Ufuk COŞKUN
28 Şubat diğer darbelerde olduğu gibi bu ülkenin yerli insanına dönük yapılmış topyekûn bir saldırı ve imha hareketidir. Bu ülke ne zaman bağımsız bir duruş sergilese ne zaman imparatorluk bakiyesi bir ülke olduğunun idrakine varsa ne zaman değerleriyle barışık özgün, özgürlükçü ve bağımsız politikalar üretmeye başlasa ve ne zaman iç dinamikleriyle birlikte tarih sahnesinde rol oynamaya kalksa başına gelen felaketler ortadadır. Bunun en açık ve net örneğini son yıllarda da görmekteyiz. 28 Şubat postmodern darbesi bakıldığında irtica ve laiklik kisvesi altında ordunun, medya grupları ve tüm unsurlarıyla birlikte yaptığı bir müdahale biçimi olarak anlaşılmaktadır. Oysa hadise bu görünenden ibaret değildir. 28 Şubat postmodern darbesinin asıl aktörleri İsrail, Wahington’daki İsrail lobisi ve CIA’dır. İsrail derin devleti içerideki ihanet şebekesiyle stratejik işbirliği yapmış ve Türkiye’yi bölgedeki emelleri için yanında tutmak istemiştir. 28 Şubatın içerideki piyonlarından Genel Kurmay ikinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir’in Washington’daki İsrail lobisinin en radikal kurumlarından JINSA’dan üstün başarı ve sadakat ödülü alması boşuna değildir. Çünkü İsrail için bölgede en büyük tehdit İslam ülkelerinin güçlenmesi ve birlik beraberliğidir.
İslam ülkelerinde hareketlenmelerin yaşandığı bir dönemde İsrail, hem bölgedeki direnci kırmak hem de ileriye yönelik politikaları için Türkiye’yi yanına alması gerekiyordu. Türkiye’yi elde tutmanın elzem olduğunu bilen İsrail ülkede buna müsait bir zemin oluşturan asker içindeki bir yapıyla ittifak yapmıştır. Plan çok önceden devreye konulmuştu. 93 yılında yapılan suikastlar, 24 Ocak kararları, Anadolu sermayesine konulan ambargo, medya organlarındaki el değiştirmeler, bankaların başına getirilen emekli generaller, sivil toplum, rektörler, siyasetçi, yargı mensupları, askerler, iş adamları yazar, çizer, kesimleriyle birlikte organize olmuş bu ihanet şebekesi adım adım ülkeyi sözümona 1000 yıl sürecek olan bir felaketin içine atacaklardı. İyi iş çıkardılar doğrusu.
Rahmetli Erbakan ilk yurtdışı gezine çıktığında planın ilk ayağı da devre sokulmuş oldu. “70 yıllık imajımız zedelendi” diye manşetler attı gazeteler. Süleyman Demirel Taliban haberlerinin verilmeye başlandığı bir dönemde “laikliğin kıymetini bilin” dedi. Aczimendiler, Susurluk hadisesi ve Mesut Yılmazın yumruklanması derken Nuh Mete Yüksel, Erbakan ve bazı milletvekilleri hakkında suç duyurusunda bulundu. İrticanın ülkeyi ele geçirmesi karşısında rektörleri kim durdurabilirdi! Onlar da Kemal Gürüz öncülüğünde bildiri yayımladılar. Arkasından Fadime Şahin, Ali Kalkancı tiyatroları… Medya dersini iyi çalışmıştı. Günlerce ama günlerce manşetlerden düşmüyordu irtica, laiklik, darbe vurguları, istifa talepleri... Rahmetli Erbakan tecrübeli bir siyasetçi olarak başına gelecekleri, bu ihanet şebekesinin ülkeyi ne hale sokacağını çok iyi hesap etmesi gerekirken yanlış yönlendirildi. Ve gereksiz hamlelerde bulundu. Örneğin Taksim’e cami ve Tarikat liderlerine iftar yemeği vermesi gibi… İrtica kisvesi altında büyük bir operasyon yapılarken o rektörler başörtülülere selam duracak dedi vs.. Zaten Kudüs gecesi de bardağı taşıran son damla oldu. Tanklar ve balans ayarı. Devam edelim. Medya sayfalarını irtica haberleriyle süslerken Gölcükte üst düzey subaylar üst aklın talimatıyla irtica toplantısı tertiplediler.
Güven Erkaya “irtica PKK’dan tehlikelidir” mesajı verirken, Demirel bu ülkenin İran ve Cezayir olmayacağını söylüyordu. Mesut Yılmaz “RP’nin silahlandığını” hatta Amokachi bile “İslam istismar ediliyor” diyecekti. DİSK, TESK VE TÜRK-İŞ güç birliği derken MGK Kararları ve Beethoven’le yapılan final. Çağdaş Türkiye işte buydu! Görev tamamlanmıştı. Şampanyalar patlatıldı. İsrail’e selam çakıldı. Maliyet, 381 Milyar dolar. Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğudur bu!Ve Vural Savaş’ın içinde kan emici ve ur gibi ifadelerinin geçtiği o iğrenç konuşması. Tüm bu olanlara Gülen cemaatinin sessizliği ve darbe hükümetine hayırlı olsun mesajları. Batı Çalışma Grubu. Başörtülü öğrencilerin ve öğretmenlerin okuldan atılmaları. Yetmezmiş gibi satanistler, şerefsizler, fahişeler denilerek küfredilmesi.14 yaşında bir çocuk olan Yakup Köse’nin idamla yargılanması ve hala içeride tutulması! İmam Hatip okullarının engellenmesi ve daha niceleri. İslam’a ve bu ülkenin yerli insanına büyük bir darbe indirdiklerini sandılar.
Her şey İsrail’in istediği gibi gerçekleşti. Aktörler bir kez daha vazifelerini yapmış olmanın gurunu yaşadılar ve üst akıl tarafından ödüllendirildiler. Batı medyası da olanları takdirle karşıladı. La Repubblica:Generaller, Erbakan'ı tehdit etti. Türkiye'ye şeriatı getirmeyi amaçlayan Erbakan'ın kulakları çekildi. Fransız Haber Ajansı: MGK, devletin laik kurumlarını savunacağı ve İslami radikallere göz açtırılmayacağını vurguladı. Reuters (İngiliz Haber Ajansı):Laik generaller ve koalisyon yönetimi arasında süregelen gerginliğin ardından toplanan MGK, İslamcıların önderliğindeki hükümeti demokrasi ve laiklikten ayrılmaması konusunda uyardı. AP (Amerikan Haber Ajansı):MGK, Türkiye'nin laik kimliğini savunma çağrısı yaptı. Almanya’dan Die Welt: Laikliğin bekçisi olan Cumhurbaşkanı Demirel ve generallerin, İslamcı Başbakan Erbakan'a karşı sabırları artık tükendi” haberleri yer aldı. Ve çok sayıda Erbakan’ın ileri gittiği makaleleri vs. Ne mi oldu? Anadolu sermayesi denilerek ülke sınırları içerisinde barındırılmayan gayretli iş adamlarımız dünyanın dört bir yanına yayıldılar. Büyük işler yaptılar. Bugün AK Parti’nin ve ülke ekonomisinin rahatlamasında öncü rol oynadılar. İnsanlar yeni, özgün ve medeniyet perspektifli bir anlayışı bu sefer daha kuvvetli ve cesur bir biçimde içselleştirdiler. Ve bugün bu anlayışın öncüsü sivil hükümetlerini ölümüne sahip çıkıyorlar. Dik dur eğilme bu millet seninle! Diyerek asrın en büyük operasyonunu boşa çıkardılar..28 Şubat karanlığından yeni, yerli ve özgün bir siyaset çıktı. Şimdi 28 Şubat taktikleriyle aynı şeyi yapmaya çalışıyorlar hatta daha fazlasını. Lakin başaramıyorlar. Çünkü Türkiye, Gladyo’nun ve dış istihbaratın güdümünde olmaktan kurtuldu da ondan..
twitter.com/sivildemokrat
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019