Ufuk COŞKUN
Başkan Erdoğan geçenlerde yine teşkilatına, lüksten ve şatafattan uzak durulması uyarısında bulundu. Belediye başkanları halkına tepeden bakamaz diyerek; çalmadık kapı, dokunmadık el, dokunmadık yürek bırakmayacak şekilde bu süreci seçim gününe kadar aralıksız devam ettirmeliyiz tavsiyesinde bulundu.
Erdoğan neden sürekli bu uyarları yapıyor? Çünkü Kemalistler gibi halka tepeden bakan, onları aşağılayan, kibir abidesi bir kesim var da ondan. Hakikaten lüks ve şatafat içerisinde yaşayan bir teşkilat yapısı oluştu da ondan.
Kendilerini İslam’ın hizmetçisi, kölesi olarak adlandıran, beş vakit namaz kılan, yıllık umre ziyaretlerini aksatmayan, içinde dava, millet, bayrak, vatan, Allah, peygamber geçen şiir ve sözleri ezbere bilen insanlar bunlar!
Bir ara sıradan bir ilçe başkanına ulaşmaya çalışmış ancak bir türlü ulaşamamıştım. Bu başkanların, genellikle, bir şirketi olan zengin aile çocuklarından seçildikleri için, önceliği kendi işlerine ayırdıklarını sonradan öğrendim.
Başka bir ilde, yaşadığı onca zorluklara rağmen Erdoğan’ı destekleyen ve onu asla yalnız bırakmayan, geçim sıkıntısı çeken, faturalarını dahi zor ödeyebilen bir ailenin evladına, tüm ısrarlara rağmen aylık çok düşük miktarda burs dahi bağlamayan teşkilat mensupları… Sonra Mercedes marka otomobilin arka koltuğundan dava şiirleri paylaşan İslam’ın hizmetkârları!
Her şey Erdoğan ile aynı karede yer alana kadar. Bir fotoğraf karesiyle ne kapılar açılıyor bu ülkede.
Her cuma, hutbede okunan “Allah, akrabaya yardımı emreder” ayetini yanlış anladı bizim muhafazakârlar. İktidarın tüm nimetlerinden önce akrabalarının faydalanmasını, fakir komşusu (onlar kardeş diyorlar) orada öylece aç dururken zengin akrabasına yardım ederek makam sahibi yapmak olarak anladılar.
Devletin alt kademeleri böyle çalışıyor. Oysa bizim devlet yönetme geleneğimizde evvela bürokrasi çok sağlam ve liyakat sahibi kişilerden oluşur. Ve sistem kendini otomatiğe bağlar. Bugün Amerika’da olduğu gibi. Aptal bir lider( Trump) gelse bile devlet mekanizması çökmez. Sistem saat gibi çalışır. Neticede devlet başkanı fazladan enerji harcamaz.
Türkiye’de, Tayyip Erdoğan’ın yalnız başına mücadele ettiğini kendisi dâhil herkes bilir. Erdoğan’ın o yorgun hallerini hatırlayınız. Bir de utanmadan bu görüntüler üzerinden edebiyat parçalanır. Kimse bu adam neden bu kadar bitkin ve yorgun diye düşünmez. Erdoğan yorgun, çünkü devlet alt kademeleri zayıf çalışıyor. Çünkü aşağısı az evvel bahsettiğim türden sözde dava ehli, mücahit, vatan sevdalısı fırıldak tiplerle kaynıyor.
Kimi arasak “Aslanlar gibi mücadele ediyoruz” diyor ancak bir vakit sonra ardından bir makam elde etmiş olarak karşımıza çıkıyor. Ve bol miktarda hayırlı olsun ziyaretleri, sosyal medya görüntüleri, bayrak, vatan, dava şiirleri, hadisler, ayetler vs. Erdoğan ise 24 saat mesai yapıyor.
“Biz evvela kendi içimizde verdiğimiz o büyük savaşı, Cihad-ı Ekber’i kaybettik. Kendi içinde verdiği savaşı kaybeden artık hiçbir savaşı kazanamaz” demiştim bundan iki yıl kadar evvel. Nasıl oldu bilmiyorum ama kısa sürede bir diğerini yıkarak ayakta kalınan tuhaf bir düzen inşa edildi. Heyecanını yitirmiş, paraya tamah eden, sorumsuz, ahlaksız, kibir dolu esir ruhların, sözde Müslümanların artık yapabileceği bir şey kalmamıştır.
Oligarşik yapılarla mücadele eden bir kesim eğer bugün kendine münhasır yeni bir oligarşik yapı çıkarma teşebbüsünde bulunuyorsa bu vahim bir durumdur.
Sayın Başkan, her şeyden önemlisi heyecanını yitirmiş, din, iman, İslam üzerinden makam mevki elde etmenin yollarını arayan, aç komşusuna bir lokma ekmeği dahi çok gören bu vicdansız insanlarla yolunuzu tez vakitte ayırınız.
Şimdi tüm enerjisini torpile, makam, mevkiye harcayan, halka tepeden bakan, fakir fukarayı lügatinden çıkaran bu kibirli insanlar mı dünyaya bir çağrı yapacak? İnsanlığı tehdit eden küresel çetenin planlarını bunlar mı deşifre edecek?
Sayın Başkan! Rabb’imin, seni, eh-li vicdan sahibi kaliteli insanlarla bir ve beraber etmesini diliyorum. Allah, seni, bu lüpçü muhafazakârlardan korusun.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019