Ufuk COŞKUN

Dershaneleri kapatmak çözüm mü?
14.10.2013
2262

 Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı, 2014-2015 öğretim yılında MEB sistemi içinde dershanelerin olmayacağını dolayısıyla 1 Ocak 2014'ten itibaren dershanelerin ruhsatların yenilenmeyeceğini duyurdu. Bakanın açıklamasını değerlendiren Prof. Dr. Eser Karakaş;”Bundan dershanelerin bir şirket olarak varlıklarını sürdüreceklerini ama kapılarına TC MEB yazılmayacağını anladığını” ifade ediyor. Ben bu kadar naif düşünmüyorum. Çünkü dershane meselesinin bu gidişle AK Parti ile cemaat arasında anlamsız bir siyasi kavga malzemesi haline geleceğinden endişeliyim. Bilindiği gibi dershane konusunda her iki tarafın da öne sürdüğü çeşitli argümanlar var. AK Parti dershaneciliğin en çok yoksul aileleri mağdur ettiğini düşünüyor. Sayın başbakan bir ara “Biz birileri daha fazla para kazansın diye Anadolu’daki fakir vatandaşlarımızın daha fazla sömürülmesine göz yumamayız” demişti. Dolayısıyla bakanlık dershaneciliğe olan talebi azaltmanın yollarını aramaktadır. Bununla kamu okullarına daha fazla ödenek ayırarak daha kaliteli hale getirmek ve dershaneleri bir örneğini ABD’de gördüğümüz Charter School/Kiralık Okul statüsünde piyasada etkin kılmak.

 Dershane sektörü ise, dershaneleri devlet okulların gerek finansman yetersizliğinden kaynaklı donanım, derslik ve öğretmen sıkıntısı yüzünden ve gerekse müfredat sorunlarının oluşturduğu kalitesizliğin bir telafisi olarak değerlendirmektedir. Ne var ki söz konusu eğitim ve çocukların kaliteli eğitim satın alabilmesi meselesi olduğunda mesele biraz daha karmaşıklaşıyor. Şu bir gerçektir ki; Türkiye'de eğitime ayrılan bütçe her yıl katlanarak artmasına rağmen okulların birden fazla sorunu çözülememekte ve bu durum kalitesiz sınıf ortamlarını beraberinde getirmektedir. Bu yüzden devlet okullarında okuyan özellikle dar gelirli ailelerin çocukları eğitimin ileriki safhalarında üniversite yarışından kopmaktadırlar. Bu aileler mecburen çocuklarının geleceği için dershanelerden eğitim satın almak durumunda kalmaktadır. Çünkü ücretsiz eğitim en pahalı eğitim sistemlerinden biridir. Ve sanılanın aksine fakirlerin aleyhine işlemektedir.

 Türkiye’de dershanelerin özellikle geliri yüksek aileler tarafından daha kolay erişilebilir olduğu gerçeğinden yola çıkılarak yoksul aile çocuklarının bundan mahrum olduğu kanaati hâkimdir. Oysa veri analiz ve araştırma kuruluşu İKSara’nın Mayıs 2012 yılı itibariyle üniversiteye hazırlanan öğrenciler üzerinde yaptığı bir anket bunun tam tersi sonuçlar veriyor. Rapora göre özellikle dar gelirli ailelerden gelen adayların yüzde 60’ının dershaneleri gerekli bulduğu ifade ediliyor. Dar gelirli adaylar da dâhil tüm gelir gruplarında adayların ezici bir çoğunluğu dershaneyi okuldan daha kaliteli buluyor.  SETA’nın Dershaneler: Gölge Eğitim Sistemiyle Yüzleşmek adlı sunduğu raporda verilen rakamlarda bundan farklı değildir. Raporda 2005 yılında yapılan bir akademik araştırmaya yer verilmiştir. Buna göre 2002 yılında sınava giren 1,5 milyon öğrenci arasından rastgele seçilen 120 bin öğrenciden 53 bin 240 kişinin dershaneye katıldığı ve gelir düzeyi 750 TL ve altında olan ailelerin çocukları dershanelere katılan öğrencilerin yaklaşık %85’ni oluşturduğu gözlenmiştir.

 Buna rağmen dershanelerin kapatılma fikrinin önemli bir nedeni; kamu okullarının yükünün gittikçe ağırlaşması dolayısıyla bu yükün daha çok yoksullar yararına hafifletilmesi. Neticede bugün karşımızda 25 milyon öğrencisi, 1 milyona yakın personeli ve 62 bine yakın devlet okuluyla tek bir bakanlık tarafından kumanda edilen dev bir sektör var. Ve bu yapı vergilerlerle finanse edildiğinden ekonomik olarak ülkeyi zorlamaktadır. Bilindiği gibi ülkemizde eğitim, devlet tarafından ücretsiz bir hizmetmiş gibi sunulmakta ve denetlenmektedir. Diğer taraftan eğitim mevcut finansman modeli marifetiyle de daha çok üst gelirli ailelere dönük ayrıcalıklı bir duruma da dönüşmektedir. Bu bakımdan devlet okullarının kötü performansının dershaneler aracılığıyla kapatılmak istenmesi birazda bu yüzdendir. Bu durumda yapılacak en doğru şey dershaneleri kaldırmak değil bilakis gündeme eğitimin büyük ölçüde özelleştirilmesini almaktır. Eğer dershaneler arzu ettikleri takdirde rekabetçi ve birbiriyle yarışan okul ortamları yaratarak kamu okul sistemini geliştirmeyi amaçlayan kiralık okul sistemi devreye sokulabilir. Bu mümkün ancak bir sorun alanı olarak eğitimi daha genel bir perspektiften ele alacak olursak bunun yolu, Tevhid-i Tedrisat engelini aşıp serbest piyasada farklı özel okulların rekabet edebileceği bir ortamı tesis etmektir. Bu durum hem maliyeti düşürecek hem de ülke genelinde eğitim kalitesinin artmasına neden olacaktır. Keşke Eser hocanın ifade ettiği gibi bakanlık doğru olanı yapsa ve dershaneleri MEB çatısı altından çıkarıp serbest piyasada onların kendi aralarında rekabet edebilecekleri bir ortamı tesis etse. Ve keşke bunu da tüm özel okullar için yapsa…

 Burada karşımıza çıkan en önemli sorun en fakir ailelerin eğitime erişim sorunudur. Bunun için devlet eğitim harcamalarında kullanılması kaydıyla velilere, öğrenciler için ayrılan yıllık eğitim maliyetini vermelidir. Aileler bu parayla çocuğuna istediği bir okuldan eğitim aldırabilmelidir. Daha cazip bir yerde eğitim satın almak istiyorsa bu sefer düşük faizli ve uzun vadeli kredi seçenekleri sunulmalıdır. Bireyin aldığı eğitim kadar eğitme katkı yapması sağlanmalıdır. Çünkü mevcut sistem çok ciddi bir kaynak israfına yol açmaktadır. Bu sistem aynı zamanda devlet okullarının yükünü hafifleteceğinden devlet okullarının da kalitesi artacaktır. Bu süreçte eğitim zamanla yerel yönetimler tarafından daha sağlıklı işlemesini de beraberinde getirecektir. Merkeziyetçi ve hantal bir bürokratik yapılanmayla eğitim faaliyetlerinin yürümeyeceği bir gerçek.. Bunun yolu dershaneleri kapatmaktan değil tam tersi kamu okullarını dershane mantığıyla işletmekten dolayısıyla eğitimin özelleştirilmesinden geçmektedir.

 twitter.com/sivildemokrat

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar