Ufuk COŞKUN

Eğitime ve eğitimciye verilen değer
24.12.2017
907

 Ödemiş Kaymakçı Çok Programlı Anadolu Lisesi Müdürü Ayhan Kökmen, iki öğrencisi tarafından şehit edildi. Allah rahmet eylesin. Problemli öğrencilerimize sahip çıkmazsak topluma zarar verirler anlayışıyla vazife yürüten ve onlarla yakından alakadar olan ahlak, vicdan sahibi kıymetli bir eğitimciydi. Ne hazindir ki uğruna mücadele ettiği öğrencileri tarafından şehit edildi.

1,5 ay önce yine aynı niyetle okula gelen bu öğrencileri her şeye rağmen eğitmeyi ve onları topluma faydalı birer insan olarak yetiştirmeyi denemişti ama olmadı. İkinci defa geldiler ve öğretmenlerini katlettiler.

Bu fedakâr insan ne yazık ki medyamızda yer bulamadı, gündemimize giremedi. Bana gelen bilgilere göre eşi şu vakte kadar üst düzey aranmadı, cenazesine vali dâhil katılan kimse olmadı. MEB ancak dört gün sonra bir taziye yayınladı. Eleştirmiyorum ancak Mesut Yılmaz’ın oğlu için gösterilen hassasiyet Ayhan öğretmene gösterilmedi. Sokakta köpeği tekmeleyen bir cani için haklı olarak haftalarca tepki ortaya koyanlar maalesef Ayhan öğretmeni mevzubahis etmedi. Toplumun ve devletin öğretmene verdiği değer bu olsa gerek!

Eğitim sendikalarından biri mevzuyu “toplum cinnet geçiriyor” şeklinde sunmayı tercih etti. Bu yanlış. Toplum cinnet geçiriyor ifadesi bilhassa Türkiye muhaliflerinin ortaya attığı bir argümandır. Mesele 19.yüzyıldan kalma, batı taklitçiliğiyle yoğrulmuş, tatsız, ruhsuz, soğuk, sevimsiz, beton yığınlarının arasına sıkıştırılmış milyonlarca gencin gördüğü şeyin adına eğitim dememizdir. Mesele; eğitime ve eğitimcilere gösterilen ilgisizliktir.

Hiç kuşku yok ki Batıcı-ideolojik eğitim sistemi kendisiyle kavgalı, merhametsiz, savaşa ayarlı, bir diğerini düşman gören bireyler yetiştirmede öncü bir rol oynadı. Bu toprakların ruhuna aykırı tesis edilen eğitim, bireyin içsel dünyasını tahrip etti. İnsanın kendini bilme, insanlığını gerçekleştirme kanallarını da tıkadı. Buna dışarıdan ilave edilen sistematik saldırıları/operasyonları da eklersek meselenin ne kadar vahim olduğunu belki daha iyi anlarız. Düşünün, Ayhan öğretmeni şehit eden öğrenci “pişman değilim yine yapardım” diyebiliyor!

Oysa eğitim kurumları derinlikli, şahsiyet sahibi, merhametli ve en önemlisi de insana kıymet veren buraya ait özgün merkezler olmalıydı. Bir türlü bu meselenin önemini idrak edemiyoruz. Koskoca gazetelerimiz bile Necip Fazıl ile Sezai Karakoç’u karıştırıyor ve yanlış bilgiler yayınlayabiliyorsa gerisini siz düşünün!

Bundan tam bin yıl öncesinde Bağdat’ta Türklerin kurduğu okul kalitesine erişememenin üzüntüsünü yaşayan bir insanım. Onların akıllı tahtaları yoktu belki ama başında Gazali gibi akıllı, ilim irfan sahibi müderrisleri vardı. Nizamiye ciddi bir okul sistemiydi. Okul; bir taraftan devletin bekasını tehdit eden Haşhaşi çetelerine karşı maneviyatı sağlam, kaliteli insanlar yetiştirmeyi hedeflerken diğer taraftan da yeni kurulan devletin fikri alt yapısını oluşturmak için faaliyet yürütüyordu.

Kısacası Türkler işe önce eğitimden başladılar. Eğitim, hem ilim dilinin hem ortak aklın ve vicdanın inşasında hem de millet olma bilincinin aşılanmasında aktif rol oynadı. İslam dünyasının pek çok eğitim kurumunda XIII. yüzyıldan itibaren, ortak-dilin yapısına uygun kaleme alınmış metinler okutuldu. İstikrarı görüyor musunuz?

Bugün Türkiye’nin kendine münhasır geliştirdiği bir okul sistemi yok. O yüzdendir ki Alliance İsraelite ve FETÖ gibi okul sistemlerine yenik düştü. Okul yapısı içindeki çocukların düşünme melekelerini alabildiğine körelten, onları zayıflatan bir düzenek inşa edildi. Haliyle düştüğü manevi boşluğu başka yollarla gidermeye çalışan, şiddet yanlısı, hayvana ve insana merhameti olmayan ruhu yaralı bir nesil ortaya çıktı.

Bugün yeni bir okul sistemi inşa etmeliyiz. Şahsiyet sahibi gençlerin yetişmesi için buna çok ihtiyaç var. Sendikaları eğitim işlerinden uzak tutarak başlayabiliriz mesela. Eski kanunları değiştirebiliriz. Sürekli deneme yanılma yoluyla değil, daha köklü bir değişikliğe gidebiliriz.

Özel’in ifadesiyle söyleyecek olursak; kırılanı tamire, eğrileni doğrultmaya, bozulmuşu düzeltmeye gayret sarf etmektense yepyeni bir okul sistemi kurmayı teklif ediyorum. Açıkçası; kalıcı, derinlikli, yeni sosyolojiye uygun, ahlak, vicdan, adalet ve insan temelli yeni bir dilin/düşüncenin/felsefenin/sanatın üretilememesi gibi bir eksiklikten bahsediyorum. Çünkü bir millet ancak mektebiyle millet olur. Çünkü eğitimin çökmesi milletin çöküşü demektir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar