Uğur Gürses
Artık daha belirgin biçimde görüyoruz ki iktidar tüm düğmelere on parmak basıyor. Siyasi rakibi olabilecekleri hapse yollayarak, siyasi yasak çıkarttırarak... Ekonomide ise gelecek kuşaklara tüm enkaz yaratan uygulamalara gözü kapalı girişerek; kaybedecekse eğer sonrası tufan olsun ne yazar bakışı ile.
Uydurma ekonomi politikasının birinci yılını geçeli birkaç ay oldu. Oy kaybını gören Ankara iktidarı son bir hamle ile 'faiz indirerek ekonomiyi canlandırarak' oy artışı sağlama hülyasına kapılmıştı. Bedel ise göze alınan ve 'dünyada da enflasyon var' inkarına sarılarak tüm zamanların en hızlı patlayan enflasyonu olmuştu.
Şimdi baz etkisiyle yıllık ölçümde gerileyecek olan enflasyona işaret ediliyor; 'düşürüyoruz' deniliyor. Bakın Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati Meclis'te bütçe görüşmelerinin yapıldığı Genel Kurul'da ne diyor: "Önümüzdeki dönemde, küresel emtia fiyatları, döviz kuru gelişmeleri ve beklentilerde görülecek iyileşmelerle birlikte gerek tüketici gerek üretici enflasyonunda düşüşler devam edecektir. Şunu çok rahat bir şekilde söyleyeyim: Her ay bu düşüşü göreceğiz çünkü o patikaya girdik."
Emtia ve taşımacılıkta konteyner fiyatları neredeyse pandemi öncesine geri dönmüş durumda. Döviz kuru ise anlık 'arka kapı' satışlarıyla tutulmaya çalışılıyor, beklentilerde iyileşme henüz yok.
İşin ilginç tarafı son bir ayda dolar uluslararası piyasalarda kayda değer biçimde gerilerken içeride çok az arttı. Buna da "kuru tuttu" deniliyor.
1 Kasım'da 111.48 olan dolar endeksi 14 Aralık'ta 103.75'te; yani yüzde 7'ye yakın değer kaybetmiş. Ya aynı dönemde TL'nin durumu ne? 1 Kasım'da TL'ye karşı 18.58 olan dolar kuru 14 Aralık'ta 18.6470'te; yani binde 4'e yakın artmış. Bu durumda, sadece doların TL karşısında mutlak seviyesine bakanlar "kuru tuttular" diyebiliyor. Oysa doların uluslararası piyasalarda 1 Kasım sonrasındaki değer kaybı ile birlikte, bugün TL'ye karşı 17.86'ya gerilemesi gerekirdi. Sepet bazında bakıldığında bile yüzde 4'lük bir artış olduğu ortada.
Tüm bunların Merkez Bankası'nın döviz rezervlerindeki artış, Körfez ülkelerinden gelecek dövizlere dair haberlerin olduğu bir tabloda gerçekleşiyor olmasının tek bir nedeni var; uydurma ekonomi politikasının yürürlükte olması. Yani TL'nin koruma kalkanı olan faizin, TL'nin satın alma gücünü koruyacak düzeyde olmaması.
90'lı yıllarda bile, üç haneli yüksek enflasyon hâkim iken tasarruflarını TL olarak tutanları koruyacak bir faiz seviyesi mevcuttu; bugün yok.
Uydurma ekonomi politikasının varlığı ve süreceğine dair mesajlar, döviz varlıklarını artırmaya, döviz yükümlülüklerini azaltmaya teşvik ediyor. Resmi mevduat, ticari işletme mevduatları dışında neredeyse TL mevduat tutan bireysel tasarrufçu oldukça küçüldü. Son 1 yılda şirketler yaklaşık 35 milyar dolar döviz kredisi kapattı. Bunun anlamı; kullandırılan TL kredilerin belli ki yüzde 40'lık bölümü bu döviz kredilerinin kapatılmasına gitmiş.
'Ekonomide bir tuğlayı' çekince gör başına neler gelir' tablosu bu. Gündelik yaşamda temel tüketim mal ve hizmetlerinden, konut ve otomobil fiyatlarına, kiralara ama her şeyin fiyatını bozan bir 'duvar çöküşü' yaşandı. Hangi fiyatın doğru olduğuna dair 'tartı' ortadan kalktı.
Hayaller ihracat, gerçekler tüketim
Herhalde Ankara'da 'Zihni Sinir' danışmanların 'buluşu' olmalı bu; 'faizi çekeriz, üretim artar, ihracat artar, döviz bollaşır, kuru tutarız enflasyon düşer'.
Doğrusu bunu somut biçimde sahiplenen de çıkmadı ortaya; başlarda sanıldı ki ihracat patlaması yaratıldı. Ama şimdi görüldü ki ihracattaki ivme sönümleniyor, GSYH'ya verdiği katkı da.
Oysa pandemi çıkışında karşılaşılan tabloda; küresel bir sipariş patlamasına tıkanan arz tedariki ile taşımacılıkta maliyet patlaması olunca doğal olarak ne yakın coğrafyalar tercih neden oldu. Kur artışıyla fiyatlar kırılmıştı. Türkiye bu konuda fırsat sundu alıcılara. Bundan da içeride, uydurma politikanın çalıştığı zannı ortaya çıkmıştı.
Şimdi denizaşırı navlun fiyatları normalleştikçe siparişler de düşüyor. Buna bir de küresel ekonomik yavaşlama etkisi de ekleniyor. Nitekim Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Mustafa Gültepe'nin sözleri buna ışık tutuyor: "Bu yılı en az 22-23 milyar dolar ihracatla kapatacağımızı öngörüyorduk. İlk yarı beklentilerimiz doğrultusunda geçti. Ancak navlundaki gerileme ve firmalarımızın fiyat tutturmakta zorlanması, salgında gelen siparişlerin bir kısmının Hindistan, Pakistan gibi ülkelere kaymasına yol açtı. Yılı 21 milyar dolar ihracatla tamamlayacağımızı öngörüyorum."
Pandemi çıkışında iç talebin de artması, hane halkı tüketiminin normalin üstüne çıkması gayet doğal. Ancak Türkiye'de uygulanan bu uydurma politikanın özü, iç talebi körükleyen cinstendi. Zira TL'yi elinde tutan hane halkı ya da kurumsal işletmeler çok kısa sürede satın alma güçlerini kaybedeceklerini görüyor.
2022'nin ilk üç çeyreğinde sırasıyla yüzde 7.5, yüzde 7.7, yüzde 3.8 büyüme sağlanırken, bu büyüme oranlarına hane halkı tüketiminin 12-13'lük büyüme katkısı verdiği görülüyor. Kamu tüketimi ile birlikti toplam tüketim yüzde 14'lük büyüme katkısı verirken, üretimle farkın stoklardan karşılandığı anlaşılıyor.
Stoktaki değişim ister ölçüm hatası olsun ister olmasın; güçlü tüketim olduğu ortada.
Buraya nereden geldik? Bakan Nebati'nin 'yaz gelsin yonca biçeriz' tarzı açıklamasından. İç tüketimi körükleyen bu tabloda enflasyon düşmez. Baz etkisiyle düşer; yeni bir patikada yine yüksek biçimde seyreder.
Neden düşmez?
Haziran sonrası yeni bir patikaya girildi; kredi genişlemesine takoz konuldu. Çünkü büyüme olsun, ucuz faizli olsun diye yapılan indirimlerin, pompalanan TL kredi genişlemesinin döviz talebini körüklediğini, döviz satarak baş edilemeyeceğini fark eden Ankara bürokrasisi kredilere fren koymaya çalışan bir takım fiili kısıtlamalara gitti. Şirketler kesiminde hala sorun yaratan bu kısıtlamalara mevsimsel döviz girişleri eklenince "kuru tuttular" algısı oluştu.
Ama ne olacak söyleyeyim; ihracatta hız kesme belirginleşiyor, sanayi üretimi yavaşlıyor. Bunun istihdama da yansımaları belirginleştikçe yukarıdan "açın şu muslukları" talimatı gelecektir.
Yılbaşını izleyen aylarda seçime kadar kabaca 6 aylık dönemde de kamunun bütçe harcamaları sonuna kadar açılacaktır.
İster kredi musluğunun yeniden açılması ister bütçe musluğunun açılması olsun, buradan sisteme boca edilen harcamaların negatif reel faiz ortamında TL mevduat hesaplarında durmayacağı çok açık. Bugün tüm örtülü sermaye kontrollerinin olduğu ortamda, tüm kısıtlanmış finansal koşullarda bile aylık yüzde 3-4 artış gösteren döviz kurunun Körfez'den gelecek fonlarla önü kesilebilir mi bilmiyorum?
Kur artışının enflasyonun ana gıdası olduğu artık öğrenildi. Ama temel sorun, bekleyişlerin tersine dönmeyeceğinde. Yani o çekilen malum 'tuğlanın' boşluğu devam ediyor olacak. Buna bir de bütçe ile 'sulanan' ortam eşlik edecek.
Öyle ya iktidar her şey; kazanılırsa ne ala, iktidar kaybedilirse gelene yıkılacak bir enkazın ne zararı olabilir? O halde tüm düğmelere basılacak. Girdiğimiz yol bu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.12.2022
18.07.2022
18.02.2022
13.02.2022
29.01.2022
24.01.2022
17.01.2022
10.01.2022
4.01.2022
2.01.2022