Umut ÖZKIRIMLI
Evde dokuzuncu günümüz.
Bir önceki yazıyı yazdığımda İspanya’da koronavirüs (Kovid-19) hastalarının sayısı 4 bin 200, virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 120 idi.
Dokuz gün sonra, 22 Mart itibariyle hasta sayısı 25 bini aştı. Virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 1353. Hastalık, Çin, İtalya gibi ülkelerde gözlemlediğimiz yayılma seyrini takip ediyor. Zaten İspanya, bu iki ülkeden sonra virüse en fazla kurban veren ülke. Uygulanan sıkı önlemlere rağmen virüsün yayılma hızı henüz yavaşlatılamadı.
Öte yandan bu durum virüs üzerine çalışmalar yürüten bilim insanlarını şaşırtmıyor. Güney Kore, Singapur gibi birkaç istisna dışında tüm ülkelerin virüse karşı önlem almakta geciktiği artık herkes tarafından kabul ediliyor. Örneğin şu ana kadar en fazla can kaybının yaşandığı İtalya’da ilk koronavirüs vakası 31 Ocak’ta keşfedilmesine rağmen ülkenin karantina alınma tarihi 9 Mart, süpermarketler ve eczaneler dışında kalan ticari işletmelerin kapatılma tarihi ise 11 Mart. İspanya’da da durum farklı değil.
İlk vaka, Kanarya Adaları’nda 31 Mart’ta tespit ediliyor. Virüs İtalya’dan gelen turistler aracılığıyla Tenerife’ye, daha sonra tüm ülkeye yayılıyor. Başbakan Pedro Sanchez’in olağanüstü hal ilan ettiği tarih ise 12 Mart. Muhalefet partileri ve bölgesel yönetimler iktidarı Madrid’de yapılan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü yürüyüşünü ertelemediği için eleştiriyor. Nitekim Madrid salgının merkezi; bu yürüyüşe katılan bir bakan ve başbakan Sanchez’in eşi de koronavirüse yakalananlar arasında.
Hal böyleyken farklı nedenlerle karantinayı erteleyen ülkeleri anlamak mümkün değil. ABD Başkanı Trump, başlarda ciddiye almadığı virüsün ciddi can kaybına yol açmaya başlaması üzerine bildik tavrıyla suçu başkalarının üzerine yıkmaya çalışıyor ve sorumluluk almaktan kaçıyor. İngiltere Başbakanı Boris Johnson, salgın patlak verdiğinde ortaya attığı, bilimselliği 24 saatte çürütülen “sürü bağışıklığı” (herd immunity) stratejisinden çoktan geri adım atmış durumda. Dün gece (21 Mart) itibariyle ülkede publar ve restoranlar kapatıldı.
Türkiye’deki durum da ABD ve İngiltere’den farklı değil. Henüz 65 yaşın üzerinde olanlar hariç ciddi bir karantina politikası uygulanmıyor. Restoranlar daha yeni kapatıldı. AVM’ler, fabrikalar, iş yerleri ise açık. Her ne kadar halka “evinizde kalın” çağrısı yapılıyorsa da bu çağrının ciddiye alınmasını sağlayacak hiçbir tedbir uygulanmıyor. Sosyal medyaya askere uğurlama törenleri, piknik görüntüleri düşüyor.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir şekilde adlarının önüne doktor ya da profesör unvanı eklemiş kimi şarlatanlar TV ekranlarında “sarımsak yiyin, bir şey olmaz”, “günde beş vakit namaz kılana virüs bulaşmaz” tarzı saçmalıklar paylaşıyorlar. Başka bir kesim komplo teorisi pazarlayarak krizden nemalanmaya çalışıyor. Örneğin iktidarın borazanı Sabah’ta yazan bir “bordrolu iktidar çalışanı”, “Korona Amerika’dan çıkmış olabilir mi?” diye bir yazı yazabiliyor; bir başka bordrolu, sağlık sektörü çalışanlarına destek için yapılan alkış eylemini Gezi’ye benzetiyor. “Ünlüler” Instagram hesaplarından sahte ilaç reklamları yapıyor; bir diğeri binlerce emekçinin sırtından kazandığı Boğaz manzaralı yalısından “cool” selfie’ler paylaşıyor, manzaraya bakıp sahilde olduğunu düşünen bir takipçisine “Sakin ol champ.. Evdeyim” mesajı yolluyor.
Bu arada virüs yayılmaya, can almaya devam ediyor.
Sağlık uzmanı ya da doktor değilim. O yüzden sizinle sadece gözlemlerimi, dokuz günlük karantinada öğrendiklerimi paylaşabilirim. İspanya, gerek hastalığın seyri, gerek alınan önlemler açısından Türkiye’nin en az birkaç hafta önünde olduğu için belki öğrendiklerim sizin de işinize yarar.
1. Koronavirüsün bir noktada toplumun yüzde 60-70’ine bulaşacağını biliyoruz. Alınan tüm önlemler hastalığın bulaşma hızını yavaşlatma, zamana yayma, böylelikle hastanelerin ve sağlık çalışanlarının yükünü hafifletme amacına yönelik.
2. Genç olmak ölüm riskini azaltsa da tamamen ortadan kaldırmıyor. Hastalığın yaygın olduğu Avrupa ülkelerinde virüs nedeniyle hastaneye kaldırılanların yarısı 65 yaşın altında. Ayrıca hastalığı hafif atlatmanız, taşıyıcı olarak yüksek risk grubundakilere yönelik bir tehdit olduğunuz gerçeğini değiştirmiyor.
3. Virüse karşı aşı çalışmaları tüm hızıyla sürse de işe yarayacak bir aşının geliştirilmesi ve yaygınlaşmasının 2021’den önce gerçekleşmesi beklenmiyor. Ayrıca virüse dair bilinenler hala çok sınırlı. Kovid-19’un, diğer virüsler gibi biçim değiştirmesi ve geliştirilen aşılara karşı dayanıklı hale gelmesi büyük olasılık.
4. Virüsün yayılma hızının yavaşlatılmasına yönelik önlemler üzerine yeterince bilgi var; bunları tekrarlamaya gerek yok. Ancak Türkiye bağlamında da önemli olan bir noktanın altını çizmek gerekiyor; o da test sayısının artırılması. Türkiye’deki “resmi” vaka sayısı ve can kayıplarının henüz çok yüksek olmamasının temel nedenlerinden biri yeterince test yapılmaması. Muhtemelen pek çok kişi farkında olmasa da virüsü taşıyor ve çevresindekilere bulaştırıyor. Bu nedenle önlem almakta geciken ve yeterince test yapmayan ABD, İngiltere, İsveç ve Türkiye gibi ülkelerde hastalığın İtalya ve İspanya’dakine benzeyen bir seyir izleyeceği düşünülüyor.
5. Yine üzerine çok yazılan çizilen bir konu, krizin ekonomik boyutu. Türkiye, bu konuda da AB ülkelerinden çok ABD örneğini takip ediyor. Açıklanan ekonomik önlemler daha çok işverenleri, büyük sermaye sahiplerini korumaya yönelik. Hayatını sürdürebilmek için çalışmak zorunda olan yoksul sınıflara dair tedbir neredeyse hiç yok. Kriz, kısa sürede sona ermeyecek, biliyoruz. Bunun ekonomik bedeli de büyük olacak. Bu nedenle hiç vakit kaybetmeden geniş çaplı önlem almak şart. Ve bunun faturasını da sadece devletin değil, yalılarından “sakin ol champ..” çağrıları yapan kesimlerin yüklenmesi gerekiyor.
Karantinada olduğumuz sürece korona dışında bir konuda yazmak mümkün olmayacak gibi. Bir sonraki yazıya kadar lütfen #EVDEKALIN!
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları




























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.03.2020
25.02.2020
10.02.2020
16.12.2019
5.01.2019
19.10.2019
12.10.2019
6.08.2019
2.07.2019
24.03.2020