Vahap COŞKUN
Geçtiğimiz günlerde gazetelerin birinde rastladım: Almanya’da Baden-Württemberg eyaletinde, personelin mahkeme salonlarında başörtüsünü takmasını engellemek maksadıyla bir yasa önerisi hazırlanmış. Önerinin bir geçmişi var: Önce Bavyera eyaletinde bir stajyerin mahkemede başörtüsü takma isteği idare mahkemesi tarafından kabul edilmiş. Eyalet bunun üzerine temyize başvurmuş. Sonra bu kez Baden-Württtemberg’de bir stajyer başörtüsü takmak istemiş. Ancak eyalet bunu yasa çıkararak engelleme kararı almış.
Baden-Württemberg, Yeşiller ve Hıristiyan Demokrat Parti’den oluşan bir koalisyon tarafından yönetiliyor. Koalisyon hükümetince hazırlanan yasa önerisine göre; mahkemelerde hâkimler, savcılar, hukuki yardımcılar ve stajyerlerin başörtüsü takması yasaklanıyor.
Baden-Württemberg başörtüsü yasağı çıkaran ilk eyalet olacak. Eyaletin başbakanı, yasağın “İslama karşı bir yasa olmadığını” söylemiş. Eyaletin adalet bakanı ise “Yasayı mahkeme salonlarında dini ve siyasi tarafsızlık ilkesini garanti altına alacak şekilde tasarladıklarını” belirtmiş. Başörtüsünün gündeme oturduğu iki eyalette, hâlihazırda mahkemelerde başörtü takan bir personel bulunmuyormuş.
“Tarafsız yüz”
“Tarafsızlık” başörtüsü yasaklamalarında en çok öne çıkarılan ilke; yasak yanlıları yaptıklarını tarafsızlığa dayanarak meşrulaştırmaya girişiyor. Buna göre, bir işyerinde çalışanların o işyerinden hizmet alanlara karşı iki tür sorumluluğu bulunuyor: Biri, onlara tarafsızlıkla hizmet etmektir. Diğeri de onlarda tarafsız oldukları düşüncesini uyandırmaktır. Bu çerçevede, bir personelin dini manayı haiz bir kıyafet giymesinin veya bir sembol taşımasının tarafsızlığı ihlal ettiğini belirtiyorlar.
Yakınlarda Avrupa Adalet Divanı (AD), ne yazık ki bu son derece sorunlu tarafsızlık anlayışına prim veren bir kararın altına imza attı. Karara vesile teşkil eden olay Belçika’da yaşanmış. Belçika’da özel bir güvenlik şirketinde resepsiyon görevlisi olarak çalışan Samira Achbita, işe girdikten üç yıl sonra başörtüsü takmaya karar verince işten çıkarılmış. İşveren şirket, çıkarma kararına gerekçe olarak “şirketin çalışanları için tüm siyasi, felsefi ve dini sembolleri yasaklamasını” ve Achbita’nın işe ilk başladığında “şirketin bu tarafsızlık politikası hakkında bilgilendirilmesini” göstermiş.
Achbita, şirketin kararına karşı ulusal makamlara yaptığı başvurulardan sonuç alamayınca ihtilafı AD’ye taşımış. Konuyu inceleyen AD, işverenlerin çalışanların başörtüsü takmasını yasaklayabileceğine hükmeden bir karar vermiş. Bahse konu karar, iki gerekçeye dayandırılmış:
(1) Bir şirketin kendini kamuya “tarafsız” bir yüzle sunma amacı, bir çalışanının din ve inanç özgürlüğünün sınırlandırılmasını meşrulaştırmada kullanılabilir.
(2) Bir şirket bu tür bir sınırlandırmayı sadece kamuyla doğrudan temas halinde olan çalışanlarına uygulayabilir.
Normal ve anormal
Başörtüsünü yasaklamak için ileri sürülen bu gerekçeler birçok problem ihtiva ediyor. Aslında AD’nin her tarafı dökülen bir karar verdiğini söylemek gerekiyor. Bu meyanda başlıca üç hususa temas edilebilir:
a. Karar seküler giyim tarzını “normal”, dini içerik taşıyan bir elbise giymeyi ya da sembol taşımayı ise “anormal” olarak değerlendiriyor. Normal giyinenlerin “tarafsızlık” içinde hareket ettiklerini; dini giysi ve sembolleri üzerinde bulundurarak normalden sapanların ise tarafsızlık ilkesine halel getirdiklerini varsayıyor. Dolayıyla müşterilerine “tarafsız” imajı vermek isteyen bir şirketin, giyimiyle bu “tarafsızlığı” ihlal eden çalışanına karşı yaptırım uygulayabileceğine hükmediyor.
Bu bakış, iki açıdan sorunlu: İlki, giyim şekilleri arasında böylesine bir hiyerarşi öngörülemez, öngörülmemelidir. İkincisi, tarafsızlık “giyim” üzerinden değil verilen “hizmet” üzerinden değerlendirilmelidir. Bir kadın doktorun tarafsızlığı, başörtüsü takıp takmamasıyla değil, önüne gelen hastalara aralarında herhangi bir fark gözetmeden hizmet edip etmediğiyle ölçülmelidir.
b. Dini kıyafet ve sembol yasağı, eşitlik ilkesine aykırıdır. İnsanlar bir dini inanca sahip olabilir veya herhangi bir dini inanç taşımayabilir. Dini inancı olanlar da kendi aralarında farklılaşabilir. Kimi dindarlar inancının bir dini kıyafeti gerektirdiğini düşünebilir, kimi dindarlar ise bunu bir zorunluluk olarak görmeyebilir. Bu bağlamda başörtüsü yasağına bakıldığında üç boyutlu bir eşitsizlik tespit edilebilir. Şöyle ki: Bazı Müslüman kadınlar dinlerinin bir gereği olarak düşündükleri için başörtüsü takıyorlar. Şu kesimlerin ise böyle bir tercih mecburiyeti yok: (1) Müslüman erkekler; (2) Müslüman olan ama başörtüsü takmayan kadınlar; (3) herhangi bir dini inanç taşımayanlar. Başörtülü kadınlar “ya işin ya da başörtün” biçiminde bir tercihe zorlandığında, onlar ile saydığımız üç kesim arasında açık bir eşitsizlik hali yaratılmış oluyor.
Nasıl bir tarafsızlık?
c. AD’nin kararında belki de üzerinde en çok durulması gereken mevzu, tarafsızlığın nasıl anlaşılması gerektiği. Acaba, farklı kimliklerin birlikte yaşamasını idame ettirmek için gerekli olan “tarafsızlık” ilkesi nasıl kurulmalı? AD’nin kararındaki çözüm belli: Tüm farklılıkları görünmez kılmak; kamuya ilişki kurulan mekânlarda başörtüsünü, kipayı, haçı vb ortadan kaldırmak ve böylece herkesi yansız (!) hale getirmek.
Bunun doğru bir çözüm olmadığı kanısındayım. Daha doğrusu bu, bir çözüm değil. Çözüm, tam tersi bir metodu benimsemekten geçiyor. Bir kişi resmi bir kurumda veya özel bir şirkette çalışabilir. İnancına bağlı olarak boynunda haç taşıyabilir, kipayla gezebilir, başörtüsü takabilir ya da hiçbir dinî sembole yüz vermeyebilir.
İşverene düşen, çalışanlarını olduklarından farklı görünmeye zorlamak değil, onları çalışmaları üzerinden değerlendirmektir. Verilen görevleri hakkıyla yapıp yapmadıklarına, kendilerinden hizmet alanlar arasında ayırımcı bir tavır takınıp takınmadıklarına bakmaktır. Çalışanlar vazifelerini lâyıkıyla yerine getiriyor ve herkese olması gerektiği gibi davranıyorsa, artık ortada bir problemin olmaması gerekir. Tarafsızlık bu şekilde inşa edilir. Toplumsal barışa hizmet edecek olan da, herkesi olduğu gibi kabul eden ve liyakat üzerinden işleyen böyle bir tarafsızlık anlayışıdır; yoksa insanları iş ve geçim korkusundan ötürü başka türlü görünmeye sevk eden zorlayıcı “tarafsızlık” değil.
Tarafsızlık mı, hoşgörüsüzlük mü?
AD’nin bu kararını Avrupa’da her geçen gün büyümekte olan İslam karşıtlığı dalgasının etkisi altında aldığını söylemek mümkün. Her ne kadar kararda bütün dini sembollere atıf yapılmışsa da, asıl odağın başörtüsü ve Müslümanlar olduğu açık. Eğer dâvâ konusu başörtüsü değil de mesela haç ya da kipa olsaydı, çok büyük bir olasılıkla AD böyle bir karara varmazdı.
Nitekim Uluslararası Af Örgütü’nden Chris Chapman buna dikkat çekiyor ve “Tarafsızlık çağrısının, basitçe Müslümanlara ve diğer azınlıklara yönelik -- müşteri veya işveren kaynaklı -- hoşgörüsüzlüğün üstünü örtüp örtmediği sorusunun” haklı bir soru olduğunu belirtiyor. Chapman’a göre, AD’nin Avrupa’da ve başka yerlerde yükselen Müslüman karşıtlığına gözlerini kapatması yanlış. Çünkü “bugün insanlar bir nefret yankı odasına hapsolmuş, bir tarafta Atlantik’in öteki yakasında ABD Başkanı Donald Trump’ın çıkışları ve ayrımcı başkanlık emirleri, diğer tarafta göçmen karşıtı, Müslüman karşıtı siyasetçilerin ve yorumcuların arasında sıkışmış durumdalar.”
Müslüman ve göçmen karşıtlığı, bilhassa azınlık mensubu kadınlar için çok daha katmerli sonuçlara sebebiyet veriyor. “Bu kadınlar ne giydikleri, nasıl göründükleriyle ilgili eleştirilere maruz kalıyor, bu konularda yapılan düzenlemelere uyarak yaşamak zorunda bırakılıyorlar. İster başörtüsü, ister çarşaf, ister haşema olsun, Müslüman kadınların giyim seçimlerine yönelik öfke, kadın nefreti ve yabancı düşmanlığı içeren basmakalıp düşüncelerden besleniyor.”[1]
Bu itibarla söz konusu kararın “tarafsızlık” adı altında ayrımcılığı kurumsallaştıran bir işlev gördüğünü söylemek mümkün. Bu kararı vermekle AD, hem Müslüman ve göçmen karşıtı politikaların değirmenine su taşıdı, hem de başta çoğulculuk ve tarafsızlık olmak üzere o çok sözü edilen Avrupa değerlerinin altına dinamit koydu.
[1] Chris Chapman; “İş yerinde başörtüsü yasakları: Her ne olursa olsun tarafsızlık mı?”
https://www.amnesty.org.tr/icerik/116/2096/is-yerinde-basortusu-yasaklari-her-ne-olursa-olsun-tarafsizlik-mi
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları













































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025