Ufuk COŞKUN
Her dönem, darbeleri savunan ve bunun gerekliliğine inanan insanlar olabilir. Bunları ikna edemezsiniz. Ancak biz kendi insanlık projelerimizi,bireyi önceleyen özgürlükçü demokratik bakış açımızı, herkesin bir diğerinin hak ve hukukunu gözettiği bir zihniyeti kendi çabalarımızla hayata geçirebilmenin yollarını aramalıyız.Bunu gerçekleştirdiğimizde inanın hiçbir güç bundan böyle bizi insanlık dışına atamayacaktır.Yıllardır çeşitli gerekçelerle,yapay korkularla üretilmiş olan birçok antidemokratik müdahalelere maruz kaldık. Ancak bu antidemokratik, yasakçı ve baskıcı kesimlere karşı olanlar eğer bundan böyle herkesimin özgürlüğünü de garanti altına alacak esaslı bir manifesto ortaya koyamadıkları sürece bu ülkede normal, insani, hukuki ve ahlaki bir yaşam anlayışının/bilincin oluşması daha uzun yıllar mümkün olmayacaktır. Bu ülkenin kimyasını değiştirebilecek olan tek gerçek var o da; herkesimin bir diğerinin hak ve özgürlüklerini sahiplenmesidir. Bu ülkenin demokrasisinin insani ihtiyaçları karşılamakta yetersiz olduğuna inananlar, demokrasinin ahlaki bir bilinçle felsefesinin yeniden üretilmesini ve pratiğinin evrensel kavramlar ölçeğinde denetlenebilir bir hale getirilmesini en azından içlerinden geçirenler, mutlaka ortak bir duyguda(özgürlük) birleşmek zorundadırlar. Aksi takdirde her gün küçük bir çay kaşığıyla kendi mezarımızı kazmaya devam edeceğiz.
Türkiye’de yıllardır herkesimden insanı silindir gibi ezen, ufalayan, varlıklarını yok sayan darbelerin hangi hedefler uğruna yapıldığı bilinen bir gerçek. Ulus devletçi anlayış, cumhuriyetçilik, laiklik ve Kemalizm adı altında yıllardır farklı görüşlere, inançlara, ırklara, dillere ve mezheplere özgürlük tanımadı. Bu ülkenin sınırları içinde yaşayan herkesin eğitim aracı edilerek tek-tip uysal yurttaşlar olmaları dayatıldı. Yapay korkular icat edildi. Öyle ki TBMM’de başörtüsü serbestliğini sağlayacak olan yasa değişikliği oylamaları devam ederken dışarıda 76 sivil toplum örgütünün, bir takım akademisyenin yazar ve sanatçıların aklın ve bilimin rehberliğinde çağdaşlık, ilericilik ve aydınlanmacılık adına bu hakkın reddi için eylem yapmalarına ayrıca yine bu hakkın iptali için akıl almaz açıklamalarda bulunduklarını şahit olmuştuk.76 sivil toplum örgütünün ve siyasi partilerinin muhalefetine ve canhıraş engellemelerine rağmen insan haklarını ve evrensel hukuk normlarını gözeterek özgürlükçü bir bakış açısıyla bir yasa değişikliğinin altına imza atılmıştı. Hatırlayın başörtüsü ve fiyonk tartışmalarını… Başörtüsü yasağının kalkması için hükümet gerçektende zor olan bir şeyi gerçekleştirmişti. Bakmayınız bugünlerde genel grev kararı aldıklarına.. Normalde tabiatı gereği sivil örgüt dediğimiz yapılanmaların hak, özgürlük ve demokratik talepleri iktidardan talep etmesi beklenir ancak 76 sivil toplum örgütü o gün yasa değişikliği meclisten geçerken Tandoğan'da hak, özgürlük ve demokratik bir talebin reddi için ilericilik adına eylem yapmaktaydı. İktidar ise bir sorunun halledilmesi ve mağduriyetin giderilmesi için bir taraftan da muhalefet rolünü üstlenmişti. Sonuç malum. Anayasa Mahkemesi 2 ret oyuna karşı 9 oyla başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin Anayasa değişikliğini iptal etti ve durdurdu. Mahkemeden yapılan yazılı açıklamada, düzenlemenin Anayasa’nın 2, 4 ve 148’nci maddelerine aykırı bulunduğu bildirildi..Türkiye özgür ve demokratik bir ülke olma yolunda yine bir engelle karşılaşmıştı..Çünkü burası laik bir ülkeydi ve öyle kalması icap ederdi!
Diğer taraftan bu ülkede yıllardır farklı kesimlerin birbirine düşman olması istendi bu yüzden Türk Kürdü, Kürd Türk’ü, solcu sağcıyı, sağcı solcuyu, sünni Alevi’yi, Alevi Sünni’yi, İslamcı ateisti, ateist İslamcıyı kovdu, Kemalistler de hepsini birden… Herkes birbirini kovmaya çalıştı ülkeden.. Kısacası bizler öncelikle hâkim güç tarafından insanlığımızın sömürülmesine müsait bir zemin oluşturduk. Vahim olan aynı anlayışın kısmen devam ediyor olmasıdır. Bugün sokakları provoke edenlerin perde arkasına bakıldığında yılardır bu ülkenin insanlarını ayrıştıran, bölen, parçalayan, varlıklarını görmezden gelen bir zihniyetin hakim olduğunu göreceksiniz. Buna rağmen bir çıkış yolumuz var. O da herkesin bir diğerini kucakladığı, şahsiyetini, kültürünü, inancını, mezhebini yücelttiği, saygı duyduğu, sahip çıktığı bir ortamı oluşturmak adına alacak olduğumuz sorumluluktur. Yeter ki bunca haksızlığın, adaletsizliğin ve hukuksuzluğun adresini bilelim. Her zaman başarılı sivil iktidarları avlamaya çalışan karanlık güçleri bilelim ve ayrıca resmi ideolojiyle hesaplaşmayı yarıda bırakmayalım. Ona göre tavır alalım ve birbirimizin hak ve özgürlüklerine sahip çıkalım. Bunu elbette biz yapmalıyız, aramıza atılan nifak tohumlarını temizleyerek, sislerden arındırılmış duru bir zihinle ve kesin bir kararlılıkla…
Darbecilere hizmet eden, beyinleri sulanmış, resmi ideolojinin gönüllü acentesi gibi çalışan sözde aydınların söylemlerine kulak asmadan, derinlikli, insanı ortaya çıkaran bir ahlaki anlayışı kendi aramızda yaygınlaştırarak yani özgürlüğü ve adaleti herkes için arzu ederek bunu başarmak durumundayız.Bu ülkenin farklı farklı düşünen ve inanan renkleri olarak herkese verebileceğimiz net mesaj bu olmalıdır. Bizler bu ülkenin gerçekten zor bir ülke olduğunun bilincindeyiz. Burada yaşamak, özgürleşmek, insan olmak ve kalmak gerçekten zor. Artık rengin, ırkın, dilin, inancın ve mezhebin bir önemi yok. Çünkü saldırı hepimize karşı, insanlığımıza karşı… Tüm darbeler öyle olmamış mıdır? Kimsenin ne olduğuna bakılmıyor. İnsanlaşma, özgürleşme ve demokratikleşmeye karşı bu engelleme operasyonları…Safını insanlıktan yana koyanlar, bizlere yaşam hakkı tanımayan, kendine bağımlı tek bir renkten halk kurmaya niyetli baskıcı zihniyetlere karşı hep birlikte biz insanız demesi gerekmektedir.. Tam bir kararlılıkla ve samimi bir tavırla bunu dillendirmek gerekiyor..
İnsanın kendisini gerçekleştirmesinin tüm yollarının tıkandığı, var olma bilincinden kopartıldığı, bireylerin kasıtlı olarak sürekli birbirlerinden uzaklaştırıldığı bunun için engelleme operasyonlarına tabi tutulduğu bir zamanda ve ortamda özgürlük, ahlak ve vicdan değerleri için mücadele eden bilge insanlara ne kadar çok ihtiyacımız olduğu açıkça ortada değil mi? Ne hazindir ki ortalığı, çağın gerisinde dogmatik-skolâstik anlayışın ürünü, bağnaz, sığ, ilkel, anti özgürlükçü, insan karşıtı,200–300 yıllık üç-beş kavramın kıskacından kurtulamamış, kendisini yenilemeyi bilmediği gibi toplumun bireylerini de gerileten/geren, kendi putlarını kıramamış sözde aydınlar kaplamış durumda. Buradan “insan” çıkmaz. Buradan ”aşk”,”hoşgörü”,”ahlak”,”vicdan”,”erdem” çıkmaz! Bir taraftan bilgisiz bırakılan diğer taraftan korkan/korkutulan bireylerin var olduğu bir toplulukta tüm karmaşıklıkları çözebilecek bu anlamda toplumun fertlerini aydınlatabilecek ve insanı, insan olmasından ötürü getirdiği tüm vasıflarını yeni kavramlarla gündeme sokabilecek ahlak sahibi, özgürlükçü düşünce adamları olmadan ne bir tarafın endişeleri yok olacaktır nede diğer tarafın talepleri kabul görecektir..
Halkın arzusuna yanıt veren her türlü düşünce değerlidir... Bu düşünceleri hiçe sayan, değer, kıymet vermeyen halka rağmen buyurgan bir tavırla bildiğini okuyanlar bu toprağa ruh veren her türlü değere başkaldırıyor demektir. Bu bakımdan özellikle son zamanlarda yaşadıklarımıza bir de bu açıdan bakmakta fayda vardır. Bilsinler ki bize rağmen her ne çevriliyorsa bunlar gelecek demokratik ve zengin bir ülkenin ayak sesleridir. Çünkü her gün birilerini daha tanıyoruz. Ve birileri her gün kendisini bir şekilde deşifre ediyor. Biz onları tanıdıkça daha çok özgürlük, demokrasi, hukuk, adalet ve hoşgörü talep ediyoruz. İnadına yeni anayasa, inadına özgürlük, inadına barış, inadına halkın iradesi ve inadına sandık diyoruz. Artık ne tür numara çevirirlerse çevirsinler hiçbir engelleme operasyonları tutmamaktadır.
http://sivildusunce.com/Bu-oyunu-bozmaliyiz.html#.Ub8ypWyxhSE.twitter
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019