Uğur Gürses
Geçen pazartesi günü hükûmet, faiz indirimleriyle kendi yarattığı krizi haftalarca ‘ağır çekimde' seyredip, TL'deki değer kaybı panik seviyesine gelince artık durdurmak gerektiğini düşünüp harekete geçmişti.
Haftası doldu, geriye yaslanıp olan bitene bir bakalım.
‘Kur Korumalı TL Mevduat' (KKTM) mekanizması icat edilip kamuoyuna Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ilan edilmesiyle döviz kurunda sert bir inişe tanık olmuştuk. Bir haftası geride kalırken, önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan "Açıkladığımız paket ile kurun üzerindeki köpüğün neredeyse bir günde ortadan kalktığını gördük" diyordu. "Sihirli bir el" vardı tabi ki; verilerle de sonradan su yüzüne çıkan.
Düşüşün arka planında, "tedbirlerin anons etkisi" ile etkili bir görüntü sağlanması için orkestra edilmiş bir döviz satış hareketinin olduğu ortaya çıktı. Merkez Bankası'nın döviz rezervleri, eskiden olduğu gibi ‘arka kapıdan' kamu bankaları eliyle satılmıştı. Bazı banka genel müdürleri de ‘vatandaş döviz satıyor' diyerek oyuna katılmış, döviz büfeleri önünden canlı yayınlar yapılmıştı.
Görüldü ki; Merkez Bankası'nın döviz rezervleri pazartesinden itibaren 7 milyar dolara yakın eksilmişti. Pratikte de Merkez Bankası satışta görünmezken, kamu bankaları ısrarlı biçimde döviz satışı yapıyordu.
Cumhurbaşkanı'nın seçilmiş ekonomist ve basın mensuplarıyla yaptığı toplantıda Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı sıfatıyla yaptığı açıklamada, "Kamu bankaları müşteri işlem dışında açık pozisyon ile döviz satışı yapmıyor" diye konuşuyordu. Bu açıklamada yanlış bir şey yoktu da kimse de kamu bankaları kendi dövizini satıyor demiyordu. Merkez Bankası rezervlerini aracı olarak satarsanız bankanızda açık pozisyon yaratmazsınız.
Havuz problemi çözme sorunu
Sadece pazartesi değil, izleyen günlerde de kamu bankaları döviz satmaya devam ederken, bankacılar Merkez Bankası'nın da artık, müdahale ettiğine dair açıklama yapmadan satış kampanyasına katıldığını aktarıyorlar.
Daha fazlası, siyasi direktifle kamu kuruluşları da kendi dövizlerini satmaya başlarken, çeşitli otoritelerin de özel kesim şirketlerine baskı yaparak döviz satışı yapmalarını istediği anlatılıyor.
Tüm kamu gücü, döviz satış seferberliği içine girip kuru 11 seviyesine indirirken, kamuoyuna bunun "yeni enstrüman" ilanı ile olduğu anlatılıyordu.
Merkez bankaları dövize müdahale edebilir, bunu açık biçimde yapmalı. Şu var ki; para politikasını yanlış bir yerde kuran hiçbir merkez bankası rezerv eritmekten kurtulamaz, bastığı paradan kaçış dışında başka bir sonuçla karşılaşmaz.
Merkez Bankası'nın da faizleri çok düşürdüğü yerde döviz satışının rezervleri eriteceği, vatandaşın da dolarizasyona dolu dizgin gideceği çok açıktı. Çok sayıda gideri olan havuzun dolamayacağı gibi.
Kara mizah sayılabilecek kısım ise ülkeyi yönetenlerin ‘kuru düşürdük' diye ‘başarı' hikâyesi çıkarmaya kalktığı yerde hala ilk noktaya göre kurun yüzde 40 yukarıda olması.
Yükselen enflasyona karşın siyasi direktifle faiz indirimleri devam ettirilirken aylarca döviz kurundaki artış küçük Merkez Bankası müdahaleleri dışında seyredilmiş, Eylül başından 20 Aralık tarihine kadar dolar kuru yüzde 120 artmış, bu noktada ‘orkestra edilmiş' bir müdahale yapılarak bu artış sadece yüzde 40'a geriletilmiş durumda.
Orkestra edilmiş döviz satışı yapılıyorken, bunu "vatandaşın sattığı" anlatımlı propaganda yapılıyordu. BDDK'nın günlük verileri, bunu doğrulamıyor. Tersine döviz hesaplarının arttığı izleniyor. Bu durum, bankacıların "kur Pazartesi gecesinden salı gününe gelindiğinde gerilediği için kuvvetli bir perakende döviz alışı geldi" biçimindeki aktarımları ile de uyumlu.
BDDK verilerine göre gerçek kişilerin 20 Aralık Pazartesi kapanış itibariyle döviz hesaplarının toplamı 163 milyar 478 milyon dolar, 21 Aralık Salı günü kapanış itibariyle 163 milyar 696 milyon dolar. 200 milyon doları aşan bir artış olmuş.
Resmi, ticari ya da kuruluşlara ait hesaplardaki durum ise şöyle; 20 Aralık günü 96 milyar 182 milyon dolar, 21 Aralık 97 milyar 332 milyon dolar. Yani 1 milyar doları aşkın artış olmuş.
Tüm satış seferberliğine karşın vatandaş da şirketler de döviz almış.
Şirketlere sopa
Bile bile yaratılan bir mali çalkantı var. Ekim, Kasım, Aralık boyunca kurlar tırmanırken ‘kör gözüm parmağına' faiz indirimlerine devam edilip ‘rekabetçi kurun faydaları' anlatıldı. "Artık eski alışkanlıklar değişti" diskurları çekilirken, "Yeni Modelin" bazı bedel ve maliyetlerinin olacağı anlatıldı. Kur artışına rıza oluşturuldu.
Tırmanan döviz kuruna bağlı olarak gümbür gümbür fiyat artışları olurken seyredildi. Enflasyon da tırmanırken, kendi mali varlıklarını korumak isteyip ya ürün almaya ya da döviz almaya koşan vatandaşlar ile hammadde ve ara malı almaya koşan üreticiler seyredildi.
Öyle ki şimdi kurları yükselten dinamik değişmiş değil. Dar ve sığ alanda yüklü döviz satışı ile düşüş sağlanabildi. Vatandaşın zarar ettiği üzerinden tartışmalar yapılırken, hükûmet hiç kendi sorumluluğundan bahsetmiyor.
Daha önemlisi, "Yeni Ekonomik Model" (YEM) ile faizler indirilip kur patlaması bu politikanın razı gelinecek doğası gibi sunulurken; üreticisi, ihracatçısı, ticaret kesimi yüksek kurlara dayalı fiyatlar üzerinden ara malı, hammadde tedarik ettiler. "Durup bekleyelim" demek üretimin durması demekti. Ki kimi sektörlerde ağırdan alanların olduğu da anlaşılıyor. Bugün kurlar 11'li seviyeye dönmüş olsa da 14-15-16-17‘li kur seviyelerinden maliyetlenmiş bir ara malı ile hammadde envanteri ve de üretim çıktısı olduğu çok açık.
Şimdi bu kesimlere, "dolar geriledi, siz niye fiyat indirmiyorsunuz?" denilmeye başlandı.
Hani bu kur seviyeleri birkaç günlük süre içinde seyretmiş olsa tamam. Ancak, örneğin 12'li kur seviyesinden 18'li seviyeye geliş tam bir ay sürmüş. Hükûmet de seyretmiş. Şimdi bedeli üretim kesiminin üstlenmesini talep ediyor.
Hatta bunun ‘sopayla' olacağını Bakan Nebati açıkça söylüyor: "Fiyatlar hızlı bir şekilde inecek, yoksa geliyor gelmekte olan; Hazine ve Maliye'nin sopası".
O kadar ki Bakan Nebati bir yandan sıklıkla "serbest piyasadan ayrılmadan" vurgusu yaparken, serbest piyasa olgusu dışında kalan ‘masa altı' yöntemli baskıların devreye alındığı gözleniyor. Yanlış politikaları yürüten iktidar, düzeltmesini ise alt üst ettiği piyasada özel kesimden bekliyor.
Bakan Lütfi Elvan'ın gidişi ve Nureddin Nebati'nin gelişiyle yeniden Berat Albayrak'ın ekonomi yönetimine kokpitteki ‘gölge bakan' olarak yerleştiğine hiç şüphe yok.
Tüm ‘masa altı' yöntemler onun devrindeki gibi yeniden devreye alındı; Merkez Bankası rezervlerinin ‘arka kapıdan' kamu bankaları eliyle eritilmesi başladı, şirketler kesimi üzerine ‘masa altı' yöntemlerle fiyat indirimi baskıları, EXİM kredisi kullananlara döviz satın baskısı, kredi kullanımlarında ‘bununla döviz almayacaksınız' baskısı gibi baskılar devrede.
‘Faiz taşıyla' her şey yerle yeksan
Son bir not da cuma günkü toplantıda Kavcıoğlu'nun sözleri üzerine.
Cumhurbaşkanı'nın ekonomist ve basın mensuplarıyla yaptığı toplantıda bulunan Nikkei muhabiri Sinan Tavşan'ın haberinde, toplantıda konuşan Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu'nun, ilan edilen KKTM enstrümanı ile ‘Bir taşla 5 kuş vurulacağını'; kur dengesinin sağlanacağını, enflasyonun düşeceğini, dolarizasyonun engelleneceğini, Merkez Bankası rezervlerinin arttırılacağını ve de faizlerin düşeceğini söylediği aktarılıyor.
Faizleri yükseltmek yerine düşüren, kurları patlatan, mali piyasa çalkantısına yol açan, bunu da sakinleştirmek için aralık ayında 18 milyar dolarlık rezervi ezen, kuvvetle muhtemel enflasyonu yüzde 20'lerden yüzde 30'lara fırlatan, dolarizasyonu yükselten, hükûmet direktifiyle açtığı KKTM penceresiyle dolarizasyon trenini kaçıranlara bedelinin Merkez Bankası'nca para basılarak ödeneceği yeni imkân sunan, kendi faizi dışında tüm faiz oranlarını patlatan bir merkez bankası başkanının "bir faiz taşıyla 5 kuşu da vurup indirdiği" doğru. Bu konuda şimdiden tarihe geçti.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.12.2022
18.07.2022
18.02.2022
13.02.2022
29.01.2022
24.01.2022
17.01.2022
10.01.2022
4.01.2022
2.01.2022