Ufuk COŞKUN
Son 15 yılda MEB’de beş bakan değişikliği yapıldı. Her bakan bir önceki sistemi yetersiz bulduğunu ifade ederek yeni bir sistem getirdi. Bilindiği gibi 2004 yılında liselere geçiş sınavı olarak bilinen LGS kaldırılarak yerine OKS getirildi. 2008 yılına gelindiğinde bu sefer OKS kaldırılarak yerine SBS getirildi. Aradan dört yıl geçince bu sefer de SBS kaldırılarak yerine TEOG getirildi. Bu yıl TEOG kaldırıldı ve yerine adrese dayalı kayıt ve nitelikli(!) olarak ifade edilen okullar için isteğe bağlı sınav getirildi.
Görüldüğü gibi her dört yılda bir yeni sınav sistemi getirilmiş. Bu tablo her şeyden evvel AK Parti’nin uzun vadeli, ulusal bir eğitim politikasının olmadığını göstermektedir. Bu kadar sık bakan değiştirilmesi ve her bakanın bir önceki sistemi eleştirerek yeni bir sistem getirmesinin başka izahı olamaz.
Hakkını yemeyelim son 15 yılda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gayretleriyle başörtüsü serbestliği, seçmeli dil dersleri, andımız, milli güvenlik dersleri, tören yürüyüşleri, katsayı zulmü, ayrılan bütçe, derslikler vs gibi sayabileceğimiz bazı önemli değişiklikler yapıldı. Ne var ki eğitim hayatını tanzim eden yasalara, sisteminin yapısına, zihniyetine, müfredatına dokunulmadı. Bugün ne yazık ki eğitimde kalite denilince akla; derslik, sıra, akıllı tahta, ayrılan bütçe gibi ekonomiye dayalı bir takım iyileştirmeler geliyor.
AK Parti’nin en zayıf olduğu alanlardan birisi ne yazık ki eğitim oldu. Örneğin eğitim sendikaları birbirinden farklı algı, ilgi ve yeteneklere sahip olan 17 milyon öğrencinin eğitim gördüğü okullara yönelik yeni fikirler, projeler üretemedi. Tam tersi, liyakatsiz okul idarecileri marifetiyle eğitim kurumlarının kalitesini düşürdüler.
Yeni sınav sistemi açıklanırken ifade edilen “nitelikli okul” tabiri bile maalesef eğitim meselesine yaklaşımımızı göstermesi bakımından ibretliktir. Oysa nitelikli-niteliksiz okul ayrımının başarılı-başarısız öğrenci ayrımından bir farkı yoktur. Bu pedagojik bir dil değildir.
İki ay kadar evvel verdiğim bir röportajda her lisenin “Anadolu Lisesi” yapılmasını eleştirmiş, fen liseleri ve sosyal bilimler liseleri için yine eskiden olduğu gibi MEB'in yapacağı makul bir sınavla çocuklarımızı o okullara yönlendirebiliriz demiştim. Açıklanan sınav modeliyle bu adım atılmış oldu. Ne var ki asıl mesele eğitim kalitesinin arttırılmasıdır. Dolayısıyla kalitesizliği doğuran sebepleri ortadan kaldırmanın yollarını aramalıyız.
Kısacası bizim asıl derdimiz 60 soruyla çocuklarımızı %8’lik dilime sokmak için kıyasıya yarıştırmak değil eğitimde niteliği arttırmak olmalıdır. Çocuklarımızı ezberci eğitim sistemine mahkûm ederek onları sınav manyağı yapmak zorunda değiliz. Ben, bilginin bu denli kolay erişebilir olduğu bir dünyada geleneksel, klasik eğitim veren okul sisteminin artık çocukların gerisinden geldiğini düşünenlerdenim. Bu sebeple okulların radikal anlamda, köklü bir biçimde yeniden kurgulanması gerektiği fikrine daha yatkınım.
Hadi J.Taylor Gatto’nun ifadesiyle söyleyelim; Biri bana günde yedi saat, haftada beş gün, yılda dokuz ay olacak şekilde 12 yıl süren bu bezdirici rutinin adına eğitim diyebilir mi? Eğer bunun gerçekten gerekli olduğunu düşünüyorsanız “niçin” olduğunu da söyleyin?
Oysa köklü bir değişikliğe gidip eğitimi bu ülkenin tarihine, kültürüne ve ihtiyaçlarına göre yeniden tesis edebiliriz.
Bakınız bizim çocuklar okullarda ilgi ve yeteneklerine göre değil yaşlarına göre sınıflandırırlar. Oysa her birinin ilgi, yetenek ve anlama kabiliyetleri diğerlerinden farklıdır. Eğitimin temel amacı da bireyin doğuştan sahip olduğu yeteneği bulup çıkartmak ve onu yeteneği doğrultusunda eğitmek değil midir? Türkiye’de resim ya da müzik alanında yeteneği olan çocuklar için ayrı okullarımız var mı? Neden onlardan her derste en iyi olmalarını bekliyoruz?
Bugün 15 yıldır iktidarda olan muhafazakâr bir hükümet döneminde hala kültürel iktidardan söz ediliyorsa, resim, sinema, şiir, mimari gibi alanlarda bir şey üretilemiyorsa, hala ders kitaplarında tarihimiz aşağılanıyor ve doğru bilgiler verilmiyorsa, çocuklarımız hapishaneyi andıran, soğuk, sevimsiz okul binalarında ideolojik öğretmenlerin tutsağı haline gelmişse, okul idarecileri tombaladan çeker gibi atanıyorsa ve eğitimde buraya ait özgün, özgür, yerli, yeni bir çizgi tutturamamışsak kimse kusura bakmasın bunun sorumlusu biziz...
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları










































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019