Ümit Akçay
2019’da ekonomik büyüme yüzde 0,9 oranında kalınca ümitler 2020 yılına kalmıştı. Erdoğan yönetimi 2020’yi 2018-2019 krizinden çıkış yılı olarak görüyordu. Ancak korona salgını etkisini göstermeye başladıktan sonra bu iyimser beklenti yerini yeniden kriz yönetimine bıraktı. Yeni rejimin Ağustos 2018’deki döviz krizi ve daha küçük çaplı da olsa Mart 2019’daki ekonomik dalgalanma sırasında uyguladığı önlemler, 2020 Mart-Eylül arasındaki kriz yönetiminin alet çantasını oluşturmuştu. Bu sefer çantadaki aletlerin sayısı artsa da kriz yönetiminin temel hedefi yine ‘geleceğe kaçış’ idi.
KRİZ YÖNETİMİNİN KRİZİ
Geleceğe kaçış stratejisi, faizlerin indirilerek yeni bir kredi çevrimi başlatılmasına ve bu yolla büyümenin canlandırılmasına dayanıyor. Ancak Türkiye’nin dünya ekonomisine eklemlenme biçimi nedeniyle her bir çevrim, TL’deki hızlı değersizleşmeyle, enflasyon artışı ve faiz artışı ile tamamlanıyor. Esasında bu strateji, 2002-2013 arasında işleyen bağımlı finansallaşma modelinin krizine çare olarak geliştirildi. Ancak bu stratejideki çare, sorunlara çözüm bulma değil sorunların ertelenmesi amaçlı idi. Zira çözülmesi gereken sorun, bizzat sermaye birikim modelinin tıkanıklıkları ile devlet krizinin iç içe geçmesiyle oluşan yapısal krizin nasıl aşılacağı olunca, iktidar kapsamlı bir değişimden çok, işlediği bir kere görülen bu stratejiyi her sıkıştığında yeniden uygulamaya koydu.
Yani bir kısırdöngü ile karşı karşıyayız. Karşımızda işlemeyen iki model var: Ne 2002-2013 arasındaki IMF programına dayanan bağımlı finansallaşma modeli, ne de onun krizine karşı iktidarın el yordamı ile geliştirdiği kredi çevrimlerine dayanan geleceğe kaçış stratejisi Türkiye’nin ekonomik sorunlarını çözebiliyor. İktidarın kriz yönetimi stratejisi olan geleceğe kaçışın menzili, Türkiye kapitalizminin sınırları tarafından belirleniyor. Sonuçta karşımıza kriz yönetiminin krizi, yani bir sürüklenme hali çıkıyor.
Bu kısa hatırlatma sonrası yazının devamında, Korona salgınının başlangıcından bu yana geçtiğimiz 7 aylık sürede iktidarın ekonomik stratejisini değerlendireceğim.
MART'TAN EYLÜL'E: GELECEĞE KAÇIŞ 2.0
Korona salgını ile gelen sert ekonomik daralmaya karşı 18 Mart’ta ilan edilen “Ekonomik İstikrar Kalkanı”, önceki kriz yönetimi programlarının daha geniş kapsamlı bir kopyası idi. Ekonomi yönetiminin tepkisi farklı kurumlar üzerinden şekillendi.
Merkez Bankası, tahvil alımlarını genişletti, faiz indirimine giderek faizi negatife çekerek harcamayı özendirdi ve rezervlerini kullanarak TL’deki değersizleşmenin yavaşlatılmasına çabaladı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) aktif rasyosu düzenlemesi ile bankaları kredi vermeye yönlendirdi (1) ve yurtdışı TL takas işlemlerini sınırlandırarak örtülü sermaye kontrollerine başladı.
Hazine ve Maliye Bakanlığı toplayacağı vergi gelirinin önemli bir kısmından feragat etti, destek programları ile harcamalarını artırdı ve sonuçta bütçe açığı önemli oranda arttı. Son olarak, kamu bankaları gerek agresif kredi genişlemesini gerekse TL’deki değersizleşmeyi sınırlama adımlarını hayata geçiren kritik araçlar olarak kullanıldılar.
Yukarıda sıraladığım bu önlemlerin yegane amacı, yeni bir kredi genişlemesi çevrimi yaratarak daralan ekonomiyi canlandırabilmek ve henüz 2018-2019 krizinin etkileri geçmeden yaşanan bu yeni krizin siyasi etkilerini yumuşatabilmektir. İktidarın kriz yönetimi, sert ekonomik daralmayı ikinci çeyrekle sınırlamak ve sonrasında kredi genişlemesinin büyümeyi canlandırmasını ummak şeklindeydi. Aşağıdaki iki grafikte bu stratejinin sonuçlarını görebiliyoruz.
İlk grafik, tüketici kredilerinin ve kurumsal kredilerin yıllık büyüme hızlarını gösteriyor. Burada 2016’daki başarısız darbe girişimi sonrasında 2017’de Kredi Garanti Fonu ile desteklenen ilk kredi çevrimini görüyorsunuz. Bu kredi çevrimine, 2017’deki referandum ve 2018’deki başkanlık ile parlamento seçimleri, yani rejim değişimi sığdı. ‘Geleceğe Kaçış 1.0’, iktidar blokunu rejim değişikliğine kadar taşıyabildi ancak sonrasında malum 2018-2019 krizi gerçekleşti. ‘Geleceğe Kaçış 2.0’ ise korona salgını döneminde tekrarlanan kredi çevrimini ifade ediyor. İlk çevrimin amacı rejim değişimi iken, ikincisinin amacı yeni rejimin konsolidasyonu yönünde mesafe kat etmektir.
Yukarıdaki grafik, aynı kredi büyüme verisine bu sefer kamu ve özel bankaların katkılarına haftalık olarak bakarak oluşturuldu. Bu grafikte göze çarpan unsur, kırmızı ile gösterdiğim kamu bankalarının kredi çevriminde öncü rol oynamalarıdır. Gerek 2016-2018 arasındaki rejim değişimi sürecini kapsayan ‘Geleceğe Kaçış 1.0’da, gerekse 2019 ile başlayan ve korona salgını ile zirveye varan ‘Geleceğe Kaçış 2.0’ stratejisinde kamu bankaları kredi çevrimini başlatan çok önemli bir araç olarak işlev görmüştür.
24 EYLÜL 2020: FAİZ ARTIŞI
Tıpkı öncekilerde olduğu gibi, bu sefer de faiz indirimi ile başlatılan kredi çevrimi TL’nin hızlı değersizleşmeyle, enflasyon artışı ve faiz artışı ile sonuçlandı. Merkez Bankası, 24 Eylül 2020’deki toplantısında Eylül 2018’den beri ilk kez faiz artırdı. Banka açıklamasında ‘Geleceğe Kaçış 2.0’ stratejisi sonucunda “üçüncü çeyrekte belirgin bir toparlanma gözlendiğini”, ancak enflasyonun Banka’nın beklediği gibi kontrol altına alınamadığını ve hatta artma eğilimine girdiğini belirtiyor. Açıklamada yer alan şu ifade, bizzat mekanizmaya işaret etmesi açısından önem taşıyor: “… güçlü kredi ivmesiyle ekonomide sağlanan hızlı toparlanma ve finansal piyasalarda yaşanan gelişmeler neticesinde enflasyon öngörülenden daha yüksek bir seyir izlemiştir.”
EYLÜL'DEKİ 'U-DÖNÜŞÜ'
Merkez Bankası’nın faizleri artırması, öncesinde zaten başlayan ‘U-dönüşünün’ en önemli adımını oluşturuyordu. Banka faiz artırımının yanında tahvil alımlarını durdurdu ve rezerv satışını -büyük oranda mecbur kaldığından- sonlandırdı. BDDK, aktif rasyosu düzenlemesini gevşetti ve kısmi sermaye kontrolleri yurtdışı swap imkanı gevşetilerek yumuşatıldı. Hazine ve Maliye Bakanlığı kamu harcamalarına devam ederken, kamu bankaları sert bir şekilde frene bastılar. Yukarıda Grafik-2’de ağustos ayındaki bu sert fren açık bir şekilde görülüyor.
Kısacası, henüz mevcut kredi çevrimi dip noktasına varmadı ve önceki ortalamalara bakıldığında halen güçlü bir genişleme var. Ancak tepe noktası geçildi, bundan sonra kredi faizlerinin kademeli yükselişini göreceğiz.
ÖNÜMÜZ DURGUNLUK
Eylüldeki ‘U-dönüşü’ sonrasında önümüzde ekonomik durgunluk var. Dolayısıyla, bu ‘U-dönüşü’ iktidarın arzu ettiği değil ‘Geleceğe Kaçış 2.0’ın sınırlarına ulaşıldığı için mecbur kaldığı bir hamle.
2018-2019 krizi sonrasında oldukça yüksek olan işsizlik, şimdilik işten çıkarma yasakları nedeniyle görünmez kılınabiliyor. Ancak önümüzdeki dönemdeki durgunlukla birlikte yakın Türkiye tarihinde eşi görülmemiş bir işsizlik oranına ulaşılması muhtemel.
Yukarıda belirttiğim kriz yönetiminin krizinin bu döneme özgü bir özelliği, ekonomik daralma sırasında cari açığın daha da artması ve açığın büyük ölçüde rezervler ile kapatılması. Bu eğilim de önümüzdeki dönemde devam edecek gibi görünüyor.
Korona salgını kış aylarına yaklaştıkça etkisini artırdıkça, buna karşı alınan önlemlerin zaten yavaşlayacak olan ekonomiyi yeniden daralma alanına sürüklemesi sürpriz olmayacak.
Yeni bir kredi genişlemesi hamlesinin başlaması için aşının bulunması, dış piyasaların açılması ve korona salgınının etkilerinin azalması gerekecek. Büyük ihtimalle 2021 içinde gerçekleşecek bu canlanma sonrasında, rejim konsolidasyonu için gerekli adımlar daha da hızlanarak atılacağını öngörebiliriz.
1- Bu uygulamanın detayları için bakınız: ‘Geleceğe Kaçış: 2.0’
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.03.2025
27.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025
31.01.2025
23.01.2025
16.01.2025
9.01.2025
2.01.2025