Ufuk COŞKUN
Hz. Muhammed(a.s.)Bana dünyanızdan üç şey sevdirildi. Kadın, koku ve namaz demiştir. Görüldüğü gibi kadını namazdan önceye koymuş peygamber. Elbette bunun bir anlamı var. Bu çerçevede İbnül Arabi’nin de erkek, kadın ve Allah üçlüsü arasındaki ilişkiyi kaleme aldığı güzel yorumları bulunmaktadır. Ona göre Hakk, kendi sureti üzerine yarattığı ve sevdiği erkeğe kadını sevdirdi. Bu bakımdan erkeğin sevgisi hem kendi parçası olan kadına karşı hem de kendisini yaratan Hakk’a karşı oldu. İşte bu yüzden peygamber bana evvela kadın sevdirildi demiştir. Allah insan için yine insan suretinde birini yarattı ve ona kadın dedi. Kadının erkeğe vurgunluğu da aslında bir şeyin kendi yurduna olan düşkünlüğüdür. Öyleyse her kim kadına bu çerçevede bir sevgi gösterirse o ilahi bir sevgidir. Her kim ona sadece şehvet yönünden ilgi duyar ve bir meta olarak görürse bu da ruhsuzluktur ve insanlığın aşağılık bir mertebesidir.
Kısacası kadında Hakk’ı gören erkek onun kılına bile zarar vermez. İslam âlimleri kadın erkek ve Allah arasındaki ilişkiyi böyle değerlendirmişler. Hatta son asrın önemli âlimlerinden Bediüzzaman(r.a.) kadını şefkat bakımından üstün bir mertebeye yükseltmiştir. Şöyle diyor üstat:” Bir valide veledini tehlikeden kurtarmak için hiçbir ücret istemeden ruhunu feda etmesi ve hakikî bir ihlâs ile vazife-i fıtriyesi itibarıyla kendini evlâdına kurban etmesi gösteriyor ki, hanımlarda gayet yüksek bir kahramanlık var. Bu kahramanlığın inkişafı ile hem hayat-ı dünyeviyesini, hem hayat-ı ebediyesini onunla kurtarabilir.” İşte bu anlayış üzerine inşa edilen medeniyette kadına mühim bir yer açılmış. Ne var ki kadının modern dünyada ve ülkemizdeki konumu, mahiyeti içler acısı. Artık kadın, ilahi, zengin, kıymetli bir varlık olmaktan ziyade kullanılıp atılan, değer kıymet verilmeyen, dövülen, öldürülen hatta ölümlerinden bile rant devşirilen zavallı bir insan durumunda. Bu bakımdan kadına hak etiği kıymeti, değeri yeniden tesis etmenin yollarını aramalıyız. Ne yazık ki bu konuda oturup sağlıklı, kalıcı, derinlikli analizler yapmak ve aklıselim çözümler üretmek yerine kadın ölümlerini bile istismar ediyor olmamız akıl alır gibi değil. Bu tam anlamıyla bir cinnet halidir.
***
Biliyorsunuz son gülerde ömrünün baharında güzel mi güzel bir kardeşimizi vahşice işlenen bir cinayete kurban verdik. Allah ailesine ve sevenlerine sabırlar versin. Cinayetin hemen ardından sosyal medyada o denli seviyesiz, kalitesiz, üslupsuz yorumlar yapıldı ki insan bu ahlaksızlık karşısında ne yazacağını açıkçası bilemiyor. Üç tane ruh hastası psikopat tarafından katledilen bu zavallı kızı bile istismar emekten kaçınmayan dolu insan var memlekette. Kısacası sosyal medya savaş alanı gibi. Herkes birbirine sıkıyor.Tescilli ahlaksızların bile ahlak dersi vermeye kalktığı bir ortamdan bahsediyorum. Herkes kendince bir sebep buldu ve suçluları ilan etti. Suçlular arasında mini etek, TV dizileri, türküler, Tayyip Erdoğan ve topyekûn erkekler ilk sırayı aldı… Evet, ülkede bir seviye ve kalite sorunu olduğu muhakkak. Bilhassa TV dizileri o denli kalitesiz, özensiz ve kasıtlı olarak fuhşa özendirici bir zihniyetle yapılıyor ki insan bu saygısızlığı kendine yediremiyor. Bu ülkede karısını acımasızca katleden, testereyle insan doğrayan, türlü infaz görüntülerin yer aldığı şiddet içerikli bir dizi filmi 10 yıldır izlenme rekorunu kimseye kaptırmadı!
Buna rağmen sorunumuz tam olarak bu değil. Bu konuda öyle yazılara denk geliyorum ki sanırsınız diziyi izleyen biri, diziden hemen sonra bıçak, tornavida, levye gibi birtakım suç aletlerini kuşanıp kendini sokağa atıyor ve karşısına çıkan ilk mini etekliyi hunharca katlediyor. Evet, tam da bu noktada sorun mini etekli, makyaj yapıp saçlarını sarıya boyatan hanımefendiler de değil. Türkülerimizden de bir şey çıkmaz. Sorunumuz ahlak, vicdan sorunudur. Medeniyet tasavvuruna sahip olamama sorunudur. Şahsiyetli, onur, erdem sahibi olgun insan yetiştirememe sorunudur. Çünkü yıllardır duyarsız, ruhsuz, merhametsiz, kalitesiz, karmakarışık bir zihin dünyasına sahip bireyler yetiştirdik. Bir medeniyet perspektifi geliştiremedik. Herkesin kendini en haklı, en yanılmaz, en akıllı, en büyük saydığı kibirli bir dünya inşa ettik kendimize. Bu dünyayı yıkmanın zamanı gelmedi mi?
Bu ülkede ne zaman bir çocuk öldürülse, ne zaman bir felaket yaşansa ne zaman Özgecan gibi vahşice işlenmiş cinayetler olsa hemen oraya akbabalar gibi üşüşüp bu dramdan, namussuzca kendilerine pay çıkarmaya çalışan insanlar var. Böyle durumları fırsat bilip, kendi ideolojisi, partisi, cemaati, derneği vs uğruna ne koparırsam kardır gözüyle bakan bu şahsiyetsiz insanları kınıyorum. Elbette Özgecan ismindeki bu masum kıza yapılanlar, içinde en ufak bir vicdan duygusu taşıyan namuslu insanları derinden yaraladı. Onlara göre böyle bir cinayeti işleyenin partisi, cinsi, ırkı, mezhebi, cemaati olmaz, olamaz. Bu zalimler cezasını en ağır biçimde ödemelidir. Böyle durumlarda birlikte neler yapabileceğimizi konuşacağımıza parti, cemaat ve dernek propagandasının yapılıyor olması inanılır gibi değil.
Yıllardır her ortamda ifade ediyorum. Bir kez daha tekrar edeceğim. Öyle bir eğitim sistemi tesis edin ki birey, okula adımını attığı gün insan olduğunu idrak etsin. Eğitim, kadınıyla erkeğiyle insana saygı duyan, ahlak, erdem, vicdan ve şahsiyet sahibi, kaliteli, olgun insanların yetişmesine sebep olsun.
twitter.com/sivildemokrat
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019