Umut ÖZKIRIMLI
AKP iktidarına yakın köşe yazarlarını tanımlamak için kullanılan ‘yandaş‘ terimi TDK tarafından “Birinden yana olan veya bir düşünceye, bir isteğe katılan, onu destekleyen kimse, yanlı, taraflı, taraftar” şeklinde tanımlanıyor.
Yandaşlığı bir siyasi parti ya da düşünceyi desteklemeye indirgersek, bunun AKP taraftarlarına özgü olmadığını, ayrıca belirli istisnalar dışında Türkiye medyasına hiçbir dönemde ‘tarafsız‘ denemeyeceğini belirtmemiz gerekiyor. Bunda yanlış bir şey de yok. İktidar olsun, muhalefet olsun, bir siyasi hareketi desteklemek son derece doğal.
‘Yandaş‘ nitelemesinin 1980’lerdeki ‘liboş‘ terimi gibi negatif, çoğunlukla aşağılayıcı bir anlamda kullanılmasının nedeni ise AKP yanlısı köşe yazarlarının siyasi destekle yetinmemeleri; 1. Bu siyasi hareketi ve liderini tek tük istisnalar dışında hiç eleştirmemeleri, 2. Bu siyasi hareketin ve liderinin yanlışlarını meşru göstermek için nedenler üretmeleri, yani iktidar ‘apolojistliğine‘ soyunmaları, 3. Eleştirmek ‘zorunda kaldıkları‘ zaman lideri siyasi hareketin yanlışlarından soyutlamaları, 4. Harekete ve liderine tarihsel bir misyon yüklemeleri, 5. İktidar dilini yeniden üretmeleri ve yaygınlaştırmaları.
Yeni Türkiye’nin üç ‘aydın’ı
‘Yandaş‘ teriminin siyasi desteğin ötesinde bir anlam ifade ettiğinin farkında olsalar gerek, kendini ‘liberal‘, ‘demokrat‘ ya da ‘solcu‘ olarak tanımlayan AKP yanlısı köşe yazarları bu şekilde nitelendirilmeye şiddetle karşı çıkıyor (bu noktada söz konusu yazarların ‘CHP yandaşı‘, ‘Cemaat yandaşı‘ gibi terimleri sıklıkla kullandıklarını not edelim). Peki rakamlar bu konuda ne söylüyor?
Örnek olarak Canan Barlas tarafından ‘Yeni Türkiye’nin genç aydınları‘ olarak nitelenen üç köşe yazarı Yıldıray Oğur, Markar Esayan ve Melih Altınok’un Gezi olaylarından bu yana yazdıklarına bakalım.
Yıldıray Oğur: 8 Haziran 2013-31 Ekim 2014 arası 24 Haber,Türkiye, Serbestiyet ve Lacivert’te yayımlanan toplam 209 yazı ve söyleşi.
Markar Esayan: 10 Haziran 2013-30 Ekim 2014 arası Yeni Şafak, Serbestiyet, markaresayan.com ve başka platformlarda yayımlanan toplam 285 yazı ve söyleşi.
Melih Altınok: 10 Ağustos 2013-28 Ekim 2014 arasında Türkiye ve Serbestiyet’te yayımlanmış toplam 215 yazı.
Bu üç ismin seçilme nedeni, iktidarın en ateşli savunucuları arasında olmaları, iktidara yakınlıkları (Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın gezilerine sık sık katılmaları, onlarla özel söyleşiler yapmaları), görünürlükleri (birden fazla mecrada yazmaları, iktidar yanlısı kanallarda program yapmaları ya da neredeyse her gece ayrı bir programa konuk olmaları), kendilerini liberal, demokrat olarak tanımlamaları ve bağımsızlıktan ödün vermediklerini düşünmeleri.
Yandaşın gözüyle Gezi
Fotoğraflar: DHA
Son iki yıla damgasını vuran bazı olaylar üzerinden basit bir içerik analizi söz konusu yazarların iktidarın dilini yeniden ürettiklerini göstermek için yeterli.
Örneğin Gezi ve Geziciler Yıldıray Oğur’un 209 yazısında 149 kere anılıyor. Bunların sadece iki tanesi olumlu. Gezi olayları 32 kere ‘ayaklanma‘ olarak adlandırılıyor.
Markar Esayan ‘Gezi‘ ve ‘Geziciler‘ terimlerine 285 yazıda 356 kere atıfta bulunuyor. Bunların 14 tanesi olumlu (Esayan, ‘Gezi’yi ilk üç gün ben de destekledim‘cilerden).
Esayan’ın Gezi olayları tanımlamak için en çok kullandığı terim ise ‘kriz‘. ‘Gezi krizi‘ tam 89 kez kullanılıyor. Bunun dışında beş kez Gezi ‘ayaklanması’ndan, 12 kez Gezi ‘kalkışması’ndan bahsediliyor.
Son olarak Esayan’ın ‘darbe‘ terimini tam 448 kez kullandığını, bunun hatırı sayılır bir bölümünün de Gezi ve Gezicilere ayrıldığını not edelim.
Melih Altınok diğer iki köşe yazarından daha mütevazı. Gezi ve Gezicilerden 215 yazıda iki kez olumlu olmak üzere sadece 92 kez kez bahsediyor. Altınok, Oğur ya da Esayan’dan farklı olarak Gezi olaylarını tek bir terime hapsetmiyor.
Öte yandan Kürtlere ‘gerici ayaklanmalarının saflarını sıklaştırma çağrısı yapan Gezi koalisyonu‘, ‘eski Türkiye’nin de facto karanlığına astral seyahatten başka bir anlama gelmeyen Gezi’ gibi cümleler Altınok’un Gezi’ye mini araştırmamızın konusu diğer yazarlardan pek de farklı yaklaşmadığını gösteriyor.
Yandaşın gözüyle 17-25 Aralık
Üç yazarın 17-25 Aralık soruşturmaları konusuna yaklaşımları da pek farklı değil. Yıldıray Oğur, 32 kez andığı ‘17 Aralık‘a dört kez operasyon diyor; üç kez Öcalan’ın soruşturmalara ‘darbe‘ dediğini hatırlatıyor; bir kez ‘cemaat darbe girişimi‘, bir kez de ‘cemaat ayaklanması’ diyor.
Markar Esayan ‘17 Aralık’a 57 kere referans verdiği yazılarında süreci 11 kez ‘operasyon‘, biri yine Öcalan üzerinden dört kez ‘darbe‘, iki kez ‘kriz‘, bir kez ‘komplo‘ ve bir kez ‘müdahale‘ olarak niteliyor.
Melih Altınok 25 Aralık’tan 18 kez bahsediyor (genelde 17-25 Aralık’ı birlikte kullanarak) ve sürece sekiz kez ‘operasyon‘, bir kez ‘darbe girişimi’, bir kez de ‘elde patlayan bir bomba‘ nitelemelerini yakıştırıyor.
Yandaşın gözüyle ‘paraleller’
Daha da ilginci Esayan ve Altınok 17-25 Aralık olaylarından sonra yazdıkları yazılarda sırasıyla 58 ve 48 kez ‘paralel yapı‘ tamlamasını kullanmaları. Oğur ise 54 kez kullandığı ‘paraleldevlet‘ terimini yeğliyor.
Bu noktada ilginç bir raslantı olarak Oğur’un 17 Aralık’tan tam bir gün önce, 16 Aralık 2013’te ‘Paralel devlet artık hatta karışabilir mi?‘ başlıklı bir yazı kaleme aldığını not etmek gerekiyor.
Buraya kadar verdiğimiz örnekler Oğur, Esayan ve Altınok’un Gezi ve 17-25 Aralık sürecine AKP iktidarının gözüyle baktığını, iktidarla aynı dili kullandığını, yeniden ürettiğini gösteriyor. Ancak bu rakamlar söz konusu yazarların ‘görmedikleri’yle birlikte düşünüldüklerinde daha fazla anlam kazanıyor.
Yandaşın ‘gözünden kaçanlar’
Oğur, Esayan ve Altınok’un yazılarında AKP iktidarının sıkça eleştirildiği bazı konuları aramaya kalktığımızda hayli şaşırtıcı bir tablo ile karşılaşıyoruz. Birkaç örnek verelim.
Ömer Güney: Paris cinayetlerini çözüm sürecine yönelik provokatif eylemler arasında sayan Esayan ve Altınok, cinayetlerin arkasında olduğu iddia edilen ve MİT’le ilişkisi kanıtlanan Ömer Güney’den hiç bahsetmiyor! Oğur ise Ömer Güney’i bir kez anıyor ve Güney’e dair kayıtların sızdırılmasının 17 Aralık’a darbe diyen Öcalan’ı bitirmeye yönelik bir girişim olduğunu iddia ediyor.
Muhsin Yazıcıoğlu: Sadece Gülen cemaati değil, Muhsin Yazıcıoğlu’nun ailesi ve avukatları tarafından da dile getirilen Muhsin Yazıcıoğlu’nun bir suikasta kurban gittiği iddiası Oğur’un yazılarında bir kez, o da alıntıladığı bir yazı içinde içerikle ilgili yorum yapılmadan; Esayan’ın yazılarında iki kez (biri faili meçhul bir cinayet, diğeri Erdoğan’ı ‘merhum Yazıcıoğlu’nun katili ilan etmeye varan aşağılık bir tertip‘ olarak) yer alırken, Altınok’un yazılarında hiç bahsi geçmiyor.
Ve diğer bahsi geçmeyenler: Yusuf Yerkel, Reza Sarraf, Erdoğan ile Büyükanıt arasında gerçekleşen Dolmabahçe görüşmesi, Alo Fatih (Oğur’da üç kez, AKP karşıtlarına sataşmak için); Halk Bankası (Esayan’da dört kez; ikisi komplo örneği olarak, ikisi Erdoğan’ın demeci); Taner Yıldız (Altınok ve Oğur’da Soma bağlamında bir kez savunma amaçlı).
Son söz yerine
Yazı çoktan Diken editörlerinin sabrını zorlayacak uzunluğa geldi. Dolayısıyla bu üç yazarın Erdoğan’la ilişkilerinin ya da AKP karşıtlarıyla ilgili (zaman zaman oldukça çirkinleşen) düşüncelerinin söylem analizine girmiyorum. Kaldı ki bu, sosyal bilim metodolojisi yanında ciddi bir psikanaliz bilgisi de gerektiriyor; bense bu donanıma sahip değilim. En iyisi yazıyı burada kesmek ve çektiğim Yeni Türkiye fotoğrafını siz okurların takdirine bırakmak.
Not: Bu yazıda kullanılan ve ‘Yeni Türkiye medyası’ üzerine akademik bir proje için derlenen malzemeyi sağlayan ‘asistanım’a teşekkürlerimle…
Ölü seçici bir ‘genç akil’: Yıldıray Oğur
Yazarlar
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları

































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.03.2020
25.02.2020
10.02.2020
16.12.2019
5.01.2019
19.10.2019
12.10.2019
6.08.2019
2.07.2019
24.03.2020