Vedat Bilgin

Beşiktaş nasıl kurtuldu?
7.02.2017
997

 Türk futbol tarihinde Beşiktaş’ın ayrı bir yeri olduğunu söylemeye, kırmızı beyaz üniformanın Balkan Harbi’nden sonra nasıl siyah beyaz olduğunu, kurucusu Şeref Bey başta olmak üzere futbol takımının yarısının şehit düştüğünü söylemeye de gerek yoktur, fakat iki yıldır üst üste şampiyon olan Beşiktaş’ın elde ettiği başarıyı anlamak hem spor hayatımız hem de toplumsal hayatımız bakımından üzerinde durulması gereken önemli bir olaydır.

Beşiktaş şampiyon olmaya devam ettikçe rahmetli Galip Abi’nin ( milliyetçi düşünce adamı, gazeteci Galip Erdem) o ünlü yazısını hatırlatmaya devam edeceğim. 12 Eylül darbesi olmuş, faşist cunta sokak sokak sürek avına çıkmış sağcı-solcu kimi bulursa tutuklayıp, önce işkence hanelere sokup onlara katalog suçlar kabul ettirip, sonra da Mamak İşkence Evine gönderiyordu. “Dışarıda kalan ülkücüler sıranın ne zaman kendilerine geleceğini beklerken, başyazarı Prof. Dr. Erol Güngör olan ve yazarları arasında Galip Erdem’in adının ön plana çıktığı haftalık Yeni Sözcü gazete/dergisi yayımlanmaya başlanmıştı.”

12 Eylül zulmüne karşı nasıl tavır alınması gerektiği bu yayının sayfalarında çokça tartışılmış bir konudur fakat Galip Abi’nin o yazısı, bu çerçevede yazılanlar arasında en unutulmaz olanıdır. Galip Abi o zamanlar bayağı problemler yaşayan Beşiktaş’ın durumunu ele alarak aslında sembolik olarak milliyetçilerin o gün yaşadıklarına dair bir tartışmayı yapmaktaydı.

Fikret Orman

“O yazının başlığı ‘Beşiktaş Nasıl Kurtulur?’du. Önce içinde bulunulan durum analizinin yapılarak işe başlanması gerekiyordu; yani sorunun esasları belirlenip sebepler ve netice arasındaki ilişkilerin tespit edilmesi lazımdı. Bu bağlamda Beşiktaş o yıllarda yapılması gerekeni yaparak doğru yolu bulmuş, daha Türkiye 12 Eylül rejiminden kurtulamadan 1981-1982 sezonunda şampiyonluğa ulaşmıştı.”

Daha sonra birçok defa sorunların meydana geldiği zamanlar oldu, şüphesiz Beşiktaş’ın karşılaştığı en önemli kriz son dönemde yaşanan stadyumsuz kaldığı, neredeyse PAF takımıyla maça çıkmasının tartışıldığı, para ve borç sarmalının derinleştirdiği kriz dönemidir. FEDA bu dönemin aşılmasının sembolik sloganı olduğu kadar, bir spor kulübünün kendi kurumsal kimliğine ve kendi kaynaklarına dayanarak yeniden ayağa kalkmasının adıdır.

“Fikret Orman bildiğimiz kadarıyla ne en büyük holdinglerden birinin patronudur ne de NATO müttehididir. O bir anlayışa, bir kurumsal kültürün dayanışma ahlakına ve disiplinine dayanarak, camiaya inanarak insanlara güven vererek, büyük bir mücadeleyi ortaya koyan bir adamdır. Beşiktaşlı taraftarların bu inançla bütünleşmesi, tutarlı yönetimiyle adeta profesyonel bir işletme yönetimi gibi şartlarla imkânları birleştiren bir strateji benimsemesine bağlıdır. Bu anlayıştır ki Beşiktaş’ı FEDA’dan bugün manevi bakımdan olduğu kadar maddi bakımdan da ülkenin en iyi, en güçlü, en başarılı kulübü haline getirmiştir.”

Şenol Güneş

Yıllar yılı dört büyüklerin ancak yabancı antrenörlerle, yabancı teknik adamlarla çalışılması halinde şampiyon olabileceklerine inanılırdı. Şimdi eski Yugoslavya’nın ikinci sınıf birçok teknik adamının peşinden koşulduğu dönemler çok uzakta kaldı. “Şenol Güneş’in üst üste kazandığı şampiyonluklar, (Fatih Terim ve Mustafa Denizli’den sonra) yerli teknik direktörlerin tartışılmaz başarısını ortaya koyuyor. Futbolun evrensel kurallarını bilen, onun diliyle sporcularını sahada yöneten, taktikler veren yerli bir teknik direktör olarak Şenol Güneş futbolumuzda aynı zamanda bir özgüvenin toplumsal psikolojisi yaratmıştır. Güneş’in futbolun evrensel diliyle Beşiktaş ruhunu bütünleştirmesi bu şarkının burada bitmeyeceğinin de göstergesidir.”

Kısaca söylersek MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin tekrar ettiği ve Beşiktaşlıların söylediği gibi: ‘Asıl olan hayattır, hayat da Beşiktaş’tır’.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar