Tayfun Atay
Antropolog Michael Fischer, İran İslam Devrimi’nin sıcağı sıcağına yazdığı Iran: From Religious Dispute to Revolution (1980) başlıklı önemli kitabında Devrim’in kitlesel mobilizasyon ve motivasyonunu açıklama yolunda çarpıcı bir anahtar kavram önerisinde bulunur. Bu, "Kerbela paradigması"dır.
Buna göre, Peygamber’in torunu, Ali’nin oğlu, On İki İmam’ın da üçüncüsü "Hz. Hüseyin"in Kerbela’da Emevi Halifesi Yezid’in adamlarınca susuzluk eziyetine de uğratılarak katledilmesinin Şii gelenekteki yeri ve kitlesel tahayyüldeki izi, Şah rejimine karşı halka mücadele azmi aşılamada asli sembolik dinamiği oluşturmuştur.
İran’da İslam devrimine giden yolda hafızalarda en çok yer etmiş slogan da "Kerbela" ve "Hüseyin"e atfen şekillenmiştir ve paradigmayı anlamamıza imkân verir. 1977 yılında (kuvvetli olasılıkla Şah rejiminin istihbarat teşkilatı SAVAK tarafından öldürülerek) hayata veda ettiği için Devrim’i göremese de onun baş ideoloğu sayılan Ali Şeriati’ye ait bu slogan, "Her gün Aşura, her yer Kerbela"dır.
* * *
Emevi devletinin kurucusu Muaviye tarafından halifelik hileyle kendisinden "gasp edilmiş" dördüncü halife Ali’nin küçük oğlu Hüseyin, Muaviye’nin oğlu ve ikinci Emevi halifesi Yezid’in adamları tarafından Kerbela’da katledildiğinde tarih, Hicrî (Kamerî) Muharrem ayının 10’uncu günüdür.
Aşura, Arapça "onuncu" demek.
Dolayısıyla, "Hz. Hüseyin"in ihanet ve hıyanete uğrayarak Kerbela’da Muharrem ayının 10’unda (Aşura) katledilmesi hadisesinden çıkış bulmuş olan, Şiiliğin bu başat mito-dinsel söylemi, 20’nci yüzyılın son çeyreğinde İran’daki devrim sürecinde kritik rol oynadı.
Şah’a karşı sokaklara dökülmüş kitleler onu "Yezid"le özdeşleştirip, Hüseyin’in Kerbela’da şehit edildiği günü duyumsayarak mücadele ederken, "Her gün Aşura, her yer Kerbela" şiarı onların avaz avaz dilindeydi.
Devrimin kitlesel bağlamda öncü gücünü oluşturan pazar esnafı ve çalışanları da (Bazaari) 1978’den itibaren pazar yerlerinde bu sloganın yazıldığı pankartları her tarafa asmaya başlamışlardı.
Şah rejimine karşı hiç kuşkusuz sol-sosyalist mücadele de çok etkiliydi devrim sürecinde ama burada temel problem, özellikle kitlesel mobilizasyon sağlama yolunda "söylem" olarak halka yabancılıktı. Oysa İran solu-sosyalizminin de hareket noktası olan adaletsiz, zalim, halkı sömüren bir rejime karşı mücadelede, inançlı Şiî Müslümanı hayatî risk pahasına protesto ve isyan yükümlülüğü altına sokan Kerbela paradigması, basbayağı popülist-devrimci bir mesaj içermekteydi.
Humeyni, Devrim İran’ında halkı selamlarken
* * *
Zulüm karşısında gönüllü kurbanlık sayılan ve "ölüm üzerinde zafer kazanma" anlamına gelen Hüseyin’in şehitliği, diğer deyişle Kerbela paradigması, İslami rejim İran’da kendi konsolidasyonunu sağladıktan sonra da işlerlikte tutuldu.
Rejim-yanlısı ve kitle desteği talep eden siyasi-toplumsal etkinliklerin Kerbela anmasına denk getirilmesine özen gösterildi.
"Paradigma", Şah’a karşı olduğu gibi, Amerika’ya karşı da İsrail’e karşı da ABD iş birlikçisi olduğu düşünülen Sünni-Arap ülkeleri ve yönetimlerine karşı da on yıllar boyu formülleştirilip seferber edildi.
Devrik Şah, İran’ı terk ederken
Bu doğrultuda şimdi İslami rejimin en gözü pek gardiyanı olan ve muazzam kitlesel popülariteye sahip Kasım Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesi sonrası dini lider Hamaney’in web-sitesinden paylaşılan tasvirî resim de Kerbela paradigmasının yine tazelenip servis edilmek üzere olduğunu düşünmeye kışkırtmakta bizi.
Resimde, cennette bir karşılama töreni izliyoruz: Çoktan Firdevs-i Âlâ’ya vasıl olmuş "Şiî erkân"ın ortasında sırtı bize dönük olarak Süleymani’yi kucaklayıp bağrına basmış İmam Hüseyin ve onun yanı başında olup bitene mağrur bir gülümsemeyle eşlik eden İmam Humeyni!..
Fazla söze hacet yok, rejimin hanidir halk nezdinde kaybettiği kredi ve itibarı yenileme-tazeleme yolunda Kerbela paradigması işte huzurlarınızda!
İran’da yine her gün Aşura, her yer Kerbela.
Ve herkes Hüseyin… Herkes Süleymani!..
Kasım Süleymani, cennette İmam Hüseyin'le kucaklaşırken (Bu tasvire dikkatimi çeken Fatih Sarıtaş'a teşekkürler)
* * *
ABD saldırısının anlık ve pratik bir sonucu bu olur mu olur? Yıllardır ciddi sarsıntı ve değer kaybı içinde tıknefes hale gelmiş rejimin nefesini açacak bir fırsat olarak kullanılabilir bu girişim.
Ben, "İmam Hüseyin’in şehadeti"ne atfen sembolik jestlerin toplumsal tutunum sağlamaya dönük mahiyette yöneticiler tarafından da kitleler tarafından da şu aralar bol bol sergileneceğini tahmin ediyorum.
Hâlbuki daha iki yıl önce bugünlerde İran, artık miadını doldurmuş, zamanın ruhuna alabildiğine aykırı düşmüş, içi çürümüş bir kalın kabuktan ibaret hale gelmiş İslami rejim karşısında patlayan isyana sahne olmuştu. "Hamaney’e ölüm" sloganlarını da İslam Cumhuriyeti’nin son bulması çığlıklarını da hatta devrik Şah’ın oğluna geri dön çağrılarını da içerir raddeye varmıştı gösteriler...
Kimsenin Kerbela paradigmasına rağbet edeceği, onu işlerliğe sokmak isteyeceklere prim vereceği bir ortam ya da iklim yoktu.
Aksine, nasıl ki Şah döneminde petrol zenginliği toplumun yararına değerlendirilememiş ve Batıcı-monarşi petrolü nimet yapamayıp lanet kılarak ekonomik temelde çökmüşse, İslami-teokrasi de benzeri bir noktaya ekonomik sorunlar sonucu, bir yandan yoksulluklar, öte yandan yolsuzluklar nedeniyle sürüklenmekte görünüyordu.
ABD tam da "Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz" dedirtircesine imdadına yetişti İran’da Molla Rejimi’nin…
* * *
Humeyni’ye en büyük iyiliği, Devrim’in hemen ertesindeki kargaşa ve iç-çekişme ortamında Saddam’ı İran’a saldırtarak yapmışlardı.
Şimdi de yozlaşmış Hamaney iktidarına benzeri bir iyiliği, toplumsal katmanlarda büyük sempati ve popülariteye sahip Süleymani’yi "İmam Hüseyin makamı"na yükselterek, böylece Kerbela paradigmasının yeniden işlerliğe sokulması yolunda imkân yaratarak yapmış oluyorlar.
Ama bir yandan da tabii ki hiçbir şey eskisi gibi değil. Humeyni’den bu yana köprülerin altından çok su aktı İran’da.
Dün, "Devrim’in şanlı günlerinde" Kuran’a referansla "müstekbirîn" (ezenler/büyüklenenler) olarak işaret edilen Şah yanlıları karşısında, yine Kuran’a referansla (Marksistleri de yanlarına çekecek şekilde) "müstaz’af" (ezilen) kitlelere öncülük edenler, bugünkü durum ve konumları itibarıyla kendileri "müstekbir" oldular.
Ve dün, Şah rejiminde "müstekbirîn"e karşı Kerbela paradigmasına meyletmiş kitlelerin, İran’da halihazır ekonomi-politik gidişat karşısında zamanla aynı paradigmaya hangi yönde kimlere karşı işlerlik kazandıracağı da hiç belli olmaz.
İran’da 2017 sonu-2018 başı rejim-karşıtı gösteriler
* * *
Kerbela paradigması, bir dini ritüel olarak "Kerbela matemi"nden çıkar. Bu, özünde bir "kutsal tiyatro"dur. 19’uncu yüzyılda bu bir "drama" olarak sahneye konurken, Hüseyin’in temsil eden karakterin karşısına Yezid’i ve adamlarını canlandırmak üzere zindanlardan toplanan suçlular-hükümlüler konurdu. Öyle ki "oyun"u izleyen ahali, Hüseyin’in acısını o kadar içten-kalpten hissederdi ki öfkeyle kendilerinden geçip Yezid ve adamlarını oynayanlara ölümüne saldırabilirlerdi.
Kerbela paradigması, farklı zaman-mekânlarda bu "drama" sahneye konulurken Yezid ve adamlarının yerine uygun figürleri yerleştirmede hiç zorluk çekmedi. Şah ve takipçilerinin bıraktığı boşluğu Batılı ülkelerin temsilcileri, liderleri kolaylıkla doldurdu.
İşte şimdi de Trump, İran İslam Cumhuriyeti’nin "müstekbirlerine" kendisini İran’da "müstaz’aflar" nezdinde "Yezidlerin en rezili-rezillerin en Yezidi" ilan etme yolunda fellik fellik arasalar bulamayacakları bir koz verdi.
Durum şimdilik bu. Ama bununla birlikte rejimin asıl "müstekbir"lerinin Kerbela anması ve paradigmasında hak ettikleri temsilî pozisyonu alacakları günler de İran’da er ya da geç, ama mutlaka gelecektir.
(Kaynaklar: Dale F. Eickelman, The Middle East and Central Asia: An Anthropological Approach, Prentice Hall, 1998; Cengiz Çandar, Ortadoğu Çıkmazı, Hil Yayın, 1983; Neşet Çağatay, 100 Soruda İslâm Tarihi, Gerçek Yayınevi, 1972)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
27.01.2020
23.01.2020
9.01.2020
7.01.2020
5.01.2020
31.12.2019
26.12.2019
22.12.2019
12.12.2019