Uğur Gürses
Birkaç yıldır, bu içinde bulunduğumuz süreci ‘ağır çekimde tren kazası’ olarak tanımlıyordum. Öyle ki artık bu ‘tren katarları’ yoksulluk tüneline sokulmuş durumda.
Şimdi bilerek isteyerek geniş bir kitleyi yoksulluğa iten bir politika aracı seçilmiş durumda. Paramız TL’yi gözünün yaşına bakmadan feda eden bir politika…
Yaşadığımız krizi, hatalı, yanlış ya da sadece ekonomik reçetesi yanlış bir politikanın sonucu olarak görmek çok hatalı olur.
Türkiye son 3 yılda giderek ağır çekimde bir ödemeler dengesi sendromu içinde savruluyor. Cari açık küçülüyor evet; zira ülkeye gelen sermaye akımları zayıfladığı için büzülen bir finansman yapısı söz konusu.
Finansmanın iki ana omurgası var; biri uzun vadeli sermaye akımları, diğeri kısa vadeli sermaye akımları.
Uzun vadeli sermaye akımları, özellikle doğrudan yatırımlarda gayrimenkul harici bakıldığında net olarak sıfırda.
Bunun nedenlerinin başında ‘hatalı ekonomik reçete’ değil, hukuktan uzaklaşılması, yargının ülkeyi yönetenlerin siyasi baskısı altında olması geliyor. Yerleşik girişimciler, giderek daha fazla biçimde, Londra gibi dış merkezlerde şirket ya da girişimlerinin merkezini tesis edip, olası bir hukuksuzluğa karşı tahkim kalkanına sahip olmayı tercih ediyorlar. Yabancı yatırımcı ise düşük volümle ya da muhtemelen sadece kapasite artırımı gibi nedenlerle sermaye girişi sağlıyorlar. Ama sonuçta, gayrimenkul yatırımı için gelenler ayrıştırıldığında, giden-gelen neti sıfırda.
Elde kalan kısa vadeli sermaye akımlarının ise ana pusulası, Merkez Bankası’nın basiretli bir para politikasının olup olmadığı, enflasyon hedefi doğrultusunda ne yaptığına endeksli.
Burada da son 2 yılda dördüncü Merkez Bankası Başkanı’nın olduğu ve de para politikasının ‘sabah cenazede ağıt-akşama düğünde göbek havası’ ciddiyetsizliğine dönmesiyle kısa vadeli sermaye akımları da birkaç milyar doları geçmez oldu.
Neden belli; Merkez Bankası tarihinde olmadığı kadar siyasi müdahale ve tahakküm altında.
Enflasyon alıp başını giderken, Merkez Bankası faiz indiriyor, kur patlıyor; buna bahane de şu formülle ambalajlanıyor, “yüksek kur seviyesi ihracatı arttıracak, bu da cari açığı kapatacak, döviz bolluğu olacak, bu da TL’yi istikrara kavuşturacak, enflasyon da düşecek”.
Kimse kusura bakmasın, ülkenin kelli-felli iktisatçıları bu deli saçmasını ciddi ciddi tartışıyor. Bunun siyasi direktife kılıf yapıldığını, ekonomik bir mantığının olmadığı yüksek sesle konuşulmuyor.
Sorunun ekonomik bir sorun olduğu varsayımı ön planda hala.
Oysa siyasi bir yönetim krizinin ekonomik sonuçlarını yaşıyoruz.
Bunun müsebbibi de bizatihi Cumhurbaşkanı Erdoğan. Hani o yıllarda, 2001 krizini bir yönetim krizi olarak tanımlayan Erdoğan.
İşte bu yüzden, konu ekonomik bir reçeteyle düzelecek aşamayı çoktan geçti.
Bir tren kazasına ağır çekimde, hem de içinde bulunarak tanık oluyoruz. Paramız değer kaybederken, enflasyon ve geçim sıkıntısına terk edilen yoksul kesim, günden güne daha da yoksullaşıyor.
2015’e kadar görece ithal mallara karşı satın alma gücüne sahip olan orta sınıf, şimdi tamamen bu gücünü kaybetmiş halde. İthal herhangi bir elektronik, beyaz eşya, cep telefonu gibi malları satın alabilmek artık daha büyük fedakarlıklar gerektiriyor.
Konutta da benzer bir tablo ortaya çıkmaya başladı; TL’nin değer kaybının devam etmesiyle, artan inşaat birim maliyetleri yüzünden artık sıfır konut sahibi olmak da zorlaştı. İşte bu yüzdendir ki; 2020’deki bol kredi pompalamasında bile ikincil konut satışlarının payı zirveye çıktı. Bunu izleyen dönemde de çok doğal olarak, kiralarda patlamaya tanık olduk.
Bu örnekler ana sorun değil; sadece orta sınıfın kısmi refah unsuru olarak tanımlayabileceği mal ve varlık gruplarından ne kadar uzaklaştığını vurgulamak istedim.
Hani o ‘turpun büyüğü’ denilebilecek olgu; Türkiye’de sayıları 17 milyona yakın olan yoksulların geçim koşullarının daha zor bir tünele girmiş olmasıdır. Yoksulların daha yoksul bir çizgiye itilmesidir.
Kriz içindeki siyasi yapının getirdiği ekonomi politikasızlığın bir sonucu bu.
DİSK Araştırma Merkezi’nin 2019’da yayımladığı Asgari Ücret Raporu’nda, 2018 için asgari ücret civarında (+- yüzde 10) çalışanların oranı yüzde 57 olarak hesaplanıyordu. Hesaplama, SGK tarafından yayımlanan prim aralıkları esas alınarak yapılmıştı.
Kaynak: DİSK Araştırma
2020 Asgari Ücret Raporu’nda ise 2018 TÜİK Hane Halkı İşgücü Araştırması baz alınarak yapılan hesaplamada, 19.5 milyon ücretli çalışanın; yüzde 17’sinin asgari ücret altında ücret gelirinin olduğu, asgari ücret ve altındakilerin oranının ise yüzde 38.3 olduğu hesaplanıyordu.
Asgari ücret ve yüzde 20 fazlası ücret gelirine sahip çalışanların oranı ise yüzde 49.5 idi.
Kaynak: DİSK Araştırma
DİSK’in 2021 raporu, şuna dikkat çekiyor;
“2006 yılında asgari ücret ortalama ücretin yüzde 50’ler seviyesinde iken 2019’da yüzde 71 seviyesine çıktı. Ortalama ücretler asgari ücretten daha az arttı ve giderek daha fazla işçi asgari ücrete yakın düzeylerde ücretlerle çalışmak zorunda kaldı.”
Kaynak: DİSK Araştırma
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin damgası burada da kendini gösteriyor. Kadınların Özel sektörde asgari ücret altında çalışma oranı genel olarak yüzde 21.7 iken, özel sektördeki kadın işçilerin yüzde 32.5’i asgari ücret altında ücretlerle çalıştırılıyordu.
Kaynak: DİSK Araştırma
Yoksullaşma sadece enflasyonla değil, istihdam verilerinde de var. Pandemi öncesini baz alalım, eylül 2019’da 28.4 milyon istihdam içinde eksik istihdamda sayılan kişi sayısı 355 bin kişi iken, yani her 1000 kişiden 12’si kısa çalışıp daha az gelir elde ederken, eylül 2021’de istihdam 30.1 milyona çıkarken eksik istihdamdakiler 1.2 milyona çıkmış. Yani 1000 kişinin 41’i.
Eksik istihdam, haftada 40 saatten az ama 1 saat bile çalışırsanız bu kategoride yer alıp istihdam içinde sayılıyorsunuz. Ama gelir tarafında düşük ya da az gelir elde ediyorsunuz. 2 yılda 844 bin kişi hiç de az değil. Az gelir, yoksullaşma demek.
TÜİK’in Hane halkı bütçe araştırmasının 2019 yılı sonuçlarına göre; en düşük gelir grubu olan birinci yüzde 20’lik grupta yer alan hane halkları, konut ve kira harcamalarına yüzde 31.2, gıda ve alkolsüz içecek harcamalarına yüzde 30,7 pay ayırdı. Oysa en yüksek yüzde 20’lik gelir grubunda bu paylar sırasıyla, yüzde 20.1 ve yüzde 15.3 olmuş.
2021 Ekim itibariyle son 12 ayda enflasyon, kira ve konutta yapılan harcamalarda yüzde 21, gıdada yüzde 27.8 oldu. Burada, TÜİK’in kira ölçümünü mevcut kiracıların gerçekleştirdiği ödemeleri baz alarak yaptığını, yeni kiralıkları ölçmediğini not düşelim.
Bu veriler henüz döviz kurundaki ilk dalganın bile etkisini tam içermiyor. Dolar kurunun 10 TL olduğu seviyede, yeni fiyat artışlarına tanık olacağız. Her ne kadar medyan enflasyon değeri son 2 ayda önden yüzde 22-23’lere fırlamış olsa da kasım ve aralık enflasyonu da muhtemelen TÜFE’yi 20’li basamaklara taşıyacak. Yine ne yazık ki önceden de bu satırlarda not düştüğüm iki olgu tam hızıyla yol alıyor; biri enflasyon-devalüasyon döngüsüne girmiş olduğumuz, diğeri de yüzde 20-30 bandındaki bir enflasyona demir attığımız.
Net olan şu: Enflasyon yoksulu vuruyor.
Yapılan çok açık; sözüm ona ‘ihracat artışı olacak, istihdam artacak, kaybedilen oylar yerine konacak’ ülküsüyle girilen yolda, enflasyon yükselip yoksulu daha yoksul, orta sınıfı yoksulluk sınırına iterken, bu sürece yeni ‘yakıt’ faiz indirimlerinin devam etmesi olacak.
Şuna hiç şüphe yok ki kasım ve aralık aylarında da 1’er puanlık faiz indirimleri yapılacak. “Madem TL’yi peşinen feda ettik, bari yaptığımıza değsin’ mantığı ile olasılıkla kurun geldiği seviyeye de bakmadan, politik iştahlı faiz indirimlerinden kaçınılmayacak.
Ne yazık ki ulusal paramız TL’nin gözünün yaşına bakmadan ülke yoksulluk tüneline doğru sürülüyor…
Yazarlar
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.12.2022
18.07.2022
18.02.2022
13.02.2022
29.01.2022
24.01.2022
17.01.2022
10.01.2022
4.01.2022
2.01.2022