bizim, vezirlik sizin hakkınız”
Medine’nin halifelik için ayranının kabardığı anlaşılır anlaşılmaz Ebu Bekir, bir yanına Ömer’i öbür yanına da Peygamber’in kendisine “Ümmetin emini (en doğrusu)” dediği söylenen Ebu Ubeyde’yi alarak Ensar’ın toplandığı Beni Saide gölgeliğine gelir. Burada Kureyş ve Ensar, Mekke ve Medine ikilikleri üzerinden halifelik için sıkı bir tartışma yaşanır.
Prof. Dr. Neşet Çağatay’ın evladiyelik kitabından (“100 Soruda İslâm Tarihi”, Gerçek Yayınevi, 1972) aktaracak olursak, Ebu Bekir ekibinin geldiğini gören bir Ensarlı, “Bizler Resulullah’ın yardımcıları ve hazır askerleriyiz. Ey muhacirler! Siz bizim içimize girerek sığınmış bir topluluksunuz. Emirlik bizim hakkımızdır” der.
Ebu Bekir mukabelede bulunur:
“Bu ümmet önceleri puta tapardı. Tanrı onlara doğru yolu göstermesi için Peygamber gönderdi. Araplara atalarının dinini bırakmak güç geldi. Tanrı, muhacirleri iman ile yüceltti. Onlar Peygamber’e yardımcı oldular ve onunla birlikte müşriklerin eza ve cefasına tahammül ettiler. Bu nedenle onlar, emirliğe herkesten çok haklıdırlar. Ey Ensar! Sizin de İslamiyet’te kıdemininiz ve yardımınız inkâr olunamaz. Allah’ın Resulüne yardım ettiniz, onun için, iddia ettiğiniz fazilet ve şerefin ehlisiniz; fakat emirlik konusunda Arap sopları eskiden beri Kureyşlileri tanırlar. Çünkü Kureyş kavmi, soy sopça Arabın ulusudur. Biz emirleriz, siz de vezirlersiniz.”
Ömer de Ebu Bekir’in arkasından bastırdı ve “Resul, hasta iken sizi bize emanet ve vasiyet etti. Eğer siz emir olacak olsaydınız bizi size vasiyet ederdi” dedi.
Medineliler bu “çıkış” karşısında önce bir orta-yol arayışına giderek bugünden bakıldığında “koalisyon” veya belki de “eş-başkanlık” denilebilecek bir çözüm önerisiyle, “Bizden bir emir, sizden de bir emir seçilsin” dediler. Buna Ömer, bir bakıma “koalisyon”lardan haz etmeyenlerin ta o zamandan bir öncüsü olarak, “İki emir birleşemez” karşılığını verdi.
Bu durum Medinelileri tekrar dirence itti ve aralarından Habab, “Ey Ensar! Bu dine Arap kavmi sizin kılınçlarınızla boyun eğdi, hakkınızı başkalarına kaptırmayın” çıkışında bulununca Ömer’le kafa kafaya geldi.
Durumun ciddiyeti karşısında bu defa Ebu Ubeyde ortamı yumuşatmaya dönük mahiyette ve onları hem pohpohlayarak hem de “rıza”ya çağırarak seslendi Medinelilere: “Ey Ensar! Bu dine ilk yardım edenler sizdiniz; sakın ilk bozan da siz olmayasınız.”
Onun bu sözleri bir kısım Ensar’dan yankı buldu ve “uzlaşmacı” Zeyd b. Sabit Medineli hemşerilerine, “Ey Ensar! Muhammed Kuryş’tendir; kendi kavmi onun halifeliğine daha layık ve haklıdır; biz ne yaptıysak Tanrı’nın ve Elçisinin rızalarını almak için yaptık” dedi ama diğerleri bu tavrı “teslimiyetçi” bularak itirazlarına devam ettiler.
“Seçim ortamı”ndaki bu karmaşa ve kargaşa karşısında mesafe almak isteyen Ebu Bekir, yanındaki Ömer ve Ebu Ubeyde’yi göstererek “Size bu iki kişiyi seçtim; birine biat edin”dedi. Fakat o ikisi, “Hz. Peygamber’in öne geçirdiği bir zatın önüne kim geçebilir” diyerek adaylık için Ebu Bekir’i öne ittiler.
Ensar, direnmeye devam etti ve halifeliğin “nöbetleşe”, yani ilk önce Kureyş’ten sonra kendilerinden olmasını ve böyle sürüp gitmesini önerdi. Fakat Ömer, “koalisyon”a yanaşmadığı gibi buna da yanaşmadı ve nihayet kestirip attı: Ebu Bekir’e dönerek, “Resul’û Ekrem seni dinin temeli olan namazda kendine halife tayin etti, hepimize de imam etti, elini ver sana biat edeyim” dedi; Ebu Ubeyde hemen ona eşlik etti ve hop, Ensar’dan da bazıları koşup el veriverdi bu biate, böylece oldu bitti!..
Seçimin ekonomik “girdileri”
Bugünden bakıldığında bir “oldu-bitti”ye getirilmiş bu seçim, İslam tarihinde “fitnenin önlenmesi” olarak formüle edilse de öyle olmadı. Bir kere biat etmeyenler, yani bu seçimi onaylamayanlar hem Ensar’dan hem de Kureyş’ten, az değildi. Mesela Ali, gayet gönülsüz olarak, eşi ve Peygamber’in kızı Fatıma’nın ölümünün ardından, aylar sonra Ebu Bekir’in halifeliğini tanıdı. Çünkü Peygamber’in “ev halkı” (Ehl-i Beyt”) olarak cenaze ile meşgul oldukları için o, bu “oldu-bitti” seçim sürecinin uzağında ve dışında kalmıştı. Halifeliğin onun hakkı olduğunu savunan bir kesim de vardı ki bu da Kureyş-içi bir “muhalefet” olarak kaydedilebilir Ebu Bekir’in seçilmesine…
Ayrıca seçim sürecinde bazı “ekonomik” ödüllendirmeler de çıkmaktadır karşımıza!.. Mesela Abdülbaki Gölpınarlı'nın kaydettiği üzere, “Eslemoğulları Medine’ye geldiler. O kadar kalabalıktılar ki Medine sokakları daraldı. Eslem boyu, Medine’ye kumaş ve azık almak için gelmişti. Onlara, Rasûlullâh’ın halifesi Ebû-Bekr’e bey’at edin, ondan sonra biz size dileklerinizi verelim dediler ve bu suretle onların bey’atini [bağlılığını] sağladılar” (Tarih Boyunca İslam Mezhepleri ve Şiîlik, 1979).
Demek ki “oy için” bir takım ekonomik sunumlar, ta o zaman bile söz konusu imiş!..
Seçimle gelen, bir daha seçimle gitmedi!
Sonrası malûm: Bu kıran kırana seçim süreci, Ebu Bekir’den sonra da “Hulefâ-yi Râşidîn” döneminde (Dört Halife Devri) bir dolu kanlı hadise, karanlık entrika ile devam ettikten sonra hilafet, Ali-Muaviye çatışması ve Amr b. Âs’ın kurnaz hakemliği sonucu Emeviler’e geçti. Böylece Kureyşli müşriklerin Peygamber’e karşı önderliğini yapmış Ebu Süfyan’la, Uhud Savaşı’nda Peygamber’in amcası Hamza’nın ciğerini söküp dişleriyle çiğnemiş Hind’in oğlu olan Muaviye ile İslam adı altında “eski düzen”, üstelik artık “saltanat” formunda yeniden hortlamıştır. Bu, bir anlamda da Ümeyyeoğulları’nın, “Mekke’nin Fethi” ile Peygamber’e kaybettikleri mücadelenin “rövanş”ını Emevi saltanatı ile almaları olarak da değerlendirilebilir.
Neticede güç, hile, desise eşliğinde seçimle gelen bir daha seçimle hiç gitmemiş, sadece “el elden üstündür” şiarınca saltanat, kabile kabile, kavim kavim hep el değiştirir olmuştur.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
























































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
27.01.2020
23.01.2020
9.01.2020
7.01.2020
5.01.2020
31.12.2019
26.12.2019
22.12.2019
12.12.2019