Vahap COŞKUN
Geçtiğimiz günlerde gazetelerin birinde rastladım: Almanya’da Baden-Württemberg eyaletinde, personelin mahkeme salonlarında başörtüsünü takmasını engellemek maksadıyla bir yasa önerisi hazırlanmış. Önerinin bir geçmişi var: Önce Bavyera eyaletinde bir stajyerin mahkemede başörtüsü takma isteği idare mahkemesi tarafından kabul edilmiş. Eyalet bunun üzerine temyize başvurmuş. Sonra bu kez Baden-Württtemberg’de bir stajyer başörtüsü takmak istemiş. Ancak eyalet bunu yasa çıkararak engelleme kararı almış.
Baden-Württemberg, Yeşiller ve Hıristiyan Demokrat Parti’den oluşan bir koalisyon tarafından yönetiliyor. Koalisyon hükümetince hazırlanan yasa önerisine göre; mahkemelerde hâkimler, savcılar, hukuki yardımcılar ve stajyerlerin başörtüsü takması yasaklanıyor.
Baden-Württemberg başörtüsü yasağı çıkaran ilk eyalet olacak. Eyaletin başbakanı, yasağın “İslama karşı bir yasa olmadığını” söylemiş. Eyaletin adalet bakanı ise “Yasayı mahkeme salonlarında dini ve siyasi tarafsızlık ilkesini garanti altına alacak şekilde tasarladıklarını” belirtmiş. Başörtüsünün gündeme oturduğu iki eyalette, hâlihazırda mahkemelerde başörtü takan bir personel bulunmuyormuş.
“Tarafsız yüz”
“Tarafsızlık” başörtüsü yasaklamalarında en çok öne çıkarılan ilke; yasak yanlıları yaptıklarını tarafsızlığa dayanarak meşrulaştırmaya girişiyor. Buna göre, bir işyerinde çalışanların o işyerinden hizmet alanlara karşı iki tür sorumluluğu bulunuyor: Biri, onlara tarafsızlıkla hizmet etmektir. Diğeri de onlarda tarafsız oldukları düşüncesini uyandırmaktır. Bu çerçevede, bir personelin dini manayı haiz bir kıyafet giymesinin veya bir sembol taşımasının tarafsızlığı ihlal ettiğini belirtiyorlar.
Yakınlarda Avrupa Adalet Divanı (AD), ne yazık ki bu son derece sorunlu tarafsızlık anlayışına prim veren bir kararın altına imza attı. Karara vesile teşkil eden olay Belçika’da yaşanmış. Belçika’da özel bir güvenlik şirketinde resepsiyon görevlisi olarak çalışan Samira Achbita, işe girdikten üç yıl sonra başörtüsü takmaya karar verince işten çıkarılmış. İşveren şirket, çıkarma kararına gerekçe olarak “şirketin çalışanları için tüm siyasi, felsefi ve dini sembolleri yasaklamasını” ve Achbita’nın işe ilk başladığında “şirketin bu tarafsızlık politikası hakkında bilgilendirilmesini” göstermiş.
Achbita, şirketin kararına karşı ulusal makamlara yaptığı başvurulardan sonuç alamayınca ihtilafı AD’ye taşımış. Konuyu inceleyen AD, işverenlerin çalışanların başörtüsü takmasını yasaklayabileceğine hükmeden bir karar vermiş. Bahse konu karar, iki gerekçeye dayandırılmış:
(1) Bir şirketin kendini kamuya “tarafsız” bir yüzle sunma amacı, bir çalışanının din ve inanç özgürlüğünün sınırlandırılmasını meşrulaştırmada kullanılabilir.
(2) Bir şirket bu tür bir sınırlandırmayı sadece kamuyla doğrudan temas halinde olan çalışanlarına uygulayabilir.
Normal ve anormal
Başörtüsünü yasaklamak için ileri sürülen bu gerekçeler birçok problem ihtiva ediyor. Aslında AD’nin her tarafı dökülen bir karar verdiğini söylemek gerekiyor. Bu meyanda başlıca üç hususa temas edilebilir:
a. Karar seküler giyim tarzını “normal”, dini içerik taşıyan bir elbise giymeyi ya da sembol taşımayı ise “anormal” olarak değerlendiriyor. Normal giyinenlerin “tarafsızlık” içinde hareket ettiklerini; dini giysi ve sembolleri üzerinde bulundurarak normalden sapanların ise tarafsızlık ilkesine halel getirdiklerini varsayıyor. Dolayıyla müşterilerine “tarafsız” imajı vermek isteyen bir şirketin, giyimiyle bu “tarafsızlığı” ihlal eden çalışanına karşı yaptırım uygulayabileceğine hükmediyor.
Bu bakış, iki açıdan sorunlu: İlki, giyim şekilleri arasında böylesine bir hiyerarşi öngörülemez, öngörülmemelidir. İkincisi, tarafsızlık “giyim” üzerinden değil verilen “hizmet” üzerinden değerlendirilmelidir. Bir kadın doktorun tarafsızlığı, başörtüsü takıp takmamasıyla değil, önüne gelen hastalara aralarında herhangi bir fark gözetmeden hizmet edip etmediğiyle ölçülmelidir.
b. Dini kıyafet ve sembol yasağı, eşitlik ilkesine aykırıdır. İnsanlar bir dini inanca sahip olabilir veya herhangi bir dini inanç taşımayabilir. Dini inancı olanlar da kendi aralarında farklılaşabilir. Kimi dindarlar inancının bir dini kıyafeti gerektirdiğini düşünebilir, kimi dindarlar ise bunu bir zorunluluk olarak görmeyebilir. Bu bağlamda başörtüsü yasağına bakıldığında üç boyutlu bir eşitsizlik tespit edilebilir. Şöyle ki: Bazı Müslüman kadınlar dinlerinin bir gereği olarak düşündükleri için başörtüsü takıyorlar. Şu kesimlerin ise böyle bir tercih mecburiyeti yok: (1) Müslüman erkekler; (2) Müslüman olan ama başörtüsü takmayan kadınlar; (3) herhangi bir dini inanç taşımayanlar. Başörtülü kadınlar “ya işin ya da başörtün” biçiminde bir tercihe zorlandığında, onlar ile saydığımız üç kesim arasında açık bir eşitsizlik hali yaratılmış oluyor.
Nasıl bir tarafsızlık?
c. AD’nin kararında belki de üzerinde en çok durulması gereken mevzu, tarafsızlığın nasıl anlaşılması gerektiği. Acaba, farklı kimliklerin birlikte yaşamasını idame ettirmek için gerekli olan “tarafsızlık” ilkesi nasıl kurulmalı? AD’nin kararındaki çözüm belli: Tüm farklılıkları görünmez kılmak; kamuya ilişki kurulan mekânlarda başörtüsünü, kipayı, haçı vb ortadan kaldırmak ve böylece herkesi yansız (!) hale getirmek.
Bunun doğru bir çözüm olmadığı kanısındayım. Daha doğrusu bu, bir çözüm değil. Çözüm, tam tersi bir metodu benimsemekten geçiyor. Bir kişi resmi bir kurumda veya özel bir şirkette çalışabilir. İnancına bağlı olarak boynunda haç taşıyabilir, kipayla gezebilir, başörtüsü takabilir ya da hiçbir dinî sembole yüz vermeyebilir.
İşverene düşen, çalışanlarını olduklarından farklı görünmeye zorlamak değil, onları çalışmaları üzerinden değerlendirmektir. Verilen görevleri hakkıyla yapıp yapmadıklarına, kendilerinden hizmet alanlar arasında ayırımcı bir tavır takınıp takınmadıklarına bakmaktır. Çalışanlar vazifelerini lâyıkıyla yerine getiriyor ve herkese olması gerektiği gibi davranıyorsa, artık ortada bir problemin olmaması gerekir. Tarafsızlık bu şekilde inşa edilir. Toplumsal barışa hizmet edecek olan da, herkesi olduğu gibi kabul eden ve liyakat üzerinden işleyen böyle bir tarafsızlık anlayışıdır; yoksa insanları iş ve geçim korkusundan ötürü başka türlü görünmeye sevk eden zorlayıcı “tarafsızlık” değil.
Tarafsızlık mı, hoşgörüsüzlük mü?
AD’nin bu kararını Avrupa’da her geçen gün büyümekte olan İslam karşıtlığı dalgasının etkisi altında aldığını söylemek mümkün. Her ne kadar kararda bütün dini sembollere atıf yapılmışsa da, asıl odağın başörtüsü ve Müslümanlar olduğu açık. Eğer dâvâ konusu başörtüsü değil de mesela haç ya da kipa olsaydı, çok büyük bir olasılıkla AD böyle bir karara varmazdı.
Nitekim Uluslararası Af Örgütü’nden Chris Chapman buna dikkat çekiyor ve “Tarafsızlık çağrısının, basitçe Müslümanlara ve diğer azınlıklara yönelik -- müşteri veya işveren kaynaklı -- hoşgörüsüzlüğün üstünü örtüp örtmediği sorusunun” haklı bir soru olduğunu belirtiyor. Chapman’a göre, AD’nin Avrupa’da ve başka yerlerde yükselen Müslüman karşıtlığına gözlerini kapatması yanlış. Çünkü “bugün insanlar bir nefret yankı odasına hapsolmuş, bir tarafta Atlantik’in öteki yakasında ABD Başkanı Donald Trump’ın çıkışları ve ayrımcı başkanlık emirleri, diğer tarafta göçmen karşıtı, Müslüman karşıtı siyasetçilerin ve yorumcuların arasında sıkışmış durumdalar.”
Müslüman ve göçmen karşıtlığı, bilhassa azınlık mensubu kadınlar için çok daha katmerli sonuçlara sebebiyet veriyor. “Bu kadınlar ne giydikleri, nasıl göründükleriyle ilgili eleştirilere maruz kalıyor, bu konularda yapılan düzenlemelere uyarak yaşamak zorunda bırakılıyorlar. İster başörtüsü, ister çarşaf, ister haşema olsun, Müslüman kadınların giyim seçimlerine yönelik öfke, kadın nefreti ve yabancı düşmanlığı içeren basmakalıp düşüncelerden besleniyor.”[1]
Bu itibarla söz konusu kararın “tarafsızlık” adı altında ayrımcılığı kurumsallaştıran bir işlev gördüğünü söylemek mümkün. Bu kararı vermekle AD, hem Müslüman ve göçmen karşıtı politikaların değirmenine su taşıdı, hem de başta çoğulculuk ve tarafsızlık olmak üzere o çok sözü edilen Avrupa değerlerinin altına dinamit koydu.
[1] Chris Chapman; “İş yerinde başörtüsü yasakları: Her ne olursa olsun tarafsızlık mı?”
https://www.amnesty.org.tr/icerik/116/2096/is-yerinde-basortusu-yasaklari-her-ne-olursa-olsun-tarafsizlik-mi
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025